Sigorta şirketlerinin ancak tam serbest tarifeye geçildiğinde trafik sigortasından para kazanacaklarını belirten Koalay Sigorta Brokerliği Genel Müdürü Ertan Fırat, “Serbest tarife aynı zamanda iyi araç kullanan sigortalıların lehine. Sosyal sorumluluk anlamında da işlevi var” dedi.
SİGORTAMEDYA-ÖZEL
Türkiye’de hayat dışı branşlar içinde en büyük ağırlığa sahip ‘zorunlu trafik sigortası’, sigorta gündeminin de ilk sıralarında yer almaya devam ediyor. 2017 yılından bu yana ‘tavan fiyat’ uygulamasının sürdüğü trafik sigortasında tavan fiyat ile serbest tarife konusundaki tartışmalar devam ediyor. Trafik sigortası ile ilgili olarak görüşlerini aldığımız sektörün duayen sigortacılarından Koalay Sigorta Brokerliği (koalay.com) Genel Müdürü Ertan Fırat, trafik sigortasında ‘serbest tarife’nin önemini vurguladı; sigorta şirketlerinin de serbest tarife sisteminde para kazanabileceğini ifade etti.
Şirketler bedel ödedi
Trafik sigortası ile ilgili geçmişteki uygulamalardan bahseden Fırat, şunları söyledi: “2008 yılı öncesinde de trafik sigortasında primleri kamu belirliyordu. 2008 yılında sigorta sektörü trafikte serbest tarifeye geçti. Ancak, geçmişten gelen özellikle, bedeni hasarlı kazalar nedeniyle oluşan zararların yol açtığı yük ve primlerin düşüklüğü nedeniyle şirketler bir bedel ödemek zorunda kaldı. Serbest tarifeye geçilmeseydi, kamunun maddi zararlara bakarak primleri daha da yükselteceğini düşünüyorum. Serbest tarifeye geçildikten sonra da bireylerin riski, araç sahipliği, iyi-kötü sürücü vb. ayrıma göre ‘risk bazlı fiyatlama’ uygulanmaya başladı. Geldiğimiz noktada da tavan fiyat sistemi uygulanıyor. Serbest tarifeden bahsedemeyiz. Bu, tüketici açısından iyi bir şey değil.”
İki taraf için yararlı
Serbest tarifenin hem sigorta şirketleri hem de sigortalılar açısından yararlı olduğunu vurgulayan Fırat, “Sigorta şirketleri mevcut durumda trafik sigortasından para kazanamıyor. Tam serbest tarifeye geçildiğinde para kazanacaklarını düşünüyorum. Serbest tarife sistemi, aynı zamanda, iyi araç kullanan, daha az kaza yapan sigortalıların da lehine. Buna karşın, sürekli kaza yapan, başkalarına zarar veren sürücülerin bedel ödediği bir sistem. Bir anlamda sosyal sorumluluk anlamında da bir işlevi var” dedi.
Trafikte ‘artı ürünler’ satılmalı
Trafikte limitlere baktığımızda, Avrupa’daki teminat miktarları ile çok orantısız bir noktada olduğumuzu belirten Fırat, “350-400 bin TL verdiğiniz limitler bugün yetersiz kalabilir. Trafik poliçesi üzerine artı ve limitsiz ürünler var. Bunların yıllık prim tutarı da yaklaşık 200 TL. Bu ülkede düşük limitli trafik teminatları ile neden ‘İhtiyari Mali Mesuliyet’ (İMM) satılmaz hiç anlamıyorum. Önemli olan müşterilere daha farklı, gerçekten ihtiyaç duyabilecekleri ürünleri satmamız gerekli” dedi.
Geçen günlerde SigortaMedya’nın YouTube kanalı Sigorta Ekranı’na da katılan ve Sigortamedya Genel Yayın Yönetmeni Can Kantar’ın sorularını yanıtlayan Fırat; Koalay’daki görevine 2019 sonu itibari ile geldiğini belirterek, programda koalay.com ile ilgili şu bilgileri verdi: “Koalay’ın ana hissedarı, Güney Afrika kökenli bir grup. İçerisinde İtalyan ve Türkiye’den NN Hayat ile 2 tane Türk genç girişimci var. Grubun, Türkiye’de birkaç şirketi var. Koalay.com sigorta brokerliği bunlardan bir tanesi. Hesapkurdu ve konutkredisi adında şirketleri var. Ana odak noktası, banka ve sigorta ürünlerinin tüketiciye direkt olarak internet ortamında ulaştırılmasını sağlamak. Ayrıca, teknoloji platformu olarak da bu platformu sigorta aracılarına kullandırarak, onların verimliliğini artırmaya yönelik yeni bir pazarlama ve yeni bir pazar yaratma çabamız da var. Danışmanlık ve çok kilit konularla ilgili yönetim alanı bende.”
Müşteri doğru ürünü doğru fiyatla almalı
Programda, Koalay Sigorta Brokerliği’nin tüketiciye avantajlarından da bahseden Fırat, “En önemli farkımız, kullanıcı, sisteme girip siteye ulaştığında ürünle ilgili bütün süreci yönetebiliyor. Satın alma noktasına kadar gidiyorsunuz ve hiçbir şeye dokunmuyorsunuz. Karşılaştırmalar yapıp, tüketiciyi doğru bilgiye yönlendirebiliyoruz. Bu platformu sigorta acenteleri de kullanmaya başlarsa onların da kişisel gelişimi açısından çok önemli olacak. Çünkü başka şirketlerin ürünlerini de anlama ve müşterilerine daha net bir şekilde aktarma imkânına sahip olacaklar. Ana amaç, müşterinin doğru ürünü, doğru fiyatla almasını sağlamak. Sektörümüzün gelişimi açısından bu çok önemli. Çünkü, ‘defolu’ ürün sattığımızda mutsuz müşteriler ortaya çıkıyor. Mutsuz müşteri de sistemden soğuyor.”
