Tamamlayıcı sağlık sigortasına (TSS) dâhil özel hastane ve sağlık kuruluşu sayısı 300’ü aşmasına karşın, piyasaya ürün sunan şirket sayısı üçte kaldı. Sektör yöneticileri, söz konusu sigortanın yaygınlaşması için devlet teşvikinin gerekli olduğunu savunuyor.
HAYATIMIZ SİGORTALI/ALP SÜER
Türkiye’de 2012 yılı sonunda Mapfre Genel Sigorta ile Medical Park Hastaneler Grubu iş birliğiyle başlayan “Tamamlayıcı Sağlık Sigortası”na (TSS) dâhil özel hastane ve sağlık kuruluşu sayısı 300’ü aştı. Ancak, yaklaşık 1.5 yıllık bir sürenin geride kalmasına karşın, piyasaya söz konusu ürünü sunan sigorta şirketi sayısı üçte kaldı. Mapfre Genel’in ardından, Axa Sigorta ve Ergo Sigorta da geçen yıl ürünü çıkartan şirketler kervanına katılırken, sektörün sağlık sigortacılığında iddialı şirketlerinde ise ürün henüz raflarda duruyor. Söz konusu şirketlerin yöneticileri ile yaptığımız görüşmeleri de tek bir cümle ile özetlersek, “Ürün sunma konusunda niyet var, ancak tarih yok!” diyebiliriz. Sektör yöneticileri, söz konusu sigortanın yaygınlaşması için devlet teşvikinin gerekli olduğunu savunuyor.
Sektörde sağlık branşında iddialı şirketlerin henüz piyasaya girmemesinin de birkaç temel nedeni var: Öncelikle şirketlerin mevzuatla ilgili birtakım beklentileri söz konusu. Aslında, son 1 yıllık süreçte mevzuat yönünden de önemli gelişme kaydedildi. Nitekim, Hazine Müsteşarlığı’nın, 23 Ekim 2013 tarihli ve 28800 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Özel Sağlık Sigortaları Yönetmeliği”nin 18’inci maddesi, tamamlayıcı ve destekleyici sağlık sigortası ürünlerini düzenliyor. Ancak, konu ile ilgili genel bir çerçeve belirleyen Yönetmelik’te tamamlayıcı sağlık sigortasında, sigorta şirketince özel hastane ve sağlık kuruluşlarına ödenecek farkın tavanı ya da limitleri konusunda ise bir düzenleme yok.
Fiyatların ucu açık mı olmalı?
Bu da sigorta şirketlerince, özel hastane ve sağlık kuruluşlarına yapılacak ödemelerin her iki taraf arasındaki görüşmeler ile belirlenmesi anlamına geliyor. Bir anlamda fiyatların “ucu açık” olması da bazı sigorta şirketlerinin, piyasaya girme konusunda çekimser davranmalarına yol açıyor. Sigorta şirketlerince özel hastane ve sağlık kuruluşlarına ödenen ücretlerin yüksek olması aynı zamanda sigorta şirketlerinin tüketicilere de daha uygun fiyatla poliçe satmasını engelliyor. Sigorta şirketlerinin piyasaya girmekte çekimser davranmasının bir başka nedeni de Genel Sağlık Sigortası’nda (GSS) temel teminat paketiyle ilgili beklentiler. Basında da yer aldığı gibi GSS temel teminat paketinin kapsamının daraltılması bekleniyor. Ancak, hangi alanların dışında kalarak TSS’nin konusunu oluşturacağı henüz net değil. Mevcut durumda sigorta şirketlerinin TSS ile ilgili olarak piyasaya sunduğu ürünler de ağırlıklı olarak SGK’nın ödediği hastalıkların farklarını karşılıyor.
Vergi avantajı artırılmalı
Tamamlayıcı ya da destekleyici sağlık sigortasının yaygınlaşması için sektörde, Bireysel Emeklilik Sistemi’nde (BES) olduğu gibi devlet teşviki beklentisi artıyor. Bu konuda da sigortacılar tarafından farklı öneriler söz konusu. “Çalışanların GSS primi olarak SGK’ya ödedikleri kısmın bir kısmının, TSS’ye aktarılması” bu önerilerin başında geliyor. Bunun dışında sağlık sigortalarıyla ilgili vergi avantajının artırılması önerisi söz konusu. 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 63’üncü maddesine göre, vergiye tabi ücret matrahının tespitinde, bireysel emeklilik dışında kalan şahıs sigortaları (kaza, sağlık, hastalık gibi) için ödenen primlerin elde edilen ücretin yüzde 15’ine kadar olan kısmı ücret matrahının tespitinde indirilebiliyor. Bu da bir anlamda, çalışanın eline geçen ücretin artması anlamına geliyor. Sektör temsilcileri, yüzde 15’lik oranın sadece özel sağlık sigortalarına özgü olarak artırılabileceğini söylüyor. Hatta bazı ülkelerde söz konusu oranın yüzde 25 düzeyinde olduğuna dikkat çekiliyor.
Sigortaya ihtiyaç artıyor
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) güvencesindeki bireylerin, özel hastane ve sağlık kuruluşlarına ödedikleri “fark ücretleri”nin sigorta şirketlerince ödenmesini sağlayan tamamlayıcı ya da destekleyici sağlık sigortasına ihtiyaç da gün geçtikçe artıyor. Bu da söz konusu kuruluşlara ödenen fark ücretlerindeki artışla yakından ilgili. Geçen yıl yapılan düzenleme ile şu anda vakıf üniversiteleri de dâhil tüm sözleşmeli özel sağlık kurulmuşlarına başvuran hastalardan ek olarak alınabilecek ücretin tavan miktarının yüzde 90’dan yüzde 200’e çıkarılması, özel hastane ve sağlık kuruluşlarına başvuran hastaların parasal yükünü de bir hayli artırmış durumda.
Sigortacılara göre sağlıkta nasıl bir devlet teşviki olmalı?
- SGK’ya sağlıkla ilgili ödenen katkının bir kısmı TSS’ye aktarılabilir.
- Sadece özel sağlık sigortası ve TSS’ye yönelik vergi teşviki artabilir.
- Sigortalının TSS için ödediği primin bir kısmına devlet, BES’te olduğu gibi katkı yapabilir.
- Sigorta şirketlerinin maliyetlerini azaltan bir vergi teşviki getirilebilir.
Çalışanın SGK’ya ödediği primin bir kısmı TSS’ye aktarılabilir
Tamamlayıcı Sağlık Sigortası’nda (TSS) önerilen teşvik modellerinden birisi de SGK ile ilgili. Bilindiği gibi sosyal güvenlik kapsamında çalışanların brüt gelirlerinin yüzde 12.5’i (yüzde 5 çalışan, yüzde 7.5 işveren payı olmak üzere) Genel Sağlık Sigortası primi olarak SGK’ya ödeniyor. Bunun üst limiti SGK tavanı olan 6bin 961,50 TL. Yani kişinin brüt geliri 3bin TL ise 375 TL, kişinin brüt geliri 8bin TL ise SGK tavanı olan 6bin 961,50 TL’nin yüzde 12.5’i olan 870 TL GSS primi olarak SGK’ya aktarılıyor. Sigortacıların önerisine göre, teşvik yöntemi olarak TSS satın alan çalışanların ödediği bu yüzde 12.5’lik katkının bir kısmı (sözgelimi yüzde 2-2.5’u) TSS’ye aktarılabilir. Burada da aynen devlet katkılı Bireysel Emeklilik Sistemi’nde (BES) olduğu gibi söz konusu kısmın, TSS satın alan bir bireyin hesabına yatırılabilir.
Tamamlayıcı sağlık sigortası için farklı teşvik modelleri geliştirilmeli
TSB Genel Sekreter Yardımcısı Atilla Oksay, tamamlayıcı sağlık sigortasında ek bazı düzenlemelere ihtiyaç olduğunu söylüyor. Hazine Müsteşarlığı’nın, Özel Sağlık Sigortaları Yönetmeliği’nde tamamlayıcı ve destekleyici sağlık sigortası ile ilgili genel bir çerçevenin çizildiğini belirten Oksay, “Ancak, düzenlemede sigorta şirketlerinin özel hastane ve sağlık kuruluşlarına ödediği fark için bir tavan ya da limiti belirlenmedi. Mevcut uygulamada, limit şirketler ve özel sağlık kurumları arasındaki anlaşmalara bırakıldı. Ayrıca, Genel Sağlık Sigortası temel teminat paketinin kapsamının değiştirilmesi konusu ve hangi alanların tamamlayıcı sağlık sigortasının konusunu oluşturacağı henüz net değil” diyor. Tamamlayıcı sağlık sigortasının gelişebilmesi için teşvik modellerinin de geliştirilmesi gerektiğini belirten Oksay, primin bir kısmının devlet tarafından ödenmesi, vergi teşvikinin artırılması, SGK’ya sağlıkla ilgili ödenen katkının bir kısının tamamlayıcı sağlık sigortasına aktarılması gibi farklı teşvik yöntemleri ile sistemin desteklenebileceğini söylüyor.
Devlet teşviki sigortalı sayısını artırıcı etki yapar
Türkiye’de tamamlayıcı sağlık sigortasının gelişmesi için devlet teşviklerinin önemine dikkat çeken Mapfre Genel Sigorta Sağlık Grup Yöneticisi Baki İtez, şunları söylüyor: “Devlet teşviklerinde en önemli nokta, işçi sağlığı ve güvenliğinin çok önem arz ettiği günümüzde mutlaka işverenlere, işçi sağlığı için tamamlayıcı sağlık sigortası konusunda çeşitli teşvikler getirilmesi, uzun süreli sağlık sigortacılığının önünün açılması, sigortalı havuzunun büyümesinde de etkin rol oynayacak. Bu teşvikler, vergi indirim oranları, prim indirim oranları vb. konularda olmasının havuzu arttırıcı özellik taşıyacağını öngörüyorum. Bireysel sigortalar konusunda da devletin hem vergi anlamında hem de sosyal güvenlik primleri indirimleri konusunda teşviklerinin sigortalı sayısını arttırıcı özellik taşıyacağını düşünüyorum.” Mayıs 2014 başı itibarıyla Mapfre Genel Sigorta’nın Fark Yok Sigortası’nda 31 bin poliçe adedine ulaşıldığını belirten İtez, ürün kapsamında 55 ilde, 292 sağlık kuruluşu ile anlaşmalarının olduğunu vurguluyor.
Tamamlayıcı sigortada devlet katkısı beklemek doğru değil
Axa Sigorta Bireysel, Teknik, Sağlık, Hasar & Hukuk Başkanı Ali Erlat, tamamlayıcı sağlık sigortasında devletin sigortalıların ödediği prime katkısını mümkün görmediğini söylüyor. Tamamlayıcı sağlık sigortasında temel mantığın, devletin olmadığı yerde sağlık branşında sigorta sektörünün tamamlayıcı olması olduğunu belirten Erlat, “Bu üründe, sigortalının hizmet aldığı hastanenin tarifesi dikkate alındığında SGK ne kadarını karşılıyorsa, bunun üstü tamamlanıyor. Bu nedenle bu üründe ayrıca devlet katkısı beklemek bu işin mantığına ters. Beklentimiz, kamunun kendi desteklediği alan içinde denetimlerini iyi yapması, kurgusunu iyi oluşturması” diyor. Axa Sigorta’nın, tamamlayıcı sağlık sigortasıyla ilgili “Sağlığım Tamam” ürününe büyük ilgi olduğunu ve bugüne kadar yaklaşık 15 bin civarında poliçe sattıklarını belirten Erlat, anlaşmalı oldukları özel hastane ve sağlık kuruluşu sayısının ise 300’ü geçtiğini söylüyor. Erlat, Sağlığım Tamam ürününde 2014 yılı sonu hedeflerinin ise 25 bin poliçe adedini aşmak olduğunu ifade ediyor.
BES sistemine benzer bir çalışma yapılabilir
Güneş Sigorta Sağlık Sigortaları Grup Müdürü Elvan Atalay, tamamlayıcı ya da destekleyici sağlık sigortasına vergi avantajı sağlanarak destek olunabileceğini ya da Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) benzeri bir çalışma yapılabileceğini söylüyor. Tamamlayıcı Sağlık Sigortası konusuna son yayınlanan yönetmelikte çok kısa değinilmiş olduğuna dikkat çeken Atalay, şunları söylüyor: “Sigortanın, özel sigortalarla devletin yazılım sistemlerinin aynı dili konuşması hususu, sigortalı-hasta hakları, bilgilerin gizliliği konularında belirsizlikler ortadan kaldırıldığında yaygınlaşacağı görüşündeyim. Ancak bunun için öncelikle ayrı bir yönetmelik düzenlenmesi gerekli gibi görünüyor.” Güneş Sigorta olarak tamamlayıcı sağlık sigortası ile ilgili olarak piyasaya ürün sunma konusunda öncelikle bu konudaki belirsizliklerin giderilmesi gerektiğini belirten Atalay, bunun ardından geliştirecekleri ürünlerin sigortalılar için daha faydalı olacağını söylüyor.
Genel Sağlık Sigortası’nın kapsamını daraltmak yanlış
Tamamlayıcı sağlık sigortasıyla, vatandaşların Genel Sağlık Sigortası (GSS) üzerine ikinci bir sigorta yaptırmaya zorlandığını belirten Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi üyesi Dr. Osman Öztürk, şunları söylüyor: “Burada da oto sigortalarından benzetme yapacak olursak, Genel Sağlık Sigortası’nı aracını trafiğe çıkaran bireylerin yaptırdığı trafik sigortasına, tamamlayıcı sigortayı da bireylerin aracı değerli olduğu için yaptırdıkları kasko sigortalarına benzetebiliriz. Türk Tabipleri Birliği olarak sağlık sektöründe hasta ile hastane arasındaki her türlü parasal ilişkiye karşıyız. Vatandaşlardan, SGK anlaşmalı özel hastanelerde, SGK’nın ödediği kısmın üzerinde fark ücreti alınmaması gerekli. Özel hastanelerden hizmet alan bireyler, dilerlerse özel sağlık sigortası yaptırabilir. Ancak, tamamlayıcı sağlık sigortası gibi ayrı bir sigortaya gerek yok. Bugünkü SUT fiyatlarıyla özel hastanelerin bireylere kaliteli hizmet vermesinin zor olduğunu kabul edersek, SUT fiyatları da daha gerçekçi olmalı.” Zaman içinde sosyal güvencesi olan vatandaşların sağlıkta ödedikleri katkı paylarının giderek arttığına dikkat çeken Öztürk, “Bu durum Genel Sağlık Sigortası’nın kendi tanımıyla çelişiyor. Genel Sağlık Sigortası’nın kapsamının daraltılmasına da karşıyız” diyor.