15 Kasım 2024, Cuma
spot_img

Sektörün etkin denetimi nasıl olur?

‘Sigorta Denetleme Kurulu’nun denetleme için tek başına yeterli olmadığını ifade eden Hayatımız Sigortalı Dergisi yazarı Erhan Ayberk, kimseden yana olmadan, sektörün daha iyiye gitmesini ve daha etik davranmasını birilerinin denetlemesi gerektiğini ifade ederek, etik bir denetime ihtiyaç olduğunu belirtti.

Sektörümüzde bir ‘Sigorta Denetleme Kurulu’muz var. Bir şeyler yapmaya çabalıyorlar.

erhan ayberkFiilen 25 sene yöneticilik yaptım. Tabii branşım nedeniyle, müfettişlerle de en çok ben muhatap oluyordum. Öncelikle söyleyeyim, son derece doğru düzgün insanlarla karşılaştım. Hiçbir zaman birkaç küçük pürüz dışında sorun yaşamadım. Tahammüllü ve ciddiydiler. Ortak dilimiz hukuk olunca, birbirimize kendimizi çok iyi ifade ettik.

Fonksiyonları kesinlikle tartışılmaz. Çok önemli bir görevi yerine getiriyorlar. Bu saptamayı bugün bulunduğum noktadan rahatça söylüyorum. Hiçbir bağım olmadığı için de kimseye yaranmak durumunda değilim.

Fakat…

Sadece Sigorta Denetleme Kurulu yeter mi?

İşin hukuki boyutundan öte, bir ideal boyutu var ki, o noktaya hiçbir etkileri olamaz. Çünkü onlar hukukun ve içtihatların çizdiği çerçevede kalmak zorundalar.

Fakat “idealizm” bambaşka… İşte oradaki açık alanı dolduracak insanlara/yapılara ihtiyaç var. Kimseden yana olmadan, sektörün daha iyiye gitmesini ve daha etik davranmasını birileri denetlemeli… Belki sadece denetlemekle de kalmayıp mücadele etmeli. Kapı arkalarında hukukun ve etik kuralların arkasına dolanmak isteyenler çıkacaktır. Maalesef ticari olan tüm işlerde “kâr hedefli rekabet”, kimi zaman vahşi bir yarışa dönebiliyor.

Etik denetime ihtiyaç var

Daha fazla kâr etmenin yolunun etik dışı çözümlerden geçtiğini ve bunu amacına ulaşmak için kullanabileceğini sanan az gelişmiş kişilikler, maalesef ki oluyor. Olmaya da devam edecek.

Hatta şu kadarını rahatlıkla söyleyebilirim ki, bu saydığım kişiler kısa sürede çok başarılı da oluyorlar.

Etiğin dışına çıkmak, çoğu zaman kısa sürede olumlu sonuç veriyor. Maalesef ki veriyor…

Fakat, uzun vadede de yıkım getiriyor! Sadece çalıştığı kuruma da değil üstelik, sektörün toplamına zararlar veriyor.

Peki bunu nasıl çözeceğiz? Öncelikle Sigorta Denetleme Kurulu’nun kamusal statüsünden ötürü, bu kurumla çözemeyiz.

Birliğe bakalım… Türkiye Sigorta Birliği de neredeyse kamu kuruluşu hüviyetine büründü. Attıkları her adımda hukuk önünde hesap vermeye mecbur edilebiliyorlar.

Acenteler ve eksperler gibi diğer paydaşların da belli açmazları var. Fazla sivrilen dışlanıyor. Kimse ne dediğine bakmadan böyle keskin karşı duruşları “belalı” statüsünde görüyor ve uzak duruyorlar.

Benim kişisel önerim, sektöre uzun yıllar emek vermiş ve şimdi sektörden bağımsız yaşayan bir “akil insanlar konseyinin” oluşturulması yönündedir (Eski patronlar, yöneticiler acente ve eksperler) “Akil” ismi çağrışımları nedeniyle itici geliyorsa “Duayenler Etik Konseyi” oluşturulmalı. Bu konsey, önüne gelen konularda “tavsiye niteliğinde” görüş bildirmeli ama yaptırımları TSB uygulamalı…

Öncesinde de hiçbir sigorta şirketi verilen tavsiyeyi mahkemeye taşımayacağını ve sonuçlarına aynen katlanacağını taahhüt etmeli. Sektörde böyle bir etik denetimine gerçekten ihtiyaç var.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER