İSAD Başkanı Turusan Bağcı, Danıştay’ın Trafik Sigortası Genel Şartları’nda bazı maddeler için yürütmeyi durdurma kararı vermesiyle ilgili ATV Ana Haber’e demeç verdi. Bağcı, alınan karar sonrası trafik sigortası fiyatlarının en az yüzde 100 artabileceğini söyledi.
Hazine Müsteşarlığı, 2015’in başlarında trafik sigortasının genel şartlarını baştan sona değiştirmişti. Danıştay 15. Dairesi ise trafik sigortasının bazı maddelerine yürütmeyi durdurma kararı verdi.
Danıştay’ın aldığı karar göre, sigorta şirketi kazanın, trafik kurallarının ağır ihlali sonucu meydana gelmesi halinde ödediği hem maddi hem de bedeni zararı sürücüden talep edemeyecek.
Sürücüler, aracın ana iskelet ve şaside hasar olmaksızın vidalı parçalarda yapılan onarımları da artık sigortadan alabilecek.
Kiralık araçlar ile taksi ve dolmuşlarda eksper tarafından hesaplanan değer kaybı tutarının yüzde 50’sini aşan tutar da sigortadan talep edilecek.
[mom_video type=”youtube” id=”dhtOl45YWag” width=”840″ height=”473″]
Konuyla ilgili ATV Ana Haber’de demeç veren İstanbul Sigorta Acenteleri Derneği (İSAD) Başkanı Turusan Bağcı, Danıştay Karası sonrası artık sigorta şirketlerinin orijinal parça kullanmak zorunda kalacağını, bunun da maliyetleri 4-5 kat ya da 2-3 kat artırarak trafik sigortası primlerine yansıyacağını ifade etti. Bağcı, trafik sigortası fiyatlarında yüzde 100’e yakın bir artışın beklendiğini açıkladı. Çıkma parça kullanımına gelen durdurma kararını da değerlendiren Bağcı, çıkma parçaları kullanan servislerin cinayete teşebbüsten yargılandığını söyledi.
Turusan Bağcı’nın Danıştay kararıyla ilgili ATV Ana Haber’de verdiği demeç şöyle:
“Sigorta şirketlerinin maddi hasarlı bir kaza olduğunda ödeyeceği tazminatları 4-5 katına çıkartacak demektir.”
[mom_video type=”youtube” id=”7O1OOe__Cfo” width=”840″ height=”473″]
“Çin malı diyebileceğimiz, sahte diyebileceğimiz ya da kullanımı etkileyecek bu tarz maddelere, parçaları kullanmamaktır. Bunu kullanan bir servis varsa, zaten cinayete teşebbüsten yargılanıyorlar.”
“Bir marka otomobilin camını üreten firmalar aynı. Bunu o otomobil markasının kaşesine vurduğu an, bu cam, 200 liraya mal olan cam, yetkili bir serviste 1.400 liraya satılıyor.”
“Sigorta şirketlerinin ödeyeceği tazminatların 2-3 katı artması doğal olarak primlere yansıyacaktır. Minimum da yüzde 100’e yakın bir artış şu anda bizi bekliyor. Sonrası ise belirsiz.”
NOT: Sayın Turusan Bağcı’nın demecinden birebir alıntı yapılmıştır. İmla düzeltmesi ve ekleme yapılmamıştır.
Can Kantar: İçimizdeki İrlandalılar ya da ‘sigorta sektöründeki Turusanlar’
Hatırlanacağı gibi 2000 yılı Avrupa Şampiyonası’na katılacak Türk Milli takımının Teknik Patronu Mustafa Denizli, Avrupa Şampiyonası’na katılmak için karşılaşacağı İrlanda maçı öncesi basından büyük eleştiriler almıştı, daha maç oynanmamışken üstelik. Milli takımımız İrlanda’yı geçip Şampiyona’ya katıldı. Mustafa Denizli, maç sonrasında “Rakip İrlanda’yı geçmemiz sorun değil, ama içimizdeki İrlandalıları yenmek önemli” demiş ve bu söz literatüre böyle geçmişti. Yani içimizde bize çelme takmaya çalışan, bizi içten içe yıkmaya çalışanlar için özlü söz oldu denilebilir.
