2 Kasım 2024, Cumartesi
spot_img

Şiddet mağduru kadınlar için sigorta önerisi

Prof. Dr. Oğuz Polat ve Av. Zeynep Reva yaptıkları açıklamalarla maruz kaldıkları şiddete karşılık kadınların sigortalanması gerektiğini söylüyor.

Kadına yönelik şiddet son günlerde manşetlerden inmeyen acıklı konularımızın başında geliyor. Bu konuda sigorta sektörünün neler yapabileceği sorusu bizi bu konularda akademik çalışmalar yapan ve projeler yürüten Prof. Dr. Oğuz Polat ve Av. Zeynep Reva’ya götürdü.

Acıbadem Üniversitesi Suç ve Şiddetle Mücadele Uygulama ve Araştırma Merkezi (ASUMA) Direktörü ve İMDAT Şiddeti Önleme ve Rehabilitasyon Derneği Başkanı Prof. Dr. Oğuz Polat;  “Şiddet özellikle de kadına yönelik şiddet sadece Türkiye’de değil, aslında tüm dünyada modern toplumun bir sorunudur. Şiddet 1996 yılında Dünya Sağlık Örgütü tarafından bir halk sağlığı sorunu olarak ilan edilmiştir. Kadına yönelik şiddet; cinsiyete dayanan, kadını inciten, ona zarar veren, fiziksel, cinsel, ruhsal hasarla sonuçlanma olasılığı bulunan, toplum içerisinde ya da özel yaşamında ona baskı uygulanması ve özgürlüklerinin keyfi olarak kısıtlanmasına neden olan her türlü davranıştır” diyor.

Cinayete kurban gitme

Prof. Dr. Oğuz Polat
ASUMA Direktörü

“Kadına yönelik şiddet, yaşam döngüsü içinde ele alındığında, daha konsepsiyon (döllenme) öncesi dönemde başlamaktadır” vurgusu yapan Polat; “Aile içinde sahip olunacak çocuğun cinsiyetinin kız çocuklar aleyhine belirlenmesi; kız bebeklerin öldürülmesi, kız çocuklarının cinsel istismarı, dövülmesi, çeyiz, başlık parası, namus cinayetleri; flört şiddeti, çocuk yaşta evlendirilmesi, evlilikte hırpalanma, dayak, tecavüz, ekonomik ve psikolojik baskı; genital mutilasyon ve diğer cinsel organlara zarar verici uygulamalar; cinsel taciz, işyerinde cinsel ve psikolojik şiddet, kadın ticareti, fahişeliğe zorlama; yaşlılıkta fiziksel, cinsel ve psikolojik saldırıya uğrama, cinayete kurban gitme şeklinde gerçekleşmektedir” şeklinde konuşuyor.

İstanbul Sözleşmesi

Polat, “Kadına şiddet ister kamusal alanda gerçekleşmiş olsun, isterse aile içinde gerçekleşmiş olsun kadınların fiziksel, psikolojik, sosyal, cinsel ve ekonomik açıdan zarar görmesine, acı çekmesine sebep oluyor. Kadının onuru inciniyor, kendine olan özgüveni yitiriyor, kadın kendisini çaresiz hissetmeye ve şiddeti kabullenmeye başlıyor. ‘İstanbul Sözleşmesi’ olarak da bilinen ‘Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi’ 1 Mayıs 2011’de İstanbul’da imzaya açıldı ve ülkemizce de imzalandı. Ülkemiz bu sözleşmeyi ilk onaylayan ülkedir. Anayasamızın 90. maddesine göre uluslararası sözleşmeler kanun hükmündedir ve bunlar hakkında anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine dahi başvurulamamaktadır. İstanbul Sözleşmesi de ülkemiz için bağlayıcı niteliktedir.  İstanbul Sözleşmesinin 1. maddesi sözleşmenin amacını “kadınları her türlü şiddete karşı korumak ve kadına karşı şiddeti ve aile içi şiddeti önlemek, kovuşturmak ve ortadan kaldırmak, bunlar için gerekli politika ve tedbirleri tasarlamak” olarak belirlemektedir” diyerek ülkemizin ve tüm yetkililerin buna uygun davranmakla ve gerekli tedbirleri alarak; politikaları tasarlamakla yükümlü olduğuna dikkat çekti.  

Hukuksal koruma

Av. Zeynep Reva

Sigorta Hukukçuluğunun yanı sıra kadın ve çocuklara yönelik şiddete dair akademik çalışmalar yapan ve projelerde koordinatörlük yapan Av. Zeynep Reva ise; şiddet mağduru kadınlara özgü hukuksal koruma sigortasının düzenlenerek hayata geçirilmesini önerdi.

Reva, “Şiddet mağduru kadınların mağduriyet alanlarından birisi de böyle bir durumla karşı karşıya kalmaları halinde adalete erişim noktasında yaşadıkları zorluklardır. Bu zorluklar sosyal, ekonomik ve eğitimsel nedenlerden kaynaklanmaktadır. Örneğin eşinden şiddet gören bir kadının kendisini bu şiddet döngüsünden çıkarmak istediğini varsayalım. Kadının adalete erişimi ne yazık ki bir erkeğin erişimi ile aynı kolaylıkta değil. Eşinin şiddetinden kurtulmak isteyen kadın bir köyde yaşıyorsa ve yaşadığı köyde mahkeme yoksa mahkeme için 2-3 saatlik ilçeler arası yolculuk yapması gerekecektir” dedi.

“Kadının sürücü belgesi ve kullanabileceği bir aracı olmasını bırakın; kimi zaman yolculuğu yapacağı otobüsün ücretini ödeyebileceği parası bile olamamakta ve kadın adalete erişim noktasında ekonomik bir engele takılmaktadır” diyen Av. Zeynep Reva; “Ya da mutfak masraflarından bir kenara ayırdığı bir miktar parası olduğunu veya düğünde takılan altınları olduğunu varsayalım, böyle bir durumda da yaşadığı köyde bir kadının ilçelerarası otobüs yolculuğunu tek başına; ‘kadın başına’, yapması çok da normal karşılanmıyor olabilir. İşte bu durumda da kadının adalete erişimi örf, adet, gelenek ve töre gibi sosyal engellere takılacaktır. Oysa bir erkek örneğin eşinden boşanmak istiyorsa kolaylıkla mahkemenin olduğu ilçeye gidebilecek ve davasını açabilecektir. Şiddet mağduru bir kadının ise şiddet döngüsünü kırma ve kendisini kurtarma sürecinde toplumsal cinsiyet eşitsizliği nedeniyle yaşadığı zorlukları yenebilmesi için desteklenmeye ihtiyacı olacaktır. İşte bu noktada kadın dernekleri, barolar,  çeşitli sivil toplum kuruluşları mevcut.  Ancak bir yol da Kadına Şiddete Karşı Hukuksal Koruma Sigortası olarak da isimlendirilen bir sigorta ürününün yaygınlaştırılması olacaktır” şeklinde konuştu.

Sıla Projesi

Reva “Bu sigorta türü 2018 yılında hayata geçirilen ve dezavantajlı gruplara yönelik adli yardım hizmetlerinde bulunmuş ve bulunacak avukatların kapasitelerinin arttırılmasına yönelik  çalışmalar yapılan Sıla Projesi sürecinde Av. Tennur Koyuncuoğlu tarafından da gündeme getirilmişti. Bu sigorta, şiddet gören ve ne yapacağını bilmeyen kadınlarımız için bir çıkış noktası olabilir. Sigorta sektörünün ülkemizin en büyük sorunlarından birisi olan kadına şiddet konusunda yapabileceği ve sunabileceği hizmetler var ve bu hizmetler sunucusu olan şirket için çok değerli olacaktır. Sigorta şirketleri; bu hizmetleri şiddet ve kadın konularında çalışan sivili toplum kuruluşları ile ortak olarak yürütebilir, ülkemizin çok ağır sonuçları olan çok önemli bir sorununun çözülmesine katkıda bulunabilecekleri gibi kurumsal olarak da çok anlamlı bir sosyal sorumluluk projesine de imza atabilirler” dedi.

Kadına şiddet haritası

Reva  açıklamasını şöyle sürdürdü: “Sigortalısının, şiddet görme potansiyeli taşıyan kadınlar olacağı bu sigortada sivili toplum kuruluşları mevcut veriler ve saha çalışmalarından yararlanarak ‘kadına şiddet haritası’ çıkarabilir ve ilk aşamada bu haritaya göre riskli olan bölgelerdeki kadınlara hukuksal koruma sigortası yaptırılabilir.  Böylece, şiddet mağduru kadınlarımız şiddete uğradıklarında istedikleri zaman arayarak bilgi alabilecek ve adli yardımdan yaralanabileceklerdir. Bu sigorta şiddet mağduru kadına adalete erişim yani hak arama hakkını vereceği gibi savunma hizmetinin yani yargılama sürecindeki masraf ve avukatlık ücretlerinin finansmanını da üstlenecektir. Barolarla işbirliği yapılarak Baroların bu konuda ücretsiz avukat görevlendirme yapması da mümkün olacaktır. Hatta, asistans hizmet veya ek teminat olarak şiddet mağdur kadının acil nitelikteki tedavi masraflarının dahi ödenmesi ürün içinde tasarlanabilir.”

Reva, kadınlarımızın yaşam ve sağlık hakkını korumayı hedefleyen İstanbul Sözleşmesinin çokça tartışıldığı bu günlerde sigorta şirketlerini bu konunun çözüm paydaşı olmaya davet etti.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER