Emeklilik fonu yatırımının tıpkı bir arsa almak ya da bir şirkete ortak olmak gibi uzun soluklu bir yatırım olduğunu belirten Ak Portföy Genel Müdür Yardımcısı Ertunç Tümen, emeklilik fonlarının katılımcılara son 12 yılda TÜFE’nin yaklaşık 89 puan üzerinde getiri sağladığını vurguluyor.
ALP SÜER | HAYATIMIZ SİGORTALI
Türkiye’de 2003 yılında başlayan Bireysel Emeklilik Sistemi’nde (BES), 13 yılı aşkın bir süre geride kaldı. Sistemde katılımcı sayısı, 7.5 milyona ulaşırken, toplam fon büyüklüğü ise 60 milyara (devlet katkısı hariç) yaklaştı. Sistem, yılbaşında başlayan otomatik katılımın da etkisiyle büyümeye devam ediyor. Ancak, aradan geçen onca yıla rağmen, emeklilik fonlarının getirileri hep tartışma konusu oldu. Bazı katılımcılardan, “Emeklilik fonumun getirisi çok düşük. Yüzde 25 devlet katkısı olmasa, sistemin cazibesi yok” şikayetlerini de sık sık işitiyoruz. Hayatımız Sigortalı olarak Ak Portföy Genel Müdür Yardımcısı Ertunç Tümen’le bir söyleşi yaptık. Katılımcıların getirilerle ilgili şikayetlerini Tümen’e sorduk. Tümen, öncelikle “Emeklilik fonu yatırımını tıpkı bir arsa almak ya da bir şirkete ortak olmak gibi düşünmek gerekli” diyor. Emeklilik fonlarının uzun dönemli performanslarına bakıldığında, rakamların Türkiye’deki fon yönetim şirketlerinin uluslararası standartlara göre çok iyi portföy yönetimi yaptığını gösterdiğini belirten Tümen, fonların katılımcılara son 12 yıllık dönemde ortalama olarak TÜFE’nin yaklaşık 89 puan üzerinde getiri sağladığını vurguluyor.
Üç yıldır fonların getirisi TÜFE’nin 8 puan üzerinde
Ertunç Tümen, bağımsız fon derecelendirme kuruluşu Ludens İleri Finansal Hizmetler’in, 2017 Mart sonu itibarıyla yaptığı analizlerde ulaştığı bulguları şu şekilde özetledi: “Mart 2005-Mart 2017’yi kapsayan son 12 yıllık dönemde emeklilik fonlarının getirilerine bakıldığında, ortalama olarak TÜFE’nin oldukça üzerinde (yaklaşık 89 puan) getiri elde edildi. Son üç yıllık dönemde (Mart 2014-Mart 2017) emeklilik fonlarının ağırlıklı net getirisi TÜFE’nin yaklaşık 8 puan üzerinde iken, 2016 yılında ise getiriler TÜFE’nin 2.4 puan üzerinde gerçekleşti. Üç yıllık dönemde en yüksek getiriyi kamu dış borçlanma araçları fonları kategorisinde sağlanırken onu, altın fonları izliyor.”
Kısa vadede mutlak getiri bekleniyor
Türkiye’de emeklilik fonlarıyla ilgili ‘kısa vadede yüksek getiri’ şeklinde kamuoyunda yanlış bir beklentinin olduğunu vurgulayan Tümen, “Emeklilik fonları, çoğunlukla kısa vadede mutlak getiri hedefli serbest fon yapıları gibi yönetilmez” diyor. Tümen, dünyada da emeklilik yatırımcılarının, 30 yıllık bir perspektifle varlıklarının önemli bir kısmını yerel ve global hisse senetlerine yatırdığını ve kısa vadede ülkemizde yaşandan daha fazla dalgalanmayı göğüsleyerek uzun vadeli yüksek getiriyi hedeflediğini söylüyor.
Tümen’e “Getirisi belirli bir referans değerin altında kalan ve katılımcısına zarar ettiren emeklilik fonları için Sermaye Piyasası Kurulunun (SPK) yaptırımları olabilir mi? Bu konuda bazı çalışmaların yapıldığını duymuştuk” sorusunu yönelttim. SPK’nın yaptığı bir düzenleme olduğunu belirten Tümen, bunun emeklilik fonlarının performanslarının nasıl değerlendirilmesi gerektiğine ilişkin herkesin mutabık olduğu bir genel kabul görmüş çerçeve ortaya çıkarılamadığı için henüz bir uygulama alanı bulamadığını söylüyor. Portföy yönetim şirketlerinin, emeklilik şirketleri tarafından kendilerine sözleşmelerle verilen kıstasla, rakip gruplara göre performans yaratmayı hedeflediklerini ifade eden Tümen, “Geçmişe dönük olarak hangi fonların, emeklilik şirketleri tarafından kendilerine verilen hedefleri gerçekleştirip gerçekleştirmediğini belirlemek çok kolay. Önümüzdeki dönemde bu konuda sektörle birlikte standartlar ortaya konularak herkesin üzerinde mutabık kalacağı bir performans kriter seti hızlıca belirlenebilir. Bu konunun şeffaflaşması, Türkiye’deki portföy yönetim sektörünün başarısını ortaya koyabilmesini sağlayacak” diyor.
Fonlar, 2016’da da enflasyonun üzerinde getiri sağladı
Bağımsız fon derecelendirme kuruluşu Ludens İleri Finansal Hizmetler, “emeklilik fonlarının performansı”nı periyodik olarak inceliyor. Kurum, Mart 2017 sonu itibarıyla yaptığı analizlerde aşağıdaki bulgulara ulaştı:
Son 12 yıllık dönem için (Mart 2005–Mart 2017) emeklilik fonlarının getirilerine bakıldığında, ortalama olarak TÜFE’nin oldukça üzerinde getiri elde edildiği tespit edildi (yaklaşık 89 puan). Son üç yıllık dönemde (Mart 2014-Mart 2017) emeklilik fonlarının ağırlıklı net getirisi TÜFE’nin yaklaşık 8 puan üzerinde. 2016 yılında ise getiriler TÜFE’nin 2,4 puan üzerinde seyretti.
Üç yıllık dönemde en yüksek getiri, kamu dış borçlanma araçları fonları kategorisinde sağlandı. Kamu dış borçlanma araçlarını altın fonları izledi.
Katılımcıların tasarruf marjı sınırlı
Türkiye’de yıl başında başlayan, 45 yaşın altında ve bir iş yerine çalışan bireylerin, çalıştıkları iş yerleri aracılığıyla otomatik olarak Bireysel Emeklilik Sistemi’ne katılmasına imkan sağlayan Otomatik Katılım Sistemi’nde de (OKS) dört aylık bir süre geride kaldı. Sistemde en çok yüzde 60’ın üzerindeki cayma (çıkış) oranı tartışılıyor. Bu konuda da görüşlerini aldığımız Tümen, otomatik katılımda çıkış oranlarının yüksek kalmasının iki nedeni olabileceğini söylüyor. Bunlardan ilkinin, katılımcıların tasarruf marjlarının sınırlı olması nedeniyle, maaşlarından kesilip sisteme aktarılan tutarı yatırıma yönlendirmeyi tercih etmemeleri olduğunu belirten Tümen, söz konusu oranın yüksek kalmasının ikinci nedeninin ise katılımcıların, sistemin kendilerine sunacağı yarara ilişkin yeterince ikna olmamaları olduğunu vurguluyor.
Ak Portföy hakkında da sorularımızı yanıtlayan Tümen’in verdiği bilgilere göre, Ak Portföy emeklilik yatırım fonu sektöründe, AvivaSA Emeklilik ve Hayat ile Groupama Emeklilik’in tüm fonları ile Allianz Yaşam ve Emeklilik ile Axa Hayat ve Emeklilik’in birer fonu olmak üzere sistemde dört farklı global emeklilik şirketine hizmet veriyor. Toplam 37 adet fon ile 12.8 milyar TL varlık büyüklüğü yönetmekte olan Ak Portföy, Bireysel Emeklilik Sistemi’nde yüzde 21 pazar payı ile sektördeki liderliğini devam ettiriyor. Şirket, sektörde ilkleri gerçekleştirerek sektöre ilk altın fonu, anapara korumalı fon, emtia sepeti fonu ve Japonya TL cinsi para piyasası fonunu kazandırmış. 2016 yılında da ‘Gayrimenkul Yatırım Fonu’ ve ‘Girişim Sermayesi Yatırım Fonu’nu kurmuş. Ak Portföy Girişim Sermayesi Yatırım Fonu (GSYF), Türkiye’de SPK mevzuatına uygun ilk GSYF olma özelliği taşıyor. Fon, ilk yatırımını güneş enerjisi şirketine yatırım yaparak Türkiye’nin yeni enerji politikalarının odağını oluşturan “Yenilenebilir Enerji” alanında gerçekleştirdi. Ak Portföy GSYF, ikinci yatırımını ise teknoloji şirketine yaparak nesnelerin interneti ve araç takip sistemleri alanında Türkiye’nin önde gelen firmalarından Trio Mobil’e yüzde 30 ortak oldu.
Uzun vadeli projelere yatırım
Bireysel emeklilik fonları ve sigorta şirketleri gibi kurumsal yatırımcıların da bu projeler sayesinde ilk kez, ülkemizde uzun vadeli projelere yatırım yapabilme imkanına kavuşacaklarını ifade eden Tümen, ileriki dönemde de GSYF’nin getiri potansiyeli yüksek firmalara yapacağı yatırımlar ile değer katmaya devam edeceğini vurguluyor