SAİK Başkanı Hüseyin Kasap son günlerde çok haber konusu oluyor. İcraatlarından dolayı haber olmasını bekliyoruz, ama o skandallarıyla haber oluyor. Bir gün gidiyor bir meslektaşına hakaret ediyor, diğer gün Rekabet Kurumu’na ekmek yediği, acenteliğini yaptığı sigorta şirketlerini ispiyonluyor. Bir diğer yandan da acentelerin gelirlerini yüzde 60 düşürdü diye Hazine Müsteşarlığı’na TOBB antetli bir yazı ile teşekkür ediyor. Geçtiğimiz ay TOBB Yüksek Disiplin Kurulu tartışma yaşadığı meslektaşının şikayetini inceleyip soruşturma açılmasına karar verdi. Biz de bir yayın kuruluşu olarak haber değeri taşıdığı için bunu sektör ile paylaştık. Bir meslek grubunun en tepesindeki bir kişinin meslektaşına hangi platformda olursa olsun hakaret etmesi cezasız kalamaz. Soruşturma neticesinde TOBB kendi itibarını mutlaka koruyacaktır. Yüksek Disiplin Kurulu’nun Başkanının Sayın Kasap’ın Kütahya’dan hemşerisi olması bile sonucu değiştiremez. Soruşturmada mutlaka bunun ağır eleştiri mi, yoksa hakaret mi olduğu karara bağlanacaktır. Sonucuna herkes katlanacak. Bu makamlara oturan kişiler bunun sorumluluğunu idrak etmeli. Biz de SigortaMedya olarak bunun takipçisiyiz.
Bu arada Sayın Kasap bir hata yapmıştır ve bunun sonucuna katlanacaktır. Ama SAİK Başkanı Hüseyin Kasap’ın kendini savunmazken birilerinin onu savunması garip algılandı ne yazık ki. Hele hele bunu savunanların ‘acentelerin itibarı zedeleniyor’ sözünün arkasına sığınmaları bir başka garip olay. Bu kişiler unutmamalılar ki burada Hüseyin Kasap şayet cezalandırılırsa SAİK’in itibarı korunmuş olacak. Bunu böyle okumak gerekiyor. Bir kereden bir şey olmaz mantığı burada işlemiyor. Bu arada “Bu olay büyütülmemeli, bürokrasiyi iyi biliyor tekrar başkan olmalı” gibi saçma sapan, mesnetsiz yorumlar yapanları duyduğumuzda ‘Sektör Kulağı’nın bile buna güldüğünü söyleyebiliriz. İyi başkan olduğunu düşünen ve tekrar başkan olmasını isteyenler, acentelerin düştüğü durumdan habersizler anlaşılan. Neyse bunlar da olmasa gerçekten sektörde gülecek şey bulamayacağız 🙂
Yapıştı kaldı yerine…
İçi elvermiyor ayrılmaya.
Oysa, acenteler…
Her geçen gün daha fazla acı çekmeye başlıyor,
Her geçen gün zararları büyüyor.
Trafikteki gelir %60 düşse de, poliçe çıkartamıyorlar ve iş paylaşımı en üst seviyelere gelmiş durumda.
Bu haliyle komisyon gelirleri de %60 değil, %80 oranında geriye geldi.
Ses çıkarmadıklarına göre, başta acentenin kasap’ı ve diğer SAİK üyelerinin ekranlarında bir sıkıntı olmasa gerek.
Öyle ya, aksi halde kendi derdini bile çözemeyenlerden ne bekleyecek ki, bu acenteler?
Etrafında avukatlığına soyunan müsvettelere gelince…
Onlar da gidecekler kasap gibi,
Pozisyonlarını kaybedecekler.
Savunmaları statü kaygısındandır.
Oturdukları koltuklara yapışma çabasıdır.
Oysa, bunlara koltuk vermek değil,
Hatta tabure bile değil,
Tek ayak üstünde durma cezası vermek gerek…
Gün, acenteler için vejeteryan olma günüdür,
Kasap’a olan ihtiyacı ortadan kaldırma günüdür.
“Et”siz olur mu demeyin,
İşin “et”i almadı ki zaten birader, kemik yalıyoruz.
İçine “et”tiler işin…