Merhaba değerli Kontra Sigortacı okuyucuları,
Son derece acı bir şekilde girdiğimiz yeni yılın, milletimize sağlık ve mutluluk getirmesi dileğiyle başlamış olalım yazımıza.
Önceki yazılarımızda bahsettiğimiz üzere, 2016 yılı, trafik sigortaları ve otomatik katılım sistemi sayesinde sigortanın en çok tartışıldığı yıl olarak tarihe geçmiştir herhalde. Yılsonu tabloları henüz yayınlanmamış olsa da bir önceki yıla göre daha iyi bir yıl geçirdiğimizi rahatlıkla söyleyebiliriz.
Yeni yıla da, kendi dinamiklerimiz açısından stabil biçimde girdik derken, Ankara’dan sürpriz bir haber geldi. Görevini vekaleten yürüten Sigortacılık Genel Müdürü, yardımcılık görevine geri dönerken, yerine bir başka yardımcı vekaleten atanmış oldu. Yani sektörümüz yeni yıla yeni kaptanla başlamış oluyor.
Eski kaptanın trafik sigortalarında emeği çok
Eski görevine dönen kaptanın gerek tarzı, gerekse bazı uygulamalarının çok tartışıldığını biliyoruz. Ama hakkını teslim etmek gerekir ki sektör tarihinin en zorlu döneminde görev alan eski kaptanımız, trafik sigorta problemini çözmek için elinden geleni yapmaya gayret etti. Bu kadar çok değişkenin olduğu bu problemi çözebilmek kolay bir iş değildi zaten ve tamamen çözüldüğünü söylemek için de oldukça erken. Ama en azından çözülme trendine girmiş olmasında bile kendisinin emeği çoktur.
Yeni kaptanımıza da bu vesile ile başarı dileklerimizi iletmiş olalım. Kendisi uzun yıllardır Hazine’de görev yapan, başarılı bir bürokrat ve başarılarının artarak devam etmesini diliyoruz hep birlikte.
Yeni kaptanı bekleyen sorunlar…
Kendisinin görev yapacağı dönem göreceli olarak bir önceki döneme göre daha sakin gibi. En azından trafik fiyatı kargaşası bir nebze duruldu, otomatik katılım öyle böyle başladı. Ama hala yeni kaptanın ilgilenmesi gereken sorunlar var.
Sektörün motor sigortalarına olan bağımlılığı en önemli problemlerden biri. Burada motor dışı branşların geliştirilmesiyle ilgili bir strateji oluşturmak ve hayata geçirmeye başlamak gerekiyor. Aynı şekilde hayat sigortalarının geliştirilmesi için de bir eylem planı gerekiyor.
Bunların dışında AB müktesebatına uyum çerçevesinde Solvency II rejimine geçişin sağlıklı bir plan çerçevesinde sağlanması da konu başlıklarından bir tanesi.
Yukarıdaki sorunların hepsi orta ve uzun vadeli stratejiler gerektiriyor. Sektörle Hazine’nin yakın diyalogu ve çalışması bu durumda kritik önem arz ediyor.
Eski kaptan döneminde hiç değilse daha önceki dönemde duyduğumuz Birlik-Hazine tartışmalarını duymadık. Bu da iyi bir şey, umarız ilişkiler yeni kaptanla daha da iyi olur.
Zira o tartışmalardan zararlı çıkan hep sektör olmuştu, devlet değil.
Kalın sağlıcakla…