Sigorta Tahkim Komisyonu Müdürü İbrahim Taşbaşı’yı ziyaret eden HAYATIMIZ SİGORTALI yazarı Ali İhsan Balta, Komisyon’un görevleri, başvuru oranları ve güncel konular hakkında bilgi aldı.
HAYATIMIZ SİGORTALI yazarı Ali İhsan Balta, Sigorta Tahkim Komisyonu Müdürü İbrahim Taşbaşı’yı ziyaret etti. Tahkim Komisyonu’nun görevleri, başvuru oranları ve güncel konular hakkında Taşbaşı’nın görüşlerini alan Balta, Gündem ve Yorum köşesinde şu ifadelere yer verdi:
Sigortalı ile sigortacı arasındaki uyuşmazlıklar, Sigorta Tahkim Komisyonu’nda çözümleniyor. 2014 yılının mart ayından itibaren Komisyon İbrahim Taşbaşı’na emanet. Meslek hayatına Hazine Müsteşarlığı Sigorta Denetleme Kurulu’nda Sigorta Denetleme Uzman Yardımcısı olarak başlayan Taşbaşı, Sigorta Denetleme Kurumu’nda Uzmanlık, Başkan Yardımcılığı ve Kurul Başkanlığı görevlerinden sonra Ekonomi Başmüşaviri olarak Kanada’da görev aldı. Taşbaşı, Müsteşarlıktaki görevinden ayrıldıktan sonra Sigorta Tahkim Komisyonu’na atandı.
Taşbaşı’nı yeni görevinde ziyaret ettik ve komisyonun görevleri, başvuru oranları ve güncel konular hakkındaki görüşlerini aldık.
Komisyon’a yılın ilk yedi ayı da dahil olmak üzere 14 bin 854 başvuru yapıldığını söyleyen Taşbaşı, Komisyon’a yapılan bireysel başvuru oranının yüzde 80 üzerinde olduğunu kaydetti. Taşbaşı, “Yargılama süreci basit olduğu için kişiler, avukat tutmadan Komisyon’a doğrudan başvurabiliyor. Avukat tutmadan yapılan başvurular, toplam başvuruların yüzde 80’den fazlasını (2013 yılında yüzde 84) oluşturuyor. Diğer taraftan kişiler, Komisyon’un internet sitesinden indirecekleri başvuru formunu doldurup imzalayıp, başvuru ücretinin yatırıldığını gösteren dekontu ve diğer evrakı ekleyerek, Komisyon’a gelmeden posta ile de başvuru yapabiliyorlar. Komisyonumuza yapılan başvuruların yüzde 70’ten fazlası posta ile yapılıyor” şeklinde konuştu.
Başvurular iki ayda çözümleniyor
Komisyona gelen dosyaların hakeme tesliminden itibaren iki ay gibi bir zamanda sonuçlandırıldığını ifade eden Taşbaşı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Komisyona gelen başvurular hemen hakeme gönderilemiyor. Başvurular önce raportörlere havale ediliyor, başvuru sahibinin dilekçesi, raportörler tarafından inceleniyor ve sigorta kuruluşlarına gönderilerek sigorta kuruluşlarından cevap ve cevaba esas bilgi ve belgeler isteniyor, sigorta kuruluşunun cevabı geldikten sonra dosya raportörler tarafından tekrar incelenerek rapor yazılıyor; dosya, raportör raporu ile birlikte, seçilen hakeme gönderiliyor. Tabii bütün bu süreç ayrıca bir zaman alıyor.”
Başvuruların yüzde 78’i kasko ve trafik branşından
Tahkime başvuru yapılan konuların sigorta şirketlerinin portföyü ile benzerlik gösterdiğini söyleyen Taşbaşı, “Ülkemizde şirketlerin üretim portföyleri oto-kaza ağırlıklı. 2013 yılında yapılan başvuruların yüzde 78’i kasko ve trafik sigortası branşları ile ilgili. Başvuru oranlarına bakıldığında trafik yüzde 49, kasko yüzde 29, yangın yüzde 7, hayat 6, diğer branşların tamamı yüzde 9 paya sahip” dedi.
En çok başvuru İstanbul, Ankara ve İzmir’den yapılıyor
En çok başvuru alınan illerin poliçe adedinin de en fazla olduğu illerden geldiğini hatırlatan Taşbaşı, bu kapsamda ilk üç ilin; İstanbul yüzde 33, Ankara yüzde 10 ve İzmir’in yüzde 6 paya sahip olduğunu belirtti. Bölge bazında da değerlendirme yapan Taşbaşı, Marmara Bölgesi’nin yüzde 46, İç Anadolu Bölgesi’nin yüzde 15, Ege Bölgesi’nin yüzde 14 ile en fazla başvuru yapılan bölgeler olduğunu ifade etti. Taşbaşı’nın verdiği bilgilere göre başvurularda Akdeniz Bölgesi yüzde 10, Karadeniz Bölgesi yüzde 6, Doğu Anadolu Bölgesi yüzde 5, Güneydoğu Anadolu Bölgesi ise yüzde 4 paya sahip. Hakem kararlarının hüküm bazında dağılımına bakıldığında ise 2013 yılı sonu itibarıyla şu tablo ortaya çıkıyor: Başvuruda belirtilen talebin kabulü yüzde 26.90, başvuruda belirtilen talebin kısmen kabulü yüzde 38.05 ve başvuruda belirtilen talebin reddi yüzde 35.05.
Değer kayıplarında Hazine’nin standardı bekleniyor
Araçların maddi hasarlı trafik kazalarında değer kaybı ile ilgili talepler, sektörde en önemli gündem maddelerinden biri. Bu konuda Hazine’nin bir taslak hazırladığı biliniyor ama ne zaman sektöre sunulacağı bilinmiyor. Hazine’nin hazırladığı metin netleştiğinde değer kaybı hesaplamalarına bir standart geleceği ve farklı uygulamaların ortadan kalkacağı düşünülüyor. Taşbaşı da hem sigortalının hem de sigorta şirketlerinin kabul edeceği kriterlerin yer aldığı bir taslağa, ihtilafların ortadan kalkması için ihtiyaç olduğunu yönünde görüş bildirdi.
“TRAMER kusur oranları doğrudan görev alanımızda yer almıyor”
Maddi hasarlı trafik kazalarında sigortalılar iki günlük süre içinde itiraz haklarını kullanmadıkları veya itiraz hakkını kullanıp talebinin karşılanmadığı durumlarda, kusur oranına ilişkin itirazlarını Sigorta Tahkim Komisyonu’na veya özel hukuk yollarına başvurarak çözebiliyor. Bu doğrultuda TRAMER kusur oranlarındaki yoğunluk durumunu ve itiraz sürecini sorduğumuz Taşbaşı, konuyla ilgili başvurular aldıklarını ancak Komisyon’un TRAMER kusur oranlarına ilişkin itirazlarının doğrudan görev alanlarında yer almadığını düşündüklerini belirtti. Taşbaşı, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Sigorta Tahkim Komisyonu’nun kuruluş gayesi ve görev alanı, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30. maddesinde açıkça belirtiliyor. Buna göre Komisyon, sigorta şirketleri, TARSİM ve DASK gibi risk üstlenen (sigorta teminatı veren) kuruluşlar ve Güvence Hesabı ile sigortalılar ve diğer hak sahipleri arasında, sigorta sözleşmesinden doğan uyuşmazlıkları çözmek üzere kuruldu. TRAMER ise bu kapsamın dışında yer alıyor. Dolayısıyla doğrudan doğruya TRAMER bünyesindeki Tutanak Değerlendirme Komisyonu tarafından tespit edilen kusur oranlarına itirazın, Tahkim Komisyonu’nun görevi kapsamında olmadığını düşünüyoruz. Bununla birlikte tazminat alacağından dolayı sigorta şirketleri ile yaşanan bir uyuşmazlık Komisyonumuza taşınmış ve uyuşmazlığın nedenleri arasında sözünü ettiğimiz kusur oranlarının da etkisi var ise uyuşmazlık dosyasına bakan hakem veya hakem heyeti, gerek görürse kusur oranları ile ilgili de inceleme yapıp/yaptırıp karar verebilir. Bu hususun, hakemin takdirinde ve yetkisi dahilinde olduğunu düşünüyoruz. Tahkim Komisyonu olarak uygulamamız da bu yöndedir. Dolayısıyla önerimiz, Tramer tarafından tespit edilen kusur oranlarına itiraz için öncelikle sigorta şirketine başvurularak sorunun sigorta şirketi ile çözülmesi, sigorta şirketi ile çözülemiyorsa Komisyon’a başvurulmasıdır.”
YORUM FARKI
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, Sayın İbrahim Taşbaşı, tamamen konusuna hakim, gerekli teknik bilgiye sahip bir yetkili. Bütün sorularımızı içtenlikle cevaplayarak öğrenmek istediğimiz tüm bilgilere ulaşmamızı sağladı.
Tahkim Komisyonu, sigortalılar ile sigortacılar arasında köprü kuruyor, sektörün dokunduğu kitle ile yaşanan sorunların ortadan kaldırılmasını sağlıyor. Komisyon’a yapılan başvuruların bireysel olması bu anlamda büyük önem taşıyor.
“Komisyon’a her başvuru olumlu sonuçlanıyor veya Komisyon bütün başvuruları reddediyor; başvuru sahibinin aleyhinde kararlar veriyor” önyargılarının doğru olmadığını gördük. Komisyon’a yapılan başvuru sonuçları incelendiğinde başvurusu olumlu veya başvuru aleyhine çıkan sonuçlar eşit olarak görülüyor.
Taşbaşı, değer kaybı ile ilgili sorularımıza bu konuda talepler aldıklarını belirterek yanıt verdi.
Bu konunun birkaç safhası var ama en önemli safhası değer kaybı hesaplanmasının bir an önce sağlıklı bir yapıya kavuşturulması. Ortak kaldığımız en önemli görüş ise Hazine’nin hazırlamış olduğu taslağın bir an önce eksikliklerinin tamamlanarak, bütün kesimlerin kabulü doğrultusunda yürürlüğe girmesi ve bu sayede farklı uygulamaların ortadan kaldırılması.
Sayın Çetinay Karaol ile yaptığım kısa görüşmede değer kaybı hesaplanması konusunda Sigorta Eksperleri İcra Komitesi’nin (SEİK )de çok önemli çalışmaları olduğu, Hazine’nin hazırlamış olduğu taslakta özellikle bazı maddelerin kesinlikle değişmesi gerektiği bilgisini verdi. SEİK’in yapmış olduğu çalışmaların Hazine’nin hazırlamış olduğu taslağın netleşmesi ve çeşitli itirazların ortadan kalkmasına büyük yardımı olacağı kanaatindeyim.
*TRAMER kusur oranları sektörümüzün önemli gündem maddelerinden biri. Taşbaşı, bu konuyla ilgili olarak başvurlar aldıklarını ancak konunun doğrudan görev alanlarında yer almadığını açıkladı.
İlgili madde, “…sigortalılarca iki günlük süre içinde itiraz hakkının kullanılmadığı veya itiraz hakkı kullanılmış olup talebin karşılanmadığının değerlendirildiği durumlarda, sigortalıların kusur oranına ilişkin itirazlarının Sigorta Tahkim Komisyonu veya özel hukuk yollarına başvurulmak suretiyle çözülmesi gerekmektedir” diyor.
Sigortalı iki günlük itiraz süresini geçirdiğinde tek yol özel hukuk yollarına başvurmak oluyor. Bu konu birçok kişiyi mağdur ediyor. TRAMER kusur oranı netleştikten sonra gelen birçok ek belge ve bilgi, kararı tam tersine çevirecek nitelikte oluyor ve bunun örneği çok fazla. Şehven bir hata yapılarak iki günlük süre aşılabilir. Mevcut sisteme göre çözüm yok, sigortalı hakkını özel hukuk yollarında aramak zorunda. Kısacası, “İşini biliyorsan ucuz bir maliyetle halledersin, bilmiyorsan avukat tutar az bir hasar tazminatı alacaksan dahi, alacağın hasar tazminatından fazlasını masraf olarak ödersin” deniyor. Sonucun ne zaman kesinleşeceği ise meçhul…
Görüşmemizde Taşbaşı, yılsonu başvuru beklentisini 8 bin 500 olduğunu belirtti. Komisyon’un müdüründen, çay dağıtıcısına kadar toplamda 28 çalışanı bulunuyor. Bu rakamlara tabii ki hakemler dahil değil. Başvurular Komisyon’a geldiğinde direkt hakeme gitmiyor. Yılsonunda 8 bini aşması beklenen bu başvuruların hepsinin öncelikli adresi bu 28 kişi. Başvuru oranlarının her yıl artmasıyla birlikte çalışan sayısının bunun karşısında az olması dikkat çekiyor.
Bu nedenle kurumun yeniden organize edilmesi ve çalışan sayısının artırılması gerektiğini düşünüyorum.
Birebir sigortalıya dokunan bu kurumun daha sağlıklı hizmet vermesi bir öncelik olmalı ve personel sayısında artışa gidilmeli. Sigortalının da ihtiyacı olduğu yönde görev kapsamının genişletilmesi sigortalılar ile şirketler arasındaki sorunları çözerken, Komisyon’un da işleyişini rahatlatacak, mevcut işleyişin de aksamamasını sağlayacaktır diye düşünüyorum.
Tahkim Komisyonu Başkanı,bu ropörtajda kamu oyuna yalnış bilgi verimiş. Tahkim Komisyonundan 2 ayda karar çıktığı falan yok. Karar süreleri devamlı geç sonuçlanıyor..Hatta müracaat ettiğinizde behemhal raportörün hakeme dosyayı intikali bile aylar sürüyor. Demeç çok yalnış bu bir…İkincisi değer kaybında standart olmaz.,teknik olarak bunu izah edemezsiniz. Değr kaybı için 7 8 etkileyici faktör var. Bir şeyde eşitler yoksa standart falan getiremezsiniz….Türkiyede değer kaybının tek mercii 5684 sayılı yasa,Hazinenin genelgeleri, BBDK nın genelgeleri ve Danıştay 10. Dairenin içtihati gereği Hazineden Belgesi olan ve TOBB da Levhaya kayıtlı Sigorta Eksperi’dir…Bilirkişilik içinde durum aynı. Tahkim yasamız ile genelgelere uygun olmayanları bilirkişi tayin ettiği için vatandaşın maduriyetine yol açılıyor..Bu hukuk dışı uygulamaları Tahkim Komisyonu bırakmalıdır….Bilirkişi tayinlerinde hep aynı kişilerin tayini de dedikodulara sebep oluyor… Havuzdan sırayla yapılırsa bunlarında önüne geçmiş olurlan düşüncesindeyim…..Bu röportaj için,Eksper meslektaşım Ali İhsan’a da teşükkürler ederim.
Mesut Cemil BOYNER
Sigorta Eksperi
DEĞER KAYBI için öncelikle TRAFİK (K.Y. Z.M.S) SİGORTASI GENEL ŞARTLARINA ARAÇ DEĞER KAYBININ ÖDENECEĞİNE İLİŞKİN AÇIK VE NET BİR MADDE EKLENMESİ HALİNDE; MADDİ HASARI TESPİT EDEN EKSPER AYNI ZAMANDA AYRICA DEĞER KAYBINI (BELİRLENECEK ŞARTLARDA) DA BELİRLEYİP RAPORUNA YAZMASI, SORUNU VE KARGAŞAYI BÜYÜK ÖLÇÜDE ORTADAN KALDIRACAKTIR.