Bireysel emeklilik sisteminin yirmi yıllık bir serüven olduğuna dikkat çeken Allianz Türkiye Hayat ve Emeklilik Şirketleri Genel Müdürü Taylan Türkölmez, “Sistemin başarısı sürdürülebilir olmaktan geliyor. Bu ülkede daha iyisini yapmak için el ele yürüyerek mutabakat sağlamalıyız. Bireysel emeklilikte bunu sağlayabildiğimizi ve üstüne koyarak ilerlediğimizi düşünüyorum. Sigortacılığın diğer alanlarında da bunu yaparsak kaos yaşanan tarafları refaha kavuşturabiliriz” dedi.
SİGORTAMEDYA / SİGORTA EKRANI
Bireysel Emeklilik Sistemi, bugün yalnızca emeklilik döneminin destekçisi değil aynı zamanda iyi bir tasarruf aracı olarak da dikkat çekiyor. Özellikle son dönemde yapılan düzenlemelerle her kesimin tasarruf tercihleri arasına giren BES, sigorta şirketlerini de bu alanda yeni ürünlerle gelişim göstermeye teşvik ediyor. Sigorta Ekranı’nda Sigortamedya Genel Yayın Yönetmeni Can Kantar ve Damla Özafşar’a konuk olan Allianz Türkiye Hayat ve Emeklilik Şirketleri Genel Müdürü Taylan Türkölmez, sistemin geliştirilmesine yönelik dikkat çekici açıklamalar yaptı.
Bireysel emeklilik sisteminde yirmi yıllık bir yapılanma ve çabayı ortaya koymuş olduklarını belirten Türkölmez, “Bireysel emeklilik sistemi yirmi yıllık bir serüven. Başarı sürdürülebilir olmaktan geliyor. İster siyasetle uğraşalım, ister bireysel emeklilik şirketinin yönetiminde olalım, ister kamu iradesinde bulunalım, bu ülkede daha iyisini yapmak için el ele yürüyerek mutabakat sağlamalıyız. Bireysel emeklilikte bunu sağlayabildiğimizi ve üstüne koyarak ilerlediğimizi düşünüyorum. Diğer ürünler ve diğer zorunlu sigortalarda da ve farklı gelişim ihtiyacı olan sigortacılıkta da yaparsak benzer uygulamayı yaparak başarı sağlayabiliriz. Kaos olan alanları refaha, büyüme yolculuğuna çevirebiliriz” diye konuştu.
Cumhuriyetin 100. yılında 15 milyon katılımcı hedefliyoruz
Programda öncelikle son günlerine yaklaştığımız 2022 yılını değerlendiren Türkölmez, bireysel emeklilik sektörünün hayat sigortacılığıyla birlikte sigorta sektörünün daha şanslı tarafında olduğunu belirterek, “Büyümeye devam ediyoruz. Aldığımız destekleri iyi bir şekilde kullanıyoruz. Bunun altını özellikle çizmek istiyorum, çünkü otomatik katılım sistemiyle birlikte bireysel emeklilik sistemi 380 milyarlık bir fon büyüklüğüne ve 14 milyona yakın katılımcıya ulaştı. TSB ve SEDDK’nın 2023 yılı sonuna yönelik 15 milyon katılımcı ve 500 milyar fon büyüklüğü hedefine doğru yol alıyoruz. Bugün geldiğimiz seviye de Cumhuriyetin 100. yılında bu rakamlara ulaşacağımızı net bir şekilde gösteriyor. Bir sistemin başarısı, bu sisteme sunulan teşviklerle yeterli olmuyor. O sistemi yöneten, kurgulayan, oyunculuğunu yapan şirketlerin de bunu ele alması, topluma yaygınlaştırması çok daha önem arz ediyor ve biz bunu başardık. Aldığımız bütün teşvikleri iyi bir şekilde tasarruf yapmaya ihtiyacı olan topluma yönlendirdiğimizi düşünüyorum” dedi.
Teşvik sisteme güven ve başarı getiriyor
Türkölmez, BES’in orta vadeli tasarruf yapabilmenin önemli araçlarından biri olduğuna da dikkat çekerek, “Yalnızca emeklilik hedefleyerek buraya dâhil olmak gerekmiyor. Burası tüm topluma tüm menkul kıymetlere yatırım yapmayı sağlayabilen bir tasarruf sistemi. Bu fonksiyonu çok kıymetli ve çok da iyi çalışıyor. 18 yaş altına şimdiden tasarruf yapmayı öğretebileceğimizi ve sisteme dâhil edebileceğimizi söyledik ve kısa sürede bunu başardık. Bugün sistemde 500 bini aşmış 18 yaş altı bireysel emeklilik sözleşmesi var. Teşvik bu sisteme güven ve başarıyı getiriyor ve tüm toplumda da yaygınlaşıyor” ifadelerini kullandı.
Mevcut koşullarda BES getiri oranları önemli bir başarı
Farklı bir ekonomik dönemden geçildiğini hatırlatan Türkölmez, “Faizlerin ciddi bir şekilde düştüğü ve herkesin nereye yatırım yapması gerektiğini kendine sorduğu noktada bireysel emeklilik sistemi net bir şekilde “Gelin bize sorun ve bizimle olun”u söylemiş durumda. Bugün baktığımızda bireysel emeklilik sisteminin fon performansı yüzde 50’yi aştı. Yılsonuna doğru 55-60 bandında bir yerde bitireceğiz ki bu çok önemli bir getiri. Enflasyon yüzde 80’ni aşmışken bu getiri yetmiyor denebilir. Doğrudur ama ciddi bir negatif reel getiri ortamında bu getiriyi sağlamanın da önemli bir başarı olduğunu düşünüyorum. BES, katılımcılarına tek bir menkul kıymet aracına yatırım yapmak yerine onu risk tercihlerine göre dağıtma imkânı sağlıyor. Uygun dağıtılmış portföy ve menkul kıymet dağılımı bu getiriyi sağlamış durumda” dedi.
Arsa ve gayrimenkul tarafında fon çeşitliliği üzerinde çalışıyoruz
Sistemdeki fon çeşitliliğine yönelik değerlendirmede bulunan Türkölmez, bireysel emeklilik sisteminin her türlü menkul kıymete yatırım yapılabilecek fonlar kurduğunu söyleyerek, şunları söyledi: “En son tematik fonlar ve benzeri de kuruldu. Hem yurt içi hisse senedi piyasasında hem de yurt dışı hisse senedi piyasasında hisse senetlerini çeşitlendirerek ve farklılaştırarak yatırım sağlayabiliyoruz. Eurobond, altın, hisse senedi olsun hepsine yatırım yapılabiliyor. Arsa ve gayrimenkul tarafı ise fon çeşitliliği açısından bireysel emeklilik sektörü olarak gelişim alanımız. Bunun üzerinde çalışıyoruz. SPK ile bazı görüş alışverişlerinde bulunuyoruz. Bu yolda da ilerleyeceğimizi düşünüyorum. Türk insanının ihtiyacını ve tasarruf davranışını dikkate aldığımızda bu tür fonları da kurmamız gerekiyor ve kuracağız.”
Sistem günden güne kendini iyileştiriyor ve geliştiriyor
Son dönemde BES’te yapılan düzenlemelerle ilgili görüşlerini de programda paylaşan Türkölmez, yüzde 30’a çıkarılan devlet katkısı ile bugün hiçbir fon getirisi elde edilmese de yüzde 30 devlet katkısı ile bir getiriye ulaşıldığını söyledi. Türkölmez, “Bir kere yolculuğunuzda birinci günde yüzde 30 alarak devam ediyorsunuz ki o yüzde 30’un yattığı devlet katkısı fonları da bu yıl yüzde 70’e yakın getiri sağladı. İkincisi, bireysel emeklilik sistemi bugün yalnızca o devlet katkılarıyla, fon çeşitliliğiyle birikim sağlamıyor. Gerektiğinde buradaki birikimlerinizi kullanarak kredi alabileceğiniz, sistemden çıkmanızı gerektirmeden belli bir ihtiyacınızı karşılayacak kısmi çekişe de izin veren, toplumun ihtiyaçlarına hizmet eder hale geliyor. Onun için günden güne kendini geliştiren ve iyileştiren bir sistem var burada” dedi.
Tamamlayıcı bir emeklilik sistemi olarak BES’e ihtiyacımız var
BES’in ülkeler için gerekli olduğunun altını çizen Türkölmez, bununla ilgili şunları söyledi: “Emeklilik sistemlerinin ülkelerin gayrisafi milli hasılaya oranına bakıldığında OECD ortalaması yüzde 60’ları geçmiş durumda. Biz 3,5’dayız. Bu veri bile gitmemiz gereken çok yer olduğunu gösteriyor. Şu anda beklenen ömrümüz 79’a gelmiş durumda. Sosyal güvenlik sisteminden 55-60 yaşında emekli olduğumuzda yaklaşık 20 yıl emekli maaşı elde edeceğiz ve bugün bile bizim sosyal güvenlik sisteminin gelir gider dengesinin devlet bütçesinden karşılandığı bir noktada geleceği düşünemiyorum. O nedenle tamamlayıcı bir emeklilik sistemi olarak bireysel emekliliğe ihtiyacımız var. Küresel emeklilik sistemlerine yönelik 44 ülke üzerinde yapılan bir karşılaştırma raporunda 40. sıradayız. Bu da sürdürülebilirlik ve yeterlilik açısından bireysel emekliliği otomatik katılım sistemiyle birlikte güçlendirmemiz ve değiştirmemiz gerektiğine yönelik çok net bir girdi oluşturuyor.”
Eğitim ve emeklilik sistemi gelecek için önemli
Gelecek kuşaklara miras olarak iyi bir emeklilik sistemi bırakılması gerektiğini vurgulayan Türkölmez, “Sosyal güvenlik sisteminin yetmediği, etrafına tamamlayıcı güçlü bir emeklilik sisteminin kurulması gerektiği çok net. Bu noktada da OKS tarafı önemli. Orada işveren katkısının olmaması OKS’nin gelişimini engelliyor. Dünyadaki emeklilik sistemlerinin nasıl başarılı olduklarına baktığımızda işveren katkısı önem arz ediyor. Bizim işverenler olarak ileriye dönük bu sistemin nasıl olması gerektiğiyle ilgili bir mutabakata varıp yola çıkmamız gerekiyor. Enflasyon iyi bir şey değil ama en azından işveren katkısını devreye sokmak için önemli bir fırsat. Ülkemizin şu an yaşadığı bu ekonomik konjonktür hepimizi zorluyor. Bize de yansıyor ama karşımıza hep bir engel, bir argüman çıkabilir. Bu olduğu sürece de hiçbir şekilde bunun zamanı gelmeyecek. O nedenle küçük adımlarla başlayalım. Bugün bireysel emeklilik sisteminin geldiği nokta, 20 yıl önce adı konmuş ama üstüne koyarak gelinmiş bir nokta. Yaşananları gördük, tecrübe ettik, onun üzerine yenilerini ekledik. Aynısını burada da yapabiliriz. 2023’e yönelik adını koyabilir ve birlikte yola çıkabiliriz. Ülkemiz için iki konu çok önem arz ediyor. Biri, gençlerin eğitimi; ikincisi emeklilik sisteminin kurgulanması” açıklamalarında bulundu.
SEDDK ile yaşlılık bakım sigortası üzerinde çalışıyoruz
Emeklilik sisteminin yalnızca iyi fonların olduğu, o fonlara düzgün bir şekilde yatırım yapıldığı, devlet katkısıyla teşvik edildiği bir birikim döneminden ibaret olmadığına dikkat çeken Türkölmez, şöyle devam etti: “İyi bir emeklilik sistemi, biriktirme döneminin etkin ve iyi olduğu, sonraki emeklilik döneminin de o anki ihtiyaçlara göre kurgulamış bir ekosistem haline geldiğinde iyi çalışıyor. Yaşlılık bakım sigortası bu açıdan önemli çünkü emekli olduğumuzda kendi kendimize bakabileceğimiz ve bunu maddi bir şekilde finanse edebileceğimiz bir ortama ihtiyacımız var. Batı ülkeleri bunu yapmış durumda, çünkü bizden daha yaşlı bir nüfusa sahipler ve o oluşumu bizden önde yaşamışlar. Bu da devlet desteğiyle yaşlı bakım evlerinin oluşmasını gerektirmiş. Özel sektörün işin içinde olduğu, operasyonunu yaptığı bir düzen kurulmuş durumda. Biz de bunu yapabiliriz. Bugün SEDDK’yla birlikte bu konu üzerinde de çalışıyoruz. Bugünden yarına hemen olacak bir şey değil. Adını bugünden koymamız gerekiyor ki orta vadede o hedefe sağlam adımlarla, tutarlı bir şekilde ulaşalım. Şu anda bu hizmeti verecek kurumlar yok ama eğer sistem iyi kurgulanırsa o sistemde çalışmayı bilen, istekli kurumlar ihtiyaç olan elementleri ya da yaşlılık bakımı evlerini kurup yatırımlarını yapacaklardır.”
Enflasyonist ortamda herkes yatırım danışmanlığı hizmeti almalı
Yüksek enflasyon ortamında hiçbir şekilde tek bir menkul kıymete yatırım yapılmaması gerektiğine vurgu yapan Türkölmez, “Burada bireysel emeklilik şirketinin yaptığı yönlendirmelerini dikkate alın. Çünkü bu enflasyonist ortamda herkesin nereye yatırım yapabileceğine yönelik danışmanlığa ihtiyacı var. Biz Allianz Finansal Danışmanlık hizmetimizle bunu şu anda sağlayabiliyoruz. Onun için ben sistemdeki tüm katılımcılara şirketlerinden bu hizmeti talep etmelerini öneriyorum. Belli noktalarda getiriyi maksimize edebilmek için fonlarda değişim yapmak gerekiyor” dedi.
Allianz olarak fırsatları değerlendirmeye devam edeceğiz
Şirket birleşmeleri ve satın almalar konusuna değinen Türkölmez, hayat dışı tarafta satın alma, birleşme veya sektörden çıkma, ülkeden çıkış yapma gibi stratejiler olabildiğini ancak bu tip kararların yalnızca ülkenin durumu ve şartlarına göre değil, bazen de şirketlerin kendi stratejilerine göre verilebildiğini söyledi. Türkölmez, bazı şirketlerin giriş yaparken bazılarının çıkış yapabildiğini ve her zaman bu tip oluşumların olacağını belirterek, “Hayat dışı tarafta daha çok şirket var. O nedenle bu yönde daha çok fırsat görülebilir. Bireysel emeklilik hayat tarafındaki şirket sayısı 20 civarı. O nedenle sayı da az olabiliyor ama beklentim burada da bu tür gelişmelerin olacağı yönünde” dedi.
Allianz özelinde duruşlarının hiçbir zaman değişmediğine dikkat çeken Türkölmez, “2023 yalnızca cumhuriyetin değil, Allianz’ın da 100. yılı. Biz bu topraklarda 100 yıldır varız. Bireysel emeklilik ve hayat sektörünün geleceği olduğunun ve daha gidilecek çok yol olduğunun da farkındayız. O nedenle önümüze gelen fırsatları da değerlendirmeye devam edeceğiz. Yönümüz ve niyetimiz aynı. Yeni bir satın alma, kendimizi daha da büyütme açıklamalarında yönünde ilerleyebiliriz. Zorlu bir dönemden geçiyoruz ama ülke olarak ilk defa zorlu dönemden geçtiğimiz bir noktada değiliz. Biz bunları çok yaşadık. Bir şekilde üstesinden geldik, yine geleceğiz. Hakikaten yoruluyoruz ama biz şöyle bir geriye yaslanıp “Biz ileriye dönük ne yapmalıyız? Buraya nasıl bakmalıyız?” dediğimizde bireysel emeklilik hayat, yanında sağlık tarafında çok yatırım yapılabilir bir ülke olduğumuzu söyleyebilirim” açıklamalarında bulundu.
Kredi hayat sigortalarının payı hızla artıyor
Programda kredi hayat sigortaları hakkında da bilgi veren Türkölmez, kredi hayat sigortasının bankaların verdiği kredilerin bir güvencesi olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Son beş yıla baktığımızda onun yoğunluğunda büyümüş bir hayat sigortacılığından kredi bağlantılı olmayan ve kendi başına satılabilir hayat sigorta ürünlerinin de geliştiğini ve bu ürünleri müşterilere iletmeye çalışan şirket sayısının da arttığı bir dönemden geçiyoruz. Hızlıca payını arttırıyor ve bu da iyi bir şey. Bizde şu anda kredi bağlantılı hayat sigortasının payı yüzde 40’lara gelmiş durumda. Beklentimiz daha da büyüyeceği yönünde. Kendi kanallarımızdan bu ürünlerimizi satmaya ve oradaki portföyü büyütmeye devam edeceğiz çünkü şu anda hayat pazarında satılan özellikle her türlü vefat, kritik hastalık, maliyet teminatlarını sağlayan ama bu riskler gerçekleşmediğinde de ödenen primleri dolar bazında iade eden ürünler toplumda karşılık buldular. Aslında bu tip risk ürünlerinde bu tip prim iadesi çok görülmez ama sonuçta yaşadığınız toplumun davranış, ihtiyaç ve beklentilerine göre ürünleri şekillendirmeniz gerekiyor. Sonuçta prim iadeli, bir de dolar olarak ödediğiniz primleri dolar olarak iade eden, bir nevi bu enflasyonist ortamda primlerinizi de koruyan ürünlerin çok rağbet gördüğünü düşünüyoruz. Vergi teşviki de yardım ediyor. Özellikle bu ürünlere sahip olanlara vergi teşviklerini de kullanmalarını tavsiye ediyorum. Hayat sigortacılığının ekonomik büyüklüğümüze oranı henüz yüzde 1’lerde ve gidecek çok yerimiz var. Hem kendi ihtiyaçlarımıza hem de hayat sigortacılığında önemli seviyelere gelmiş diğer ülkelere baktığımızda bundan on yıl sonra ne seviyeye geldiğimizi ve bu portföyleri ne kadar büyüttüğümüzü konuşacağız.”