Geçtiğimiz ay içerisinde sektör gündemine oturan Mapfre Genel Sigorta Ceo’su Serdar Gül’ün açıklamaları sonrasında bir süre tartışmalar devam etmişti. Fakat geçtiğimiz hafta sonu yapılan bir haber ile işin şekli değişti.
Telefon aramaları, ses kayıtları, hakaretler. Konunun gerçekten sektörün özellikle acentelerin saygınlığını etkileyecek boyutlara eriştiğini söyleyebilirim. Çünkü Mapfre Genel Sigorta Ceo’su Serdar Gül bir açıklama yaptı ‘bu benim şahsi görüşüm’ dedi. Ardından acente STK’ları Gül’ü özür dilemeye davet ettiler, kendisi de ‘açıklamalarının arkasındayım, özür dilemem’ dedi. Acenteler buna tepki göstermeleri içinde hakaret olmadığı sürece normal. Acente STK’ları çıkıp “poliçelerin üzerine komisyonlarımızı yazamazsınız, sebebi dünya da böyle bir uygulama yok, ayrıca ülkemizde de buna mevzuat izin vermiyor. Sizi, bizi bu şekilde tehdit etmenizden dolayı kınıyoruz” denilmesi yeterliydi. Bir hafta içerisinde özür dile, yok biz de müşterilere Mapfre hakkında kulaklarına birşey fısıldarız” denilmesi öncelikle suçtu, saçmaydı, tribünlere oynamaktı ve bir hesap peşinde koşmaktı. Sonu ne oldu, koca bir hiç.
BU ÇİRKİNLİĞİN İÇİNDE OLMAYIZ
Son olay ise gerçekten artık üzerinde konuşulmaya bile değmeyecek boyutta. Ama ben yine de yazayım çünkü birçok kişi bunu neden kullanmadığımızı, neden buna cevap vermediğimi sordular bana. Öncelikle böyle bir olayda adımın geçmesinden hicab duyduğumu utandığımı belirtmek isterim. Olayı asla onaylamadığımı belirtmek isterim. Ses kayıtları ve bu olayın gelişimi yaptığım haberciliğimi bile bana ” keşke elim kırılsaydı da haberi yapmayaydım’ dedirtti. Ne oluyor dostlarım telefon konuşmaları kayıt altına alınıyor anında sektör basınına servis ediliyor. Çok çirkin. Ayrıca bu farklı gelişmelerin artık kisişel bir hesaplaşmanın eseri olduğunu düşünüyorum. Sevgili acente dostlarım sizin hakkınızı savunuyor gözükmek isteyen STK yöneticilerinin ayrı bir gündemlerinin ve ayrı bir hesaplarının olduğu konusu aklıma gelmiyor değil. Biraz daha deşilirse bunlar da ortaya çıkarsa kimse şaşırmasın. Ayrıca Sayın Gül’ün açıklamalarına karşın özellikle İSAD adına açıklama yapan Sayın Bağcı’nın yazısının son bölümünde ciddi hukuki sonuçlar doğracak ifadeler mevcut. Aynı gemide olduğumuzu unutmadan bunları yapmamız gerekmez miydi ?
TRİBÜNLERE OYNAMANIN SEBEBİ OLMALI
Özetle…. Bizler bu görüşme kayıtlarını yayınlamadık, çünkü çok çirkin bir yöntem ile servis edildi. Çünkü İçeriğinin kişisel bir hesaplaşma olduğu apaçık ortada. Ve ayrıca bu olayın kahramanı Sayın Turusan Bağcı bu paylaşımı kendisinin ve İSAD’ın ne facebook ne de web sitelerinden yayımlamamış, biz niye yayımlayalım. Bu tribünlere oynamaları ve arkasındaki hesapları da bir daha ki yazımda sizlerle paylaşmayı düşünüyorum. Çünkü acenteleri önüne gelen kandırmaya çalışıyor. Onların hakkını savunuyor gibi yapanların kendi ince hesaplarını, o koltuklara neden yapıştıklarını, bir üst makamlara neden sıçramak istediklerini zamanı gelince sizlerle paylaşacağım. Yeter artık, ekmeğinin derdinde olan acentelerin üzerinden, kendinize çıkar sağlama peşinde koşmasın kimse. Bunları tek tek paylaşacağım yakın gelecekte ki, acente dostalarım kimin meslektaşları için, kimin meslektaşlarının hakkını savunuyor görüntüsüyle kendi ceplerini doldurmaya çalıştığını görsünler. Bu Ramazan ayının başlangıcında böyle bir yazı yazmak istemezdim. Tüm okurlarımın Ramazan ayı hayırlı olsun.
BİRŞEY BİLİYORSAN HEMEN YAZACAKSIN YOKSA SONSUZA KADAR SUSACAKSIN HERKES KENDİ MENFAATLERİ DOĞRULTUSUNDA KENDİ CEPLERİNİ DOLDURANLARI TEHDİT EDİP HANİ BENİM CEBİM DİYECEĞİNE ADAM GİBİ KORKMADAN FOTOĞRAFINI DUVARA ASACAKSIN…
Sevgili Abdullah kardeşim ‘adam gibi korkmadan’ derken önce kendin sahte hesaplardan yorum yapmayacaksın…
Yani önce sen korkmamalısın. endişelerin için ise şunu söyleyebilirim zamanı gelecek sıkıntı yok…
Can Kantar
Can bey, sahte hesap değil 20 yıldır kullandığım hesap, bir yorum yapmak için saatlerce şu hesabı aç veya bu hesabı aç bunlarla uğraşmam ilk defa bir yazınıza yorum yaptım bunun için alınganlık yapacaksanız da UNUTUN GİTSİN… Zaten herkes DOĞRU’yu unuttu ne olacak…