CAN KANTAR | POSTA GAZETESİ
İhtiyacın olduğun zaman satın alamayacağın tek şey sigorta. Bu, sigortacılar arasında özlü sözlerden biri oldu. Sigorta bir güvencedir. İçinde geçtiği cümlelerde hep güveni işaret eder. İşte bu kısmı bile sigorta şirketlerine ağır bir sorumluluk yüklüyor. Size güvenenleri mahcup etmemek gerekiyor. Fakat suistimale başvuranların sayısı hızla artıyor. Sigorta şirketleri çeşitli yollarla bunu engellemeye çalışıyor. Yakalanıldığı an mahkemelere uzanan “nitelikli dolandırıcılık” suçlamaları ile karşı karşıya kalınabiliyor.
Dolandırıcı olmamak için…
Sigortalıdan beklenen çok basit. Poliçe düzenlenirken sizden istenen tüm bilgileri eksiksiz ve en doğru şekilde vermek. Sigorta, can kaybı yoksa yaşadığınız olayın öncesindeki durumunuza geri döndürmek için var. Aracınız pert ise sigortacınız aynı aracı tekrar alabileceğiniz tazminatı ödeyecek, konutunuzda parkeniz mi zarar gördü, parkenizi yenilemeli, hırsızlık olmuşsa hırsızın çaldığı kadarını size ödemelidir. Kaza yaptığınızda daha önceden çarptığınız arka tamponu ya da salonun parkesi değişirken çocuğunuzun odasındakini de sigorta şirketinden değiştirmesini istememelisiniz. Ya da sağlık sigortasına 1.500 TL prim ödemişseniz, o parayı çıkarmak için gereksiz hastaneye gitmemelisiniz. Sigorta şirketlerine de çok önemli görev düşüyor. Bütün sigortalılarını “sahtekar” gözü ile görüp, “önce reddedeyim ısrar ederse bakarız” diye düşünmemek gerekiyor. Geçenlerde bir arkadaşımın kayınpederi trafik kazası geçirmiş, hastaneye götürülmüş. Kayınpeder yüzde 11 alkollü çıkmış. Bu, sınırlar içerisinde ve üstelik amcamız hac görevini yerine getirmiş biri. Belki trafik kazası sonrası ilk müdahalede kolonya koklattılar… Sigorta şirketi hastane masraflarını ödemeyi reddetmiş. Mağdurlar, daha sonrasında sigorta şirketine başvurmuş ve yanlışlık giderilmiş. Sigorta şirketlerinin bu konuda hassasiyet göstermesi gerekiyor bence.