Sigorta Acenteleri İcra Komitesi (SAİK) Başkanı Hüseyin Kasap aynı zamanda eski de bir sigortacı. SAİK Başkanı olduktan sonra temsil ettiği acenteler ne yazık ki dönemlerinin en kötü günlerini yaşatıyor. Ve ilk kez acenteler bu kadar skandallara imza atan bir kişi tarafından temsil ediliyor. Konumuz bu değil tabii ki. Sektör kulağına gelen bir duyumu araştırdık. Birçok meslektaşına küfür kıyamet gibi meziyetleri dışında, bir meziyetinin daha ortaya çıktığına tanık olduk. Evet, Sayın Kasap yıllardır sigorta acenteliği yapıyor, kendi işinde de başarılı ki acenteler şaibeli de olsa kendisine başkan seçti.
Kurumsallaşma “sıfır”
Hüseyin Kasap’ın sahip olduğu Göksu Sigorta‘nın resmi internet sitesine girdik baktık. Göksu Sigorta ismini görünce yeni bir sigorta şirketi kurulmuş diye düşündük. Çünkü ‘Aracılık Hizmetleri’ ibaresi bulunmadığını gördük. Bu özellikle Hazine Müsteşarlığı’nın çok önem verdiği bir ayrıntı.
Zaten sitenin özensiz kötü bir site olduğunu ilk girişte görüyorsunuz. Yıllardır temsil ettiği acentelere kurumsallaşma nutukları atan Sayın Kasap’ın kurumsallaşmanın ilk adımı olan amblem ve logo çalışmasının yanında web sitesi dizaynı ile Afrika ülkelerinin bile gerisinde kaldığı söylenebilir.
“DASK yaptır, doğal afetlerde çaresiz kalma!”
Sonrasında DASK sayfasını açınca ikinci bir şok yaşadık. Çünkü “DASK’ınızı yaptırın doğal afetlerde çaresiz kalmayın” yazıyor. Yani DASK poliçemiz varsa, deprem dışında doğal afetlerde de poliçe devreye girip mağduriyetimizi önlüyor mu? Yani sel, yıldırım düşmesi, dolu, fırtına, hortum gibi doğal afetlerde zarar gören evimiz, işyerimiz için Sayın Kasap’ın acenteliğine gitsek bize hasar dosyası açtırabilir ve mağduriyetimizi önleyebilir mi?
Bu düpedüz tüketiciyi yanıltma
Şimdi bu durumda SAİK Başkanı Sayın Kasap’a şunu sormalı: DASK’ın kapsamını bilmiyor musunuz? DASK’ın kapsamını bilmediğinizi tabii ki düşünmek istemiyoruz. İkinci soru: Bu sloganı yazarak sizler mevcut sigortalılarınızı veya potansiyel müşterilerinizi kandırıyor musunuz? Buna tüketiciyi aldatma, dolandırıcılık, sahtekarlık ne dersek yerine uyuyor çünkü.
TOBB seyretmeye devam edecek mi?
TOBB Yöneticileri bu konuda bir şey yapacak mısınız? Sizin paranızla, sizin duyurunuzla çıkıp televizyonlarda sizin verdiğiniz unvan ile ona buna hakaret iftira atmasına bundan sonra da göz yumacak mısınız? TV’lere çıkıp “Ben herkese hakaret küfür ederim, TOBB bana bir şey yapamaz. Yüksek Disiplin Kurulu’na gönderilsem ne olur, TOBB beni ancak sigortacılık faaliyetlerimden dolayı cezalandırabilir” kanun maddesini milletin gözüne pişkince sokması, sizleri hiç mi rahatsız etmiyor? İşte size sigortacılık faaliyetleri ile ilgili iki konu. Bir, sigorta şirketi gibi kendini gösteriyor. İki, vatandaşı kandırıyor, dolandırıyor, sahtekarlık yapıyor. Daha ne yapsın.
Saçma tamamen hırs ve kin duyularak yazılmış bu yazı haber olsun diye burada ama tamamen tarafli yazılmış
birilerine laf sokmayı bırakta,bu şirketler hala neden trafik sigortası kesmiyor .türlü bahaneler uyduruyor diye bir sor.devamlı yazılarıı takip ediyorum bir defade acentenin yanında olamadın gitti.
Adamda utanma yok ki…
Tek meziyeti, ona buna küfür etmek, hakaret etmek.
İnsanları aşağılamak, şeref ve haysiyetleriyle oynamak.
Tipik bir medikal vaka halinde ve yıkılmışlığın getirdiği saldırganlık hali…
DASK’ın deprem teminatıyla sınırlı teminat verdiğini bilmemesi mümkün değil.
Dolayısıyla, tüketiciyi yanılttığı ve meslektaşlarıyla haksız rekabet yarattığı son derece açık.
Bu denli aleni bir aldatma için ahlak meselesi diyeceğim de, bu yaklaşımın kendisini ilgilendireceğini hiç sanmıyorum.
Bence önemli olan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği tarafından sergilenecek yaklaşımdır.
Herhangi bir acente yapmış olsa, sigorta sözleşmelerinde gerçeğe aykırı beyanda bulunduğu için “kınama” cezası verilmesi gerekir. Mevzuat burada emredici ve amir bir hüküm koymuş: Kınama cezası “verilebilir” demiyor, “verilir” diyor. Tartışmasız şekilde ve hiçbir kurula inisiyatif kullanma hakkı vermeden…
Katılacağı bir televizyon programının TOBB tarafından sektöre duyurusu yapılmışken, TOBB’u bile ters köşeye yatıran ve yüzü kızarmadan TOBB’un suç işlediği yalanını sallayarak “yayın yoluyla bağlı bulunduğu Birliğin itibarını da zedelemekte” sınır tanımayan bu adama TOBB Yönetim Kurulu’nun artık kayıtsız kalma seçeneği de bulunmuyor.
Neler sallamış bu yayında?
1. TOBB tarafından kendisine ödenmesi gereken huzur hakları, kendisine ödenmeyerek başka birilerine ödenmiş. Utanmadan sallamış, böyle bir durum savcıların harekete geçmesini gerektiren ve TOBB Kanunu’na aykırı bir fiildir.
2. Asistline ile anlaşma yapmış, yerli ve milli şirket olması nedeniyle bu şirketi tercih etmiş. Sallamış yine(!). Birincisi, ne kendisinin, ne de SAİK’in böyle bir anlaşmaya taraf olacak, imza atacak hükmi şahsiyeti bulunmuyor. İkincisi, bu yaklaşım yani yerli ve milli şirket olması kriteriyle tercih yapılması İhale Kanunu’na aykırılık ve hapis cezasına kadar uzar. Üçüncüsü, TOBB’un böyle bir anlaşmada imzası yok. Yani, TOBB’u da töhmet altında bırakmış. Esas gerçek, böyle bir anlaşma yok, utanmadan, sıkılmadan, gözümüzün içine baka baka yalan söylüyor.
Ayrıca, SAİK Başkanı sıfatı nedeniyle kendisine tanınan bir yayın fırsatını, böyle ahlaksızca ve adice bir fırsata dönüştürmek kimin haddine? Densizliğin dik alasıdır bu sorumsuzluk.
Yaklaşık iki saat süren bu yayında, acenteleri ilgilendiren bir kaç kelime etmek, tüketiciye sektörü tanıtacak ve güven duymalarını sağlayacak bir iki kelamda bulunmak kapasitesinden uzak bir şekilde, program boyunca husumet duyduğu kişilere hakaret, küfür, aşağılama içeren konuşmaları hakkında muhatabı olanlar gereğini yapıyor zaten. İlgili televizyon kanalında yayınlanan cevap hakları, kendisinin yalanlarını ve seviyesini açık şekilde ortaya koymaya yetmiştir.
Ancak, bu programdaki her türlü ifade ve beyan, kendisinin yayına çıkacağını acentelere ve eksperlere mail yoluyla ileten TOBB’u da bağlar. Ta ki, TOBB olarak bu görüşlere katılmadıklarını açıklayana kadar.
Şimdi top TOBB’da…
Ya bu görüşlere katılmadığını açıklayarak kendini temize çıkartır. Kasabın değil tüm acentelerin TOBB’u olduğunu gösterir.
Ya da bu kirliliğin parçası olarak kalır.
Ya sigorta sözleşmeleri hakkında yanıltıcı bilgi veren bu adama, mevzuatın emrettiği cezayı verir.
Ya da bugüne kadar alınan tüm disiplin kararlarını şaibe altına sokar.
Ya Birlik hakkında yayın yoluyla itibarı zedeleyici ifadelerin hesabını sorar,
Ya da aslında bizim düşündüğümüz kadar itibarlı bir kurum olmadığını gösterir.
Ya kasaba sahip çıkar,
Ya da kendine.
Dedik ya, şimdi top TOBB’da…
Hakikaten ŞAKA gibi…
Neresinden tutsanız elinizde kalıyor….
Web sitesindeki unvan tüketicinin yanılmasına,
Dask poliçe hakkındaki bilgilendirme derseniz, kaş yaparken göz çıkarma….
Bu kadar cesurca, pes yani…
Tv programındaki ifadeler hak getire…
T.O.B.B. ne yapacağını hep beraber göreceğiz…
İçinde yaşamasak inanılacak gibi değil.
Hakikaten şaka gibi…
Hakikaten ŞAKA gibi…
Neresinden tutsanız elinizde kalıyor….
İlk etap da S.A.İ.K. Başkanına komplo maksatlı site kurup da, kamuoyu nezdinde küçük düşürülmek maksatlı yapılmış gibi geliyor insanın aklına…
Bu kadar cesurca, pes yani….
Ünvan tüketicinin yanılmasına,
Dask poliçe hakkındaki bilgilendirme derseniz, kaş yaparken göz çıkarma….
Tv programındaki ifadeler hak getire, T.O.B.B. ne yapacağını hep beraber göreceğiz…
Hakikaten ŞAKA gibi….
Sayın Sigorta medya grubu ve Sayın Acente arkadaşlarım merhaba;
Yazılan tüm yazılar ve gerçekleşen etkinlikler, söz konusu kişinin, acenteleri temsil etmekte acizlikten öte ihanet içinde olduğunu gösterdiği halde, işinin gücünün derdinde olan sektör tarafından yeterince tenkit ve protesto edilemediği de ortadadır. Ancak bu suskunluk kendisi tarafından yanlış algılanıyor olsa gerek ki, hatalı üslubunu daha uç noktalara çekmekte tereddüt etmiyor. Ayrıca, dönem başkanlığına seçilmesi ve orada kalması bir yandan suskun sektörün de en büyük hatasıdır. Karşılıklı iki tarafında hatalarında ısrar etmesi bize “toplumlar hak ettiği yönetimle yönetilir” tespitini hatırlatmalı ve bir Almanya’da, bir İsviçre’de “Saik başkanı, bunları yapabilir miydi? Acenteler bunu kabul eder miydi?” ; diye sorduğumuz da, kendimizi gülmekten alamıyorsak, aslında burada en büyük hatanın biz acenteler de olduğunu kesinlikle görüyoruz anlamına gelmektedir. Adalet ve dürüstlüğün ekmekten önce geldiğini anlamadığımız sürece, iki ileri bir geri, memnuniyetsiz ve geri kalmış bir sektör olarak acı çekmeye devam ederiz. Son olarak, eğer uyanmakta geç kalırsak akıbetimizi bize hatırlatan bir tespit sunmak isterim.
“Eğer bir ülkede gölgelerin boyu insanların boyunu geçmişse o ülkede güneş batıyor demektir.”
Saygı ve selamlarımla;
Kendisi Kütahyalı tuttuğu takım da Fenerbahçe
Galatasaray logosunu almış,
Çalıntı olduğu belli olmasın diye de trabzon renklerine bağlamış.
Uyanıktır bizim başkan vesselam
Daha öncede yazmıştım yukarıdakilerin birbirleri ile çekişmeleri biz acentelere zarar veriyor.
Maalesef acenteler sahipsiz herkes koltuk kavgasında.
Çoğu acente can çekişiyor işlemler ve gidererler arttı gelirleri azaldı.
Kaza yapana trafik polisi sigortacını çagır tutanağını tutsun diyor müşteri haklı ne yapsin gecenin 3 ünde acentesini arıyor.
Tavan fiat uygulamasından sonra çoğu acentenin gelirleri çok çok geriledi.
% 8-10 luk komisyonun yarısıda vergiye gidiyor.
Arada tahsil edemediğimiz veya işleri bozulanlar cabası.
Komusyonları % 10 getirttim diye övünenlerin canları sağolsun.
Sizler hala kavga peşindesiniz.
Lütfen acentelerin sorunları ile ilgilenin.
Saygılarımla
Sait BALCI