TOBB Sigorta Acenteleri İcra Komitesi (SAİK) Üyesi Emin Gemici, Sigorta Acenteleri Yönetmeliği’nin tüm acentelerin aklını karıştırdığını ve kaos yarattığını belirtti.
22 Nisan’da yayınlanan Sigorta Acenteleri Yönetmeliği’nin tüm acentelerin aklını karıştırdığını ve kaosa yol açtığını ifade eden TOBB Sigorta Acenteleri İcra Komitesi (SAİK) Üyesi Emin Gemici, herkesin kendine göre bir yorum yaptığını ve konunun daha da karmaşık geldiğini belirtti. ‘Tek düzen hesap planı nedir?’, ‘Sigorta acenteleri işletme midir?’, ‘Sigortacılık Genel Müdürlüğü’nün acentelerden istedikleri neler?’ gibi soruları irdeleyen Gemici, yazısında şu ifadelere yer verdi:
“22 Nisan 2014 tarihinde yayınlanmış olan Sigorta Acenteleri Yönetmeliği’nin 18. maddesinin 2. fıkrası tüm acentelerin aklını karıştırdı ve bir kaosa yol açtı. Konuyu bilen bilmeyen herkes kendisine göre bir yorum dillendirerek konuyu daha da karmaşık ve içinden çıkılmaz bir hale getirdi.
Gelin öncelikle tek düzen hesap planı nedir? Onu birlikte bir irdeleyelim.
Gelir İdaresi Başkanlığı’nın tek düzen hesap çerçevesi, hesap planı ve hesap planı tanımı şöyle: ‘işletmeler, muhasebe sistemlerini tek düzen hesap çerçevesi ve hesap planı doğrultusunda kurmak zorundadır. Hesapların çalışması hesap planı açıklamalarında belirtildiği gibi gerçekleşir.’
Bu açıklamadan sonra şu soruyu soralım kendimize; biz sigorta acenteleri ‘işletme’ miyiz? Değil miyiz? Eğer işletme isek zaten sorun ortadan kalkmış demektir.
Peki, gelin Türk Ticaret Kanunu’na (TTK) bakalım biz neymişiz?
TTK madde 11/1‘e göre: Ticari İşletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir. Aynı maddenin B tacir tanımında ise, bir ticari işletmeyi kısmen de olsa kendi adına işleten kişiye tacir denir.
Bu hükümlerden anlaşıldığına göre, biz esnaf olmadığımıza göre ‘ticari işletmeyiz’.
Başa dönersek, ticari işletmelerin muhasebe sistemlerini tek düzen hesap çerçevesi ve hesap planı doğrultusunda kurma zorunluluğunu koyan kim? Maliye Bakanlığı, burayı çok iyi anlamamız lazım.
TTK 64. maddesinde: ‘Her tacir ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri bu kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır…’ deniliyor.
Yani aslında Sigortacılık Genel Müdürlüğü’nün olması gerekeni istemekten başka yaptığı bir şey yok, tek düzen hesap planına uygun muhasebe kayıtlarımızı ve ticari defterlerimizi tutmak mecburiyeti hem Maliye Bakanlığı ve hem de Gümrük ve Ticaret Bakanlığı mevzuatlarına göre yapılması ve uyulması gereken bir husus. Bunun altını tekrar çizmek lazım. Gelelim tek düzen hesap planını biz sigorta acenteleri nasıl kullanacağız?
Bir poliçe tanzim ettik diyelim; poliçenin brüt primi 1.750 TL olsun; sigortalı A müşterimiz, sigorta şirketi de X sigorta şirketi diyelim.
Düşülecek muhasebe kaydı:
120.01.001 sigortalı ‘A’ hesabı 1.750 TL borçlu / 320 01 001 ‘X’ sigorta şirketi 1.750 TL alacaklı
Ödeme durumuna göre şıklar:
- Diyelim ki bu müşterimiz kredi kartını verdi ve poliçe kesilirken sisteme girildi,
320 01 001 ‘X’ sigorta şirketi 1.750 TL / 120.01.001 sigortalı ‘A’ hesabı alacaklı
- Müşteri size peşin ödeme yaptıysa,
Kasa hesabı 1.750 TL / sigortalı ‘A’ hesabı 1.750 TL
- Müşteri bankaya sizin hesabınıza havale yaptıysa,
102 01 001 XYZ bankası … TL hesabı 1.750 TL / 120 01 001 sigortalı ‘A’ hesabı 1.750 TL
- Müşteri kredi kartı verdi, siz kendi ofisinizden çekim yaptınız,
108 01 001 diğer hazır değerler müşteri KK portföyü 1.750 TL borçlu / 120 01 001 sigortalı ‘A’ hesabı 1.750 TL
- Müşteri size çek verebilir bu durumda,
101 01 001 alınan çekler 1.750 TL / 120 01 001 sigortalı ‘A’ hesabı 1.750 TL
Çeki bankaya tahsile vermek veya sigorta şirketine ciro etmek mümkün bu durumda her muhasebeci hangi hesapları kullanacağını bilir.
Burada bizin açımızdan önemli olan husus şu; sigorta şirketinden komisyon gider belgesi geldiğinde ne yapacağız?
Bu durumda 1.750 TL’lik poliçe için komisyon 250 TL olduğunu varsayalım,
320 01 001 X sigorta şirketi 250 TL borçlu / 600 01 001 komisyon gelirleri hesabı 250 TL alacaklı olacak.
Sonuç itibarıyla; ‘X’ sigorta şirketinden 1.750 TL brüt prim tutarlı bir poliçe kestik, 250 TL komisyon hak ettik.
Önce müşteriyi borçlandırdık, şirketi alacaklandırdık, komisyon belgesi geldiğinde şirketi borçlandırdık, komisyon gelirleri hesabını alacaklandırdık. Neticede şirkete 1.500 TL borcumuz var, müşteriden 1.750 TL alacağımız.
Sigortacılık Genel Müdürlüğü’nün bizden istediği şu:
- Her şirket için 320 hesaplarda bir alt hesap açıp borcumuzu orada takip etmemiz,
- Her müşteri için de 120 hesaplarda bir alt hesap açıp alacağımızı orada takip etmemiz,
- Yılsonunda hangi şirketten ne kadar prim yazdığımız, 320 hesapların alacak sütununda da şirket bazında ayrı ayrı görünecek, şirketlere ne kadar ödeme yaptığımız borç sütununda görünecek,
- Hak ettiğimiz komisyon 600 hesaplarda görünecek, müşteriden ne kadar tahsilât yaptık, ne kadar alacağımız var bunlarda 120 hesaplarda görünecek ve hâsılı yılsonunda Sigortacılık Genel Müdürlüğü’nün istediği raporu 10 dakikada çıkartabileceğiz.
Biz acentelerden istenen ve beklenen budur.
İşlemleri şirketlerin aylık üretim listelerini çekip tek bir muhasebe fişi ile kayıt düşmek ve ön muhasebede detay bilgileri takip etmek mümkün. Kullandığımız programların bir çoğunun acente modülünün yanında muhasebe modülü de var, otomatik entegrasyon yapıp, muhasebecileriniz hafta bir gün gelip yapılan işlemleri kontrol edebilir, bu da mümkündür.
Sonuç itibarıyla hem Maliye Bakanlığı’nın hem Ticaret Bakanlığı’nın yasal zorunluluk olarak istekleri yerine gelmiş olacak, hem Sigortacılık Genel Müdürlüğü’nün istediği bilgileri hiç uğraşmadan hazırlayıp verebileceğiz, böylece ‘basiretli bir tüccar’ gibi davranıp, kazancımızı, borcumuzu, alacağımızı biliyor olacağız.
Unutmayalım ki Maliye, tek düzen hesap planına uygun tutulmayan ticari defterler ve bunlara dayanılarak hazırlanmış mali tablolar için ‘özel usulsüzlük’ cezaları kesebilir.
Ticaret Bakanlığı da ticari defterlerini usulüne uygun tutmayanlara; her yıl için yaklaşık 4 bin TL’nin üzerinde bir ceza öngörüyor.
Bunları bilelim ve ondan sonra Sigortacılık Genel Müdürlüğü’ne bize doğru işlem yaptırmak için yol gösterdiği, bizi yanlıştan döndürdüğü için teşekkür ederiz.
Hepinize selam, sevgi ve saygılarımla…”
Sayın Gemicinin anlattıkları yanlış değil, ancak eksik. Bu eksiklik de acentelerin yanlış bilgilenmesi sonucun doğuracaktır.
Neden mi?
Madem Maliye Bakanlığının Tek Düzen Hesap Planı baz alınacak, öyleyse böyle bir düzenleme ihtiyacı niye? Kayıtlarımızı zaten bu plana uygun olarak tutmak zorunda değil miyiz? Zaten, yasalar gereği buna uyum sağlamıyor muyuz?
Buradaki farklılık Madde 18/2’dir.
“Acenteler tarafından tahsil edilen primler çalıştıkları şirketler bazında ayrı kayıtlarda takip edilir.” şeklinde vaaz edilmiş.
Yani, tahsil ettiğiniz primi,kasa hesabında ya da banka hesabında takip etmeniz yetmiyor. Bu primin, hangi şirketin hangi poliçesi için tahsil ettiğimizi de ayrı bir kayıt altına almanız gerekiyor.
Sayın Gemici’nin anlatımları, Maliyenin Tek Düzen Hesap Planıdır. Hazinenin istediği ise bundan çok farklıdır.
Madde 18/3’ü de anlamak gerekir:
“Acenteler, hesaplarını ve mali tablolarını Müsteşarlıkça belirlenecek Tek Düzen Hesap Planına uygun olarak tutmak zorundadır.” denilmiş.
Yani, Maliyenin uygulaması itibarıyla bir Tek Düzen Hesap Planı tutmak zorundayız. Hazine Müsteşarlığı da, kendi belirleyeceği bir Tek Düzen Hesap Planı ilan edecek.
Konu, Sayın Gemici’nin anlattığı gibiyse, Hazine Müsteşarlığı neden bir Tek Düzen Hesap Planı belirleyecek? Bu plan, Maliyenin planıyla aynıysa, bu yetkiyi almanın sebebi nedir?
Poliçe bazında takip edilir denildiği zaman, şu sorunun da cevabını vermek gerekir. Bir müşterinize 4 poliçe verdiniz ve size bir çek verdi. 3 ayrı şirketten düzenlediğiniz bu 4 poliçeye karşılık yaptığınız tahsilatı, yönetmeliğin 18/2 maddesinde ifade edildiği gibi, şirketler bazında nasıl takip edeceksiniz? Maliyenin Tek Düzen Hesap Planı buna hiçbir şekilde uygun değildir.
Doğrusu şudur:
Acenteler, Maliyenin Tek Düzen Hesap Planında olduğu gibi, her müşterisini değil, aynı zamanda her poliçeyi hesap planında göstermek zorundadır. Bunun takip edebilmek oldukça yoğun işi gücü kaybı söz konusudur ve hiçbir acente bunu yapamaz. Hiçbir muhasebeci de bu sisteme uyum sağlamaz.
Sayın Gemicinin engin muhasebe bilgisine saygı duyarız. Ama, ilizyon yapmaya gerek yok. Zaten, anlatımında da, tahsil edilen primin şirket bazında nasıl takip edileceğine dair bir açıklama yapmamış.
Sonuç olarak, eğer uygulanırsa, acenteleri yeni bir kaos bekliyor. Tahsil ettikleri her kuruşu, hangi poliçe ve şirket için tahsil ettiklerini muhasebe sisteminde göstermek zorunda kalacaklar ki, bu büyük bir külfet getirir. Aklı olan her acente anlayabilir ki, Maliyenin Tek Düzen Hesap Planı varken, Hazinenin ayrı bir hesap planı açıklayacak olması ve tahsilatların ayrı ayrı gözükme şartı Sayın Gemici’nin anlattıklarını doğrulamıyor.
Acenteler endişeliler ve bu endişeyi hafifletmenin yolu olayı geçiştirmek olmamalıdır.
Sayın Ergun
Öncelikle konuyla ilgili yazıma gösterdiğiniz ilgi için teşekkür ederim.
Biraz bekleyip göreceğiz ki;
1- Sigortacılık Genel Müdürlüğü tarafından, Maliyenin Tek düzen hesap planından farklı bir hesap planı istenmeyecek,
2-18/2 madde de haklısınız, yazım ile istem arasında fark var, istenen üretilen primlerin şirket bazında ayrı ayrı kayıtlarda gösterilmesi,
3- siz sektörü benden çok iyi bilen kişisiniz; sizce kaç acente kayıtlarını muhasebe tek düzen hesap planına uygun tutuyor?
4-ben sekiz şirketin acenteliğini yapıyorum ve her poliçeyi her şirket bazında tutuyorum, çok ta kolay çünkü otomatik transfer denen sistem ile çok basit şekilde yapılabiliyor.
Biraz sabredelim Hazine tarafından bu konuda yayınlanacak duyuru ile konu netleşmiş olacaktır.
bu vesile ile sizin ve tüm meslektaşlarımızın Mübarek Ramazan bayramlarını kutluyor saygı ve selamlarımı gönderiyorum.
Emin GEMİCİ
Sayın Emin Gemici beye özellikle şunu sormak isterim 500.000,00TL nin altında bunca üretim yapan acente arkadaşımız varken bu hesap planlarını tutmak için nasıl personel çalıştıracaklar. Ofislerinde teknik personel çalıştıracak düzeye gelememiş acente arkadaşlarımız bu işleri nasıl yapacaklar. Bizler sektörü tanıyan ve ilerlemesi için çaba sarfeden kişiler olarak bu arkadaşlarımızın yok olmasını seyredecekmiyiz. Burdaki amaç güçlü sermayedarların işlerini kolaylaştırıp küçük esnafı yok etmekmi olacak. 15.000 acentenin içinde 3.000 acenteyi çıkarın geri kalan hiçbir acente bu yönetmeliğin yükümlülüklerini yerine getiremiyecek. 12.000 meslektaşımızın yok olmasının vebalini kimler ödeyecek. Ticaret kanunun arkasına saklanarak yapılanların görülmeyeceği sanılmasın lütfen.
Ali Bey Kardeşim bu işleri yapmak için teknik personel çalıştırmanıza gerek
yok,
sizin şu anda bir muhasebeciniz var o arkadaş bu işlemleri günde yarım saat ayırarak yapabilir.
Ticaret Kanunu ve Vergi Usul Kanunu arkasına saklanılacak değil uyulması gereken ana kanunlardır. sigorta acenteleri gibi tüm sinai ve ticari kuruluşlar bu kanun hükümlerine uymak zorundadırlar.
Sayın Gemici muhasebe geçmişini perçinlemiştir ancak, acentelere yapılan bu dayatmaya SAİK üyesi olarak ;acentelerin bir çoğunun yanında olmadığını ifade eden yorumlarıyla destek de vermiştir.Tek düzen hesap planın için geri adım atılmasıyla ilgili çalışmalar yapıldığı bir dönemde özellikle SAİK üyesi olarak yapılan bu açıklama üzücüdür.Bir çok acente uygulamaya koyulmak istenen yeni sisteme maalesef adapte olmaz.Sanırım başarmak istedikleri de bu.
Suat Bey
Tek düzen hesap planı uygulamasından geri adım diye bir şey yok,
tek düzen hesap planı yazımda da ifade ettiğim gibi, hem TTK hemde VUK hükümlerine göre hepimizin uygulaması gereken muhasebe sistemidir.
Ben SAİK üyesi olarak her zaman meslektaşlarımı her zaman doğruya yönlendirmek ve doğruyu anlatmak durumundayım, yoksa bazı meslektaşlarım gibi spekülasyon yapıp sizlere yanlış bilgi verirsem esas kötülüğü o zaman yapmış olurum.
acentenin bütün derdi bitti şirketler komisyonu kıran kırana saik hiçbir çözüm üretmezken kalkıp tek tüzen hesap plnıyla ilgili açıklmalarda bulunuyolar sayın saik uyesi senin önerin nedir çözümün nedir sigortacılık müdürlüğü bötyle istiyo diye bu işlerin böyle alacağı yoktur.sizin yazınızda aylık rejistoyu yada poliçelerin tek tek işlenmesi hem külfet.hem maliyet hemde benim ticari sırıımın tc kimlik plkaların primlerin muhasebecide olması sizce mantıklmıdır muhasebeciler sigortacılık yapacak hazır döne hazır üretim çek rejisdonun fotokobisini sat x acentye x fiyata macera armayın lütfen acente menfatına olan mevcut düzenlemenin devam etmesi için saik in bunu böyle savunması gerekmektedir.
Sevgili meslektaşım yazımı okuyup anladığınızdan emin değilim lütfen bir daha okuyun bilgilenin ondan sonra tekrar konuşalım.
Acente Yönetmeliği tek düzen hesap Planı tavsiye ve telkinde bulunanlara ithaf edilir!
Maliye ve Gümrük bakanliklarinin zorunlu uygulaması olan ve bizlerin zaten uyguladığı tek düzen hesap planının acente yönetmeliğinde ne işi var? (her hesap hareketi ayrıntılıya HAYIR)
Ne kadar az bir mesai veya kolay bir iş gibi anlatilsa da yeni sorumluluk yukleyecegine işlerimizi kolaylasinlar !
Rakiplerimiz ile bizleri eşit şartlara (rekabet) getirsinler!
Yönetmeliğe (tüketici) cayma hakki koysunlar!
Portföy mülkiyeti netleşsin!
Tüzel kişi zorunlu teknik personel şartı nereden cikti?
Birden fazla tüzel kişi md. sarti hakim hisse anayasal ticari hak ihlalidir!
Sigorta şirket bilançolarinin bizler otokontrol ayağı olacaksak her ay asgari 500 – 1.000 tl ödeme çıkarsın o aklı verenler üzerimizde ki yük yeter!
saygılar
İsmail Bey
siz hesap planını uyguluyorsanız sizin için zaten sorun yok?
Gerçek kişi acentelere getirilmeyen teknik personel zorunluluğunun, Tüzel Kişi acentelere getirilmesi ANAYASAMIZIN EŞİTLİK İLKESİNE AYKIRIDIR.
Ne mutlu acentelere ki, bunu isteyen temsilcilerimiz de var!
Muhasebe işlerinde getirilen mali yükler, teknik personel zorunluluğu ve diğerleri…
Küçükler kapansın projesidir. İşler büyüklerde toplansın diyorlar. Oysa, küçük acenteler, büyük acentelerin sigortasıdır. Bunu anlamayanlar var. Çünkü, küçükler olmasa, onlar da büyük sınıfında olmayacaklar. Büyükler de sıradanlaşacak. Sayılar da azalınca, şirketlerin baskılarını arttırması, komisyonları düşürmesi çok daha kolay olacak. Alttakileri tırpanlayarak konsolidasyon yapmaya çalışıyorlar. Bunu yapanlar da bir gün alta düşebileceklerini hiç düşünmüyorlar. Görüşler kısa menzilli:))
Emin Bey Merhaba;
Size bir kaç sorum olacak. Şu anki Muhasebecimiz bu gün itibariyle bizim için günlük ne kadar mesai harcamaktadır. Yarın tek düzen hesap planında günde 30 dakika yeter demişsiniz. Her büyüklükteki acente için bu süre aynımıdır ? Birde tabiki bizden isteyeceği evraklar ve bilgiler için bizim de harcayacağımız zaman günlük ne kadar kadar olacaktır ? Bu gün itibarı ile muhasebe bürosuna verdigimiz 400 TL ücret ne kadar olacaktır. Cevaplarınız için şimdiden teşekkür ederim. Saygılarımla.
Kemal Atalan
Sayın Gemici,
Muhasebe kökenli olmanız nedeniyle, mevzuat denilen illetin ne olduğunu en iyi bilenlerden olduğunuzu sanıyorum.
Müsteşarlığa teşekkürlerinizi sunan yazınızı anlamakta güçlük çekiyorum. Konu sizin anlattığınız kadar masum değil. Yani, Gelir İdaresi tarafından ilan edilen Tek Düzen Hesap Planı değil. Müsteşarlığın aldığı bu yetkinin arkası olmasa, bu yetkiye ne gerek var? Kendilerine bunun uygulanmasının mümkün olmadığını ben de anlattım. Fikir değiştirmiş olabilirler. Fakat, bu niyetlerinin ne olduğunu değiştirmez. Ne yapacaklarına ilişkin açıklamanın da sizin tarafınızdan değil, Müsteşarlık tarafından açıklanması gerekir. Yönetmeliğin buyurduğu şey, tahsilatların şirket bazında tutulmasıdır. Ve ben eminim ki, siz bile tahsilatları şirket bazında tutmuyorsunuz. Çünkü, anlattıklarınızda bu ilişkin en ufak bir detay bulunmuyor. Zaten, hiçbir muhasebecinin bununla uğraşması mümkün değil. Acentelerin en az %95’i muhasebelerini dışarıda tutturuyor, kendi bünyelerinde bir muhasebeci maliyetine katlanacak durumda değil. Bu uygulama, işsiz muhasebecilere iş alanı yaratmaktan, acentelere mali yük getirmekten öteye gitmez. Tahsilatın şirket bazında tutulması demek, her şirket için açılan 320 hesapların dışında, tahsilatla ilgili farklı hesapların da açılması demektir. Kasadan tahsil ettiğiniz 1.000TL’nin hangi şirket için tahsil edildiğine dair alt hesaplar açmanız demektir. Önce bu 1.000TL’yi ana hesaba alacak, sonrada hangi şirketlere dağıtacaksanız ona göre alt hesaplara virmanlamanız demek. Şirkete aktardığınız ödemeleri bu hesaplardan transfer etmeniz demek. Aynı şey, kredi kartları, çekler, senetler için de geçerli. Hadi,kasayı böldünüz, hallettiniz. Aldığınız çeki, senedi nasıl böleceksiniz ki, bir şirkete ciro edesiniz. Üç farklı şirketin poliçeleri için aldığınız bir çeki, hiçbir şirkete ciro edemez hale gelirsiniz. Çünkü, suç olur. Yani, A şirketinin parasını, B şirketine ödemiş olursunuz. yarın bu yüzden A şirketi dava açar, suç duyurusunda bulunursa, ne yapacaksınız? Kaldı ki, bunları yapabilmek için, müşterinin toplam borcunu, alacaklı şirketlere oranlamak gerek. Açık ve net olarak söyleyelim ki, bunu bir muhasebeci geçmişi olan siz bile yapamasınız.
Sizin söyleminiz, yönetmelikte acentelere atılan bu kazığın masum olduğunu anlatıyor. Zaten, yönetmelikte de acenteleri ilgilendiren başka hiçbir değişiklik olmadı, biliyorsunuz.
Diğerlerinin anlamasını beklemiyorum, çünkü bu işlerden anlamazlar. Siz ki, muhasebe kurdu olmuşsunuz. Bunun böyle olmadığını ilk anlayacak kişi olmanız gerekir. Uygulamanın sıkıntı yaratacağını ve uygulanmasının asla mümkün olmayacağını, acentelere getirilen bu yükün haksızlık ve diğer tacirlere kıyasen bir hak ihlali olduğunu, takipçisi olacağınızı ve uygulamaya bu şekliyle geçilmemesi için elinizden geleni yapacağınızı açıklamanızı beklerdik. Bu sebeple, teşekkür etmenizi ve Müsteşarlığa methiye düzmenizi yadırgadım.
Siz de çok iyi biliyorsunuz ki, bu yönetmelik orada olduğu sürece, bugün ya da yarın, Müsteşarlığın istediği herhangi bir zamanda, belki şimdiki genel müdürler, belki sonraki genel müdürlerden biriyle yürürlüğe alınır ve uygulama başlar.
Kısacası, bunun masum olmadığını anlayabilecek kişiler arasındasınız. Tepkiler nedeniyle, şimdilik soğutulsa bile, ileride yine karşımıza çıkacak. Sizin bu soğutma çalışmalarına -en azından bilerek- katılmadığınızı ümit etmekteyiz.
Sağlıcakla kalın…
Sn.Ergun
Dediklerinize tamamen katıldığımı bilmenizi isterim. Biz acenteler artık sigortacılık yapmak yerine neredeyse broker olmuş vaziyetteyken, ekstra muhasebe işi de yapacak olursak hem mali açıdan hemde zaman açısından bir külfet ile karşı karşıya kalacağız. Zaten rekabette haksızlığa uğrayan biz acenteler varken, tek düze hesap planı ile; ” yaparsınız siz ” deyip eğitim amaçlı bir demeç vermek işin en kolayı gibi geliyor. Tek düzen hesap planını yaklaşık 11 yıl çok gelişmemiş olan , ETA programı ile tek tek , kalem kalem girip sayfalarca muhasebe dökümü yapıp 600 lü hesaplar ile 120 li hesaplar arasında mekik dokuyarak , muhasebeciye verip sadece imzasını atmasıyla , mali açıdan veren birisi olarak, günümüz şartlarında bu söylenenin yapılmasının çok güç ve zor olduğunun bende altını çizmek isterim.
Saygılarımla,
Müzeyyen TOZLU
Zaten bu bahsedilen raporlama acenteligimizin calistigi sirketin ekraninda/programinda tutuluyor.hangi pokice nasil tahsil edilmis sistemde var.ayrica defter tutmanin mantigini anlayamadim
100-800 arası hesap planı bilanço esası ile defter tutanlarda mecburidir.bunu yonetmeliğe koymak üst hukuk v.u.k altına malumu ilan yönetmelik yapmak.bunu ise bir sorunun çözümü gibi göstermek doğru değildir.zaten yazılmış bizim yönetmelikte olsa da olmasa da v.u.k uygun olmayan bu durum cezası 4.000 tl dir
Bu konu katmerli yönetmelik yapma anlayışı değilse 320 hesabı 120 hesapla problem haline getirip.
Kendine yetemeyen Acenteye Yeni BUROKRATİK DEMOKLESİN kılıçını başına koymaktır.
Ben yazışmalardan onuanlıyorum.
Yonetmelik ruhunu olmayacak konularla bozmaktır
Veya bilmediğimiz bir husus vardır.
Bekleyip görmek lazım
Evet muhasebeci kardeşlerimiz günde yarım saatini ayırarak bu işi pekala yaparlar ama sizde taktir edersiniz ki astronomik ücretler talep ederler 500.000 altında tek başına çabalayan teknik personeli olmayan ucu ucuna aybaşını getiren muhasebe ücreti olarak 100 tl veren bir acenteden muhtemelen muhasebecisi bu sefer enaz onkatı ücret talep ediyor olacak…
Türkiyedeki işletme ve vergi yapısında şundan eminim ki vergisini en düzgün ödeyen sistemler arasında sigortacılık sektörü ilk beşe girer…
Bunlarla uğraşmaktansa küçük acentelerimizi güçlendirelim,sektörde 2008 den bu yana yaşanan acente kalitesini ve sigortacı imajını toplumda güçlendirelim derim…Saygılarımla
bunun acenteye ne faydası var alacagını borcunu acenteler cok ii bılır zaten zamanında sırketler hesaplarımızda cok seyler dondurdu.acentenın faydasına falan degıl bızden aldıkları vergı başka kımden alabılıyorlar. bu mevzuatları bız acenteler istesekte istemesekte cıkacak.bız kendı meslegımızı asımızı ekmekgızı savunacak halde olmadıgımızı bılıyolar.nasıl olalım iptaliyle iadesiyle ayrı ugraş bı trf sıg 20 yerden fıyat bak 110 tl poliçe kes sgk payıdır o bu durken kendı acenteliğinse 14 tl degıl ise 8 tl para kazan sonrada tek duzen plandan bahset.hangi acente 5 yıl sonra bu meslegi yapabılcegını sanıyo kucuksen buyuyeceksın bu iş profesyonel yapacaksın 2 sandel ye bı masa yok artık muhasebecın ayrı teknık personelın ayrı kucukler bıtsın buyukler cirit atsın ama buyuklerde kendı kazdıkları kuyuya kendılerı de dusecek bunuda bılsınler
Ne Demiştim Emin Bey;
http://www.sigortasikayeti.com.tr/2014/10/12/acentelerin-tek-duzen-hesap-planina-uyma-zorunlulugu-kaldirildi/
Lütfen “Bir adım daha Acenteler yaklaşın”
Saygılarımla…