II. Dünya Savaşı’nın dünya ülkelerinin reasürans pazarına etkilerini araştıran Araştırmacı Yazar Fatih Kahya, bu sefer Almanya’yı inceledi. Kahya, Almanya’nın II. Dünya Savaşı’nda savaşan devletler arasında reasürans pazarı ihtiyaçlarında savaşın icaplarına en kolay ayak uydurabilen memleketlerden biri olduğunu kaydetti.
Bu köşedeki son iki yazımızda II. Dünya Savaşı’nın reasürans pazarlarına etkileri üzerinde durmaya çalıştık. II. Dünya Savaşı’nın, Müttefik devletlerden İngiltere ve Fransa reasürans pazarına etkilerine yer verdiğimiz iki yazıdan sonra bu yazımızda da savaşın Mihver devletlerin öncüsü Almanya reasürans pazarına etkilerine yer vereceğiz.
İkinci Dünya Savaşı sırasında savaşan devletler içerisinde reasürans pazarı ihtiyaçlarını savaşın icaplarına en kolay uydurabilen memleketlerden biri de Almanya’dır. Çünkü Almanya yarım asırdan fazla bir zamandan beri büyük reasürans şirketleri kurmuştur. Hatta klasik reasürans memleketi unvanını almak ve bu unvana layık olmak hırsı Almanya’da çok derin bir şekilde kök salmıştır. Böyle olmasına rağmen vaziyeti İngiltere’ye kıyasla daha sönüktür.
Savaş başlar başlamaz, İngiltere ile Fransa ve Leh (Polonya) reasürör müesseselerine devredilen rizikoları, bizzat Alman müesseseleri memleket içinde iyi bölerek, ufalayarak kendi aralarında dağıtmaya koyuldular. Bu meselede en önemli rolü iki büyük reasürans şirketi oynadı. Biri Münchener Rück Vers Ges Münih Reasürans Şirketi’dir, diğeri de onun rakibi olan Nordstern grubudur. Almanya’da bu iki büyük kuruluşun yanında ikinci derecede bulunan diğer birçok reasürans şirketleri ve sigorta müesseseleri yer aldılar ve bir plan çerçevesinde; Avusturya ile Çek memleketinde buldukları diğer reasürans şirketlerini de arkalarına alarak savaşın doğurduğu yeni reasürans ihtiyaçlarını ölçülü ve planlı bir şekilde dağıtmaya ve her ihtiyacı cevapsız bırakmamaya başladılar.
Almanya savaşın başlarında başarılı oldu. Almanya’ya kapılan ülkeler Almanya tarafından işgal edilen yerler ile beraber Avrupa’nın büyük bir kısmını kaplıyordu. Savaşın başlamasından itibaren bir buçuk sene içinde elde edilen bu başarılar yüzünden Almanya bütün bu memleketlerde duyulan reasürans ihtiyaçlarını tatmin edecek bir vaziyet almaya ve kuvvet kazanmaya mecburdu. İngiltere reasürans pazarları ile münasebetlerini kesen ve savaş sırasında Almanya sahası içine giren ülkelerin tekrar sigortalanma ihtiyaçlarına Alman reasürans şirketleri tarafından cevap vermekten başka çare yoktu.
Almanya mükafatını aldı Norveç, Danimarka, Hollanda, Belçika, Fransa, Macaristan, Romanya, Yugoslavya, Bulgaristan ve Yunanistan gibi ülkelerin dahili piyasalarında plase edilemeyen rizikolar elbette büyük Alman reasürans şirketleri tarafından yüklenilecekti. Nitekim, Alman hükümetinin teşvik ve yardımlarıyla mahalli piyasalardan taşan ağır rizikolar en çok Almanya’da, daha sonra İtalya’da tekrar sigortalanmaya başladı. Buna karşılık Almanya ve İtalya dahi kendilerinin fazla ve artıklarını Norveç, Danimarka, Hollanda, Belçika ve Fransa’ya verme yoluna gittiler. Karşılıklı fakat aslan payı Almanya ve İtalya tarafında kalmak üzere, sigorta rizikolarının bu mübadelesi iki taraf hakkında da faydalı ve zaruri olduğu için, sistem iyi kuruldu ve Avrupa’da reasürans ihtiyaçları büyük aksaklık göstermeden tatmin imkanı buldu. Bu işte Almanya, yönlendiren ve başrolü üstlenen taraf oldu ve bunun mükâfatını aldı.
Ancak, Alman sigorta şirketleri ile reasürans şirketlerini kıta Avrupasının reasürans ihtiyaçlarını, Londra’nın yardımı olmaksızın, tatmin edebilecek seviyeye ulaştırmak için hayli çaba sarf etmek gerekiyordu. Müesseselerin birbirine yaklaşması ve iyi bağlanması gerekiyordu.
Nazımlık, düzenleyicilik rolünü üstlenecek müstakil yeni bir müessese kurulmasına Almanya’da gerek görülmedi. Ancak 1940 yılı Mart ayında Münih Reasürans Şirketi idare meclisi reisi Dr. Knut Schmidt’in çabaları ve hükumetin teşvik ve emri ile Lloyds’un bıraktığı boşluğu doldurmak üzere bütün Alman sigorta ve reasürans şirketlerini içine alacak bir birlik kuruldu. Hatta bu birliğe Alman sahasına giren memleketlerin sigorta kuruluşları da girebiliyordu. Birliğin amacı; büyük, nadir rizikoları birlik üyeleri arasında bölüştürmek, Lloyds’un yaptığı vazifeyi görebilmekti. Zaten adi ve muntazam rizikoların reasürans ihtiyaçları bütün şirketlerin birbirlerine biraz daha fazla yaklaşmaları ve eski rekabet duygularını unutmaları sayesinde mükemmel bir şekilde uygulanıyordu.
Oluşturulan bu yeni birlik ile nadir ve büyük rizikoların da reasüransı temin edilebilir hale geldi. Böylece kıta Avrupası ülkeleri birbirlerine sımsıkı bağlı ve bütün sigortalanma ve tekrar sigortalanma ihtiyaçlarını tatmin edecek, kendi kendine yetecek pazar haline gelmiş oldu.