23 Aralık 2024, Pazartesi
spot_img

SASDER Kongresi 4 Kasım’da başlıyor

Sigorta ve sağlık, birbirini tamamlayan iki önemli konu. Bu noktada, tüketici yararına, her iki tarafın hizmet sağlayıcılarının üzerlerine düşen görevleri eksizsiz olarak yerine getirmeleri gerekiyor. SASDER Genel Başkanı Levent Yiğit, “Sigorta varsa biz varız, biz varsak sigortalar var. Amaç, karşılıklı değer yaratmak” dedi.

SİGORTAMEDYA ÖZEL

Sağlık ve Sigorta Yöneticileri Derneği (SASDER) tarafından 2012 yılından bu yana düzenlenen Ulusal Kongre, bu yıl 4-7 Kasım tarihlerinde Antalya’da gerçekleşecek. Ana teması “değer yaratmak” olarak belirlenen 8. Ulusal Kongre’ye sağlık ve sigorta sektöründen pek çok kişi katılacak. Kongrede her bir katılımcı farklı açılardan değer yaratma konusuna değinecek. Sektörün YouTube’dan yayın yapan kanalı Sigorta Ekranı’nda Sigorta Medya Genel Yayın Yönetmeni Can Kantar’a konuk olan SASDER Başkanı Levent Yiğit ve ikinci başkanı Çağatay Çınar, kongreye ilişkin detayları aktardı.

Sağlık ve sigorta sektörü arasındaki ilişkinin birbirine bağlı olduğuna dikkat çeken SASDER Başkanı Levent Yiğit, hem sigorta hem de sağlık tarafında verilecek kaliteli hizmetlerin birbirini olumlu anlamda desteklediğinin altını çizdi. SASDER’in kuruluş amaçlarından birinin ortak çıkarlar üzerine çalışmak olduğunu vurgulayan Yiğit, ebu anlamda hizmet sunucuları, ödeyicilerin ve sosyal güvenlik kısmının bir arada olmasının dışında, yanlarında bir de akademisyenlerin olmasının en güçlü tarafları olduğunu söyledi.

Birlikte çalışmaya inanıyoruz

SASDER’in kuruluşundan bu yana etkileşime, iletişime ve birlikte çalışabilirliğe çok inandıklarını belirten SASDER İkinci Başkanı Çağatay Çınar, “Birbirimizi fikren, zihnen, proje olarak beslediğimiz sürece her iki sektör de birbirinin gelişimine bugüne kadar ciddi katkıda bulundu. Bundan sonra da bulunmaya devam edecektir. Her şeyin başı sağlık. Herkes için bir büyüme, kazanç ve değer yaratma alanı olarak gördüğümüz sektörde iş birliklerini, birbirimizi anlamayı, iletişimi çok önemsiyoruz” diye konuştu.

Levent Yiğit: Önceliğimiz öngörülebilirlik ve sürdürülebilirlik

Bir ülkenin sağlık ve sosyal güvenlik sisteminin değer yaratan paydaşlarının, kamu politikaları ve genel ekonomik konjonktürden çok etkilendiğini ifade eden Yiğit, her iki tarafında birincil kaygısının sürdürülebilirlik olduğunu vurguladı. Yiğit, bir tarafın kazandığı ya da yaratılan artı değerin adil bir şekilde bölüşülmediği sistemlerde sürdürülebilirliğin problem yarattığına değinerek “O yüzden biz sektör yöneticileri, üst düzey yöneticiler ve kamu otoritesi yöneticilerinin yanı sıra akademisyenlerin de kongrelerimizde konuşmacı olarak yer almalarını önemsiyoruz. Öngörülebilirlik ve sürdürülebilirlik at başı giden iki konu zaten” dedi.

SUT özel hastaneleri zorluyor

Tamamlayıcı Sağlık Sigortası’nın son dört-beş yıldır gelişiminin hastaneler için önemli olduğuna değinen Yiğit, “Temelinde tamamlayıcı sağlık sigortası sigortacılık bilincinin artması üzerine kuruldu ve sayıları artarak devam ediyor. Ama tabii ki bizimki gibi kırılgan ekonomilerde de günün sonunda özel sağlık sigortasıyla birlikte paralel büyümesi konusunda belki biraz daha kafa yormak gerekiyor” diye konuştu. Yiğit, özel hastaneler tarafındaki en zorlayıcı şeylerden birinin yaklaşık 11-12 yıldır değişmeyen Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) fiyatları olduğunu değinerek, geçtiğimiz yıl içerisinde birçok kalemde yüzde 20’lik artış yapıldığını ve bunun hastane sektörünü zorladığına vurgu yaptı.

Alınacak yolumuz var

Yiğit, İstanbul’daki toplam yoğun bakım yatak sayısının yaklaşık yüzde 40’ının özel sağlık sektörüne ait olduğunu belirterek “Türkiye genelinin yaklaşık yüzde 20’sine denk geliyor. Özel sağlık sektörü, sektörümüzdeki önemli oyunculardan birisi. Nüfusa oranladığımız bu istatistiklerle birlikte sigortalı sayısına baktığımızda alınacak çok yol olduğunu görüyoruz. Özel sağlık sigortaları ve sigorta şirketlerinin de bu bağlamda hastanelerle dirsek temasında çalışmalarına ihtiyacı olduğunu düşünüyorum” diye konuştu.

Çağatay Çınar: Sağlık tarafında devletin yükünü almaya talibiz

Tamamlayıcı sağlık sigortasının 2015’ten itibaren hareketlendiğine dikkat çeken Çınar, ağustos resmi rakamlarına göre toplam sayının iki milyonu geçtiğini söyledi. Çınar, tamamlayıcı sağlığın büyüme trendine bakıldığında sektörün oldukça hızlı adapte olduğunu belirterek sigorta şirketleri, anlaşmalı sağlık kuruluşları, acente, broker ve bankaların da desteğiyle sistemin son beş yılda adette ortalama yüzde 65’lik bir büyüme kaydettiğini aktardı.

Sağlık tarafında devletin yükünü almaya hazır olduklarını dile getiren Çınar, şöyle konuştu: “Sağlık hizmetlerinin finansmanının sağlıklı bir yapıya kavuşmasının sosyal bir boyutu var. Devletimiz sosyal devlet. Dolayısıyla da sağlık hizmetlerinin sunumunda ve sosyal güvenlikte etkin rol oynuyor. Özel sağlık sigortaları kişilerin hastane, doktor seçme hakları ile kendi finansal güçleriyle erişemeyecekleri yüksek maliyetli bir riski güvence altına alan önemli bir mekanizma. Biz bu konuda bugüne kadar da hep iyi sınavlar verdik. Klasik sağlık sigortası adedi yıllarca hiç artmadı gibi söylemler oluyor ama dünyanın her yerinde özel sağlık sigortaları kamunun tamamlamak üzere bıraktığı alanları doldurmak üzere pozisyonlanan bir sektör.”

Sağlık sigortacılığı koşullara hızlı adapte oldu

Türkiye’de sağlık sigortasında pazar payı en yüksek ilk 15 şirketin, hem global sigorta endüstrisinde önemli ve güçlü oyuncular hem de yerli sermayenin finansal ve operasyonel yapıları itibariyle son derece güçlü şirketler olduğuna değinen Çınar, “Nüfusun yaklaşık yüzde 10’unu özel sağlık sigortaları kapsamına alma perspektifinden baktığımızda daha bir bu kadar gidecek yolumuz olduğunu ve finansal, operasyonel, adaptif becerileri açısından da sigorta sektörü oyuncularının buna hazır olduğunu söyleyebiliriz. Pandemi dönemi de bunun bir göstergesi oldu. Değişen koşullara ülkece ve tüm sektörler olarak hızlı adapte olduk. Sağlık sigortacılığı da bunlardan bir tanesi” dedi.

Farklı açılardan değer yaratmak konuşulacak

Bu yıl gerçekleşecek 8’inci Ulusal Kongreyi “değer yaratmak” üzerine kurguladıklarını belirten Yiğit, “SASDER üyesi yaklaşık 350 aktif üyemiz var. Kongrelerimizin katılımcı sayıları 250-350 arasında değişiyor. Pandemiyle birlikte kongremizin içeriğini biraz daha revize ettik. Kongremizde sektörümüzden birçok katılımcı var. Hepsi farklı açılardan değer yaratma konusuna değinecekler” dedi.

Yiğit, programda kongre ile ilgili şu bilgileri aktardı: “Prof. Dr. Simten Malhan, Pegasus CEO’su Mehmet Nane, Türkiye Sigorta Birliği Genel Sekreteri Özgür Obalı, TTB Odası Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, Özel Hastaneler Derneği Başkanı Reşat Baha, Prof. Dr. Mehmet Zihni Sungur, Allianz Sigorta Tepe Yöneticisi Okan Özdemir, Acıbadem Sigorta Mali ve İdari İşler Genel Müdür Yardımcısı Abdullah Yüksel’in konuşmacı olarak katılacağı kongrede, iş dünyasında sürdürülebilirlik ve değerler, yeni teknolojiler, global riskler ve Covid-19’un etkileri, değişen hizmet verme şekilleri, şehir hastaneleri, aşı ve ilaçlar, dijitalleşme ve fiyatlandırma konularına yer verilecek.“ Derneğin bugüne kadar yaptığı aktivitelerde sosyal kısmın da hep çok önemli olduğuna dikkat çeken Yiğit, “Kongrede Prof. Dr. Mehmet Zihni Sungur ve Prof. Dr. Sinan Canan da bizimle olacak. Sungur, uzayan belirsizlik ve travmalarda değişen dünyada insan kalmak; Canan ise ‘Yeni dünyanın Cesur insanı’ konusunda konuşma yapacak. Her ikisin de kongremize değer katacağına inanıyorum” değerlendirmesinde bulundu.  

Başhekimlere özel panel

Kongrenin son gününde başhekimlere özel bir toplantı yapılacağını belirten Yiğit, bu yılda kongreye sigorta sektörünün özellikle sağlık branşındaki yöneticileri başta olmak üzere üst, orta kademe yöneticilerinden ciddi bir katılım sağlayacağını söyledi. Programda özel hastane sektörü ile ilgili de bilgiler veren Yiğit,  2008 yılında özel hastanelerle ilgili bir planlama yönetmeliği yayımlandığını ve devletin belirlediği yatak kapasitesi, yatırım, hastane, bina veya kadro konularında belirlenen çerçevenin dışına çıkamadıklarını belirtti.

Koruyucu sağlık hizmeti teşvik edilmeli

Yiğit, tüm dünyada önceden çok fazla konuşulmayan evde sağlık, tele sağlık gibi hizmetlerin ön plana çıkmaya başladığını belirterek “Bunlar talep edilmeye başlanacak gibi görünüyor. Dolayısıyla SEDDK gibi kurumların bunları da öngörerek poliçe yapılarında ilgili çalışmaları başlatması gerektiğini düşünüyorum” dedi. Yiğit, koruyucu sağlık hizmetin de teşvik edilmesi gerektiğine değinerek koruyucu sağlık hizmetlerinin sigortalar tarafından gündeme alınmasının ve poliçe kapsamında değerlendirilmesinin önemli olduğunu sözlerine ekledi.

SASDER KONGRE PROGRAMI ŞÖYLE:

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER