Geçmiş yıllarda hasar kayıtlarının tutulmaması nedeniyle Zorunlu Trafik Sigortası poliçeleri 4’üncü basamaktan kesilmiş. Bu durumun kimi sigortalının fazla prim ödemesine sebep olduğu kimine de avantaj sağladığı ortada. Hazine böyle bir durum oluştuğunu fark edince çalışma yaparak alınan fazla primlerin hak sahiplerine ödenmesine karar verdi. Hazine, her zaman tüketicinin haklarını savunma ilkesi doğrultusunda kararını veriyor. Geçmişte yapılan bu yanlışlıklar dolayısıyla sigorta şirketlerinin mağduriyeti olan bölümüne bir yaptırım var mı bilmiyorum. Fakat görünen, para sigorta şirketinden gitmişse sorun yok!
Trafik sigortası primlerinde son yıllarda yaşanan fiyat artışı gündemi sürekli meşgul ediyor. Sürekli açıklamalar yapılıyor ve trafik sigortası primlerinin düşürülmesi bekleniyor. Bu konuda hükümetin kanun çıkararak sigorta şirketlerinin eline rahatlattığı söylenebilir. Fakat geçmişten günümüze o kadar büyük bir zarar söz konusu ki sigorta şirketleri fiyatları pek geri çekemiyor. Özetle, geçmişte hem mevzuat nedeniyle hem de sigorta şirketlerinin fiyat rekabetinden doğan zararlarının cezasını şimdi iyi-kötü sürücü ayırımı yapmadan tüm sigortalılar çekiyor ne yazık ki.
Tüm acenteler kilitlendi
Prim iadelerinin yapılacağı haberi gazetede yayımlanınca herkes acentelere koşmuş. Acente dostlarım geçen gün beni aradı. Bir tanesi ‘Can Bey, iş yapamaz olduk. Haberi okuyan, anlayan, anlamayan herkes bize koştu. Haberin sonunda bu acenteler kanalıyla yapılmayacağı belirtilmiş olsa bile sigortalılarımız gazetedeki haberin Türkçe mealini öğrenmek için ya geldiler ya da telefonlarla aramaya başladı. İşi gücü bırakıp teker teker müşteriye konuyu izah etmek zorunda kaldık. Resmen Türkiye genelinde tüm acenteler kilitlendi’ dedi.
Acente hem Hazine hem şirket hem banka…
Yazının içerisinde belirtildiği gibi sigortalılar, Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi’nden TC kimlik bilgileri ile kendi poliçelerini araştırıp iade şartlarına uygun olup olmadığı öğrenebilecek. Ama sigortalıların bunun yerine acentelerine sormayı yani işin kolayını tercih ettiklerini anlıyoruz. Evet, sigortalıların gözünde ‘acente’ aynı zamanda Hazine, aynı zamanda sigorta şirketi, aynı zamanda banka… Yapacak bir şey yok.
Konunun tabii ki haber değeri var ama yazının girişine sigortalıların zamlardan doğan farkın ödeneceğini anlayabileceği ihtimaline karşılık bir vurgu yapılamaz mıydı? Kamuoyunun bu haberi duyduğunda ilk aklına gelecek konunun bu olacağı düşünülemez mi? Eş zamanlı olarak TSB de gazetelere ilanlar vererek çok yalın ve yanlış anlamaları önleyecek bir üslup ile bunu kamuoyuna duyuramaz mıydı?
Özetle, acenteler bu konuda çok muzdarip olmuşlar. Tüm vakitleri işi, gücü bırakıp sigortalılara konuyu izah etmekle geçmiş.
