SigortaMedya Genel Yayın Yönetmeni Can Kantar’ın sabah.com.tr’de yayınlanan makalesinde son günlerde sigorta sektöründe çok tartışılan; Zorunlu Trafik Sigortası’na getirilmek istenen sabit fiyat uygulamasını konu etti. Kantar’ın “Kim Trafik Sigortası’na zam yapılsın ister!” başlıklı makalesi şöyle…
Güzel bir soru. Bir tüketici olarak ben istemem. Kamu yararını gözeten hiç kimsenin de Zorunlu Trafik Sigortası’na zam yapılmasını isteyeceğini zannetmiyorum. Üstelik COVID-19 nedeniyle sıkıntı yaşadığımız şu günlerde. Öncelikle şunu belirtmeliyim. Zorunlu Trafik Sigortası isminden de belli olduğu gibi ‘Zorunlu’ bir sigorta. Teminatları Devlet belirliyor. Bu sigorta ile araçların diğer araca vereceği zararlar karşılanıyor. Bu sigortanın satışını ise sigorta şirketleri yapıyor.
Geçmiş dönemde serbest piyasa koşulları tam uygulandığında çeşitli sorunlar yaşandı. Bu nedenle Tavan fiyat uygulaması getirildi. Bu seferde her yaptığı poliçeden daha poliçeyi yaptığı anda yüzde 10-15 zarar edeceğini bilen sigorta şirketleri poliçe kesmemek için ayak sürüdü. Bu defa da sigorta yaptırılamaz oldu. Sonra Devlet tarafı dedi ki; “Biz bu riskli, yani sürekli kaza yapan sigortalıları bir Havuzda toplayalım ve bu riski sigorta şirketleri arasında paylaştıralım. Ama Havuz dışında bir tavan fiyat olsun, eski uçuk fiyatlar sigorta şirketleri tarafından istenmesin.”
Devletimiz tüm bu düzenlemeleri KAMU YARARI‘nı gözeterek yaptı. Yani sigortalılar ‘yüksek fiyatlara Trafik Sigortası almasın’ diye buna bir TAVAN fiyat getirdi. Ve “TABAN” da serbest bıraktı ki vatandaş daha ucuza sigorta alabilsin. Bu arada bazı şirketler Devletimizin izin verdiği Tavan fiyat üzerinden Trafik Sigortası kesmeye devam etti. Fakat bu arada geçmişten Trafik Sigortası’nda mali yükümlülükleri olmayan bazı sigorta şirketleri TAVAN Fiyatın altında Trafik Sigortası satmaya başladılar. Tüketicilerin bir kısmı bu şirketleri tercih etti. Büyük bir çoğunluğu da 100-200 TL farka bakmaksızın, bildikleri eski şirketlerinden satın almaya devam ettiler. Bazı tüketiciler ise en uygun fiyatı bulabilmek için acentelerden fiyat araştırması yapmasını istediler. Bu acenteler için oldukça yorucu bir iş. Hatta fiyat araştıracak eleman bile istihdam etmeye başladılar.
Tüketiciyi öyle değil böyle mağdur edelim
Sonra ne oldu dersiniz? Acente temsilcilerinin en üst kurumunu temsilen TOBB SAİK Başkanı, Sayın Bakanlara yazı yazdı ve dedi ki: “Efendim sigorta şirketlerinin bazıları tavan fiyatın altında fiyatla Zorunlu Trafik Sigortası satıyor! Bu şirketler finansal ihtiyaçları için bunu yapıyorlar. Allah Korusun batabilirler. Tüketiciler mağdur olabilir.” Yani Sayın Başkanın söylemek istediklerinin mealini ben size söyleyeyim. “Ucuza satan sigorta şirketleri batabilir ve tüketiciler mağdur olabilir. Biz Trafik Sigortalarını sigorta şirketlerinin ucuz satmaması için Sabit fiyata geçelim. (Ucuza satılamayacak bir sistem yani) Sigortalıları öyle olmasa da böyle biran evvel pahalı sigorta satarak MAĞDUR EDELİM.” Bana göre söylediklerinin meali bu.
Tam burada şunu eklemekte de fayda var. Sigorta sisteminde ‘Güvence Hesabı’ diye bir kurum var. Sigorta şirketleri her kestikleri poliçeden bir kısmını burada fon oluşturarak ileride tüketicilerin mağdur olmaması için önlem alıyor. Nitekim yakın geçmişte iki şirkete el konulmuş, tüm sigortalıların tazminatları ödenmişti. Bu sayede hiç bir tüketici de mağduriyet yaşamamıştı. Burada mağdur olan fonları yaratan, işlerini doğru yapan sigorta şirketleri ve içeride komisyonları kalan acentelerdir. Bu iki şirket Hazine’nin denetimi altında olmasına rağmen gözlerimizin önünde batmıştır. Şimdi böyle bir ihtimal karşılığında SABİT FİYAT’a geçilmesi isteniyor.
Ben de diyorum ki bugün ucuza sigorta yapan şirketler zaten Hazine tarafından Online finansal verileri izleniyor. O yeterli görülmüyorsa bir Denetim elemanı göndererek fiziki denetim de yaptırılabilir. Şirketin sermaye yeterliliğinde bir eksiklik görülürse şirketten sermaye koyması istenebilir. Koyamıyorsa batmadan şirkete el koyarak, yüzdürülebilir. Taahhütleri bittiğinde de iflası gerçekleştirilebilir. Şayet hesaplarında bir açık yoksa, tazminatlarını da ödeyebiliyorsa şirkete neden müdahale edesiniz ki? Bunun için sigortacılıkta sistem değiştirilir mi? “Hazine’de Denetim elemanları ne iş yapar?” Denilmez mi? Elbet yapılıyordur da. O ayrı bir konu.
Tüketicinin seçme hakkı elinden alınmamalı
Devletimiz bu gibi basit çözümü uygulamayarak acentelerimiz çok yoruluyor diye ‘SABİT FİYAT‘a geçip tüketicinin böyle bir zamanda Trafik sigortasını daha pahalı satın almasına izin vereceğini zannetmiyorum. Tüketicinin sigorta poliçesini ve şirketi seçme hakkı elinden alınmamalı. SABİT FİYAT olduğunda şu andaki Tavan fiyatın altına bir SABİT FİYAT ile satılması düşünülüyorsa o zaman tüm şirketlerin finansallarının etkilenmesi sonucunu doğurur ki o da piyasa tekrar sigorta poliçesinin bulunamaması demektir.
Sigorta şirketlerinin neredeyse tamamına yakını SERBEST FİYAT olmasından yana, yani tüketicinin sigorta şirketini seçme ve ucuza satın alması tarafında görüş bildirdiğini biliyorum. Sigorta Brokerleri de serbest fiyattan yana… Bu arada sigortamedya.com.tr sitesinde sektör içerisinde yapılan ankette 3000’e yakın oy kullanıldı. Anketteki ‘Acenteler bundan nasıl etkilenir?” sorusuna verilen cevapların yüzde 62’si ‘Olumsuz etkilenir’, yüzde 34’ü ‘Olumlu etkilenir’, yüzde 5’i ise ‘fark etmez’ oldu. SABİT FİYAT olsun diyen ise TOBB Sigorta Acenteleri İcra Komitesi (SAİK)’e rağmen acentelerin arasında dahi bu konuda ciddi bir mutabakat olmadığı gibi ‘olumsuz etkilenir’ diyenlerin oyları diğer görüşleri ikiye katlamış durumda.
Bu kararlar alınırken Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Berat Albayrak ve konuyu takip ettiğini duyduğum Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Sayın Bülent Aksu‘nun ve Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Dr. Nureddin Nebati’nin de daha hassasiyetle yaklaşacaklarını umuyorum. Bu konudaki gelişmeleri takip eden Tüketici derneklerinin de daha duyarlı olmasını bekliyorum. ‘SABİT FİYAT, KAMU YARARINA DEĞİLDİR. SABİT FİYAT TÜKETİCİ TRAFİK SİGORTASINI DAHA PAHALIYA SATIN ALACAK’ DEMEKTİR!
Zaten sigorta bilincinin ve satın alma gücünün yerlerde süründüğü ülkemizde, sigorta sektörünün her hangi bir aktörünün bir diğeri hakkında “pahalı sigorta satarak MAĞDUR EDELİM.” diye düşündüğünü iddia etmesi sektöre vurulabilecek en büyük darbedir!
Prim üzerinden rekabet hele ki Trafik sigortası primi üzerinden rekabet, ne sektöre ne de tüketiciye hiç bir fayda getirmedi ve getirmeyecektir.
Bir kaç gündür bir kaç yazı okudum. Serbest tarife ile tüketicinin uygun prime ulaşabileceğine dair.
Ben de iddia ediyorum ki, hiç bir zaman serbest tarifeye geçilmemiş olsaydı. Her yıl ocak ayında hazine müsteşarlığı prim açıklayarak devam etmiş olsaydı primler hiç bir zaman bu seviyelere çıkmamış olacaktı.
Son olarak Sn. Kantar ın tüm bu yazısına göre, Brokerlar, Sigorta Şirketleri, Acentelerin bir kısmı (her nedense %62 ye 34 ü mutakabat yok diye değerlendirmiş ki BENCE o 34 bayilik sistemi ile çalışan, çoklu acentelerden oluşan yani birer broker gibi çalışarak sigortacılığı sadece ucuz fiyat vererek satış yapmak sananlardır), sadece tüketicinin uygun fiyata ulaşmasını düşünerek!!!! serbest tarifeden yana iken, sadece ürettikleri primin komisyonu ile geçinen Acenteleri temsil eden komite nasıl oluyorsa tüketiciyi mağdur etmekten yana!
Ben arabamı sürerken gayet dikkatli olmaya gayret ediyorken dikkatsiz olanların paralarını da diggorta ücretimden karşılanmasını hukuken ve dönen asla uygun görmüyorum. Bu nedenle sigorta sisteminin değiştirilmesini öneriyorum. Şöyle olabilir. Kısım kısım yani ücrete göre para yatırılması uygun olur. Örneğin sigorta poliçesi yani ücreti 700 TL ise ben bunu 200 TL ödemek istiyorum olası bir kazada da aynı oranda karşılanmasını istiyorum Hatta ödeme de yapmamış olabilirim çünkü dikkatli olmaya gayret ediyorum olası kaza masrafinida kendim karsilsyabilirim. Bu uygulama kazalarında azaltacaktır diye düşünüyorum. Bu sigorta kamhurundan bu milleti kurtarın.