23 Kasım 2024, Cumartesi
spot_img

Oto branşında reform gerek

Hayatımız Sigortalı Dergisi yazarı ve Sigorta Eksperi Mustafa Nazlıer, sigorta sektörünün mevcut koşullarda oto branşında iyileşme yaşamasının imkansız olduğunu söyledi. Her konuda çok geç hareket edildiğini belirten Nazlıer, yeni reformların yapılması gerektiğine işaret etti. Nazlıer, onarım sonrası muayenenin zorunlu olmasından, mesleki sorumluluk sigortasının yaptırılmasına, kazaya karışan her aracın muayene süresi ve durumu ile araç lastiklerinin durumunun mutlaka bir oto eksperi tarafından kontrol edilmesinden araç kameraları kullanımına geçilmesine kadar birçok noktada öneri sundu.

mustafa nazlier

Mevcut sistemlerin stabilitesi devam ettiği sürece pozitif bir değişim beklemek doğru değil. Sigorta sektörünün mevcut koşullarda oto branşında iyileşme yaşaması imkansız. Sürekli yapılan açıklamalar veya amaçsız girişimler ile sonucu değiştirmek olanaksız. Her konuda çok geç hareket ediyoruz. Artık testi kırılmadan önceki süreci yönetmek zorundayız. Yeni reformalar, yasal düzenlemeler ve birbirine bağlı değişimleri yapamaz ve gerçekleştiremezsek sektör başta olmak üzere tüm toplum sonuçlarına katlanmaya devam edecektir.

Bu konu için farklı ülke uygulamalarına göz atarak bir projelendirme yapsak nasıl olur düşüncesiyle bir dizi reform önerisi sunarak ufuk açmayı ve fikir vermeyi düşünüyorum. Birbiri ile bağlantılı reform ve yapılanmalar için hazırladığım öneriyi iki ayrı yazı olarak sunacağım. Yazımızın ikinci bölümü kasım sayısında yayınlanacak.

Ülkemizde 2008-2014 yılları arasında 8 milyon 41 bin 593 adet trafik kazası meydana gelmiş, bu kazalarda 27 bin 399 kişi hayatını kaybetmiş, 1 milyon 663 bin 385 kişi de yaralanmış veya sakat kalmıştır. Sürücü, yaya, yol, araç, yolcu kusuru sonucu meydana gelen kazalar sayısal olarak istatistikî bilgiler içinde yer alırken kazayı önleyici yöntemler üzerinde tüm toplumu kapsayacak uygulamalar hayata geçirilememiştir. Kazalardan önceki sürecin yönetilmesine yönelik etkin bir çözüm ve girişim bulunmamaktadır.

19 Ocak 2009 tarihinde 3868 kayıt numarası Hazine Müsteşarlığı Sigortacılık Genel Müdürlüğü’ne, “Sigortaya Konu Araç Kazaları, Hasar Takip Merkezi Ve Muayene İstasyonlarının Eş Zamanlı Çalışma İhtiyaç ve Gerekçeleri” konulu proje sunulmuştur. Konu projede kazaya karışan araçların onarım sonrası hasara uğrayan bölümleri başta olmak üzere tüm yönleri ile muayene edilmesinin gerekliliği üzerinde durulmuş ve taraflara sağlayacağı faydalardan bahsedilmiştir.

Hazine Müsteşarlığı Sigortacılık Genel Müdürlüğü cevap yazısında, “Hasar Takip Merkezi yapılandırması sürecinde” dikkate alınacağını bildirmiş ancak başka gelişme yaşanmamıştır.

Diğer taraftan istatistikler incelendiğinde; 2009 yılı trafik kaza sayısı 1 milyon 53 bin 346 adet,2014 yılı trafik kaza sayısı 1 milyon 199 bin 10 adet olarak gerçekleşti.

Genel duruma baktığımızda iyileştirici yönde hiçbir ilerlemenin olmadığı, kaza sayılarından anlaşılıyor.

2014 resmi verilerine göre meydana gelen kazalarda kusur dağılımı aşağıdaki gibidir;

◆ Sürücü kusuru yüzde 89,12

◆ Yaya kusuru yüzde 9,21

◆ Yolcu kusuru yüzde 0,48

◆ Araç kusuru yüzde 0,62

◆ Yol kusuru yüzde 0,58’dir.

Kusur dağılımında en yüksek payı yüzde 89,12 oranı ile sürücü kusuru oluştururken araç kusurunun ise yüzde 0,62 paya sahip olduğu anlaşılmıştır

Yüzde 89,12 kusurun gerçekte tamamı sürücüye mi aittir, yoksa sürücü kusurunu artıran başka etmenler var mıdır? Bu durumu irdelerken “Araç hızını yol, hava ve trafiğin gerektirdiği şartlara uydurmamak” kusurunun sürücü kusuru içinde yüzde 41,39 oranında paya sahip olduğu tespit edilmiştir. Bu oran dikkat çekicidir.

nazlier tablo

Trafik kazasına karışan taşıtlar başlıca hareket kaynağı olan motor, hareketi tekerleklere aktaran aktarma organları, karoseri, şasi, elektrik-elektronik aksamlar ve lastiklerden oluşur. Araçların üretici firmaların talimatlarına uygun kullanılması ve bakım periyotlarına harfiyen riayet edilmesi durumunda araç faktöründen kaynaklanan kaza oranının, istatistiklerde verilen oranda olacağı hususunda yetkililerle hem fikiriz.

Ancak sigorta sektörünün, meydana gelen trafik kazaları sonrasında gerek araçların incelenmesi, gerekse araç sahipleri ile diyalog kurulması fırsatını en fazla elde eden aktörleri olarak gözlemimiz; istatistikî bilgilerin elde edilmesinde kullanılan yöntemlerin işlevsel olmaması nedeniyle belirtilen oranların, herkesin aracını üretici talimatlarına uygun kullandığı ve periyodik bakımlarını eksiksiz yaptırdığı teorisiyle yapılan hesaplama sonucunda ortaya çıktığını, pratikte araç faktörünün kazalardaki payının belirtilen oranların çok üzerinde olduğunu, bu nedenle araç kusurunun detaylı olarak irdelenmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.

Onarım sonrası muayene zorunlu olmalı

Hasar maliyetinin azaltılması amacıyla araç onarımlarında yan sanayi veya kullanılmış (çıkma) parça kullanılması gibi alternatif onarım yöntemlerin uygulanması gibi girişimler nihayetinde layıkıyla onarımı yapılmayan kusurlu araçların trafiğe çıkması ile sonuçlanmaktadır.

otomobilBu durumun engellenmesi için onarım sonrası araçların hasara uğrayan bölümler başta olmak üzere tüm yönleri ile muayene edilmeleri mutlak zorunlu olmalıdır. Onarımı yapan servis veya tamirhane tarafından yapılan iş ve işlemlerin detayının yer aldığı fatura doğrultusunda muayene istasyonu tarafından incelenerek; fatura detayının, yapılan iş ve işlemlerin, araç ile karşılaştırmalı olarak incelemeye dayalı onay verilmesi sureti ile muayene süreci yeniden başlatılmalıdır. Bu sayede onarımı yapan –üstlenenlerin fatura ile başlayan sorumluluklarının muayene istasyonları aracılığı ile kayıt altına alınması sağlanarak hak sahiplerinin hukuksal süreçlerde korunması da tesis edilmelidir.

Mesleki sorumluluk sigortası yaptırılmalı Onarımı yapan –üstlenenlerin ise hatalı yapılan işlemlerden dolayı kendilerine yöneltilecek tazminat taleplerine karşı mesleki sorumluluk poliçesi tanzim ettirmesi zorunlu olmalıdır. Sorumluluk hukuku ve sigortalarının da etkinleşmesi bu sayede sağlanmış olmalıdır.

Muayene istasyonlarını aktif ve gerçekten iş yapar hale getirip, onarım sorumluluğu denetlenir iken ayrı bir husus olarak araç lastiklerinin önemi dikkate alınmalı. Araç lastiklerinin trafik kazalarına etkileri, lastik kontrolü, yurt dışı uygulama örnekleri ve ülkemizde uygulamanın nasıl yapılması gerektiği inceleme konusu yapılmıştır.

Bir araçtaki en önemli faktör kuşkusuz lastiklerdir. En iyi fren sistemi,donanımlı yüksek teknoloji ürünü bir araçta bile ancak iyi ve doğru lastikler ile işlevini yerine getirecektir. Yıpranmış, bayatlamış, hava şartlarına uygun olmayan, standarttan büyük veya küçük çaplı lastik kullanımı, değişik marka ve desende lastiklerin eşleştirilmesi uygulamada oldukça yaygındır.

Lastiklerle ilgili bahsedilen olumsuzluklar lastikle yol arasındaki sürtünme katsayısını, dolayısıyla fren mesafesini direkt olarak etkilemekte, lastik kusuru nedeniyle zamanında duramayan aracın çarpması sonucunda oluşan kazaların nedeni de istatistiklere “sürücünün aracın hızını yol, hava ve yük şartlarına uygun ayarlamamak” olarak geçmektedir.

Kazaların engellenmesinde büyük katkı

Çok belirgin araç kusurlarının haricinde (lastik patlaması gibi) kazalarda araca kusur yazılmamaktadır. Oysaki kaza sonrası ve/veya ekspertiz esnasında yapılacak incelemelerde kazada araç kusurunun olup olmadığı tespit edilebilir.

eksper sigorta kazaYurtdışı uygulamalarında; araç lastiklerinin çok büyük önemi olması nedeniyle sigortalı ve işletenin bu durum ile ilgili sorumlu tutulduklarına dair yasal poliçe düzenlemeleri bulunmaktadır. Kazanın gerçek nedenlerinin tespitinde detaylı incelemeler yapılarak kaza veya hasara neden olan unsurların tespiti yapılmaktadır. Kaza sebebi ne olursa olsun ekspertiz esnasında araç lastikleri incelenerek, tespit edilen olumsuz bir durumda sorumluluk değerlendirmesinin yapıldığı gözlemlenmektedir.

Ülkemizde ise trafik kazası sonrasında bu tip bir tespit yapılmadığı gibi, son derece önem arz etmesine rağmen kazaya karışan araçların onarım işlemlerinin tamamlanmasının akabinde yapılan onarımın tescillenmesini de sağlayacak olan muayene işleminin yapılmadığı görülmektedir.

Oysaki yurtdışında bu saptamaların yapılması ile lastik üreticilerinin kendi ürünlerine yönelik yasalar nezdindeki sorumlulukları gereğince, tüm bilimsel verileri tartışmaya açık olmayacak şekilde hazırlayarak, ilgili kurum ve kuruluşlara ilettikleri, dolayısıyla kaza anında araç üzerinde bulunan lastiklerin teknik yapısı ve durumlarının bu kriterler ile karşılaştırılması ile aracın kazaya etkisi ve sürecin bundan doğan sorumlulukların tespit edilmesi ile sonuçlandığı görülmektedir.

Bu durum trafik yasalarında da yer almakta ayrıca poliçeler üzerinde de sorumluluk yaratan düzenlemelere gidilerek, kazaların engellenmesine yönelik büyük katkı sağladığı görülmektedir.

Yurt dışı uygulamalarda tüm kasko ve trafik hasarı ekspertiz raporlarında araç muayene bilgileri ve araç lastik bilgilerinin mutlaka yer aldığı görülmektedir.

Oto eksperi tarafından kontrol edilmeli

eksper raporKazaya karışan her aracın muayene süresi ve durumu ile araç lastiklerinin durumu mutlaka bir oto eksperi tarafından kontrol edilmelidir. Kazaya karışan her aracında konusunda uzman bir eksper tarafından incelenmiş olması referans yaratmalıdır. Lastikler için yapılacak yasal düzenleme ile kullanım koşulları uygun olamayan her bir lastik için yüzde 25 kusur verilmesi sağlanmalıdır. Her kusur oranı nispetinde karıştığı kazada kusuru olsun veya olmasın kullandığı lastikler sebebiyle tazminat indirimi yapılmalıdır. Kendisi dışındaki tüm taraflara yarattığı risk gerekçedir.

Ayrıca, aracın muayenesini bir eksperin kontrol ediyor olması işletilen tüm sistemlerin kopmadan ve eksiksiz sürdürülmesini tesis edecektir. Bu çalışmalar ile oto eksperi bir nevi fahri müfettiş rolü ile meslek icrası yapmış olacaktır.

Araç kameraları kullanımına geçilmeli

arac-kameraÖnemli ve faydalı bir değişim isteniyorsa ‘Anlaşmalı Tutanak Sistemi’ kaldırılmalı, yerine ‘Araç Kameraları’ kullanımına geçilmelidir. 1 Nisan 2008 tarihinde sadece maddi hasarlı kazalar için anlaşmalı tutanak uygulaması başlamıştır. Bu sayede trafikteki beklemelerin ve zaman kayıplarının önüne geçilmesi ve tutanakların online olarak takip edilmesi amaçlanmıştır. A

nlaşmalı tutanak uygulamasının başlamasından sonra alkollü ve ehliyetsiz kaza kaydı sayılarında ciddi bir azalmanın olduğu, fraud hasar oranının çok arttığı herkes tarafından bilinen fakat önlem alınmayan reel bir durumdur.

SİSTEMİN İŞLEYİŞİ

  1. Maddi hasarlı kaza sonrası taraflar arasına anlaşmalı kaza zaptının tanzim edilmesi,
  2. Kaza zaptı ile sigorta şirketinden hasar dosyasının açtırılması,
  3. Oto-kaza eksperi tarafından hasarın incelemesi,
  4. Kusur tespiti için anlaşmalı tutanağın TRAMER sistemine girişinin yapılması,
  5. TRAMER sisteminde şirketler arası kusur mutabakatının sağlanması (1-3 gün),
  6. Şirketler arası kusur mutabakatı sağlanamaması durumunda kusur dağılımının belirlenmesi için komisyona iletilmesi,
  7. Komisyonun tarafından kusur dağılımını belirlemesi (1-7 gün) adımlarını içermektedir.

Kusur oranının belirlenmesi için 1-10 gün arası bir süreye ihtiyaç duyulmaktadır. Anlaşmalı tutanak uygulamasında zaman kayıplarının önüne geçilmesi de hedeflenmesine rağmen sadece kusur dağılımının netleşme süresi 10 günü bulabilmektedir.

Bu durum tutanakların düzgün tanzim edilmemesi, kusurların net olarak anlaşılmamasından kaynaklanmaktadır. Oysaki kaza anını gören tarafsız bir gözün olması durumunda yukarıda bahsedilen olumsuzlukları büyük ölçüde ortadan kaldıracağını ve bu nedenle araçlarda kamera kullanımının zorunlu hale getirilmesinin bir gereklilik olduğunu düşünmekteyiz.

Konu ile ilgili Hayatımız Sigortalı Dergisi’nin Nisan 2016 sayısındaki köşe yazımızda kamera kullanımına yönelik bilgilendirme yapılmıştır. Özellikle Rusya örnek alındığında kusursuz bir işleyişin sürdürüldüğü, yerel yasalarda önemle yer verildiği, kaza ve sonuçlarının tartışma konusu olmaktan çıktığı gözlenmiştir.

Birbirini tamamlayan süreçler ve uygulamalar eş zamanlı yapılması mutlak gerekliliktir. Bu konulara ek olarak diğer önerilerimiz Kasım sayısında yayınlanacaktır

1 Yorum

  1. Mustafa bey önerileriniz, hasar oranlarını düşürebilecek ve dikkate alınıp uygulanması gereken çok değerli görüşler.

    Şöyle bir fikir de uygulanabilir mi ?

    Şu an her şirketin ayrı hasar birimi var ve şirketler hasarlarda sigortalı mağdurlara farklı farklı uygulamalarda bulunmakta, bir çok sigortalı kaza sonrası süreçten ve ödemelerden memnun olmamakta. Bu da sigortaya olan güveni ciddi manada zayıflatmaktadır.

    Bağımsız Hasar Birimi :

    SBM veya başka bir kurum bünyesinde bağımsız bir HASAR BİRİMİ oluşturulup, sigortalılar hasarlarını bu birime bildirseler.
    Tamir servisleri bu birimin denetim ve gözetiminde olsa
    Experler yine bu kurumun denetim ve gözetiminde olup, ücretlerini bu birimden alsalar ve şirketlerle muhatap olmasalar.
    Hasar dosyasını sigorta poliçesini kesen acente aracılığı ile açtırsalar

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER