23 Kasım 2024, Cumartesi
spot_img

Sektörün yanlış sigorta uygulamaları (sahtecilik) ile imtihanı

“Yanlış sigorta uygulamaları” diye anılan yönetmeliğe göre, sektörün karşılaştığı her sahtecilik uygulamasının ortak bir bilgi havuzuna depo edildiğini belirten Hayatımız Sigortalı Dergisi Yazarı Erhan Ayberk, bu bilgi havuzuna kayıtla ilgili bir dedikodu duyduklarını ve Birlik ile Hazine organları tarafından bu iddiaların hassasiyetle araştırılması gerektiğini söyledi.

erhan ayberk

Bugünlerde sigorta sektöründe enteresan sesler duyuluyor.

Birileri, başka birilerini milyon liralık sahtecilikle suçluyor. Suçlanan tehdit, hakaret ediyor. O da başka birilerini sahtecilikle suçluyor. Derken bir diğeri çıkıyor, öteki bir sigortacıyı sahtecilikle ve hasar şişirmekle suçluyor…

Velhasıl, ne yalan ne de doğru diyemeyeceğimiz bir sürü suçlama havada uçuşuyor.

Bu tartışmalara girecek değiliz. Kimin dediğinin ne kadar doğru olduğu konusu, bizim işimiz değil.

Fakat bu suçlamalar da bize bir düzenlemeyi hatırlattı.

Sigorta sektörü, 2011 yılında yeni bir düzenleme yoluna gitti. “Yanlış sigorta uygulamaları” diye anılan yönetmeliğe göre, sektör karşılaştığı her sahtecilik uygulamasını ortak bir bilgi havuzuna depo edecekti. Bakmayın adının zarifçe yazıldığına “Yanlış Sigorta Uygulamaları” diye kastedilen şey, “Sigorta Sahtekârlığı” idi. Kısaca sahtekârlığa karışanlar Hazine talimatı ile bilgi paylaşım havuzuna kaydedilecekti.

Şurası çok önemli…

Bu bilgi havuzuna sigorta şirketlerinin sahtekârlık yapmış (ya da şüphesi bulunan) kendi personellerinin de kaydedilmesi gerekiyordu.

Karne(!) zamanı

1 Haziran 2011 tarihinde yürürlüğe giren bu yönetmeliğin beşinci yılını tamamlamış bulunuyoruz.

Artık bir muhasebe zamanı geldi sanıyoruz.

Beş yılda kaç sigorta şirketi personelinin adı listeye eklendi? Soru bu kadar basit.

Bunu şunun için soruyoruz.

Eğer ortada dönen bu tür iddialarla ilgili olarak sadece Hazine’nin talimatı yerine getirilseydi, bugün ya iddialara “yalan” ya da “evet doğru, kaydı bile var” diyecektik.

Ara sıra kulaklarımıza gelen bazı dedikodular var… Sigorta şirketlerinin içinde böyle bir sahtecilik ortaya çıkarıldığı zaman, ört bas edip, anlaşma yoluna gidildiği, fakat buna rağmen – ‘Yanlış hesap Bağdat’tan döner’ sözündeki gibi iş mahkemelerindeki zincirleme davalara konu edildiği söyleniyor…

Eğer böyleyse, niye bu sahteciliği yapan insanlar, sektörde en azından “Yanlış Uygulamalar” havuzuna kaydedilmiyor? Davalara yansımış ifadeler niye yok sayılıyor?

Eğer bu iddialar gerçekse, işin ihmal edilen boyutu şudur: Gerekli kayıtlar yapılmazsa bu tür yanlış işlere bulaşan insanlar bir şekilde sektörde faaliyet göstermeye devam eder. Yani pisliği halının altına süpürürken, başka yerlerde ortaya çıkmasına sebep olunacağı açıktır. O nedenle bu tür konular Birlik ve Hazine organları tarafından hassasiyetle araştırılmalı. Kişilerin karnından konuşarak sektörü töhmet altında bırakmamasının yolu; önce ‘sigortacılık etik ilkelerine’ ve sonra ‘alınan yasal tedbirlere’ uyulmasından geçer. Uyulup, uyulmadığının denetimi ise iyi yapılmalı.

Özellikle, sosyal medyada yapılan dedikoduların önüne geçilmesi için herkesin görevini net olarak yapması gerekir.

 

 

 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER