Deprem sonrası ortaya çıkan hasarların çok ciddi boyutta olduğunu söyleyen AcnTURK Sigorta Yönetim Kurulu Başkanı Murat Büyükçelebi, “Bunun sektöre ne kadarlık bir karşılığı çıkacağı çok net değil. Zor bir süreç ama sektör olarak bugünler için varız. Canları tekrar geri getirme imkânımız yok ama maddi kayıpları yerine koymak ve manevi anlamda yardımcı olabilmek için varız. Sigortacılık sektörü bunun için var” dedi.
Sigorta sektörü, yaşanan deprem felaketinin ardından şüphesiz en fazla mesai harcayan sektörlerin başında geliyor. Hasar tespitleri ve tazminlerin yanında birçok sigorta şirketi bölgeye ve bölge halkına destek olmak adına çeşitli aksiyonlar aldı ve almaya devam ediyor. Sigorta Ekranı’nda Damla Özafşar’a konuk olan AcnTURK Sigorta Yönetim Kurulu Başkanı Murat Büyükçelebi, hasar süreçlerinden reasürans alanına kadar birçok konu başlıkları hakkında önemli değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye’nin her bölgesinde deprem olma ihtimali olduğunu hatırlatan Büyükçelebi, “Temkinli olmakta fayda var. Ortaya çıkan hasar ve kayıplara baktığımızda 100-130 milyar dolardan bahsediliyor. Bunun sektöre ne kadarlık bir karşılığı çıkacağı çok net değil ama ciddi bir hasar tarafı olduğunu da ifade etmek lazım. Zor bir süreç ama sektör olarak biz bugünler için varız. Canları tekrar geri getirme imkânımız yok ama maddi kayıpları yerine koymak ve manevi anlamda yardımcı olabilmek için varız. Sigortacılığın ana faaliyet konusu bu” dedi.
Hasarlarımızın büyük çoğunluğunu ödedik
Depremin yaşandığı bölgeye çok fazla acentelik vermeyen ve bundan kaçınan sektör uygulamaları olduğunu söyleyen Büyükçelebi, “Bizim en güçlü olduğumuz bölgelerden biri Güney Anadolu Bölgesi. O tarafa olabildiğince acentelik vererek yayılmaya çalıştık. Depremin ardından bölgede hasar tespitleri konusunda sosyal medya üzerinden olabildiğince hızlı bir şekilde nerelere başvurabilecekleriyle ilgili bir bilgilendirme yaptık. Acentelerimiz zaten aktif bir şekilde işin içine girdiler. Ellerinden geldiğince bize hasarları ilettiler. Bize gelen DASK ihbarlarını bile DASK’a yönlendirme imkânına sahip olduk. Hızlı bir şekilde hasar ihbarlarını aldık ve tespitleri yapıp hasar ödemeleri gerçekleştirerek vatandaşlarımızı bu zor ortamda rahatlatmak için elimizden geleni yaptık. Bugüne kadar da hasarlarımızın büyük bir çoğunluğunu ödedik. Henüz tarafımıza iletilmemiş olan hasarları da tahmin edip onların da rezervlerini ayırarak kendi tarafımızda neredeyse yüzde 99 olarak bir hazırlık yaptık” değerlendirmesinde bulundu.
Ödeme güçlüğü çekme ihtimalimiz yok
Programda reasürans anlaşmaları hakkında da bilgiler veren Büyükçelebi, çok sağlam anlaşmalar yaptıklarını aktararak, “Üstümüzde tuttuğumuz riskler çok düşük riskler. Bu anlamda ödeme güçlüğü çekme imkânımız yok. Zaten birçoğunu ödedik. Kasamız da gerekli doluluğa sahip, fazlasıyla ödeyebilecek noktadayız. Biz buradan güçlü çıktık. Sektörün de bu konuda iyi bir sınav vereceğini düşünüyorum çünkü bu tip korumaları almamak sigortacılığın içinde olamayacak bir şey. Şirket olarak hem sermaye yapısı çok kuvvetli olan hem de çok dikkatli giden bir şirketiz. Yeni kurulmuş bir şirket olmamıza rağmen 31 Mart itibariyle sanırım ufak da olsa bir kâr açıklama durumumuz olabilir” ifadelerini kullandı.
Bölgede kasko tarafında ciddi bir üretim almaya devam ediyoruz
Deprem bölgesinde özellikle Hatay, İskenderun, Adıyaman ve Maraş’ta ticari ve günlük hayat kısmında çok büyük problemler olduğunu dile getiren Büyükçelebi, şunları söyledi: “Adana, Gaziantep, Diyarbakır ve Şanlıurfa’da ticari olarak çok anormal bir problem yok. Genelde sigorta şirketlerinin refleksi, hasar gerçekleştikten sonra o bölgeyi koruma altına alıp ekranları kapatmak üzerine kurulu. Bu saydığım illerin kapatılması normal çünkü depremin etkileri devam ediyor. Biz başından beri kontrollü olarak ekranları açmayı sürdürdük. Kasko tarafında bölgede ciddi bir üretim almaya devam ediyoruz. Sadece birtakım güvenlik kontrolleri yapıyoruz. Konut ve iş yerlerinde de binanın güvenli olup olmadığına ve hasar durumuna bakıyoruz. Biz ekranlarımıza olabildiğince açık tutup birtakım otorizasyon yöntemleri ve güvenlik önlemleriyle kontrollü gitmeye çalışıyoruz. Meslektaşlarımızı ve vatandaşlarımızı rahat ettirmek için elimizden geleni yapıyoruz” diye konuştu.
Tüm acentelerin üye olacağı bir vakıf kurulmalı
Tüm acentelerin üye olacağı bir vakıf kurulması ve burada hayat sigortasından ferdi kazaya kadar bir takım maddi imkanlarla gelir kayıplarını önlenmesiyle ilgili harekete geçmek için geçmişte çok çaba sarf ettiklerini söyleyen Büyükçelebi, “Meslektaşlarımız maalesef bu konulara uzak. İşin içine ancak ihtiyaç olduğu zaman giriyorlar. Devletin de bu kadar konunun içine girmesini gerektirecek bir durum yok. Bu kadar afet yaşayan bir memleketin sigortalılık oranının bu kadar düşük olması kabul edilemez. Sosyal devlet uygulaması kapsamında herhangi bir hasar durumunda vatandaşın yanında olunuyor ama devlete yük olmayacak birtakım yöntemler de var. Sigorta yaptırmanın önemini, bilinci arttırmayı neden başaramadığımızı anlamıyorum. Bunlar çok zor şeyler değil. Biraz çaba sarf etmek gerekiyor. TSB‘nin üzerine çok fazla şey düşüyor. Bilinci ve sigortalık oranını arttırmadığımız sürece biz bunları konuşmaya devam edeceğiz. Acente ne kadar güçlü olduğunun farkında değil. Gücünün farkında olmadığı için kendi başına çözebileceği birçok konu varken bunları yerine getiremiyor. Vakıf kısmı çok önemli ve rahatlıkla yapılabilir” dedi.
Sigorta doğru kanallarla yapılmalı
Sigortacılığın danışmanlık gerektiren bir iş olduğunun altını çizen Büyükçelebi, şöyle devam etti: “Bu iş bilgi ve tecrübe gerektiren bir iş. Vatandaşlarımız bu işin uzmanı olan dağıtım kanalı acente dışında bir yapıyı kullanmasınlar. Bankadan poliçe yapmasınlar. Yapıyorlarsa da burada seçme özgürlüklerinin olduğunu kendilerine hatırlatmak isterim. Bireysel kredilere bağlı bir yönetmelik var zaten. Orada bir baskılama olduğu için vatandaş poliçeyi özgürce seçemiyor. Yaptırdıktan sonra otuz gün içinde poliçeyi iptal ettirme ve doğru bir poliçeyi getirip verme imkânı var. Ayrıca yaşadıkları mağduriyetlerle ilgili olarak hukuki süreçleri başlatabilirler. Bankalardaki sigortalarda kredi tutarı kadar teminat bedeli belirlemekten tutun da binayı sigortalayıp eşyaları sigortalamamaya kadar çok büyük yanlışlar var ve bu nedenle çok büyük mağduriyetler yaşanıyor. Biz yıllardır bankaların sigortacılık yapmamasını, yapacaklarsa da bazı zorunlu ürünlerin dışında bir ürün satmamaları gerektiğini özellikle ifade ediyoruz. İş yeri, sanayi, ticaret ve konut sigortalarında ciddi problemler var. Hayat sigortalarında bile bir takım sıkıntılar oluyor. Onun için ya acentelerin dışında başka bir yapıyla çalışmayacaklar ya da aldıkları ürünleri hem teminatları hem de teminat bedelleri açısından sorgulayacaklar. Vatandaşımızı bu konuda ancak uyarabiliyoruz. Bunlar sigortacılığa olan güveni sarsan işlemler. Burada DASK’taki metrekarelerin düşük girilmesi gibi maddi kaygılardan kaynaklanan birtakım problemler de var. Doğru metrekarelerin girilmesiyle alakalı bir çalışma olmak durumunda çünkü elektrik veya su aboneliğinde küçük metrekarelerle bu işi yapmaya çalışıyorlar. 250 metrekare eve 50 metrekareden DASK yapıldığında 600 bin yerine 150 bin lira tazminat alıyor. Bu mağduriyetler de sigorta sektörüne olan güveni azaltıyor. Bizim üstümüze düşen çok fazla konu var, çok fazla şeyi değiştirmek gerekiyor.”
Kapsamı azaltıp poliçe yapmak doğru değil
Birtakım yayın organlarında kasko rakamlarının yüksek olmasından dolayı teminatların çıkartılabileceği, düşürülebileceği, böylece fiyatların daha uygun olabileceğine dair yayınlar yapıldığını hatırlatan Büyükçelebi, “Kapsamı daraltıp primleri düşürerek poliçe yapılabileceği ifadeleri çok yanlış. Bu haberleri okuyan vatandaşlar deprem teminatını çıkartarak poliçe aldılar. Şimdi bunun zararını kim karşılayacak? Sigorta, içinden birtakım şeylerin çıkartılıp da primlerin düşürülebileceği bir yapı değil. Ekonomik olanları bulma şansımız var. Olabildiğince dikkatli olmak lazım. Bizim acentelerimizin de bu konuda maddi kaybı düşünmeden vatandaşlarımızı doğru yönlendirmeleri ve iyi danışmanlık vermeleri gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Daha iyi bir noktaya gelebilmek yatırımlara devam
AcnTURK Sigorta hakkında da bilgiler veren Büyükçelebi, “Olabildiğince iyi ürünler çıkartmaya çalışıyoruz. Meslektaşlarımıza, acentelerimize çok ciddi bir gelir sağlamaya çalışıyoruz. Yeni bölgeler kurmaya devam ediyoruz. Yakında fiziki olarak Akdeniz Bölge’yi kuruyoruz. Marmara Bölge kuruluyor, İstanbul’da da Avrupa ve Anadolu olmak üzere iki tane yapı kuruyoruz. Yatırımlar yapmaya devam ediyoruz. Orada ciddi bir hareketlenme var. Meslektaşlarımızın gelirlerini arttırabilecek imkânlar var. Birtakım sürprizlerimiz var. Yeni yerimizle ilgili birtakım değişiklikler var. Mayıs ayında oradan canlı olarak yayın yapmayı arzu ediyoruz. Haziran ayı gibi birkaç tane yeni ürün getiriyoruz. Çok ciddi bir acente sayısına ulaştık ama daha da fazlasını hedefliyoruz. Tam bir acente şirketiyiz. Yeni ve hiç yapılmamışları yapmaya çalışan bir sigorta şirketi olarak büyümeye devam ediyoruz. Acentelerimizle birlikte bunu başaracağımızı ve daha ileriye gideceğimizi rahatlıkla ifade edebilirim. Daha iyi bir noktaya gitmek için elimizden geleni yapıyoruz” dedi.
Yayının tamamı Sigorta Ekranı’nda…