Geçtiğimiz yıl trafik sigortalarında yaşanan kaos sırasında şirketlere finansal tablolarını rahatlatmak amacı ile “Muallak Tazminat Karşılığından Kaynaklanan Net Nakit Akışlarının İskonto edilmesi” hakkı tanınmıştı. Fakat bu isteğe bağlı bir şekilde şirketlere sunulmuştu.
Geçmişte bunu bazı şirketlerin kullandığı fakat özellikle yabancı şirketlerin bu konuda pek istekli davranmadıkları biliniyordu. Çünkü yabancı şirketlerin Türkiye’de finansal tablolarını hazırlamalarının yanı sıra bağlı oldukları ülkelerin mevzuatına uygun olarak bilançolarını IFRS normuna göre de hazırlama zorunlulukları bulunuyor. Yani Türkiye’deki bilançolarındaki bazı kalemlerin yurt dışında kullanamıyorlar. Bu nedenle Türkiye normlarında kar ediyor görünen bir şirket IFRS normlarında zarar ediyor olasılığı yüksek oluyordu.
Geçtiğimiz sene sigorta şirketlerine tanınan “iskonto”nun IFRS normunda gösterilemeyeceği için özellikle yabancı kökenli şirketler tarafından kullanılmadığı iddiaları var. Çünkü IFRS sisteminde bu tür iskontolar, bilanço makyajı şeklinde yorumlandığından kabul görmüyormuş. Ama bu iskonto hakkı kullanıldığında şirketlerin kar ediyor görünmesi muhtemel bir sonuç.
Siz mi, Hazine bürokratları mı haklı? Göreceğiz…
Trafik sigortalarında yaşanan son kaos sırasında Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek‘in şirket yöneticilerine “Yıl sonunda rakamlar açıklanacak. Kim haklıymış o zaman göreceğiz. Siz mi, benim Hazine bürokratlarım mı haklı? Göreceğiz…” dediği kulislerde iddia edilmişti. Hazine Müsteşarlığı geçtiğimiz cuma akşamı yayınladığı yeni bir genelge ile “Muallak Tazminat Karşılığından Kaynaklanan Net Nakit Akışlarının İskonto Edilmesi” olanağını tüm şirketler için zorunlu kıldığı iddia ediliyor.
Sektör kulislerinde ise bu son genelge “Hazine, sigorta şirketlerinin bilançolarında kar ediyor olarak görünmesi için çaba sarf ediyor, şirketleri zorla kar ettirmeyi amaçlıyor” şeklinde yorumlanıyor. Gelişmeleri takip ediyoruz. Hazine bürokratlarının daha önce sigorta şirketleri için “Muallak hasarları yüksek ayırıp sürekli zarar ediyor görünmek istiyorlar” iddiasına karşılık şirket yöneticileri de “haksız bir itham, her yönetici şirketini kara geçirmek için çalışır, kar ediyor gibi göstermek istemez” karşılığını vermişlerdi. Hazine’nin bu son genelge atağı sektör şirketlerini nasıl etkileyecek yıl sonunda göreceğiz.
CAN KANTAR | SİGORTAMEDYA
Döviz genelgesi de yoldaymış…
1$=1TL olacak şekilde döviz genelgesi de hazırlanmış.
Böylece kişi başına gelir seviyesi 40.000$ olacak ve ülkemiz en zengin 5 ülke arasına girecekmiş.
Önce ateş edip, sonra nişan alan bu zihniyetle uçuyoruz birader, uçuyoruz…
Bu bilanço şeklini kim düzenlediydi?
TEOG da kalktı, bunu da kaldıralım.
Makyaj güzelleştirir ne de olsa.
İnadım inat, benim hesabım doğru, emrediyorum kar da açıklayacaksınız.
Bu işler keşke emirle olsaydı, sayın bakan. Keşke..
Üç-beş şirketin anahtarını yine size bıraktıklarında, göreceksiniz kar mı var, yoksa zarar mı?
Bedelini millet öder nasıl olsa, ne önemi var?
Şimdilik sizin dediğiniz olsun bakalım…
Hazine sanırım havuz hesapları ile sektörü trafik sigortasından başlayarak kontrol altına almak istiyor. Önce en çok şikayetin geldiği trafik sigortası ile başlayalım, sonra adım adım diğer branşlarla devam ederiz diye düşünüyorlar. Hazine bürokratlarına şunu sormak lazım, madem sigorta sektörünü bu kadar kontrol altına almak istiyordunuz, neden yabancı sermayeyi bu kadar işin içine soktunuz?
Sigorta şirketlerine uluslararası finansal raporlama sisteminizi bırakın demek mümkün olabilir mi? Hatta sigorta şektörü yeni bir IFRS standardına geçmeye hazırlanıyor diye biliyorum.
Hazine hep sigorta şirketlerine yükleniyor ama bu arada yollarda güvenliği nasıl arttırırız konusunda herhangi bir çalışma yok. Pert olması gereken araçlar tekrar trafiğe çıkıyor, buna kim izin veriyor? Araç muayene istasyonları özelleşti diyoruz ama yine en ufak kazada parçalara ayrılan araçlar görüyoruz. Bu çürük araçlar muayeneden nasıl geçiyor? Psikoteknik belgeleri çıktı ama hala emniyet şeridinin ne olduğunu öğrenemeyen, daha da kötüsü emniyet şeridinde hayatını kaybeden sürücüler var. İstanbul’un göbeğinde bile emniyet şeridini haksız yere kullanan birine ceza vermek yetmez, ya hipnozla tedavi etmek ya da ehliyetini iptal etmek gerekir.
Saygılarımla