Mustafa Nazlıer’in Tüm YazılarıSigorta sektörü, artan zarar ile başa çıkmaya çalışıyor. Artan hasar maliyetleri, hasar prim dengesi ve yeni yasal düzenlemeler (SGK ve karşılıklar gibi) sektörü zorluyor. Sigorta sektörünün kar – zarar sorunu incelenirken bir araştırmada karşımıza çıkan husus enteresan bir sonuç ortaya koyuyor. Araç kazalarında lastik konusu dikkate alınmaya değer doğrusu. Bu konuda ortaya çıkan enteresan sonuç ise sigorta sektörünün kar etmesi için değil, yaşamak ve sakat kalmamak için lastik konusunun önemli olması. Bu konuda ülkemiz akademisyenlerinin önemli çalışmaları bulunuyor. Yaptığımız araştırmada aşağıdaki verilere ulaşıldı. Selçuk Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Makine Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Özdemir’in “Taşıtlarda Güvenlik Sistemleri” konulu bir araştırma yaptıkları ve bu çalışmada, Türkiye’deki trafik kazalarının gerçek nedenleri ve buna karşı alınması gereken önlemler üzerinde birtakım incelemelerde bulundukları öğrenildi. Özdemir, incelemelerinde Türkiye’de 2002 yılında 407 bin 247 kaza meydana geldiğini, bu kazalarda 2 bin 885 kişinin öldüğünü ve 93 bin 713 kişi yaralandığını ve yaralıların tedavi masrafları dışında 357 trilyon lira maddi kayıp yaşandığını tespit etmiş. Trafik kazalarına yol açan başlıca etkenlerin; sürücü, araç ve yol kusurları olarak 3’e ayrıldığını, Türkiye’deki resmi verilerin, kazalardaki araç kusurlarının payının yüzde 0,53 oranında olduğunu gösterdiğini saptayarak, bu rakamın AB ülkeleri standardının bile altında kalacağını belirlemişler. Bu rakamların doğru olmayacağını belirterek, kaza raporlarının sağlıklı tutulmadığını ve birçok araç kusurunun, sürücü kusuru olarak kayıtlara geçmiş olduğunu belirtmişler. Kaza istatistiklerinde lastik patlamaları ilk sırada Türkiye’nin, aynı zamanda dünyada kaza göstergeleri en kötü birkaç ülkeden biri olduğunu belirleyerek, resmi kayıtlarda sürücü ve yaya kusurlarından sonra yer alan araç kusurları içinde en başta gelen nedenin, lastik patlamaları olduğu belirlenmiştir. Şehirlerarası yollarda lastik patlamaları nedeniyle meydana gelen kazaların oranı yüzde 57,12 olurken, şehir içinde bu oran yüzde 16,32’ye düşmektedir. Toplam kaza istatistikleri içinde birinci sırada olan lastik patlamasını, yüzde 19,90 ile kusurlu fren, yüzde 11,67 ile de kusurlu tekerlek izlemektedir. Geri kalan birkaç neden arasında kusurlu cam sileceğinin yüzde 0,21 ile kazalara neden olan araç kusurları içinde son sırada yer aldığı saptanmış. 2002 yılındaki 357 milyon TL maddi kayıp, 2 bin 885 ölü ve 93 bin 173 yaralı istatistiklerini belirtirken takip eden son 10 yılın rakamlarını aşağıdaki tablo ile incelediğimizde sigorta sektör zararından çok daha fazlasını görebiliriz.
2002 yılını 2012 yılı ile kıyaslarsak kaza sayısı 407 bin 247 den 1 milyon 296 bin 636’ya, ölü sayısı 2 bin 885 ten 3 bin 750’ye, yaralı sayısı ise 93 bin 173’ten 268 bin 102’ye yükselmiştir. Artış miktarları çok ciddi rakamlara ulaşmış durumdadır. Bu tablonun pozitif hiçbir değişimi yoktur. Mali analizini yapmak çok güç. Ayrıca, 2012 yılında yaralanan 268 bin 102 kişinin iyileşme oranı nedir? İş gücü kaybı ve sakatlık oranı nedir? Nasıl ölçülecek? Kim ölçecek? Maddi kaybı kim hesaplayacak? Aktüerler mi? Mahkeme bilirkişileri mi? Stabil bir uygulama yok iken, hukuk sistemi aynı konu ile ilgili sürekli değişen tutarsız kararlar alırken bu tür bir maliyet hesaplanamaz. Hesaplanamayan maliyet için karşılık ayrılamaz. Hasar/prim dengesi, uygulamalar ve yasal yapılar değişmez ise sigorta sektörü her zaman zarar edecektir. Bu saptama önemli olabilir, ancak asıl önemli olan 3 bin 750 can kaybı ve 268 bin 102 yaralanma. Gelişmekte olan bir ülke olarak henüz riskleri gerçekleşmeden önce tespit edip önleme çalışmalarına geçemedik. 2002 yılında akademisyenlerin tespit ettiği hususlar içinde yer alan araç lastikleri konusu düşünülenden de önemlidir. Bazı deneyimlerimizden örnek vermek gerekirse; Henüz lastik kusuru tespit edilen anlaşma zaptı yok, Resmi tutanaklardaki sayısı çok düşük. Belirgin lastik patlaması dışında bu konuda üzerinde çalışma yapılarak düzenlenmiş tutanak yok, Meydana gelen bir kazanın, aracın teknik yapısından kaynaklandığını gösterir rapor henüz yok, Anlaşma tutanağına geçildiğinden bu yana alkollü kaza zaten yok, Şehir içi veya şehir dışında oluşan kazalarda yol kusuru yok denecek kadar az, Bu ve benzer saptamalar uzayıp devam etmektedir. Diğer kusurlar, ayrı bir inceleme konusu olacaktır. Üzerinde durulması gereken husus araç lastikleri olmalıdır. Lastiklerin önemini vurgulamak için, kullandığınız araç bedeli ne kadar fazla olursa olsun, hangi tip ve marka olursa olsun sadece dört lastik üzerinde gitmektedir. Bir başka yönü ile Formula 1 yarışları araç ve markalar için bir AR-GE ise de temelde bir lastik yarışıdır. Sektörün zararı dışında can ve mal güvenliği için araç lastiği konusunu önemi açısından birinci sıraya koymak isterim. Lastikler konusunda çok fazla detay bilgi var ancak önemli olan bazı hususları hatırlarsak; Uygun tipte lastik kullanmak, İmalat tarihine dikkat etmek, Diş derinliği ve yapısını iyi incelemek mutlaka gerekli. Özellikle ömrünü doldurmuş lastik, aşınmış ve yıpranmış lastik ve diş derinliği 1.6 mm’yi geçen lastik kesinlikle kaza sebebidir. Gerçek kaza nedenleri saptanamıyor Ülkemizdeki kazaların büyük bölümünde gerçek kaza sebebi saptanamamaktadır. Genel olarak fren ve sürücü kusuru olarak görülen kazalar ağırlıkta (arkadan çarpmalar dahil). Asıl kaza sebebi niteliğini kaybeden lastikken yeterli inceleme ve değerlendirme yapılamaması sonucu hatalı saptama ile biten sonuçlar vardır. Trafikte olan araçların çok büyük oranda niteliksiz lastik ile dolaştığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Ülkemizde bu konuda bir uygulama henüz yok. Sadece kış aylarında kış lastiği uygulamasına geçileceği bilinmektedir. Ancak Avrupa genelinde birçok farklı düzenleme yer almaktadır. Almanya’da 10’uncu ayın 15’inde kış lastiğiniz yokken bir kazaya karışırsanız; Kaskonuz hasarınızı ödemez, Trafik sigortanız 3. Şahıs zararlarını karşılar ve size rücu ederek tazminatları sizden geri alır, Trafik polisi her bir lastik için 125 Avro ceza keser, Trafik polisi, takılmayan her bir lastik için 1 ceza puanı verir. Puanınız 8 oldu ise ehliyetinize 5 yıl el konulur. Ülkemizde kış lastiği veya uygun olmayan lastik nedeniyle bir kazaya karışırsaniz (ölümlü, yaralamalı ve maddi hasarlı); a) Kazada araç size aitse ve kaza sebebi lastikler ise hiç merak etmeyin, zaten bunu kimse incelemediği için hiçbir şey olmaz, b) Aynı şekilde karışılan kazada siz veya sevdiklerinize bir şey oldu ise maalesef sonucuna bu sefer siz katlanmak durumundasınız, yani yine bir şey olmaz. Dolayısıyla hem kendi can ve mal güvenliğimiz hem de 3. şahısların can ve mal güvenliği için lastik konusunu ciddiye almamız gerekiyor. Bu kadar ciddi bir konuda yasal düzeleme yapılmasını beklememeliyiz. Diğer taraftan, sigorta sektörü bu konuda kesinlikle bir şeyler yapmak zorunda. Maddi hasar bir yana, ölüm ve yaralanma oranı bu denli fazlayken poliçe genel ve özel şartlarında bir düzenleme yapmamak gerçekten bir hata olacaktır. Her kazada eksper kullanılmalı. Konusunda eğitimli eksper kazaların gerçek sebeplerini ana unsurları ile bilimsel incelemeli (Lastik diş derinliği başta olmak üzere aracın durumunun kazaya olumsuz katkısı yönünden incelemeli). Kasko hasarlarında araç lastiği yasal kriterlerde değil ise hasar tazmin edilmemeli, trafik sigortalarında aynı durumda 3. Şahıs zararları karşılandıktan sonra araç sahibi ve işletenden rücu ile geri alınmalı (AB’de sigorta eksperleri tüm ekspertiz raporlarında lastiklere ait tüm bilgilere yer verdikleri gibi diş derinliklerini bizzat ölçmektedir ). Ayrıca her lastiğin sorumluluk poliçesi mevcut. Şayet hatalı üretilmiş lastik ise üretici zaten karşılamaya hazır. Bayii ile temasa geçilmesi yeterli. Önceliğimiz sektör zararı değil, ama en çok sektörü etkileyecek olan bu durum için mutlaka poliçe genel ve özel şartları hazırlanmalı ve mutlaka yasal düzenlemelere gidilmeli. Aksi halde tüm ölümleri, yaralanmaları ve maddi hasarları sigorta sektörünün karşılaması sorunu çözmeyecektir. Bu konuda sektörümüz dışında çok fazla destek olacak kurum ve kuruluş var. Tüm taraflar ile iş birliği sağlanarak Trafikte Eylem Planı’na da katkı olması için geç kalmadan bu konuyu incelememiz gerektiğine inanıyorum. Testi kırılmadan… Sigorta sektörü bir bütün olarak her zaman olduğu gibi kendi varlığının devamlılığı için kendisi ile çok yakın ilgisi olmasa da, ülkemiz yaşamsal sorunlarına çözüm arayan en etkin meslek grubudur. Her ne kadar sektörün katkısı görülemese/gösterilmese de gerçekler engellenemeyecek ve çalışmalarımız her zaman artarak devam edecektir. Lastik konusu gibi birçok husus halen incelenmeyi ve değerlendirilmeyi beklemektedir. Bu konularda yapılacak çalışmalar için sektör olarak tek başımıza tüm sorunları elbette aşamayız, ancak konusu ile ilgili birçok kurum ve kuruluş kendiliğinden sürece girmeye hazır beklemektedir. Önceliğimiz, testi kırılmadan önceki süreci planlayarak can ve mal güvenliğini sağlamaktır. Oto kaza branşında risk analizi bu tür uygulamalar ile sağlanacaktır. (Lastikler, muayene istasyonları, eksperlerin hasarlarda neleri incelemeleri gerektiği detaylı inceleme konularıdır. Ayrıca, bu konuda Sigortacılık Genel Müdürlüğü’ne de 2008 yılında bilgi verildiğini hatırlatmak isterim…)