30 Aralık 2024, Pazartesi
spot_img

Neden sürekli içinde didişen bir sektör olduk?

Can Kantar / Hayatımız Sigortalı

hayatimiz sigortali subat 2017

Sektör endüstrisinin bütün tarafları ile yakın iletişimim var. Dostlarım var ve her fırsatta bir araya gelemesem bile telefon ile iletişim halindeyim. Bir yönetici diğerini çekemiyor, o onun ayağını kaydırmaya çalışıyor… Bir taraftan kocaman acente camiası var. Ama içerisine bakıyorsun, sürekli kendi içinde bir didişme… O ona atıyor, diğeri de ona atar yapıyor. Koltuklara yapışmışlar, bırakmamak için büyük çaba sarf ediyorlar. Koltuklar gitmesin diye seçimlerde her şey mubah görülüyor. Köşeleri tutanlar, özellikle STK’larda mevkileri kaybetmemek için çaba içerisinde. Bir didişmedir gidiyor… Belli ki bu mevkilerde bulunmanın kendilerine kazanımları var. Bana kimse bunun sadece ‘Bana başkan denilsin’ ya da ‘hizmet aşkı’ diye yapıldığını söylemesin. İçinde menfaat olmazsa bu işler olmaz. Bütün STK başkanları bir üst mevkiye atlamak için cebinden para harcamayı veya işlerinin azalmasını göze alıyorsa sorun var. İleride daha büyük bir beklenti veya gelir var. Başka neden olsun? Bakıyorum biri çıkıyor ‘Benim işim yüzde 30 azaldı. Cebimden şu kadar para harcadım’ diyor. Sonra bakıyorsun tekrar başkan olmak için bin türlü dalavere çeviriyor. Ya da bir üst mevkiye seçilmek için dernek merkezine lüks yer kiralıyor. Yahu bunun neresi hizmet aşkı? Bu iş, milletvekillerinin aday olmak için partisine ödediği yüklü paralara benzeyen bir sistem değil mi? Acente derneklerini kastetmiyorum, oraları sadece basamak. Daha büyük lokma, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’ne (TOBB) bağlı Ticaret ve Sanayi Odaları. Oralarda neler oluyorsa artık… Tanışıklıklar veya ilk kurulan şirketlerin işlerini almak gibi mutlaka bir cazibesi var işin. Hepsini kastetmiyorum, ama bunu o mevkiler için kendini cansiperane kasanlar için söylüyorum. Neyse bunun için de bir didişme… Yani acenteler önce kendi içlerinde didişmeye devam ediyorlar, sonrasında diğer konulara enerjileri kalırsa mesleklerinin gelişimi için başta sigorta şirketleri ile didişme ortamına giriyorlar.

Eksperler kendi içinde didişmedi, kazandı

Eksperlere gelince… Kendi içlerinde büyük bölünmeler yaşadılar. Dernek, vakıf ve SEİK başka telden çalıyorlardı. Sonra ne yaptılarsa bir araya geldiler, sağduyulu davrandılar. Önce kendi içlerindeki didişmeyi sona erdirdiler. Sonra birlikte daha güçlü olarak meslektaşlarının menfaatlerini korumak için savaş vermeye başladılar. Başardılar mı?
Bence bir bölümünde kendilerince başardılar sayılabilir. Şimdi diğer kazanımların peşindeler. Başarabilirler mi? Göreceğiz. En azından acenteler gibi darmadağın değiller.

Uygulamalara, isteklere kendi aralarında orta yol bularak karar veriyorlar. Sonuçlarına da kendileri katlanıyorlar. Taban ücret istediler, sonucunda işlerinin azaldığı iddia ediliyor. Artık oransal olarak yaptıklarının kazanım olup olmadığına kendileri karar verirler. Ama kendi içlerinde didişmek yerine, karşı taraf ile menfaatleri için didişmeyi seçtiler.

Bu sıkıntılar diğer sektörlerde neden yok?

Yedek parça tedarikçileri, yetkili servisler ve sektör endüstrisinin diğer bileşenlerine de baktığınızda hep bir didişme göreceksiniz. Geçtiğimiz gün aklıma geldi. Sigorta sektörüne tam olarak benzemese de böyle didişmelerin yaşanmadığı sektörler var. Örnek olarak beyaz eşya sektörü var. Ne şirketlerin bayileriyle, ne bayilerin servislerle bir sorununa şahit olmadım ben. Beyaz eşya bayileri ‘buzdolabı internetten satılıyor’ diye eylem yapmıyor. Ya da bayi satıştan aldığı pay ile ilgili Ankara’dan birilerini devreye sokmuyor. Burada bir tuhaflık yok mu? Ya da eczaneler mesela… Onların ara ara devlet ile sıkıntısı oluyor o kadar. Ama bizdeki kadar bir didişmeye başka bir sektörde rastlayamazsınız.

Haberimize yalan diyenler çok utanmıştır!

IMG-20170119-WA0002

Geçtiğimiz ay içerisinde sektörde önemli bir gelişme oldu. Hazine Müsteşarlığı Sigortacılık Genel Müdür Vekili Gökhan Karasu görevinden ayrıldı ve yerine Dr. Nedret Şerif Çakırsoy atandı. Tüm bu gelişmeler beni ve SigortaMedya mecralarını takip edenler için bir sürpriz olmadı. Çünkü bu gelişmelerin perde arkasını, olasılıkları Hayatımız Sigortalı’nın aralık sayısında herkes okumuştu. O haberi yaptığımızda haberimize yalan diyenler mahcup olmuşlardır. Birilerine ‘yalancı’ lekesini atmak kolay ama bunu yaparken yalan ortaya çıkmayınca, olayın gerçek olduğu anlaşılınca tabii ki zor durumda kalmayı göze alacaksın. O ne dediyse yaz, oradan al buraya yapıştır… Bunu yapanlar ne yazık ki çok zor durumda kaldılar. Gazeteciliğin, iletişimin daha ne olduğunu bilmezseniz durum böyle olur. Üretim olmazsa transit salonlarına dönersiniz. Bu mantıkla yapılan şeyin adı gazetecilik, iletişim olamaz. Şayet ‘oradan al, buraya ver’ doğru bir yöntem ise Türk Telekom, Vodofone, Turkcell’in iletişim açısından en iyi gazeteci ve iletişimci sayılması gerekmez mi? Onlar da iletişime aracılık etmiyorlar mı? Neyse, çok fırın ekmek yemek gerekecek. En iyi, en büyük en, en diyerek “EN” olunmuyor.

Her ay kendimizi yeniliyoruz

Bu sayımızda birbirinden özel haberlerimiz var. Türkiye Sigorta Birliği Genel Sekreteri Mehmet Akif Eroğlu’nun çok önemli açıklamalarını okuyacaksınız. Sigorta sektörünün 2016 toparlaması ve 2017’nin fotoğrafına tanık olacaksınız. Her ay farklı, ilgi çeken konularla sizlerle birlikte olmayı sürdüreceğiz. Bu arada kapak grafik düzenimizdeki değişim hakkında çok olumlu geri dönüşler aldık. Bununla ilgili çok teşekkür ederim.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER