28 Aralık 2024, Cumartesi
spot_img

Risk devam ederken hasar tespiti yapmak sağlıklı değil

6 Şubat’ta Kahramanmaraş’ta peş peşe meydana gelen depremlerin ardından bölgede riskin hala devam ettiğine dikkat çeken Ekol Ekspertiz Genel Müdürü Mustafa Nazlıer, “Risk son bulmadan yapılan hasar ve tazminat tespiti sağlıklı değil. Poliçe tam zayii kabul edilip esaslı bir tazminat tespiti yapılıyorsa bu süreçlere girilmez” dedi.

Türkiye tarihinin en yıkıcı depremi olarak nitelendirilen 6 Şubat Maraş Depremi’nde can kaybı sayısı 40 bini aşarken çok sayıda yapıda da zaman geçtikçe artçı depremlerin etkisiyle hasarlar artıyor. Sorunlu olarak tespit edilen birçok konut ve tesiste devam eden risk nedeniyle hasar tespiti yapmak da oldukça zor. Sigorta Medya’ya açıklamalarda bulunan Ekol Ekspertiz Genel Müdürü Mustafa Nazlıer, deprem bölgesindeki ilk incelemelerinin ardından saha çalışmalarında yaşanan zorlukları ve hasar tespit sürecinde karşılaşılan sorunları aktardı. Nazlıer, artçı deprem veya yıkılmalarda yaralanma ve can kayıpları yaşanabileceğini dile getirerek “Risk devam ediyor ve risk son bulmadan yapılan hasar ve tazminat tespitinin ne kadar doğru olacağı şüpheli. Şayet tam zayii kabul edilip poliçe esaslı bir tazminat tespiti yapılıyor ise bu süreçlere girilmez. Ayrıca hava koşulları ağır. Yağış başlar ise makine, ekipman, tesisat, ham madde, yarı mamül ve mamülleri nasıl koruyacağız?” diye konuştu.

Risk her zaman olduğundan daha fazla

Bölgede ihtiyaç duyulan tüm firmaların depremden dolayı mağdur olduğunu söyleyen Nazlıer, bu sebeple elektrik, makine, bakım ve onarım konularında destek sıkıntısı yaşandığını kaydetti. Avrupa’nın da krizde olduğunu hatırlatan Nazlıer, “Üretim ve tedarik zinciri kopuk. Malzeme temin edilemiyor. Uzun sürede edilemeyecek. Üreticiden montör desteği talep ediyoruz. Can güvenliği ve kalitesiz yaşam koşullarını gerekçe göstererek gelmiyorlar. Teknik destek yok. En az 6 ay enkaz kaldırma sürecek. Şehir içi tam bir şantiye. İş planı ve zaman ayarlaması yapmak imkânsız. 1 ayda yapılacak işin süresi 6 ay olarak görülmeli. Zaman arttığı gibi maliyetler katlanarak uçuyor. Hiç kimse insani ihtiyaçlarını gideremiyor. Oteller, restoranlar, hastaneler ve diğer her yerde hasar var. Süreç 1, 3 ve 5 yıl olarak önceliklerine göre zamana yayılacak. Kısa, orta ve uzun vadeli planlamalara uygun aksiyonlar gerekecek. Çok zorlanıyoruz.  Artçı depremler devam ediyor. Risk her zaman olduğundan daha fazla” açıklamalarında bulundu.

Tazminat ödemeleri hızlı şekilde yapılmalı

Yaşanan bu olağanüstü durumda bilinen hiçbir uygulamanın geçerli olmadığını söyleyen Nazlıer, “Her gün yeniden planlama yapmak gerekiyor. En iyi iş, biten iştir. Sigortacılar olarak süreçlerin sonunu beklemeyeceksek olabilecek en hızlı şekilde tazminat ödemesi yaparak sigortalıyı kendi kaderine bırakmamak zorundayız. Ayni tazmin yapamadığımıza göre nakdi tazmin sorumluluğumuzu olabilecek en hızlı şekilde yerine getirerek süreçten çıkmak gerekiyor. Zaman, maliyeti katlayarak artırıyor. Yakın zamanda çaresizlik ve isyanlar başlayacak. Şartlar çok zor ve ağır” ifadelerini kullandı. 

Sahada olmadığımız gün rahatsız oluyoruz

Nazlıer bölgede jeolojik depremlerin yanı sıra ahlak, karakter ve beyin depremi olduğunu dile getirerek “Bölgede yaşayanların sorunları bölge dışındakilerin sorunlarıyla örtüşmüyor. Her ikisi de doğru olanı yapıyor ama optimizasyon nasıl olacak? Tüm bunlara rağmen bölgedeki acente ve sigortalıların bir dokunuşa ve desteğe olan tepkileri görülmeye değer. Herkesin karar almak için onlara yol gösterecek tecrübelere ihtiyacı var. Paradan kıymetli olan şeylerin değeri yüksek. Para ile satın alınamayacak çok şeyin olduğu bir ortamda bir daha bu fırsatta olmayacak. Ya bugün ya da hiç yapılmaması gerekecek. Daha önce 5 depremde süreç yönettim. Bölgede kaldığımız sürede öncekilerin bu kadar deprem olmadığını gördüm. Enkaz içinde 10 gün çalışınca sağlam bir şey görmek tuhaf geliyor. Yaptığımız iş, vicdanımızı ve ruhumuzu rahatlattı. Sahada olmadığımız gün rahatsız oluyoruz.  Aradaki bağ mesleki değil.  İyi ki böyle bir mesleği seçmişim. Sigorta sektörü gerçek değerini afetlerde çok daha iyi gösteriyor” dedi.

Jeolojik açıdan benzersiz bir deprem

Her ne kadar iki ardışık deprem açıklanmış olsa da uzmanların 3 ayrı depremden bashsettiğini söyleyen Nazlıer, “Depremin tüm dünyada bilimsel açıdan merak uyandıran özellikleri var. Jeolojik açıdan benzersiz bir deprem. İlk 7 gün afet büyüklüğü sebebiyle yardım yapma isteğinin koordinasyon sorunlarından dolayı bir başka kaos yarattı. Sahada çalışmak oldukça zordu. Arama ve kurtarma çalışmaları tamamlandıktan sonra yapılan müdahaleler daha çok enkaz kaldırmaya dönüştü. İlk yıkılma pozisyonunda yapılar kütle olarak hareket ettiklerinden yıkma ve kaldırma öncesi daha belirgin olan saha, enkaz kaldırma çalışmalarıyla tamamen karmaşaya dönüştü” diye konuştu.  Sahada görev alan herkesin enkazın kötü görüntüsünden kurtulmak için büyük çaba sarf ettiğine dikkat çeken Nazlıer, “Yangın hadiselerinde de en kötü zaman enkazın görünür olduğu andır. Afetlerde de her şey apaçık ortada iken yıkıcı bir etki yapar. Psikolojik olarak oldukça olumsuz etkiler yaratır” dedi.

Afetlerdeki en önemli aşama karar alma anı

Afetlerdeki en önemli aşamanın karar alma anı olduğunu vurgulayan Nazlıer, “Alınan karar her ne olur ise olsun işe başlandıktan sonra moraller düzelmeye başlar. Bu durum deprem bölgelerinde başladı. Herkeste ağır bir üzüntü ve duygusal yük olsa da sahada bir şeyler yapmak herkesi mutlu ediyor. Umut, zamanla birleşerek insanın daha güzel günlere ulaşma isteğini kamçılıyor. Herkes kendisiyle yarış halinde” açıklamasını yaptı.

Yapıların birçoğu kusurlu ve sorunlu

Nazlıer, kurtarma çalışmalarında deprem karakteristiğinin çok belirgin izler sunduğunu aktararak şu açıklamayı yaptı: “Binalardaki zemine gömülme şekli daha önceki depremlerde hiç yoktu. İvmesi yüksek, 7,8 büyüklüğündeki depremin derecesi 11’di. Yapıların zemine 1 veya 1,5 metre gömüldüğü yerlerde toptan göçme hareketi var. Binaların zemin katları tamamen yere batmış durumda ve toptan göçme çok belirgin. Az, Orta ve ağır hasar tanımı her an değişiyor. İlk depremden sonra artçı deprem sayısı 10.000 in üzerinde. Zamanla her binadaki hasar artıyor.  Yapı stokları eski. Fay hattı üzerinde oluşan yapılanmada bir mühendislik depremi var. Yapıların birçoğu kusurlu ve sorunlu. Bu bakımdan kamu otoritesinin karar alması daha kolay olacak. Şehir plancılığı bakımından yapılacak değerlendirme sonrası yeni yapılanma yöntemine karar verildiğinde yeni yıkımlar olacaktır. Deprem dışı yıkım etkisi otorite kararı ile gerçekleşecek. Otoritenin hızlı hareket etmesine sebep olan etki faktörleri var. Bilimsel analizler yapmadan yapılar hakkında karar almaya olanak yaratan husus idari kararlardır.”

Bölge yeniden yapılanacak

Bölgenin tamamen yeniden yapılanacağını söyleyen Nazlıer, bunun en az 5 yıl süreceğini ifade ederek “Şehir alt yapısını yok sayarak bir başka yerde yeniden yapılanmak olanaksız. Demografik yapıyı değiştirmeden hak sahiplerine aynı yerde mekân kazandırmak önemli. Geleneklerimiz var. Bölgesel yaşam biçiminin kültürel yapısı bozulmamalı. Bu gibi birçok faktörü göz önüne almadan hareket edilemez” dedi.

KOBİ’lerde çok hasar var

KOBİ türündeki işletmelerde hasar sayısının fazla olduğunu açıklayan Nazlıer, “Endüstriyel tesislerdeki hasar fay sonundan uzaklaştıkça azalıyor. Sanayi tesislerindeki hasar oranı tamamen fay hattına uzaklık ve bilimsel yapılanma oranına bağlı olarak değişiyor. Endüstriyel tesislerde düşük maliyetli imalat isteklerinin daha büyük hasara yol açtığı somut olarak ortada. Bilimsel açıdan gereklilikleri sağlamış tüm tesislerde hafif hasar var” diye konuştu.

Yıkım konusunda hiçbir eksper karar alamaz

Yıkım, güçlendirme ve onarım konusunda hiçbir eksperin karar alamayacağının altını çizen Nazlıer, “Sigortalıların da karar alabilmesi için mutlaka bilimsel analiz yaptırması lazım. Akademik destek ve bilimsel incelemeler sonrası çelik veya CFRP karbon fiber güçlendirme ile geri dönüşüm olanaklı olan yapılar var” dedi. Nazlıer, karar alırken sigortalıları zorlayan koşullar olduğunu aktararak “Bu kısım çok daha önemli. Binalarda ağır hasar olsa da imalatı sağlayan makine ve ekipmanlar çok az hasarlı veya hasarsız durumda. Bina içine girilmiyorsa makinelerin tam zayi kabul edilip edilmeyeceği konusu var. Makineleri bina içinden kimin kurtaracağı da bir başka husus. Makine ve üretim hatları kurtarılırsa nereye ve kim tarafından taşınacağı ve taşımak için deprem bölgesinde boş bir yeni tesis veya depo yoksa iş insanının alacağı karar da önemli” dedi.

Hasarlar teknik bakımdan incelenmeli

Fiziken hasarsız gibi duran üretim hatlarına önleyici bakım yapmadan, hasarlarını teknik bakımdan incelemeden enerji verilemeyeceğini söyleyen Nazlıer, “Start up sonrası stres testi ve performanslı üretim denemesi yapılmadan kesin tespit yapılmış sayılmaz. Bina açıklıklarından giren yağış suları hasarı artıracak. Enerji hatlarında kısa devreye yol açacaktır. Yangınlar çıkabilir. İtfaiye ve diğer destek hizmetleri olamayacağından başlayan yangın kendisi söner ise duracak. Binayı yerinde yıkma ve makineleri içinde tutarak bunu yapma denemesine girişen sigortalı için süreç nasıl işleyeceği, sigortalıya hangi garantilerin verileceği, sigortalı ve sigortacıyı beraber çalışma konusunda uzlaştıran eksper olarak nerede duracağımız önemli” açıklamalarında bulundu.

Sigorta hukuk ve tekniği saha gerçekleri ile çatışıyor

Bu kadar uzun ve ağır şartlarda yapılan kurtarma çalışmalarından sonra sigorta bedelinin yüzde 2’si muafiyetini sigortalıya izah edilmesinin güç olduğunu aktaran Nazlıer, şöyle devam etti: “Eksik sigorta olan haller var. Eksik sigorta, koasürans ve muafiyet sonra elde kalan tazminat ile sigortalı ne yapar? Sigorta hukuk ve tekniği saha gerçekleri ile çatışıyor. Bölgede her kişi en az bir yakınını kaybetti. Çok çok önemli sorunlar var. Hiç kimse bu durumda işe gelmek ve çalışmak istemiyor. Göç başladı. Tesis sahipleri hem aileleri hem çalışanları hem de bankalar ile uğraşırken yeniden hayata dönmeye çalışıyor. İş insanlarının yükü her zaman olduğundan çok daha fazla. Gerçekten çok zor durumdalar. Bölgenin yeniden yapılanması ve kalkınması için bu tesislere ihtiyaç var. Tesislerin insan gücüne ihtiyacı var ve bölge boşalıyor.”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER