Sigorta Brokerleri Derneği Başkanı Selcen Gür, zorunlu trafik sigortasında getirilmesi planlanan ‘sabit fiyat’ uygulamasının hem sektöre hem de tüketiciye zarar vereceğini belirtti.
Trafik sigortalarına getirilmesi planlanan sabit fiyat uygulamasına Sigorta Brokerleri Derneği (SBD) Başkanı Selcen Gür de karşı çıktı. Gür, uzun zamandır sektörde uygulanmakta olan serbest piyasa ekonomisi şartlarıyla sigortalılara/sigorta ettirenlere sağlanan ‘rekabetçi fiyat ortamının’ devamından yana olduklarını söyledi. Gür, “Sabit Fiyat uygulaması değişikliğine gidilmesi ve kampanya sınırlandırmasının başta sigortalılar olmak üzere, sektörün geneline zarar vereceği görüşündeyiz” dedi.
Selcen Gür, serbest fiyat uygulamasının özellikle tüketicinin menfaatine olduğuna dikkat çekti. Gür, “Bu süreç hepimize, tüketicinin artık her türlü ihtiyacını serbest rekabet ortamında kendi inisiyatifleri ile finansal ve teknolojik gücü doğrultusunda mesafeli satış yöntemleriyle dinamik bir şekilde alabildiğini ve bunun tüketici menfaatine olduğunu açık bir şekilde göstermektedir. Serbest rekabet ortamı, farklılaşan ürün ve fiyatlar nedeniyle tüketiciyi araştırma ve incelemeye sevk etmekte, bu sayede tüketicinin sigortayı öğrenmesi, sigorta bilincini artırması, poliçe içeriğini anlaması, doğru poliçeyi bulması, doğru fiyattan aldığından emin olması için de sağlıklı bir ortam sunmaktadır” diye konuştu.
Bu dönemde tüketici için özel ürünleri konuşmalıyız
Gür, içinde bulunulan bu sıkıntılı süreçte, tüketicinin ihtiyacını karşılaması adına tüm branşlarda; özel indirimlerin, kolaylaştırıcı yeni şartların, prim ödemelerinde esnekliğin sağlanabilmesi gibi uygulamaların konuşulması gerektiğinin altını çizerek, şöyle devam etti: “Nitekim son dönemde sigorta şirketlerinin de gelişmeleri yakından takip ederek tüketicilere yönelik bir çok aksiyon aldıklarını görmekteyiz. Bu yaklaşımın önemli bir örneği Covid-19 tedavisinin tüm sigorta şirketleri tarafından özel sağlık sigortaları kapsamına alınması ile ortaya konmuştur. İçerisinden geçtiğimiz dönem serbest rekabet ortamında sigorta şirketlerinin tüketici ihtiyaçlarına hızlı refleks gösterebilmelerini sağlamıştır.”
Oto branşlarında yüzde 25 düşüş var
COVID 19 salgını öncesinde sigortalanma oranı zorunlu olmasına rağmen sigorta yaptırma oranının trafikte yüzde 80, DASK’ta yüzde 53, diğer branşlarda da yüzde 30’un altında olduğuna dikkat çeken Gür, “Salgın sürecinde oto branşında yüzde 25 seviyesinde küçülme yaşandığı gözleniyor. Bu dönemde sigortalıların poliçe yenilemelerinden vazgeçmesi veya öteleme eğilimlerinin artması nedeniyle sahip oldukları varlıkları sigorta sistemi dışında kalmakta ve riske açık hale gelmektedir. Bu çerçevede serbest piyasa şartlarında oluşan daha ekonomik ürünler tüketicilerin ihtiyacını önemli oranda karşılamaktadır” diye konuştu.
Tüketiciye zaten prim indirimi yapılıyor
“Sorumluluk sigortalarının özelliği gereği zamanaşımı süresine kadar yükümlülük devam edeceği için bu kadar uzun süre devam eden bir teminatın tarifesini riski üstlenen taraf olarak sigorta şirketlerinin serbestçe belirlediği piyasa ortamında arz sorunu yaşanması ihtimali de ortadan kalkmaktadır” diyen Gür, şöyle devam etti: “Nitekim Covid-19 salgını izolasyon önlemleri çerçevesinde hasar frekanslarının önemli oranda düştüğü, bunun da teknik karlılıklara olumlu etkisi neticesinde tüketiciye prim indirimi şeklinde yansıdığı görülmektedir. “
Riski düşük olan sigortalılar olumsuz etkilenir
Sabit fiyat uygulamasının özellikle riski düşük sigortalıların daha yüksek bedelle poliçe almasına sebep olacağına da vurgu yapan Gür, “Diğer yandan serbest rekabet ortamında sigorta maliyetlerinin mümkün olduğunca aşağıya çekilmesi, tüketicilerin daha ucuza sigorta yaptırmasına ve bunun sonucunda hükümetimizin enflasyonun inmesine yönelik hedeflerine de yardımcı olacak fiyatların oluşmasına katkıda bulunmaktadır. Piyasanın aksi yönde hareket etme ihtimali, halen kamu tarafından mevzuat ile düzenlenen tavan fiyat uygulaması ile kontrol edilmekte, fiyatların pahalılaşmasına engel olunmaktadır. Ülkemiz sigorta pazarında sayı ve ciro olarak en yüksek payı olan bu branşın serbest rekabet koşullarında ve sıkı denetim içerisinde yürütülmesi tüketicinin hak ve menfaatlerinin korunmasını sağlayacaktır” değerlendirmesini yaptı.