Web tabanlı çözümlere daha fazla kaynak ayrılmalı
Stratejik ve global perspektiften bakıldığında, Türkiye’de özellikle satış kanallarının teknolojik ulaşılabilirlik konusunun sıkıntılı olduğunu vurgulayan Fırat, sigorta şirketlerine yönelik şu mesajları verdi: “Bizim bu platformu stratejik bir hedef olarak önümüze koymamız önemli. Regülasyon ve çok ciddi kısıtlama ve engeller oluyor. Bir de pazarın en belirgin ürünleri bireysel ürünler. Ticari ve kompleks satış kategorisinin burada sunulması çok kolay değil. Müşterinin alabileceği kasko, trafik, ferdi kaza, seyahat sağlık, tamamlayıcı sağlık, konut ve cep telefonu gibi birkaç tane daha ürün var. Dolayısıyla burada ürün sayısının artıyor olmamız, ürünlerde standardizasyon ve basitleşme olması lazım. Sigorta şirketlerinin de web tabanlı çözümlere daha fazla kaynak ayırmıyor olması lazım. Çünkü bu alan büyüyecek.”
İngiltere’de bireysel sigortaların yüzde 80’i dijital platformlarda
Gelişmiş ülke örneklerinden de bahseden Fırat, şunları söyledi: “İngiltere pazarında bireysel sigortaların toplam sigorta payı içerisinde ciddi bir büyüklüğü söz konusu. Bu büyüklüğün yüzde 80’e yakını da dijital platformlar üzerinden dönüyor. Bu platformları sadece teknoloji platformu olarak görmek de yanlış. Çünkü bu platformların belli noktalarında ehil ve sigortadan anlayan kişilere de ihtiyaç var. Türkiye’de bunun karşılığı acentelerdir. Türkiye bu konuda geç kalmamalı. Gerekirse kamunun bu alanlara yönelik regülasyon ayağını açması lazım. Bu olmadığı takdirde ileride Amazon ve Google gibi çok büyük oyuncuların bu alanlara girmesi diğer satış kanallarını daha fazla zorlayacaktır. Mesela Afrika kıtasında bütün bankacılık işlemleri cep telefonu üzerinden dönüyor.”
Pandeminin getirdiklerine bakmak gerekli
Programda pandeminin etkileri ile ilgili düşüncelerini de açıklayan Fırat, pandeminin götürdüklerine değil de getirdiklerine bakılması gerektiği görüşünde. Pandeminin, aile içi iletişimi artırdığını vurgulayan Fırat, “Ofis çalışmalarımızı uzaktan erişimle yapıyoruz. Koalay, teknoloji bazlı bir şirket olduğu için çalışmalarımızda bir aksaklık yaşamıyoruz. Toplantılarımızı çok rahat bir şekilde yapabiliyoruz. Son 1.5 senedir genelde ev etrafında dönen bir yaşam sürdürüyorum” diyor.
Türkiye’de acente ve broker tanımları gözden geçirilsin
Türkiye’de brokerlerin, “müşteri temsilcisi”, acentelerin ise “şirketlerin temsilcisi” olarak bilindiğini belirten Fırat, “Bu tanımlama yanlış. Her ikisinin de müşteriyi memnun edecek kurguda olması lazım. Zaten teknoloji de bunu sağlıyor. Dijital dediğimiz olay bu. Türkiye’deki regülasyona ‘atanmış aracı’ kavramının girmesi gerekli. Atanmış aracılar sektöre fayda getirecek. Şeffaf, müşteriye gerçekten doğru bir şekilde anlatılmış ürünü sunulmalı. Böyle bir ürünün kimin tarafından sunulduğunun bence çok önemi yok.”
Acentelerin önemi ve değerini kimse yadsıyamaz
Programda acentelere yönelik olarak da mesajlar veren Fırat, şunları söyledi: “Türkiye’de acentenin önemi ve değeri ortada. Bunu kimse yadsıyamaz. Güven tesisi, müşteri ile ilişkiyi ve bazen de şirketlerin açığını kapatan rolleri oluyor. Müşteriyi bulmak ve ikna edip ona sigorta satmak, Türkiye gibi ülkelerde gerçekten çok zor. Bir yandan da ciddi değişimler var. Özellikle pandemi bu değişimleri çok tetikledi. Yine aynı şekilde 18-22 yaş aralığındaki jenerasyonun da davranış biçimleri çok farklı. Bu gençler 5 sene sonra ekonomide de çok etkin yerlere gelecekler.”
“Sigorta aynı zamanda bir bilgi aktarma işi. Bazı ürünlerin daha kolay alınabileceği mekanizmalar söz konusu olacak. Aracıların bu alanı es geçmemeleri gerekiyor. Acenteler kendilerini yeni teknoloji alanına uyduramadığı zaman ellerinden belli noktalara kaçırabilirler. Nihai tüketiciye daha fazla ürün satabilecek bir pozisyonda kendilerini kurgulamaları gerekiyor. Teknoloji daha fazla kullanıldığında sigorta primlerinin ucuzlama ihtimali var. Primler ucuzladığında da daha fazla sigorta satışı gerçekleşecek. Hacim büyüdüğünde, o pastadan herkes payını alır.”