15 Kasım 2024, Cuma
spot_img

Nasıl olacak?

MUSTAFA NAZLIER / HAYATIMIZ SİGORTALI

Gelişmekte olan bir Ortadoğu ülkesi olarak her zaman aksiyonların etkisi altında kalacağız. Yaşam biçimimiz coğrafyaya uygun olarak şekilleniyor.

Bu coğrafyanın ve insanın sürekli risk altında olduğu bir gerçek. Yazmayı ve okumayı sevmeyen yapımız, sorunların ana kaynağı. Her olay detayları ile yaşanıp geçiyor. Bu süreci kayıt altına almak ve sonuçlarından bir şeyler çıkarmak maalesef henüz dikkate alınabilir bir değerde görülmüyor.

Bir süredir ülke gündeminde terör ve sonuçları yoğun yer kaplıyor. Neredeyse 40 yıldır terörle yaşıyoruz. Tüm bu gelişmelere rağmen sigorta sektörü terör konusunda belirgin bir strateji benimsemedi. Sektör, ortak olarak hiçbir konuda karar alamadığı gibi olaylar karşısında her sigorta şirketinin farklı uygulamaları tüm sektörünü yaralar hale geldi. Rekabet fiyat ve kapsam için olmalı, ancak hasar yönetiminde mutlaka bir uygulama birliği sağlanmalı.

2016 yılında yaşanan terör, tüm zamanlardan farklı içeriklere sahip. Sonuçta terör ancak kamu otoritesinin önceki dönemlerden farklı olarak stratejisinin değiştiği bir gerçek. Terörün yoğun yaşandığı Güneydoğu illerinde kamu, hangi il ve ilçeye ne tür bir operasyonu hangi tarihte yapacağını açıklıyor. Valilikler duyurular yaparak halkın gereken tedbirleri almasını bildiriyor. Operasyonlardan sonra birbirinden farklı hadiseler sonucu birçok hasar oluşuyor.

Sigortalı olanlar için bir karar alınmalı

  • Olaylar ve sonuçları terör kapsamında değerlendirilmeli mi? 
  • Neden ve nasıl?
  • Uygulama süreçleri nasıl olmalı? 
  • Tüm sigorta şirketleri, brokerler, acenteler ve eksperler bir bütün olarak ne şekilde hareket etmeli?
  • Sektör, devlet ile beraber çalışamaz mı?
  • Engel mi var? 
  • Tüm tarafların amacı bölgeye hizmet sunmak değil mi?
  • Süreç kimler tarafından, hangi yol ve yöntemler ile yönetilmeli?

direnis occupy teror

Birçok soru kendisine cevap arıyor. Bazı sigorta şirketleri tazminat öderken bir kısmı çekimser kalıyor. Hasar tespitleri tam bitti derken aynı il ve ilçede tekrar operasyon başlıyor. Bu defa yaşananlar çok farklı. Bu sebeple erken hareket etmek veya geç hareket etmek, bu konuda rekabet etmek doğru olmaz. Sektör her zaman tüm kurum ve kuruluşlardan önce her soruna poliçesi kapsamında en hızlı yardım ve desteği sağlamıştır. Ancak bu defa bazı güçlükler var. Özellikle kamu otoritesi, bölgeye düzenlediği operasyonlar sonucu bölge halkını mağdur etmemek için birbirinden önemli ve faydalı girişimlerde bulunuyor. Bu stratejisi ve planlarını da duyurarak gereğini sağlıyor. Özellikle, hasar gören binaları yıkarak yenilerini yapmayı taahhüt ederek, çok büyük bir hızla Çevre ve Şehircilik Bakanlığı aracılığıyla inceleme ve hasar tespit sürecini tamamlayarak yıkılacak konutları, binaları askılarda listeleriyle açıkladı (17.07.2004 tarihli 5233 sayılı kanun ve 20.10.2004 tarihli 25619 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan yönetmelik hükümleri gereğince…). Yani devlet Ayni Tazmin yoluna gitti. Hatta çok daha iyi konutlar ile sektör tanımlamasıyla ‘iyileştirme’ yaparak maliyetini de üstlendi. Diğer taraftan valilikler aracılığı ile eşya zararları dahil, diğer yardım türlerini açıklayarak sağlayacağı destek ve faydaları duyurdu. Terör nedeniyle oluşan zararların bir kısmının karşılandığı dikkate alınırsa poliçe teminatlarının bir kısmının da işletilemeyeceği ifade edilmeli.

Anlamak çok güç…

Açıkladığım hususlar elbette bir sürece bağlı ilerliyor. Bu sonuç oluşana kadar sektör bir bütün olarak hareket etmediğinden yine aynı kaos kendini gösterdi. 

  • Hasarlar teminat kapsamında mı? 
  • Hangi teminattan nasıl tazminat ödenmeli? 
  • Koasürans ve muafiyetler ne şekilde uygulanmalı? 
  • Hangi belgeler istenmeli? 
  • Zamanlama nasıl işletilmeli?
  • Hangi aşamada neleri yapmalıyız?

Gibi birçok soruyu her sigorta şirketi kedi adına yorumladı. Yazıyı kaleme aldığım tarih itibarıyla (11.04.2016) yıkımı yapılacak bina listeleri asıldı. Tüm listeler Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlanarak dağıtılıyor. Tazminat ödeyen şirketler bu durumda ne yapmalı, ödediği tazminatları geri alamayacak mı, ödemeyenler süreci nasıl yönetmeli, neden her ortak sorunda bir kaos yaşarız, neden hiç ders almaz ve işbirliği yapmayız gerçekten anlamak çok güç.

Yukarıdaki tüm sorular için sektörün önemli aktörleri ile görüşerek bir fikir oluşturmayı kendimiz için başardık. Bu aşamaya kadar olan çalışmaları ve elde ettiklerimizi tüm sektöre duyurmaya da çalıştık. Ancak gerçekten çok kolay ilerlenecek bir konu için bu kadar zor ve geç hareket ediyor olmak düşündürücü.

Bir eksper olarak diğer meslektaşlarımız ile bir rekabet içinde olmayız ve değiliz. Sigorta sektörü kendi içinde rekabet edebilir ancak “ oto dışı” eksperlerinin “hiç olmazsa” birbiri ile paylaşarak ilerlemesi gerek. Meslek örgütü bunu hiçbir zaman sağlayamadı ancak eksperlerin artık bunu kabul ederek kendi konforları için iletişimi artırması şart.

Bölge de ekspertiz yapmak her geçen gün zorlaştıkça sorunlar arttıkça içinden çıkılmaz bir duruma düşüldü. Öncelikle şunu belirtmek isterim ki “oto dışında kesinlikle ekspersiz çalışmak doğru olmaz”… Her bir poliçe ve kıymet bir eksper tarafından incelenmedikçe hasar dosyası hiçbir zaman doğru ve adil sonuçlanamaz. Bu arada sadece resim çekerek fiziki durumu ortaya koymak ekspertiz hizmetinin sadece küçük bir parçası olabilir ama sonucu olamaz. Terör dışındaki tüm bölgelerde asistan firmalar üzerinden iş yapan sigorta sektörünün asıl şu anda terör bölgelerinde bu firmalardan hizmet alması gerek. Hem tespit hem de onarım sürecinde hiçbir firma yok. Neredeler? Kimse görev almıyor ve gitmek istemiyor. Bölgede aktif birkaç ekspertiz şirketi kapasitesini zorlayarak büyük bir özveriyle müdahalelerini yapmaya gayret ediyor. Ancak olaylar bitmedi. Poliçelerin vadesi uzun. Risk başladı ancak henüz son bulmadı. Poliçe iptalleri hukuken olanaklı değil. Dolayısıyla bölge hasarları sektörü yoracak. Eksperler dışında kim destek olacak?

teror cizre

Hak etmiyoruz…

Bir başka husus ekspertiz ücretleri. Sigorta eksperinin aldığı her görevlendirmede üstlendiği risk kendi hayatıdır. Her iş için yapılacak bir yol, katlanılacak bir süreç ve mutlaka başarı ile bitmesi gereken bir son var. Bunların tamamını gerçekleştirirken izlenecek yol ve yöntemler belirli. Kişisel çaba ile ifa edilen meslekte tek kişi çalışamaz. Eksperden beklenti yüksek. Beklentileri karşılaması için eğitim ve Ar-Ge yapmayan eksper varlığını sürdüremez. Çalışma ekibi yanı sıra gelişen teknolojiye uyum sağlamak zorunda. Son 10 yılı incelediğimizde en düşük ekspertiz ücreti 250 TL iken, 2005 yılı USD döviz kuru 1 USD: 1.34 TL, 2005 yılı net asgari ücret tutarı : 412,46 TL’dir. 10 yıl sonra, 2015 yılını 1 USD: 2.94 TL ile kapatmış, net asgari ücret 1.300,66 TL ile başlamıştır. Reel veriler ile son 10 yılda asgari ücret üç kat, 1 USD iki kattan fazla artarken eksper ücreti yüzde 50 azaltılmıştır. Makas açılarak büyümüş ve daha da kötüsü tarafların uzlaşarak bunu daraltma isteği yok.

Eksper olmanın yanı sıra aynı zamanda işletmeciyiz. Bu şartlarda hiçbir işletmecilik bilgisi daha iyi bir sonucu ortaya çıkaramaz. Artan maliyetler ve düşen ücretler ile adetsel iş oto dışında yapılamaz. Oto eksperi aynı gün aynı adreste 20 işe bakabilir ancak hiçbir oto dışı eksperinin bu olanağı yok ve olamaz.

Bir başka sorun, oto dışında her bakılan iş ayrı mesafe ve ayrı kişileri içine alır. Risk artar. Son dönem terör olayları için eksper olarak yaşadığımız birkaç küçük sorunu açıklamak isterim… 

  • Cizre’ye gitmek için Mardin Havalimanı’na indikten sonra Nusaybin’de sorun yok ise öğleden sonra Cizre’de olabilirsiniz. (Belki…) 
  • Cizre’ye girdim derken 15 kilometre araç kuyruğu içinde en az üç saat her vatandaş gibi güvenlik güçlerinin GBT sorgulama sırasını beklersiniz. (Belki…) 
  • Akşam olmadan önce ulaştığınız Cizre’de; tuvalet, lokanta ve restaurant bulamazsınız. Bu konularda ihtiyaçlarınızı ‘belki’ karşılarsınız…
  •  Hangi hasar dosyası için ne kadar zaman ayırarak sizi günlerdir bekleyen vatandaşa ulaşır ve ekspertiz yaparsınız? Kendisi her açıdan tükenmiş sigortalıya poliçe şartını nasıl anlatırsınız? 
  • Hangi bilgi ve belgeyi nasıl bir dille istersiniz? 
  • Ortama sinmiş ağır bir koku, patlayıcı riski, yıkılan veya yıkılmak üzere olan binalar arasında başınıza bir şey gelmeden devam edersiniz (Belki…) 
  • Diyelim ki o gün her şey mükemmel gitti… İki dosyaya ekspertiz yapabildiniz . Akşam 19.00’da sokağa çıkma yasağı var. Zaten hiçbir otel açık değil ve/veya çalışmıyor. Zaten sokağın tam ortasındasınız ve çıkma yasağı olan yerden başka yer de yok. Oteli olan en yakın ilçeye gidip sabah erkenden geri dönüp işe başlamanız gerek. (Belki…) 
  • Döndünüz ve asıl iş ofistedir… Rapor bir şekilde çıkacak ve sigortacıya gidecek. (Belki..)
  • Tüm süreçler tamamlanırsa tutarını bilmediğiniz ekspertiz ücretini almaya hak kazanabilirsiniz… (Belki.. )

Buraya kadar olanlar, olması gerekenler ve sadece ön bölümü. İşletmeciliğiniz devam ediyor.

Sektörün gider tarafında yer alan oto dışı eksperleri cezalandırılmayı hak etmiyor…

İşbirliği sağlanmalı

Meslek örgütü oto üzerine ağırlıklı olduğundan oto dışı eksperleri yeterli düzeyde temsil edilmiyor. Her iki grubun gerçekleştirdiği iş ve yöntemler birbirinden çok farklı. Ortak nokta yok denecek kadar az. Oto ve oto dışının aynı çatı altında olması ve kalması başta eksperlere, sonra sektöre zarar veriyor. Bir an önce bir doğruyu hayata geçirmek gerek. Sektörün farkında olmasa da en büyük önceliği, hasar yönetiminde işbirliği olmalıdır. Bu görevi yıllarca yürüten Milli Reasürans’ın hasar yönetiminde sağladığı katkı ve fayda her geçen gün ortaya çıkmaktadır. Geçmiş yıllarda sektörün kazanımlarını sağlayan hasar yönetiminde bilgi ve tecrübe paylaşımına bu dönem çok daha fazla ihtiyaç var. Sektörün bu konudaki açığını oto dışı eksperler kapatabilir. Örgütlenebilirlerse… Sonuç olarak, sigorta sektörü oto dışı eksperleri ile yeni bir çalışma düzeni ve anlayışı yaratarak işbirliğini sağlamalı. Oto dışı sigorta eksperleri, sigorta sektörünün ihtiyaçlarını dikkate alarak yeniden yapılanmalı. Her ne şekilde olursa olsun işbirliği sağlanmak zorunda. Bu işbirliği tüm sigortalılara doğru ve kaliteli hizmeti sunuyor olmalı. Elbette tüm taraflarca da desteklenmeli. 2016 yılı çok zor geçiyor. Sonraki birkaç yılın da iyi olacağını beklemiyoruz. İşimizi bırakamıyorsak hiç olmazsa ayakta kalalım.

MUSTAFA NAZLIER / HAYATIMIZ SİGORTALI

 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER