Pandeminin ilk döneminde sadece deniz taşımacılığının ayakta kaldığını söyleyen Türk P&I Sigorta Genel Müdürü Ufuk Teker, konteyner ve taşıma fiyatlarının bir anda yükseldiğine dikkat çekti. Teker, o dönemde taşımacılığın malların fiyatları üzerindeki etkisini çok açık olarak gördüklerini aktararak, “Eskiden navlun ve sigorta arasında bir korelasyon vardı ve navlun fiyatları mal bedelinin yüzde 10’unu geçmezdi. Bugünlerde navlun fiyatları emtianın bedelinden fazla olabiliyor” dedi.
SİGORTAMEDYA
Covid-19 salgını pek çok alanı olduğu gibi taşımacılığı da olumsuz etkiledi. Kara ve hava taşımacılığında büyük sıkıntılar yaşanırken olumsuz koşullar şirketler ve tüketiciler için taşımacılığın ne kadar önemli olduğu bir kez daha ortaya çıktı.
Sigorta Ekranı’nda Sigortamedya Genel Yayın Yönetmeni Can Kantar’ın konuğu olan Türk P&I Sigorta Genel Müdürü Ufuk Teker, pandemi döneminde deniz taşımacılığında yaşanan sorunlara dikkat çekti. Teker, programda Türk P&I özelinde yaptıkları çalışmalar ve ürünleriyle ilgili açıklamalarda bulunarak 2021 yılında karlarının yüzde 300 arttığını söyledi.
Taşımacılık mal fiyatlarını etkiledi
Covid-19 salgınıyla birlikte taşımacılığın öneminin bir kez daha ortaya çıktığını belirten Teker, pandeminin ilk döneminde tüm ulaşım araçları taşımacılığı bıraktığında sadece deniz taşımacılığının ayakta kaldığına dikkat çekti. Söz konusu dönemde deniz taşımacılığında da ciddi sıkıntılar yaşandığını dile getiren Teker, “Denizcilik sektöründe de gemiler seferlerine devam ettiler ama tam kapasiteyle çalışmadılar. Limanlarda uzun bekleme kuyrukları meydana geldi ve tedarikte aksamalar oldu. Bu aksamalar 2021 yılına da sarktı” dedi.
Teker, maliyet anlamında çok daha uygun olan ve küçük ölçekli yüklerin uluslararası ticarette rahatça taşınmasını sağlayan konteyner hareketlerinde pandemi döneminde çok ciddi bir aksama meydana geldiğini aktararak, konteyner kutularının bir kısmının Uzak Doğu’da biriktiğini belirtti. Türk ihracatçıların konteyner tedarikinde çok büyük zorluklar yaşadığını söyleyen Teker, “Konteyner ve taşıma fiyatlarında bir anda ciddi bir yükseliş meydana geldi. Taşımacılığın mal fiyatları üzerindeki etkisini bu dönemde çok açık olarak gördük. Eskiden navlun ve sigorta arasında bir korelasyon vardı ve navlun fiyatları mal bedelinin %10’unu geçmezdi. Bugünlerde navlun fiyatları mal bedelinden fazla olabiliyor. Navlun artışları olduğu günlerde deniz yatırımcısı sayısında da artış oluyor. Biz bunu deniz taşımacılığını yapan ve deniz taşımacılığı yapmayan yatırımcılar olarak ikiye ayırıyoruz” açıklamalarında bulundu.
Gemi siparişleri yüzde 125’lere ulaştı
Teker, yüksek piyasa seviyelerinde gemi alan yeni deniz yatırımcılarının sonrasında düşen piyasa şartlarında ciddi anlamda zarar edebileceğini vurgulayarak, “Denizcilikte navlunlar hala çok yüksek. Fakat verilen gemi sipariş sayısı yüzde 125’lere varmış durumda. Gemi sayısında artış olunca navlunlar da bir miktar aşağıya gelecektir. Eski seviyeler olmasa bile belli bir seviyede dengeye oturacağını düşünüyoruz” şeklinde konuştu.
Sigorta sektöründe ek prim girdisi olacak
Programda son dönemde gemi sahiplerinin gelirlerinde ciddi bir artış olduğuna dikkat çeken Teker, navlun gelirlerindeki artış ve gemi bedellerindeki yüzde 50’ye yakın artış sayesinde sigortacılıkta bir miktar ilave prim girdisi meydana çıktığını söyledi. Teker, sigorta sektörünün daha yüksek bedelleri teminat altına almasından dolayı daha yüksek primlere sahip olmaya başladığını ifade ederek, “İlerleyen dönemlerde meydana gelecek hasarlarda daha yüksek maliyetlerle karşılaşacağı için sigorta sektöründe oluşacak etkiyi öngörmek kolay değil. Fakat şu dönem için artan bir prim girdisi olacağını söyleyebiliriz” dedi.
2021’de karımız yüzde 300 arttı
Zor bir yıl geçirdiklerini belirten Teker, buna karşın sigortacılık anlamında Türk P&I’nın primini TL bazında yaklaşık yüzde 75’ler oranında arttırdığını, portföyünü ise döviz bazında yüzde 26 civarında büyüttüğünü aktardı. Teker, Türkiye’deki genel sigortacılık trendinin dışında hareket ettiklerini açıklayarak, “Bizim yüzde 65 oranında sigortalımız Türk olmayan, yabancı müşterilerden oluşuyor. Bu da bize tabana yayma, riskimizi açma konusunda büyük bir imkân sağladı. 2021’de karımızı yaklaşık yüzde 300 oranında arttırdık. 8 yıl önce kurulan şirketimiz peş peşe son 7 yıldır kar elde ediyor” ifadelerini kullandı.
Dünyada da Türk P&I ismini görebileceksiniz
Önümüzdeki dönemde uluslararası anlamda farklı hamleler yapmayı planladıklarını ifade eden Teker, yabancı müşterilere satış yapmanın yanı sıra yurt dışında yatırım yapmaya gayret edeceklerini söyledi. Teker altyapı çalışmalarını da yaptıklarını belirterek, “Şayet uygun olursa dünyanın 1-2 yerinde Türk P&I ismini görebileceksiniz. 2022 yılı bizim için çok önemli atılımların olabileceği bir potansiyel içeriyor diyebilirim” diye konuştu. Teker, Türkiye’de yerli piyasanın da bir gelişim süreci içinde olduğunu ifade ederek, “2022 yılında deniz turizmi araçlarının günlük gezi teknelerinin, haftalık tur teknelerinin P&I sigortaları yaptırma zorunluluğu kanunen ortaya çıktı. Mart ayı itibariyle bunun yoğunluğunu yaşayacağımızı düşünüyoruz” dedi.
Amatör denizcilerin desteklenmesi gerekiyor
Denizcilik ve deniz turizminin ucuz bir branş olmadığının altını çizen Teker, fiyat artışlarının talebi düşürmeyeceğini söyledi. Teker, Türkiye’de özel amaçlı tekne sayısının geçen yıla göre çok hızlı bir oranla arttığına dikkat çekerek, “Pandemide insanlar deniz turizmi araçlarıyla ya da kendi tekneleriyle çok hijyenik bir ortamda tatil yapabiliyorlar. Burada koylardaki fiziki durumlar, şamandıraların bağlama yerlerinin sayısı konusunda birtakım yatırım çalışmaları yapılması gerekiyor. Türkiye’de yaklaşık 17-18 bin bağlama kapasitesi olduğunu tahmin ediyorum. Bu sayının bir planlama dâhilinde yeni marinalarla desteklenmesi ve marina ücretlerinde amatör denizcileri de destekleyici seviyelerde kalmak çok önemli. Bu sayede Türklerin yeniden denizciliğe başlayabileceğini umuyorum.” açıklamalarında bulundu.
İhtiyaca göre teknik ürünler tasarlıyoruz
Teker, deniz turizm araçlarının sigortalanmasının tamamıyla bir uzmanlık alanı olduğunu söyleyerek, “Bu konuyla ilgili onlarca ürün dizayn ediyoruz. Balıkçılar için ayrı, özel amaçlı tekneler için ayrı, deniz turizmcileri için ayrı, denizde hatlı yolcu taşıyanlar için ayrı ürünlerimiz var. Tümü ihtiyaç sahiplerinin ihtiyaçlarına göre dizayn edilmiş teknik ürünler. İhtiyaç oldukça da yeni ürünleri hızlı bir şekilde dizayn ederek ortaya koyuyoruz. Burada dikkat edilmesi gereken şey sigorta bedelinin piyasa bedeliyle uyumlu olması. Bu, hasar anındaki mağduriyetlerin önüne geçiyor” dedi.
Kasko ile deniz sigortacılığını karıştırmamak gerek
Teker, hasar yönetiminden doğru sigorta bedellerinin tespit edilmesine, sigortalının doğru teminatlarla teminat altına alınmasından ve sigorta şirketinin bilgilendirilmesine kadar birçok noktada acente ve brokerlerin önemli rol üstlendiğini ifade ederek, “Batı ve güney sahillerimizde bu konularda kendisini yetiştirmiş aracı ve acentelerimiz var. Fakat deniz sigortacılığının ciddiye alınması noktasında birtakım zafiyetler görüyorum. Kasko sigortası ile deniz sigortasını karıştırmamak lazım” dedi.
Tekne makine sigortalarında prim artışı olabilir
İki tür ana deniz sigortası olduğunu söyleyen Teker, konuyla ilgili şu açıklamalarda bulundu: “Bunlardan biri sorumluluk sigortaları yani P&I sigortası, diğeri de gövde sigortaları, tekne makine sigortası. Bunların ikisinin de reasürans yapıları birbirinden farklı. P&I sigortalarında dünya tonajını yapan 13 tane şirket var. Bunlara International Group of Companies deniyor ve Batı Avrupalı sigortacılardan oluşuyor genellikle. 2021 yılı içerisindeki hasar prim oranları yüzde 130’lara kadar vardı. Bu 13 şirket kar gütmeyen kooperatif mantığıyla çalışan şirketler. Bunların hasar prim oranları yüksek çıkınca üyelerine başvurup ek prim talebinde bulunuyorlar ve reasüranslarında da ciddi bir artış meydana geliyor. Gelecek yıl primlerini de önden ilan ediyor bu şirketler. İlan ettiklerine göre en kötü yüzde 7,5 ve yüzde 15 aralığında primlerini bu yıl arttırmak zorunda kalacaklar. Reasüranslarının da maliyet artışları net yüzde 10 olarak piyasaya duyurulmuş durumda. Tekne makine sigortalarında yani P&I sigortalarında 2022 yılında denizcilerimizi bir prim artışı bekliyor diyebilirim.”
Teker, tekne makine tarafında 2018-19 yılları itibariyle kötü piyasa şartları nedeniyle birçok gövde sigortacısının tekne sigortası yapmamaya ve piyasadan çıkmaya karar verdiğini aktararak, “Geçen 3 yıllık dönemde daralan piyasa sebebiyle gövde sigorta primlerinde çok ciddi artışlar oldu. Her yıl yüzde 20 hasarsız olan filolarda yüzde 20-25 mertebesinde bir prim artışı meydana geldi. Bu da toplamda 3 yıl içerisinde yüzde 60-70’lik bir prim artışını peşinden getirdi.” dedi.
Gövde makine sigortalarında artış öngörmüyoruz
Uluslararası pazarda teminat sağlayan şirketlerden biri olduklarını dile getiren Teker, “Şu anda orada bir doyum oluştu. Prim seviyeleri istenen seviyelere yaklaştı. Hasar prim oranları da uygun seviyelerde seyrediyor. Reasürans bulmakta da güçlük çekilmemeye başlandı. Tekne makine tarafında kapasite artışı yaşanıyor. 2022 yılında gövde makine sigortalarında çok fazla prim artışını ön görmediğimiz bir yıl olacağını söyleyebilirim” şeklinde konuştu.
Marmara Denizi rehabilite edilebilir
Marmara denizi öldü diyen bir kitle olmasına rağmen Marmara Denizi’nin ölmediğinin altını çizen Teker, “Marmara Denizi rehabilite edilebilir ama bu konuda yapmamız gereken çok ciddi şeylerin olduğunun, o bilince çıkmamız gerektiğinin ve tıpkı deprem gerçeği gibi çevresel sorumluluklarımızın farkına varmamız gerekiyor” dedi. Teker, Türk P&I olarak çevresel bilinci artırmak adına müsilajla ilgili bir belgesel hazırlığında olduklarını aktararak bu belgeseli 2022 yılında izleyicilerle buluşturmayı planladıklarını aktardı.
Deniz turizmi ile ilgili tarife beklentimiz var
SEDDK ve gelirler idaresi ile ilgili bazı sorunları olduğundan bahseden Teker, “Deniz sigortaları sektörü, deniz turizmi ile ilgili bir tarife talimat tebliği yayınlanmasını bekliyor. Bu bir uygulama yönetmeliği kıvamında olacağı için bütün sektör gözünü SEDDK’nın yapacağı düzenlemeye çevirmiş durumda” ifadelerini kullandı.
Teker, uluslararası pazarlarda da bulunduklarını aktararak “BSMV sebebiyle haksız rekabete tabii oluyoruz. Yani aynı işe teklif verirken biz %5 oranında rekabet dezavantajıyla geriden başlıyoruz. Elimizden geldiğince bağlı bulduğumuz idarelerle bunu paylaşıyoruz” dedi.
SİGORTA EKRANI’NDA: