İklim krizinin vurduğu kahve endüstrisi, kuraklık ve sıcaklık artışlarıyla mücadele ediyor. Artan kahve fiyatları ve üretim maliyetleri, kahve keyfini tehdit ederken iklim riski sigortası çiftçilere destek sunabilir.
SENEM DARTAR/SİGORTAMEDYA ÖZEL
Dünya üretiminin 3’te birinden fazlasını üreten Vietnam’da kuraklığın vurduğu robusta fiyatları, 45 yılın en yüksek seviyelerine ulaştı. New York’ta ise arabica fiyatlarının pound başına 2,5 dolara yükseldiği kaydediliyor. Yetkililer kahve endüstrisinde iş yapmanın maliyetini artıran tek şeyin kahve fiyatı olmadığına dikkat çekiyor. Kızıldeniz’deki Husi saldırıları gibi jeopolitik gelişmeler de piyasayı etkiliyor. Afrika’nın çevresini dolaşmak zorunda kalan gemilerin, kargo fiyatlarını üç katına çıkarmasıyla raflarda ve restoranlarda fiyatların artabileceği tahmin ediliyor. Uluslararası Kahve Örgütü‘nün verilerine göre, bugün 2,20 euro olan espresso, haziran ayında 2,40 euroya kadar çıkabilir. Hazır kahvede de yüzde 5-10 oranında bir artış bekleniyor. Şu anda 2 dolara ulaşan robustanın toptan satış fiyatları Nisan ayında yüzde 17 artışla 1979’dan bu yana en yüksek seviyelerine ulaştı. Yunanistan’da bir kapuçinoya ortalama 3,30, İtalya’da 1,59, Çekya’da 2,52, Türkiye’de 2,27, Fransa’da 3,04, Portekiz’de 1,77, 3,25, Hollanda’da ise 1,85 euro ödeniyor. Artan kahve fiyatlarıyla tadı kaçan kahve keyfinin iklim krizi nedeniyle giderek ulaşılamaz olabileceği riski de gün geçtikçe artıyor.
Kahveye erişim zorlaşabilir
2023’te PLOS Climate dergisinde yayınlanan en son çalışmalardan birinde, küresel ısınmanın neden olduğu artan sıcaklıkların kahve üretiminde “devam eden sistemik şoklara” yol açacağı bulgusu yer alıyor. STK World Coffee Research’e göre ise 2040 yılına kadar dünya, kısmen iklim değişikliği ve tüketim eğilimleri nedeniyle 35 milyona (60 kg) kadar bir robusta kahve sıkıntısı ile karşı karşıya kalabilir. 2050 yılına kadar ise arabica kahvesi yetiştirmek için uygun arazinin yarısı artık mahsulü desteklemeyecek ve kahve üretimi ile fiyatları üzerinde daha fazla baskı yapacak.
Meksika, Orta Amerika ve And Ülkeleri Bölge Direktörü ve Kahve Bilimi ve Bilgi Derneği (ASIC) bilimsel komitesi üyesi Philippe Vaast, 0°C’den düşük sıcaklıklara maruz kaldıklarında kahve bitkilerinin birkaç saat içinde ölebileceğine, çiçeklenme aşamasında fırtınaların narin çiçeklere zarar vererek daha düşük verime neden olabileceğine ve uzun süreli kurak mevsimlerin daha düşük fincan kalitesi ile sonuçlanacağına dikkat çekiyor.
Bazı uzmanlar ise dünyanın en büyük kahve üreticisi Brezilya’nın artan sıcaklık ve değişen yağış düzenlerinin bir sonucu olarak üretim bölgelerinin yüzde 75’ine kadarının “kullanılamaz” hale gelebileceğini tahmin ediyor.
Sürdürülebilir kahve keyfi için sigorta
Çiftçilerin iklim değişikliğine uyum sağlamaları ve öngörülemeyen hava modellerine daha iyi dayanmalarına yardımcı olabilecek uygulamaların yanı sıra iklim riski yönetimi ve sigortanın, öngörülemeyen hava koşulları karşısında kahve üreticilerine daha fazla güvence ve destek sağlayabileceği söyleniyor.
Değişken ve değişen iklim koşullarıyla ilişkili finansal riski azaltan bir afet sigortası türü olan iklim sigortasının daha geniş ve daha kapsamlı bir iklim riski yönetimi stratejisiyle entegre edilmesinin, finansal yardım sağlamanın yanı sıra, riskin nasıl en aza indirileceği ve önleneceği konusunda veri toplanmasına da yardımcı olacağına dikkat çekiliyor.
İklim risklerinin uyum veya hafifletme önlemleriyle yönetilemeyecek kadar aşırı veya maliyetli olması durumunda iklim riski sigortasının riski savunmasız tedarik zinciri aktörlerinden sigortacıya aktarmak için kullanılabileceği de belirtiliyor.
İklim riski sigortası, üreticilere daha fazla koruma sağlayarak yağış ve sıcaklık değişiminin ötesinde iklim risklerini dikkate almak için kapsamlı değerlendirmelerde kullanılabilmesi ve üreticilere daha fazla koruma sağlayabilmesi açısından da önem taşıyor.
Sonuç olarak, kahve üreticileri, iklim değişikliğinin neden olduğu zorluklarla mücadele ederken iklim riski sigortası gibi önlemler daha sürdürülebilir bir üretim sağlamak için önemli bir adım olarak öne çıkıyor. Ancak, bu önlemlerin etkili olabilmesi için küresel ölçekte daha fazla destek ve iş birliği gerekiyor.