“Kefen paranız olsun”
“Bunun bizimle, sigorta sektörüyle ne ilgisi var?” diye sorabilirsiniz. Evet, sigorta sektörü zorlu bir dönemden geçiyor. Haklı, haksız birçok eleştiriye maruz kalıyor. Ona da tamam. Sektör şirketlerinin zarar etmesi demek, bundan tüm sektörün etkilenmesi demek. Bunun içerisine acente, eksper, brokerler hatta tüm sigorta endüstrisi giriyor. Bizim, ne olursa olsun aynı gemide olduğumuzu kimse unutmamalı. Bu gemi batarsa herkes boğulacak. Bu doğrultuda sigorta şirketleri faaliyetlerini sürdürmek için acı reçeteyi, ilacı ne derseniz deyin içmekte kararlılığını sürdürüyor. Bu kararlılığı tüm kamuoyunu karşısına almayı, acenteleri ile dostluğunun zedelenmesini göze alarak uyguluyor.
Bu arada tüm kamuoyu, sigorta sektöründen nefret eder hale geldi. Geçenlerde bir yazımda şirketler ilgili bölümünün altına “Bizden çaldıklarınız kefen paranız olsun” diye yorum yazan oldu. Okurlarım, 37 yıldır iletişimciyim ben hiçbir sektör için böyle bir durum ile karşılaşmadım.
Fiyatların düşmeyeceği belli
Hükümet, Sivil Toplum Kuruluşları, Hazine Müsteşarlığı, Rekabet Kurumu baskıları etki etmedi. Fiyatların düşmeyeceği anlaşıldı artık. Göz göre göre yaşanan zararlar sonrası hükümet, kanun çıkardı. Hazine, Genel Şartları değiştirdi. Fakat değişen Trafik Sigortası Genel Şartları hemen mahkemelik oldu. Türkiye Barolar Birliği, İstanbul Barosu, Tüm Oto Kiralama Kuruluşları Derneği (TOKKDER) ve bir de bir eksper arkadaş Murat Ersoydan Danıştay’a başvurdu. Danıştay, bir konu üzerinde dört itirazı birleştirip inceleyeceğine dördü için de ayrı karar verdi. Bunların sadece yürütmeyi durdurma olduğu unutulmamalı. Daha net karar yok. Bunun gerekçesi de açıklanacak. Bu sefer mağdurlar da bunu Yargıtay’a taşıyabilecek. İş uzadıkça uzayacak.
“Danıştay Kararı fiyatların inmesini engeller o kadar”
Kararlar sonrası bir sektör yöneticisi ile konuştum. Sektör yöneticisi, “Bunlar çok önemli konular değil. Sektöre etkisi pek olmaz. Olsa olsa 2017 yılında trafik sigortalarındaki fiyatların düşmesini engeller. Ama bedeni tazminatlarla ilgili bir iptal olursa sigortalılar bugünkü fiyatları bile çok ararlar” dedi.
Sigortanın caydırıcılığı kalktı
Yürütmenin durdurulduğu dört kararı tekrar etmenin bir anlamı yok. Ama Danıştay’ın burada kamuoyunun menfaatini düşündüğünü tahmin etmek zor. Sigortanın, ismi üstünde, önleyici bir yönü var. Madenlerde önlemleri sigortacılara aldırıyorsan, yani risk analizini sigorta sektörüne güvenerek yapıyorsan bunun hakkını vermelisin. Trafik ve kasko sigortası fiyatlarının artması sonrası, istatistiklere bakın, mutlaka kazaların sayısının azaldığı görülecektir. Sadece bu fiyat artışları nedeniyle sigortalıların araçlarını çok daha dikkatli sürdüklerini düşünüyorum.
Sigortanın önleyici, caydırıcı özelliği var. Şimdi kırmızı ışıkta geçip bir vatandaşın ölümüne sebep olan bir sürücünün tazminatının sigorta şirketine yüklenmesi adil mi? Ya da virajda otomobilini park ederek bir başka aracın TIR’ın altına girmesine sebep olan sürücünün vicdani yükümlülüğü dışında caydırıcı bir maddi yükümlülüğü olmasın mı? Ne yazık ki Danıştay böyle bir karar verdi.
“Çıkma parça, eski araçlar için geçerli”
Ağır kusurda rücu, değer kaybı ve çıkma parça konularının sektöre etkisinin fazla olmayacağı konuşuluyor. Çıkma parça kullanımı konusu genel tablonun neredeyse yüzde 1’ine denk geliyormuş. O da eski model araçlar için uygulanan bir sistem. Bunlar da tahmin edildiği gibi eskiciden hurdacıdan alınmış parçalar değil. Yine kanun ile geri kazandırılan parçalar. TSE tarafından yetkili kılınan, bu amaç doğrultusunda kurulan firmaların sertifikalandırdığı parçalar. Bu firmalar ömrünü yitirmiş araçların hasar görmemiş parçalarının tekrar ekonomiye kazandırılmasını sağlıyor. Bu yetkiyi Bakanlık vermiş ve TSE denetliyor. Ayrıca bu parçalar orijinal parça sayılıyor.
Sigortacıların Rasim Ozan’ı!
Gelelim ‘içimizdeki İrlandalılar’a… Sigorta endüstrisi üzerinde çok baskı var. Gazetelere sürekli ‘eden fiyatları neden indirmediniz’ diye demeçler veriliyor. Sigorta sektörü yetkilileri de “Trafik sigortalarında fiyatlar artık eski seviyelere inmez. Son dönemdeki gibi bir yükseliş de olmaz. Buna rağmen yüzde 15-20 gibi gerileme oldu zaten” gibi kamuoyunu yatıştıracak açıklamalar yapmaya özen gösteriyor.
Tam işler durulmuşken Danıştay kararı sonrasında sağ olsun İSAD Başkanımız Turusan Bağcı kendini kameralar önünde buldu. Ve bu konuda da çok istekli olduğu belli. Bağcı, en çok izlenen haber bültenlerinden biri olan ATV Ana Haber’de sigortalıları kışkırtan açıklamalar yapmış. Popüler olup, ‘oradan görüp beni bulan bir iki müşterim olur mu’ diyerek ekmek yediği sektörü ateşe atmayı göze almış bir kişi ve üstelik STK Başkanı. Bu görüntüleri izleyen bir sektör üst düzey yöneticisi, “İzle sigorta sektörünün Rasim Ozan Kütahyalısı’nı!” dedi.
Bağcı’dan tutarsız demeçler
Danıştay’ın kararı için videosunu seyredebilirsiniz ama…
– Sayın Başkanımız demecinin bir bölümünde “fiyatları 4-5 kat artırır demiş. Diğer bölümünde (Biraz fazla attım, indireyim bari diyerek) 2-3 kata tenzil etmiş.
– Çıkma parçanın (sertifikalı kullanılmış parça) ne demek olduğunu pek kestirememiş. “Çin’den gelen, sahte parça ve bunu kullanan servisler cinayete teşebbüsten yargılanıyorlar” diyerek eksperleri de servisini de töhmet altında bırakmış. Çünkü bu takılacak parçalar sigorta şirketler tarafından tedarik etse de eksper kontrolünde takılıyor. Sayın Başkan’ın bu sözleri bütün servisleri de eksperleri de zan altında bırakmıştır. Bu arada “yargılanıyor” ifadesine açıklık getirmelidir. Bu konuda bildiği süren bir dava var mıdır? Yoksa olmayan bir şeyi var gibi gösteren cümleler kurarak sigorta sektörünü tümden neden zan altında bırakmıştır?
– Sayın Başkan demecinin sonunu biraz tenzil ile; “Danıştay’ın son kararı sigorta şirketlerinin maliyetlerini 2-3 kat artıracak, trafik sigortalarında fiyatları yüzde 100 artıracak, sonrası belirsiz” diye bitirmiş.
-Ayrıca Sayın Başkan’ın çıkma parçayla ilgili maliyetleri 2-3 kat artıracağı söylemi, kamuoyunda ‘maliyetleri bu kadar artırıyorsa tüm sektör çıkma parça kullanıyor’ algısı yaratıyor.
Sayın Bağcı’nın ilk vukuatı değil!
Bu görüntüleri izleyince “Dışarıdaki Sayın Bendevi Palandöken ile uğraşacağımıza, Sayın Turusan Bağcı‘yı ikna etmemiz gerekiyor. İşin kötüsü FOX ve ATV Haber servisleri Sayın Bağcı’yı sigorta sektörünün duayen bilirkişisi falan zannediyor olmalılar. Fakat bu Sayın Bağcı’nın ilk vukuatı değil! Daha önce de prim iadesi ile ilgili bir konuda, şu tarihte, TC kimlik no ile SBM internet sitesinden alacaklı olup olmadığınızı öğrenebilirsiniz resmi açıklamasına rağmen TV’ye çıkan Sayın Bağcı, henüz resmi bilgilere ulaşılamayacak tarihte, “Acentelerinize başvurarak öğrenebilirsiniz” diye buyurmuştu. Sayın Bağcı, 16 bin acentenin üzerine 15 milyon kişiyi salarak meslektaşlarını 10 gün iş yapamaz hale getirmişti.
TSB’ye ihbar da bulunuyorum
Ben buradan TSB’ye ihbarda bulunuyorum. Sayın Turusan Bağcı İstanbul’daki 6-7 dernekten birini temsil ediyor. TV haber merkezlerine kendini “Sigorta Acenteleri Derneği Başkanı” olarak tanıttığı iddiaları var. Çünkü altyazılarda böyle yazıyor. Bu haber merkezleri, Başkanı tüm acentelerin başkanı zannediyor sanırım. TSB Genel Sekreteri Mehmet Akif Eroğlu’nun bilgisi dahilinde, TSB Kurumsal İletişim Yöneticisi Fusun Dedehayır ve hizmet alınan PR şirketi önemli TV kanallarının Haber Müdürlerini ziyaret etmelidir bence. “Özel sigortalar ve BES ile ilgili sorularınız için en resmi iletişim adresi biziz” demeliler. Sayın Turusan Bağcı’nın sadece bir acente olduğunu ve sigorta sektörünü temsil yetkisi bulunmadığını belirtmeliler. Bu durdurulamazsa kamuoyunu yanıltmaya, sektörü zor durumda bırakmaya devam edeceğe benziyor Sayın Başkan. Çünkü çıktığı kanallar, vatandaşın en çok izlediği kanallar.
Bu arada SAİK’i ve TÜSAF’ı da uyarıyorum. Kullandığı yanlış unvan ile kamuoyunu yanıltıyor, bilip bilmediği her konuda tutarsız demeçler veriyor. Sigorta sektörüne olduğu kadar meslektaşlarına da zarar veriyor. Benden uyarması…
Eleştirimin haklılığı…
Bu yazımı siteye koyduktan sonra, sitemiz kilitlendi. Bir okurum mesaj gönderdi, baktım siber risklerle ilgili bir haber. Bir de altına baktım, haberi Sayın Turusan Bağcı yaptırmış. Aaaaa bir de baktım Turusan Bey’in unvanı burada ‘TÜRKİYE SİGORTA ACENTELERİ DERNEĞİ BAŞKANI’ diye geçiyor. ‘Pes!’ dedim artık. Yakında Dünya Sigorta Acenteleri Birliği Başkanı diye bir yerlerde Turusan Bağcı’nın ismini görürsek şaşırmamak gerekir. Ya da ‘bu TV ve gazetede çalışan gazeteciler biraz dikkatsiz, nedense hep unvanı yanlış yazıyorlar’ diyeceğim ama meslektaşlarıma toz kondurmam ben. Yorum size kalmış. Ben STK Başkanları bu unvanlarını, kartvizitlerini kendi menfaatleri için kullanıyorlar demiştim. En çok Turusan Bey buna alınıp tepki göstermişti. Şimdi ben Sayın Başkan’ın yerinde olsam röportajları artık STK unvanı yerine kendi şirket unvanımla veririm, verebilirsem tabii. Bu durumda ben de susup kalırım hatta PR başarısından dolayı alkışlarım. Eleştirimin haklılığı, STK Başkanlarının neden bu koltuklara yapışıp kaldıklarının bir örneği değil mi?
CAN KANTAR
SİGORTAMEDYA