Gür, ayrıca taslakta yer alan sabit prim üzerinden risturn, iskonto, prim veya komisyon iadesi yapılmaması maddesine yönelik de görüşlerini şöyle açıkladı: “Günümüzde gelişen teknoloji ve iletişim kanallarının da etkisi ile tüketici beklentileri ve davranışları önemli ölçüde değişmiştir. Satın alma kanallarının, bilgiye ulaşmanın, dijital iletişimin ve satışın bu kadar genişlediği ve çeşitlendiği bugünün ekosistemine uygun olarak tüketicilerin faydasına yönelik birçok kampanya yapılmaktadır. Benzeri kampanyalar bankacılık ve finans sektörünün diğer alanları ile birlikte sigorta sektöründe de tüketici lehine yaygın bir şekilde uygulanmaktadır.”
“Tüketici yararına rekabetçi bir uygulama olduğunu değerlendirdiğimiz bu kampanyaların serbest piyasa koşullarında kalması ve meşru sınırlar içerisinde, şeffaf ve denetlenebilir olduğu müddetçe sınırlandırılmaması gerekmektedir. Bu durum aynı zamanda serbest rekabetin getireceği avantajdan da piyasaları ve tüketicileri mahrum bırakacaktır. Haksız rekabete yol açabilecek olan kampanyaların da düzenleyici idari otorite tarafından her zaman engellenebileceği düşüncesindeyiz”
6000 sigorta 7000 kasko 4000 pul 3000 vergi toplam 20000 bin yıllık arac bedeli 100 bin 5 senede arac parasını alıyor zaten ilgililere
Doğru olmayan bir trafik sigorta poliçesine örnek verebilmeniz gerekli. Her trafik sigortası aynı teminatları içerir.Aynı koşullarla da hasar öder zorunlu karayolları Trafik kanununa göre. Fiyatıda aynı olmalı ki işini iyi yapan şirketten vatandaş yapar şirkette faiz geliriyle karını artırır. Kasko sigortası gibi açıklama yapmışsınız. Oysa zorunlu olan trafik sigortası zorunlu olduğu için sosyal bir poliçe olmasıyla herkesin satın alma gücüne gore tek fiyat olmalı. Milletin tüyü yolunmasın Şirketlerinde yapmak zorunda oldukları bir sigortadir yapmak istemeyen buradan gider. Milli risk alım kurumu da devrede. Şu an Mevcut modelle, devletin tavan fiyat uygulaması getirmesi fiyatlara bir frenlemey di. Tek fiyat uygulama dedikodusu çok şirketli broker gibi aracı kanallara gelir kaybı korkusu yaşatması ilginç. Sonuçta sigorta aracılığı icra ediyon neden fiyatına takılıyorsun git şirketin le komisyon durumunu görüş
Serbest tarife ile, sigortalıların fiyat araştırması yaparak nasıl sigortayı öğrenir ve bilinci artar anlayamıyorum.
Tam tersine zaten sigortacılığın kanayan yaralarından biri, telefonda kendine söylenen veya has bel kader bir teklif verilmiş ise sadece rakamları karşılaştıran sigortalıların içeriklerden bir haber prime dayalı seçime yönlenmesidir.
Tek prim sistemi kampanya yapılmasına engel de değildir. En basitinden trafik sigortası olana kasko vs. çarpraz satış indirimi verirsin. Hem sigortalıya hem de sektöre katkı sağlamış olursun. Bir şirket üzerinden ödediğin primler ile puan kazandırırsın, isteyen indirim olarak kullanır vs.
Bence bir Broker in bunu savunmasının tek nedeni elinin altında fiyat verebileceği bir çok şirket olmasının avantajı ile prime dayalı üretim yapmak istemesidir.
Bu anlayış ise sigorta danışmanlığı, hizmeti geri plana atar.
Zaten sigortalılar yenilemede en uygun fiyata sbm üzerinden ulaşabilmekteler.
Sikorta şirketleri kâr marjlari düşeceği için istemiyor özellikle Trafik poliçelerinde sürekli yukarı yönlü fiyatlandırma yapıyor