Trafik sigortası kaosu derinleşerek devam ediyor. Arz, talebi karşılayamadığı için büyük sıkıntı söz konusu. Ekonomik konjonktürdeki dalgalanmalar sigorta şirketlerinin risk alma konusunda temkinli olmasına neden oluyor. Şirket yöneticileri “geçtiğimiz sene dolar 8 TL seviyelerindeyken kestiğimiz poliçelerin hasarlarını doların 16-17 TL olduğu ortamda ödüyoruz. 16-17 TL dolar seviyesinde kestiğimiz poliçenin hasarını hangi ekonomik koşullarda ödeyeceğimizi kestiremiyoruz” diyorlar. “Hasar maliyetlerinin dolar bazında yüzde 100 arttığı bir dönemde, mali karlarla yani yüzde 14-20 gibi bir getiri ile karşılamamız mümkün değil” diyen sektör yöneticileri “kaldı ki 100 TL’lik bir poliçenin çeşitli ödenenler çıktıktan sonra ancak yüzde 50’sini yatırıma yönlendirebiliyoruz, onun da getirisi belli. Özkaynaklardan yiyoruz, sürdürülebilir bir süreç değil” diyorlar.
Asgari ücret artışı şirketlerin kabusu oldu
Geçmişten trafik yükü bulunan şirketler için asgari ücretteki artış gerçek bir kabus oluşturuyor. Bunların karşılıkları ayrılırken bu gibi asgari ücrette ekstra artışlar beklenmediği için, yapılacak her artış şirketlerin zararlarını da beraberinde artıracağı bir gerçek.
Geçtiğimiz yıllarda, trafik sigortasında talebi karşılamak için arz sorunu yeni kurulan şirketlerle aşılmıştı. O dönemde yeni kurulan şirketler geçmişten yükümlülükleri bulunmadığı için Trafik sigortasındaki arz sıkışıklığının aşılmasında büyük rol oynamışlardı. Sonrasında onların da geriden gelen yükümlülükleri tam artarken imdatlarına Pandemi yetişmişti. Pandemi döneminde hasar frekansları azalınca şirketler o yılları kolay atlatabilmişti. Pandemi sonrasında freni boşalan kamyon gibi hasar yağınca bu şirketler de frene basmak, zorunda kaldılar. Sonra ne mi oldu? Bu ve trafik yazmak konusunda nazlanan şirketlere baskınlar düzenlendi, denetimler artırıldı. Yani “siz bizi zamanında kurtarmışsınız denilmedi, yaz bana ne zor durumda kal” demeye getirildi. Sistem iyicene kilitlendi.
Acenteler zor durumda kalıyor
Üzerinde çalışmalar yapılıyor elbet, havuzun genişletilmesi, büyük illerdeki sürprimlerin daha da yüksek tutulması gibi şeyler konuşuluyor. Fakat ne olursa olsun sigorta aracıları yani acenteler müşteri ile şirket arasında kalmaya devam ediyor. Görünüşe göre yakın gelecekte bir rahatlama görünmüyor… diye düşünürken. Dahiyane bir fikrin ortaya atıldı duyumları kulağımıza geldi. İddialara göre, geçtiğimiz krizdeki gibi yeni şirketlerle bu krizden çıkılabilir düşüncesi gündeme gelmiş. Son aylarda kurulan şirketlere sermayeleri ile ilgili çekinceler nedeniyle trafik ruhsatı vermeyen SEDDK‘nın bu şirketlere sıra ile Trafik ruhsatı teklif etmeye başladığı iddia ediliyor. İlk bir şirkete teklif edilmiş iddialara göre şirket ruhsatı almayı kabul etmiş. Gerisi gelir mi bilemem, ama konuştuğum bir şirketin yöneticisi ‘bize de teklif gelirse değerlendiririz’ dedi.
3-5 şirket değil 5-10 şirket zor durumda kalsın !
Özetle geçici çözümlerle bu kriz atlatılmaya çalışılıyor. Sayın Bendevi Palandöken kızar diye yılda 8-9 kaza yapan araçları korumaya devam etmek için buna çözüm yerine havuzu genişletmeye çalışmak, üç, beş şirket zor durumda kalacağına birkaç şirkete daha ruhsat verelim bu sayı bir iki sene sonra 10’a çıksın diye uğraşmak gerçekten ilginç değil mi ?
Zararı Devlet üstlensin !
Çözüm mü ? Çözüm bu sorun son siyasal gelişmeler ile ilintili ise, yani ‘gelecekte seçim var, biz kamu menfaatini tabii ki çok üstte tutacağız, sigorta şirketleri piyasadan çıkarsa, zor durumda kalırlarsa bana ne yerine yenileri gelir’ diye bakılıyorsa tabii ki bundan sigorta sistemi telafi edilemeyecek zarar görür. Bedeni hasarlar, değer kaybı ve arada nemalanan aracılar sorununa çözüm bulunamazsa bu kaosun tek çözümü… Devletimizin bazı sigorta ürünlerinde yaptığı gibi sistemi sübvanse etmesidir. Şirketleri iyice denetlersiniz, genel giderlerine bir marj koyarsınız ve mesela yüzde 110 zararın üstünü Devletimiz karşılayacak denilir. Bir havuzda toplanır. Zararı tüm şirketlere paylaştırmak yerine bir marjın üstünü Devletimizin karşılaması daha mantıklı değil mi ? O zaman yılda 8-9 kaza yapan sigortalılar için de kimsenin sesi çıkmaz.
Merhaba, Bu cümleleri anlayamadım. Metin hatası mı var?
“Bu ve trafik yazmak konusunda nazlanan şirketlere baskınlar düzenlendi, denetimler artırıldı. Yani “siz bizi zamanında kurtarmışsınız denilmedi, yaz bana ne zor durumda kal” demeye getirildi.”
“Trafik yazmak” ne anlama gelen bir deyimdir? Sigorta şirketleri ve acenteleri arasında bir jargon mudur?
Kıymetli Can bey
800₺ kesilmesi gereken primi 380₺ Prime kesip sektörü ve acenteleri batıran şirketlerin zararını neden devlet ödesin ki sektörü kaosu sürükleyen yöneticilerden kaç tanesi istifa etti.? Primleri dibe indirip poliçe kesen şirketlere asla merhamet edilmemeli. Bundan sonra ki süreç için ise yeni tedbirler alınmalı ama yeni kurulan şirketlerin üzerinden bu iş çözülmeye çalışılmamalı bu yeni kaoslar ortaya çıkarır.
Trafik ve kasko birleştirilmelidir… Araç sigortası zorunlu olmalı, araç marka, model ve yaşına göre kloz seçme imkanı olmalı.
Orta gelirli araç sahipleri bu fiyatlarla zorunlu trafik sigortası yaptırınca kasko yaptırmak imkansız hale geliyor..
Kendi adıma konut ve kasko sigortalarından vazgeçmek üzereyim… Saygılar