3 Kasım 2024, Pazar
spot_img

Sigorta Haftası’ndan ÇOOOK AYDINLANDIK!

KANTARIN TOPUZU

Can KANTAR

Bir Sigorta Haftası’nı daha kutluyoruz. Kutlanmaya başlandığından bu yana “Kendimiz çalıyor, kendimiz oynuyoruz” diye eleştiriyordum. Birkaç yıldır yazılarımda bu toplantılara hiç olmazsa tüketici dernek temsilcilerinin de katılarak Hafta’yı anlamlı kılalım teklifinde bulunuyordum. Nihayet bu sene tüketici dernek temsilcileri toplantıya davet edilmişler. Bence de çok güzel bir olaydı. Çünkü biz kendi aramızda konuşurken sektörü kıyasıya eleştirenler sektör hakkında bilgilendi diye düşünüyorum.

Sigorta Haftası ile ilgili bir diğer eleştirim, her seneki gibi bu kutlama ve etkinliğin acentelere ihale edilmiş olması yönünde. Şirketler ne yazık ki bu haftada kendi aralarında sempozyum düzenlemek dışında bir etkinlik planlamamakta ısrarlılar. Ama biliyorum ki TSB Genel Sekreteri Mehmet Akif Eroğlu’nun gelecek sene ile ilgili şimdiden planları var. Bununla ilgili bir komite kurup,  gelecek seneki etkinlikler için şimdiden çalışmak gerekiyor. En azından bu haftayı kutlamak için çırpınan acente derneklerine biraz olsun da destek olunur diye düşünüyorum.

Panel konusunun ‘trafik’ olması şaşırtmadı

Sigorta Haftası’nda bir sempozyum düzenleyip konusunun “Trafik Sigortaları” olmaması beni şaşırtırdı. Panellere tüketici derneklerinin davet edilmesinin yanı sıra sektörün duayeni Recai Dalaş’ın bir panelde konuşmacı olması beni çok keyiflendirdi. Her ne kadar oldu bittiye getirilerek panalistler arasına ismi yazılmış olduğu iddia edilse de Dalaş’ın çok önemli görüşlerini bizimle paylaştığını söyleyebilirim. Serhat Süreyya Çetin her zamanki akıcı, sıra dışı görüşleri ile bence panele büyük katkı yaptı. Uzun zamandır böyle panellere katılmak bir yana röportaj istemeyen bir yönetici olarak Bülent Somuncu’nun sunumu da ilginç geldi bana. Hele hele eksperlere destek veren çıkışı ile eksperlerin gönlünü bir kez daha çaldı diyebilirim.

Serdar Gül’den büyük salvo

Serdar Gül’e ayrı bir parentez açmak isterim. Gül’ün geçtiğimiz ay içerisinde acenteler toplantısında yaptığı konuşma ile belki de ‘yılın en çok konuşulan genel müdürü olacağını’ şimdiden söyleyebilirim. Söyledim yine söyleyeyim: Gül, birçok şirket yöneticisinin içinden geçirdiği şeyleri büyük cesaret ile yüksek sesle söyleyebildi. Bu toplantıda konunun dönüp dolaşıp buraya geleceğini herkes biliyordu. Acente ve eksper STK yöneticileri salonda hazır bekliyordu. Belki de herkes Gül’ün geri adım atacağını düşündü. Bana toplantı sonrası KKTC’de “Sözlerimin arkasındayım. Yeter ki beni doğru okusunlar ve anlasınlar” demişti. Nitekim sempozyumda da sözlerinin arkasında olduğuna vurgu yaparken konuyu daha da açıklığa kavuşturdu. Ve ekledi “Bu benim kişisel görüşlerim”. Gül açısından bu toplantıya katılmak da böyle bir kaos sonrası büyük cesaretti. Bunu öyle okumak gerekmez mi? Ama şunu belirtmeliyim ki çok sıkıştırılacağı düşünülürken Serdar Gül, SAİK Başkanı Hüseyin Kasap ile yaptığı telefon görüşmesinde “TÜSAF’ı bunlara bırakmam büyük hataydı” sözlerini salonla paylaşınca karşı tarafın söyleyecek bir şeyi kalmadı. Gül’ün “Eksper fiyatlarını yüksek bulan derneğiniz var” demesi de eksperleri şaşırttı. Bana sorarsanız, Gül büyük bir salvo yaptı; Kasap, Gül’ü sıkıştırayım derken, kendi töhmet altında kaldı. Bunu söylediği için Serdar Gül’ü eleştirenler olabilir. Savaş başlayınca kuralı olmaz. Bu özel bir görüşme ise kim, kimi neden aradığını sorarım. Özel görüşme değilse bir genel müdür ile acentelerin temsilcisi iş konusunda görüştülerse bu özel değildir ve bal gibi paylaşılabilir. Sonunda salonda ne eksperlerin maliyeti, ne poliçelere acente komisyonlarının yazılması konuşulmaya devam etti. Bir yanda SAİK Başkanı’nın TÜSAF hakkında söylediği sözler ve kapıdaki kriz, diğer tarafta ise “Eksperlik ücretlerini yüksek” diyen derneği bulmak akıllarda kaldı. Bu bir polemik ise Serdar Gül buradan galip ayrıldı denilebilir. Taktik yabancı değil. Birbirine düşür, kendi aralarında uğraşsın dursunlar. Nitekim sonuç da öyle oldu. Ne Yalçın Kaya o derneğin ismini söyleyebildi ne de Hüseyin Kasap “Ben böyle bir şey söylemedim” diyemedi.

SigortaMedya farkını ortaya koydu

SigortaMedya’ya gelince… Sempozyumda sigortacılarn dışında en çok konuşulan kişi ben olmuşumdur. Her kesimden eleştiri alabiliyorsam, işimi doğru yapıyor sayıyorum. Sektördeki katalog&broşür dergi çıkaran sözde sektör dergileri yanında, en azından bir yayın kuruluşu farkındalığını yarattığımıza sevindim. Bütün bunların bana ve yayın kuruluşuma bir faydası yok, iletişim kanalları açtığımız için faydası sektöre. Özellikle Serdar Gül’ün duruşu bizim için önemli. Salondaki takılmalar haricinde şahsıma en ufak bir eleştirisi olmadı. Ben kendi adıma Serdar Gül’ün işime saygı gösterdiğini düşündüm. “Bu durumdan memnun musun?” diye sorarsanız, evet. Benim amacım sektörde bazı konuların yüksek sesle dile getirilip tartışılmasını sağlamaktı, bu sebeple mutluyum. Bir de sektörün en çok takip edilen gazetecisi ve yayın grubu olduğumuz için mutluyum. Çünkü gördüğüm her kesim cebine konuşuyor. Sigortacılar da, acenteler de, eksperler de… Bunlara hiç olmazsa tartışma fırsatı yarattığım için sevinçliyim. Bir önceki yazımda da belirttiğim gibi “İletişim, hem de ACİL”. Nedeni basit, sorunları tartışmadan çözemeyeceğiz… Bir de bence en önemli taraflardan biri unutulup gitmesin diye tekrar etmekte fayda var. Serdar Gül, “Benimle uğraşıp, olası varsayımlara (poliçe üstüne prim yazmak gibi) takılmak yerine, acente STK yöneticileri portföy mülkiyet hakkı, korsan yazılımlar, iş paylaşımı gibi işini direkt etkileyen konulara kafa yormalı” diye de ekledi.

Dr. Genç dersini iyi çalışmış ama…

Son olarak Hazine Müsteşar Yardımcısı Dr. Ahmet Genç’in verdiği bilgilere ve yaptığı sunuma değinmeden edemeyeceğim. Genç, sempozyumda akademisyen kimliği ile sadece kendi mesaisinden ve sektördeki emeği ve tecrübesine dayanarak ortalama prim simülasyonu yaptı. Şu anda sektörde en kötü senaryosundan bile yüzde 10 üzerinde fiyat uygulanıyor. Fakat bu sunumu kimse ile paylaşmadığı için karşı bir argüman sunulamadı kendisine. Hazine Müsteşar Yardımcısı Dr. Ahmet Genç’in sektörde şirketlerin rezervlerini yüksek tutarak kendilerini karsız gösterdiği savı sonrası ajansların dünyaca ünlü derecelendirme kuruluşu Fitch’in “Türkiye’de hayat dışı sektörde şirketlerin ciddi rezerv eksikliği riski var” haberini geçmelerinin salonda şok etkisi yarattığını söyleyebilirim. Fakat haber geçmeden kuliste Sayın Genç’in konuşmasına atıfta bulunan şirket yöneticileri daha 10 gün önce Hazine Müsteşarlığı Sigortacılık Genel Müdürlüğü’nün şirketleri rezerv açıkları nedeniyle uyardığını söylüyorlardı. Evet, genel fotoğrafa bakıldığında bir tezat var onun yorumunu da sizlere bırakıyorum.

‘Boşa ümit vermeyeyim’

Sempozyumda, Sigortacılık Genel Müdür Vekili Gökhan Karasu ve TSB Başkanı Ramazan Ülger moderatörlük görevlerini başarıyla yaptı. Karasu’nun, “Size boşa umut vermeyeyim” vurgusunu birkaç kez yaparak gelen soruları, önerileri içtenlikle cevapladığını gördüm.  Karasu olumlu, olumsuz tüm görüşlerin salonda alkışlanmasına da tepki göstererek “Bu tavrı anlamıyorum, anlamsız” dedi.

Sigorta Haftası hayat dışı şirketlere mi özel?

Son olarak sempozyumda dikkatimi çeken bir ayrıntıyı daha sizlerle paylaşacağım. Sigorta Haftası’nda düzenlenen bir sempozyumda, TSB Başkanı Ramazan Ülger’in katılımcı sayısını paylaşması dışında Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) ve hayat sigortalarının adı geçmedi dersem yerinde olur… Bu hafta sadece hayat dışı şirketlerine mi özel, anlayamadım… Bir başka detay daha vermem gerekirse Birlik binasının açılışında karşılaştığım bir BES şirketi yöneticisi, toplantından haberdar olmadıklarını dile getirdi. Umarım şaka yapmıştır diyeceğim ama Sigorta Haftası’nda düzenlenen bir etkinlikte acente ve eksperler kadar hayat ve emeklilik şirketleri de bulunmalıydı.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER