‘Aşk İçin Gelmişiz’ albümüyle büyük ilgi gören Mustafa Ceceli, bütün sigorta ürünlerini kullandığını söyledi. Ceceli, özellikle sağlık sigortasının ihmal edilmemesi gerektiğini ifade etti.
BEYZA ŞENGÜN – SİGORTALI / Son dönemlerde hangi radyo veya müzik kanalını açsak karşımıza ‘Aşk İçin Gelmişiz’ çıkıyor. Mustafa Ceceli’nin hayat verdiği bu albüm o kadar çok popüler oldu ki Kanada’dan Sidney’e dünyanın birçok ülkesinden ünlü sanatçıya konser davetleri geliyor.
Biz de özel hayatından yeni çalışmalarına, sigorta sektörüne bakışından, birikimlerini nasıl değerlendirdiğine Ceceli ile keyifli bir sohbet yapma fırsatı yakaladık. Ünlü sanatçı, yoğun çalışma temposunda bize zaman ayırarak sorularımızı yanıtladı.
Stüdyolar ve müzik ekipmanları oldukça maliyetli. Herhangi bir hasar veya hırsızlık gibi risklere karşı önlem aldınız mı?
Ben sigortaya çok inanan bir sanatçıyım. Her şeyim tepeden tırnağa sigortalı. Çalışma alanlarımız yangın ve deprem sigortaları kapsamında. Kullandığımız elektronik aletler de hem garantili hem de özel sigortalı. Ben elektronik ürünlerimi çok dikkatli kullanırım. Müziğe ilk başladığımda kullandığım ürünlerin bazılarını hala problemsiz bir şekilde kullanıyorum. Yine de ‘benim başıma bir şey gelmez’ diye düşünmememiz ve belirli güvenceler altına almamız gerektiğini düşünüyorum.
Ameliyat masrafımı sigortam karşıladı
Sağlınıza önem verir misiniz?
Sağlık sigortası ürünlerini kullanıyor musunuz? Eşimin, oğlumuzun ve benim sağlık sigortamız var. Bunun avantajlarından her zaman faydalanıyorum. Zamanında böbrek ile ilgili bir sorun yaşadım ve ameliyat oldum. Sigortam masraflarımı karşıladı ve hiçbir ödeme yapmadım. Bizde herkesin sağlık sigortası var. Sigorta konusunda çok dikkatliyim çünkü yarın ne olacağı belli değil.
Sizce özel sigortanın önemi nedir?
Sigorta bir nevi hayatımızdaki önemli şeylerin teminatı oluyor. Hiç kimse gelir düzeyine bakıp “Ben zenginim bana bir şey olmaz” dememeli. Sigorta aslında hayatımızın her aşamasında var. Ayrıca evim, aracım her şeyim sigortalı.
Müzikten kazandıklarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Riski dağıtıyorum. Bunun içinde gayrimenkul de var diğer taşınmazlar da. Kullandığımız ekipmanların hepsi döviz ile satılıyor. Bu yüzden ben de paramı dövize çeviriyorum. Paradan para kazanmak gibi bir yeteneğim hiçbir zaman olmadı. Dolar düşünce aslında seviniyorum çünkü ekipmanlarımı dövizle alıyorum. Ayrıca sosyal sorumluluk projelerine de destek veriyorum.
Aşk suretsizdir…
‘Aşk İçin Gelmişiz’ albümünün sırrı nedir?
Bu albüm, fikir olarak uzun zamandır kafamda vardı. Aşkın tanımı yok bence. Bu albüm aşkı nasıl mı anlatıyor? Fark etmişsinizdir albümün kapağında benim fotoğrafım yok. “Aşk suretsizdir” diyerek başlıyoruz bakmaya. Sevgililer Günü’nün ticari yanını bir kenara bırakırsak, bazı şeyleri hatırlamak için güzel bir gün. Dünyada şu an güzel olmayan birçok şey var. Savaşlar, acılar… Bunun temelinde sevgisizlik yatıyor ve birbirimizi anlayamıyoruz. Bir şeyler üretebilmek ve ortada bir problem varsa bunu çözebilmek önemli. Bunu aşabilmenin yolu sevmek, gerçekten sevmekten geçiyor…
Dinleyiciler sizi pop şarkıları ile tanıdı. Aşk İçin Gelmişiz farklı bir albüm. Bu değişimin sebebi nedir?
İlk albümümü çıkardığımdan beri çevremdekiler ilahiler olan bir albüm yapmamı istiyor. Ben erken olduğunu ve böyle bir çalışma yapmamın bundan sonra “İlahi mi söyleyecek? Tasavvuf musikisine mi kaydı” gibi birtakım sorulara yol açabileceğini düşünüyordum. Belli bir müzikal olgunluğa geldiğimi ve bu albümü yapmam gerektiğini düşündüm. Bu eserlerin birçoğu daha önce onlarca kişi tarafından seslendirildi, ama birçok kişiden çok olumlu mesaj aldım. “Defalarca dinlediğimiz şarkıları yeni anladık” dediler. Bunları duymak yetiyor bana da. Eserlerin altlarını çize çize seslendirmeye çalıştım. Gelen mesajlar da beni doğruluyor. Yaraya nasıl ilaç olunur önce kendime hatırlatmak, sonra da herkese hissettirmek istedim.
[quote font=”tahoma” color=”#0e455b”]
Çocuğum ‘babalı tren’e binmek istiyor
Pop albümlerinde şarkılar bir şekilde kendi yerlerini bulabiliyor. Öncelikle bu şekilde bir medya planlaması, medya satın alması ve açık hava tanıtımının sonuca etkisini görmek istedim. Tramvay, duraklar, metrobüsler, metrolar, televizyon, dijital ekranlar, havaalanları var. Aşk İçin Gelmişiz albümünü duymayan kalmasın istedim. Pop albümü olsaydı yine aynı şeyleri yapar mıydım, bilmiyorum gerçekten. Bu albümün maliyetini bir kenara bıraktım, işin içinden çıkar mıyız, çıkamaz mıyız önemsemiyorum. Bizim ufaklığı dedesi Kabataş’a götürüyor. 1,5 saat binecekleri tramvayı bekliyorlar. Bizimki tutturuyor illa ‘babalı tren’e (reklamımın olduğu) bineceğim diye. Çocuğum şu anda bir trenim olduğunu düşünüyor…
[/quote]
Tasavvuf musikisi farklı bir alan. Eminim eleştiriler de gelmiştir. Bununla ilgili ne söylemek istersiniz?
Bana göre bu şarkıların içindeki mesajlar çok önemli. Bu mesajları bir kişi bile anlasa yeterli olacaktır. Birilerini ya da bir şeyleri eleştirmek çok kolay. Bununla ilgili sevdiğim kısa bir hikaye var. Ressam yanından ayrılmak isteyen öğrencisine bir resim yapmasını, şehrin meydanına, yanında birkaç kırmızı kalemle bırakmasını, yanına bir not ile “Hatalı yerleri işaretleyin” demesini ister. Ertesi gün baktığında resmin her yeri çizilmiş çarpı atılmış haldedir. Aynı resmi bir daha yapar. Bu sefer yanına fırça bırakıp “Hatalı yerleri düzeltin” der. Bu sefer kimseden bir hareket olmaz. Yani demek istediğim sorun çıkarmak çok kolaydır. Önemli olan çözüme varabilmek, hataları düzeltebilmek.
İkinci klip yolda
Albümün ilk klibi internette milyonlarca tıklandı. Bu albüm için ikinci bir klip yapmayı düşünüyor musunuz?
İkinci bir klip düşünüyorum. Bunu belirlerken genel olarak verilerden yararlanıyoruz. Dinleyici hangi şarkıyı daha çok benimsemiş buna bakıyoruz. Bir yandan da albüme ismini veren Aşk İçin Gelmişiz şarkısının kliplenmesi gerekiyor, fakat ona uygun konsept bulamıyoruz. Bunun için senaryo yarışması bile yapabiliriz.
Sakin, ılımlı ve pozitif bir yanınız var. İnsanlarda “Mustafa Ceceli sinirlerini aldırdı” şeklinde bir algı var. Neye tepki gösterirsiniz?
“Sinirlenmiyorum” demek doğru olmaz, fakat bunun reaksiyonları her insanda farklı olur. Büyüdüğüm ortamda ailem ve çevremdekilerin bana kattıklarıyla bugünkü ben oldum. Sevgiyle ve saygıyla her şeyin çözüleceğine inanıyorum. Bir şiirde “Sabır et, Mevlam ne eylerse güzel eyler” diye müthiş bir dize var. Ben de hayatımda bunu uygulamaya çalışıyorum.
Ne zamandır böyle bakıyorsunuz?
2005 yılında Ahmet Hulusi’nin Tecelliyat kitabını okudum. Kitapta sabırla ilgili bir kısım var. “Sabır; insanın hoşlanmadığı bir hâl veya durumun zuhurunda, mecburen ona boyun eğerek, kabullenmesi demek değildir.” Bu kısım beni çok etkiledi ve o günden beri böyle bakmaya çalışıyorum dünyaya.