Merhaba değerli okuyucularımız,
Sektör temsilcileri tavan tarife çıktığından beri gerek bürokratlara, gerekse kamuoyuna bir an önce serbest tarifeye geçilmesi gerektiğini söylüyorlar.
Bürokratlarımız da tavan ilk açıklandığında uygulamanın yıl sonuna kadar geçerli olacağını, bir sonraki açıklamada ”serbest tarifeden yana”olduklarını ama sektöre güvenmedikleri için yıl sonunda ‘duruma göre’ tekrar değerlendirme yapacaklarını söylediler.
Havuzun başlamasıyla birlikte yine “serbest tarifeden yana” olduklarını ama tavan tarife ve havuz sisteminin oturduğunu belirttiler. En son olarak da tavan tarifenin bir kaç yıl kalkmasını mümkün görmediklerini söylediler. (Tenceredeki kurbağayı ısıtma hikayesi aklıma geldi.)
Yani serbest tarifeye dönülmesiyle ilgili sektöre şunu ifade ettiler: “Çok beklersiniz!” Nokta. Peki neden? Sayalım:
- Sigortadan sorumlu en üst düzey bürokratlar sektöre hiç güvenmediklerini, serbest tarifeye geçildiği an fiyatların tekrar fırlayarak tüketicide memnuniyetsizlik yaratacağını düşünüyorlar.
- Hazine bürokratları, Türkiye Sigorta Birliği’nin de konuya yaklaşımını yetersiz ve çelişkili görüyor. Birliğin ayrı, sigorta genel müdürlerin ayrı konuştuğunu belirtiyor.
- 2019’da iki tane seçim var. Seçime giden süreçte vatandaşı kızdıracak hiç bir aksiyon alınması mümkün görünmüyor.
Yukarıdaki bahsettiğimiz sebeplerden ötürü sektör trafik sigortasında bir kaç yıl daha elindekiyle yetinmek durumunda. Sektör zarar etse de kaale alınmayacak; zira sektöre en başta kendi bürokratları inanmıyor. Sektöre zarar da ettirilmeyecek zaten.
Nasıl mı? Şöyle:
- Kurulan havuz sistemi sayesinde, trafik branşının toplam sonucu değişmese de şirket bazlı yoğunlaşmalar (ve riskler) ortadan kaldırılmış oldu. Ayrıca havuza bir miktar fiyat iyileştirmesi yapılarak bir parmak da bal çalındı.
- 2016’da ilk çıktığında isteğe bağlı olan muallak iskontosu zorunlu hale getirilerek şirketlere kağıt üzerinde 2 milyar TL civarında kâr yazdırıldı.
- Bu arada trafikten ötürü sermaye yeterlilik problemi çıkmasın diye, sermaye yeterlilik hesaplaması yüzde 25 civarında ‘gevşetildi’.
Bunlara ek olarak bir şey daha oldu. Denetleme Kurumu, bir çok şirkete (belki de hepsine) karşılıklarla ilgili denetleme yapmaya başladı. Bu demek oluyor ki; şirketlerin raporlanmış ve raporlanmamış muallak hasar rezervleri elden geçirilecek. Sonucu gerçekten merak ediyorum, zira Denetleme Kurumu varolan rezerv seviyesini düşük bulurken düzenleyici taraf yüksek buluyor.
Son olarak da iki yıl önce aktüerlere verilen ‘model yorumlama’ hakkının da geri alınabileceği duyumları geliyor. Anlaşılan bürokratlarımız, aktüerlere de karşılıkları çok arttırdıkları için biraz kızmış görünüyor.
Birliğin yapacağı çok iş var, en başta Hazine’nin sektöre güven katsayısını artırmak gibi.
Bu aylık da bu kadar, kalın sağlıcakla.
