Soma’da yaşanan olayların meydana gelişinde pek çok teknik detay ve ihmalin olduğunu belirten Sigorta Eksperi Engin Özaydın, asıl temel sorunun yönetim algısı ve anlayışından kaynakladığını söyledi.
Mayıs ayında yaşanan Soma faciasında 301 maden işçisi hayatını kaybetti. Soma’da yaşananların kazanın ötesinde olduğunu ifade eden Sigorta Eksperi Engin Özaydın, olayın meydana gelişinde pek çok teknik detay ve ihmalin var olduğunu belirtti. Asıl temel sorunun yönetim algısı ve anlayışında olduğunu söyleyen Özaydın, bu algı ve anlayış değişmeden kaza olarak tanımlanacak daha çok facia yaşanacağını dile getirdi. Engin Özaydın, HAYATIMIZ SİGORTALI dergisindeki köşe yazısında şunları ifadelere yer verdi:
“13 Mayıs 2014 tarihinde Soma’ya düşen ateş başta madenci aileleri olmak üzere herkesin yüreğini yaktı. İnsani değerlere sahip olanlar madencilerin ve yakınlarının acısını hissetti. Hissetmeye devam ediyor. Olay nedeniyle basının ilgisi yöre insanlarına yönelince yaşadıkları dramlar ve çaresizlikleri kayıpların ötesinde vicdanlarda ıstıraplara neden oldu. Yaşananlar bir kazanın çok ötesinde. Acı küllenirken öfke giderek kabarıyor. Tartışmalar uzun bir süre devam edeceğe benziyor. Teknik detaylar ve kazaya özel sorumlular adli soruşturma sonucunda tespit edilecek, bazı kişiler sorumlu olarak ceza alacak ama sistemsel sorun çözümlenecek mi? Bu tür kaza olarak tanımlanamayacak faciaların önüne geçilebilecek mi? Hiç sanmıyorum. Olayın meydana gelişinde pek çok teknik detay ve ihmal var. Ama asıl temel sorun yönetim algısı ve anlayışında. Bu algı ve anlayış değişmeden kaza olarak tanımlanacak daha çok facia yaşacağız gibi görünüyor.
Kapitalist ekonomik sistemlerde şirketlerin amacı kar etmektir. Çalışma kriterleri şirketlerin inisiyatifine bırakılırsa doğal olarak kar etmenin önündeki her türlü engel göz ardı edilir. Bu nedenle sosyal devletlerde sosyal haklar ve çalışma koşulları hukuku düzenlemelerle korunur. Bu koruma sadece kuralların koyulması değil aynı zamanda uygulanmasının sağlanması demektir. Yani devletin görevi kuralları koymakla bitmez aynı zamanda kuralların adil olarak uygulanmasını sağlamak zorundadır. Bu sağlanmadığı zaman Soma’da en büyüğünü yaşadığımız faciaların önlenmesi mümkün değildir.
Bu facialar sadece maden işletmelerinde değil fiziki veya ekonomik olarak tüm sektörlerde yaşanıyor. Taşeronlaşma, sağlık, eğitim, finans ve diğer alanlarındaki çalışanların performans ölçümlemeleri gibi uygulamalar maliyet odaklı yönetim anlayışının uygulamalarıdır. Peki, bu uygulamalar gerçekten maliyetleri düşürüyor mu? Kısa vadelerde belki ama uzun vadede insanı dışlayan bu uygulamalar özellikle uzmanlık gerektiren sektörlerde zararlara yol açıyor. Uzmanlıklar gelişemiyor, yüksek katma değer yaratma yerine ucuz ve düşük katma değerli üretimlere yol açıyor. Bu durumun uzun vadede ne ekonomik gelişmeye ne sosyal gelişmeye olumlu katkı sağlamayacağı ortadadır. Lokantaların tümü salt maliyet anlayışı ile yönetilse satışa sunulan yemek çeşitleri azaltılacak, lezzet yaratan, becerikli aşçılar yerine daha ucuza çalışacak insanlar çalıştırılacak, bunların yapabileceği yemekler basit yemekler satışa sunulacaktır. Düşünsenize tüm lokantalar birbirinin aynı fastfood ürünlerini satar hale gelmiş, kısa vadede lokantaların maliyetleri düşecek ama bunun lokantaları çok sıkıcı hale getireceği ve uzun vadede işletmelere de tüketicilere faydadan çok zarar verecek. Böyle bir dünyada yaşamak ister misiniz?
Sigorta, ciddi uzmanlık gerektiren bir sektör
Maliyet odaklı yönetim anlayışı sadece reel sektörde değil sigorta sektöründe de egemen hale gelmiş durumda. Sigorta sektörü ciddi uzmanlık gerektiren bir sektör. Hem ürünlerin satışını gerçekleştirecek aracılar, hem hasarı tespit edecek eksperler hem operasyonu yürütecek şirket personeli maliyet olarak görüldüğü için bu insanların çalışma koşulları ağırlaştı, gelirleri giderek azaldı. Bu durum sigorta uzmanlığın önündeki en büyük engellerdir. Bu insanların büyük çoğunluğu madencilerimiz gibi çaresiz durumdadır. Nisan sayısındaki yazımızda aşağıdaki saptamaları yapmıştık.
‘Sektörün yönetimi sigorta şirketlerinin elindedir ve geldiğimiz noktada halen ucuz olan satar mantığı ile sigorta fiyatları kırılarak rekabet ediliyor, kar edebilmek için maliyet olarak görülen tüm taraflar yaşam hakkı tanınmayacak şekilde sistem dışına itiliyor. Bu anlayış ile sektör son derece kırılgan ve güçsüz hale geliyor. Bu şekilde yapılanan sektör ilk önemli krizde çöküşler yaşayacaktır.
Acente ve eksperlerin sadece maliyet unsuru olarak görülüp sistem dışına itilmesi bu unsurlardan sağlanacak faydalardan vazgeçmek olduğu gibi, şirketlerimizin yalnızlaşmasına, güçsüzleşmesine, rekabet ve hizmet verme olanaklarının daralmasına neden olacaktır.’
Soma’da yaşananlar sadece madencilerin değil, maden firmasının, sendikaların, denetçilerin ve siyasilerin de enkaz altında kalmasına neden oldu. Salt maliyet odaklı yönetim anlayışının maliyeti oldukça ağırdır.
Sigorta sektöründe de bu anlayış değişmedikçe, aracıların, eksperlerin ve çalışanların sadece maliyet unsuru olarak görülmekten vazgeçilmemesi durumda başta sigorta şirketleri olmak üzere tüm taraflar enkaz altına kalacak gibi görünüyor.”