Yeni yıl denilince alışılagelmiş yeni beklentiler, umutlar, heyecanlar ve planlamalar ile hayal gücümüz pozitif etki altındadır. Hiçbir zaman olumsuz ve negatif düşünceleri hatırlamayız, istemeyiz de. Bilerek kanmak, aldanmak işimize de gelir. Gerçekçi olamayız. 2017 için kendimizi ne kadar zorlasak da kanacak, aldanacak bir görünüm yok.
Türkiye sigorta sektörünün durumu 30 yıl önce ne ise bugün de odur. Sorunların adı ve tanımı değişse de neredeyse aynı kişiler, aynı ifadeler ve aynı sonuçlar ile devam ediyoruz.
2017’de karşımıza çıkacak ve gündem oluşturacak konuları tahmin etmek güç değil…
Primler düşmez, düşemez ve düşürülemez
◆ Türk sigorta sektörü dünya pazarlarından farklı olarak ülkemizde çok daha zor şartlar altında faaliyet gösteriyor. Sektör çalışmalarına etki eden yasal düzenleme sayısı ortalama olarak “haftada iki” olarak gerçekleşiyor. Haftaya başlarken bildiğiniz konu, hafta sonuna kadar iki kez değişebilir. Dünyada örneği yok. Yasal ve uygulama değişim borsası kurup tahta açmak gerek. Değil sigorta sektörü, hiçbir sektör buna uyum sağlayamaz. Primlerin değişiminin belirleyicisi kişi, kurum, kuruluş olamaz. Bilimsel bir konuda bu kadar çok konuşanın sağladığı tek bir katkı yok. Büyük sayılar kanunu, istatistik, aktüerya yok sayılarak prim hesabı yapılamaz. Primlerdeki ani yükselişin sebebi ‘yasal düzenlemeler’dir… Sigorta sektörü standartları ve yasal altyapısı belirli olan tazminat yükümlülüğünü sürdürürken bir gecede geriye dönük olmak üzere ‘bedeni hasarlar’ ve değer kaybı zararlarından sorumlu tutulmasıdır. Toplanan primler ile karşılanan hasar tazminatlarının orantısızlığı primlere yansımış durumdadır. Trafik kazaları ve sonuçları değişmedikçe primler değişmeyecek. Veya yasal düzenlemeler ile sigorta sektörüyle beraber çözümler yaratılacaktır. Çok yoğun yasal düzenleme fırtınaları olabilir…
Sektör oldukça temkinli
◆ Risk analizi kesin olarak kabul görmüş durumda. Uluslararası standartlar ile ülke standartlarını harmanlayarak bir risk anlayışı oturtmaya çalışıyoruz. Bölgesel risklerimizin farklılığı dışında toplumsal kültür, anlayış ve geleneklerimiz profesyonel bir risk yönetimine engel. Mutlaka bir modelleme yapılacaktır. Vazgeçilmez olduğu kesin. Artık Risk Mühendisliği gözde meslekler arasında demeliyiz.
Underwriter ve hasar yönetim kadrolarında büyük boşluklar var
◆ Sektörün en önemli iki alanı çok zor durumda. Yeterli sayıda nitelikli yeni personel olmayışı mevcut çalışanların yükünü taşınabilir düzeyin çok üzerinde tutuyor. Daha kötüsü bir iyileşme yok ve yakın zamanda görünmüyor.
Olmaz ise olmaz gereklilikler
◆ Underwriterler ve hasar yönetim kadroları için sürekli ve etkin şekilde her an beraber çalışacakları danışman ve (kadrolu-ihtisaslı) hukukçu yok ise doğru işi tam yapmak olanaklı değil. Hatta iş yapmak doğru da değil. Yeni Türk Ticaret Kanunu sigorta sektöründe kasırga etkisi yarattı. Bu durumdan fayda sağlayan sektör karşıtı danışmanlar, avukatlar, hasar takipçileri, uzmanlar, bilirkişiler gibi uzayıp giden uzun bir liste var. Mevcut kasırganın olumsuz etkisini sürdürmesi üzere can hıraş bir işbirliği, paylaşım, destek olmalar var. Sigorta sektörüne karşı seferberlik ilan edilse bu kadar olmazdı. Sigorta sektörünü uzun süredir hukukçular yönetiyor. Sigorta şirketleri formel konularıyla günü kurtaramazken yarınları ipotekli durumda. Tabii ki hal böyle olunca sigorta sektörüne ceza kesme iştahıyla yapılan saldırıların bedelini toplum ödüyor. Sigorta şirketine ceza kesmek yerine toplumsal eğitim ve bilinci yükseltip ‘kazasız, belasız bir yaşam’ yaratmaya çalışmalıyız. Çözüm olacak ise tek yolu budur. Önce riski yönetip kazadan kurtulmalıyız. Primler de düşer, sektör de gelişir. Önce eğitim…
Sigorta sektörüne çok fazla müdahale var
◆ Sektör kendi kendisini yönetecek olanaklara sahip. Makro yönetim dışında kamunun müdahalesi kesinlikle zarar veriyor. Teminat üretip satan bir ülke değiliz. Bizim sigortacılığımız tamamen ACENTELİKTİR. Sigorta şirketlerinin büyük bölümü organize olmuş acentedir. Teminat üretmediğimizden underwriter yetişmiyor. Sadece satış ve pazarlama… Bu durumdaki sektör kendi ihtiyaçlarını kendi belirleyip faaliyet gösterecekken sürekli değişen yasal düzenlemeler asıl sorun kaynağıdır. Aslında olması gereken tek şey DENETİM olmalıdır. Tüm sektör içinde en etkin ve en bilgili yapı sadece DENETLEME üzerinedir. AB uyum süreci ve Solvency II esas alınmalıdır. Sektör içinde ÖZ YÖNETİM oluşmadıkça sektör hiçbir sorununu çözemez, büyüyemez, ilerleyemez. Gözlerden kaçan bir husus; evrensel bir sistemin parçası olarak yerel biçimde siyasallaşmaktır. Bu kadar tehlikeli ve zarar veren başka ne olabilir ki? Durum bu iken üzerine sayısız Sivil Toplum Kuruluşu eklendiğinde sanırsınız ki sektör uçuyor. Aksine her fikir ve konu bu kaos içinde kaybolur. 2017’de köklü bir anlayış, algı, uygulama oluşmaz ise küçüleceğiz. Başarılı bir sektör kurgusu için tek çatı altında toplanmış Sigorta Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SDDK) şart. SDDK dışında başka bir kurtuluş göremiyorum.
Koasüranslı poliçelerin hasar yönetiminde sorun
◆ Jeran ne iş yapar, bunu bilmekle beraber yok saymak anlaşılamaz. Hasar için jeran dışında herkes kendi fikrini ileterek kaos yaratıyor. Şayet süreç yönetilecek ise ve buna katkı sağlanacak ise bir yöntem bulmalıyız. Sektör hasar komiteleri prensipte bir uzlaşı sağlayarak ortak bir karar alabilir. Yöntem konusunda bir ilerleme olmaz ise çok zaman kaybı yaşayacağız.
Sektörün insan kaynaklarındaki gelişimi değişmedi…
◆ Geçmiş yıllarda aynı kişi bir yıl içinde en fazla iki sigorta şirketi, broker, acente değiştirir bu yıl altı veya yediyi zorladıklarını gözlüyoruz. Değişim konusunda Süper Lig bu kadar hareketli değil…
Sigorta aracıları için final yılı olabilir
◆ Sektör küçülmesi, portföy daralması, ekonomik veriler, profesyonellik gereklilikleri, evrensel iş kültürü gibi birbirine bağlı birçok konuda çelişkiler ve tutarsızlıklarla dolu bir yıl bekliyoruz. İstikrarsız bir belirsizlik veya belirsizliğin istikrarı çok etkin. Aracılar için zor ama daha gerçekçi bir yıl olacak. Yeni ürünler, yeni düzenlemeler nefes almayı sağlayabilir. Bir şeyler mutlaka olacak, ama ne olacak…
◆ Sigorta eksperleri için yapılan son iyi şeyi konuşmak için “dünya ateşten bir toptu” diyerek girmek gerek. Hiçbir pozitif gelişme yok… Olmadı, olmayacak… Solvency II’de yer alan ÖZ YÖNETİM belki de en çok eksperler için gerekli. Hatta şart. Ayrıca sigorta eksperi ile oto eksperi aynı çatı altında olmaz. Neden ısrarla bu durum sürdürülür anlamak imkansız… Oldu olacak sıfatı eksper olan herkesi kucaklayalım. Sayımız çoğalır. Tütün eksperi, şarap eksperi, pamuk eksperi hepsi gelsin… Aynı kişiler ile aynı şeyleri devam ettirerek farklı sonuçlar alamıyoruz. 2017’de son bulmaz ise yılı çok daha kötü kapatabiliriz. Hatta sigorta eksperleri kendilerinin geleceği için ‘Öz Yönetim Modeli’ne geçiş yapmalı. Bunu sağlamanın ilk adımı yasal düzenleme ile TOBB bünyesinden bir an önce ayrılmak. Bu konu için bir anket yapılsa acaba eksperler ne der? Yüzleşmek iyi gelir…
2016, bu hasarların fazla olduğu bir yıldı
◆ 2016 yılı katastrofik ve küresel ısınma etkili hasarların fazla olduğu bir yıldı. 2017 yılı reasürans anlaşmalarına yansıdığı gibi primlere de bir hayli yansıyacaktır. Trafik sigortasındaki prim artış gerekçesi ile aynı sistemsellik. Dünya genelinde gerçekleşen tüm risklerin sonuçları hepimizi yakından ilgilendiriyor.
2017’de siber dünya dikkat çekecek
◆ Hızla gelişen teknolojinin konforuna paralel biçimde sorunları da çeşitlenerek artacak. 2017 yılında en çok dikkat çekecek iş alanı siber dünya diyebiliriz…
◆ Ortadoğu şekillenmeden Türkiye pazarlarında hiçbir konuda iyileşme beklemek doğru değil. Belki de en önemlisi bu konu. Başta terör olmak üzere her türlü sorunun kaynağı durumunda. Ülke olarak daha önce hiç bu kadar kritik süreçler içinde olmamıştık. İç ve dış dinamiklerin zorlayıcılığı çok etkili. Bu durumdan kesinlikle daha da güçlenerek çıkacağız. Sektör her zaman üzerine düşeni yaptı ve yapacaktır da. Terör konulu risk ve hasar yönetiminde kamu ile iş birliği yapılması şart. Tazminat ödemelerindeki her aşama kamu ile beraber sürdürülmeli. Önceki dönemlerin tümünden farklı olarak kamu, Bakanlar Kurulu Kararları ile ayni tazmin yapıyor. Dolayısıyla tazminat alacak hakkı kamuya devir edilmiş oluyor. Terör tüm yönleriyle kamu tarafından ele alınıyor ise sektör koşulsuz iş birliği sağlamalı. Sektör adına Türkiye Sigorta Birliği üzerinden Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi aktif edilmeli. Bir hukuki mütalaa sektörü rahatlatır.
Bu kadar olumsuz yapı ve krizler coğrafyamızın gündelik yaşam biçimi. Alışığız demiyorum “çok çalışıyor ve vazgeçmiyoruz”… Belki de bu durum her şeyin önünde, bizi biz yapan en önemli özelliğimiz. Olumsuzlukları farkındalık için not alıyoruz. Bunların üstesinden geleceğiz. Çözüm önerilerini bularak daha da güçlenmiş olarak çıkacağız. Bir başka ülkede bu kadar sorundan sonra yeniden başlamak hikayesi bulmak çok zor. Kaos, kriz, stres, baskı ve her türlü problem sıradanlaştı. Sanırım ciddiye almadan herkes bildiği doğruları hayata geçirmeye devam ediyor. Çok önemli bir avantaj olarak görülebilir (şimdilik) Ancak artık samimiyet, iyi niyet ve koşulsuzluk ile birlik ve beraberlik içinde çalışmayı öğrenmek zorundayız. Ve buna mecburuz.
2017 ne kadar zor olacak ise sektör bir o kadar güçlü ve gelişmiş olarak çıkacaktır. Mevcut koşullar altında tüm taraflar için tek bir çözüm yolu var. Atatürk’ün öngördüğü gibi “Hiçbir şeye ihtiyacımız yok, yalnız bir şeye ihtiyacımız vardır; çalışkan olmak…”
Her türlü savaş ve terörden uzak, sağlıklı, huzurlu, dilediğiniz hayatı yaşadığınız nice mutlu yılar diliyorum.