Hayatımız Sigortalı Dergisi yazarlarından Dr. Erhan Ayberk, “Uzman” köşesinde firma ve marka yöneticilerinin dikkatli okuması gereken bir yazı kaleme aldı. Ayberk’in “Firmalar ve marka yöneticilerine uyarı” başlığını taşıyan makalesi şöyle…
Marka yöneticileri ve firmalar bu aşağıya alıntılayacağım vakayı iyi okuyup dersler çıkarmalıdır. Bir marka yöneticisinin niye “zamanın ve yerelin ruhunu” en iyi süzmesi gerektiğinden bahsedeceğim.
Geçtiğimiz günlerde çok trajikomik bir şey yaşanmış. Bir alışveriş markası 11.11.2018’de bir indirim kampanyası düzenliyor ve gece tam saatler 00.00 olduğunda cep telefonlarına SMS filan çekiyor. Sonra, gecenin o saatinde niye rahatsız ettiklerini açıklamak için de güya izaha başlıyorlar. ‘Biz başkaları gibi SİREN ÇALMAYIZ’ filan gibi bir metin yazıyorlar. Trajedi de burada başlıyor.
Taşlama yaptıkları marka, rakipleri olan başka bir marka… Bu marka indirimlerini uygulamalarda siren sesi çalarak duyuruyormuş. Ancak tabi bunu sadece o markanın bu uygulamasını bilenler doğru algılıyor.
Toplumun geneli ise ne anlıyor?
“10 KASIM SİRENLERİNE HAKARET EDİLİYOR!!!”
Ortalık yıkılıyor.. Ama ne yıkılma… Önüne gelen kampanya düzenleyen markaya küfrediyor.
Dertlerini anlatamıyorlar da… Halbuki;
1. Rakip firmaya TAŞLAMA yapmak inanılmaz gereksiz ve sorunlu bir reklam çalışmasıdır. Çok iticidir.
“Sen aksin olmadan var olamıyor musun be adam?” diye sorulur içten içe…
Galatasaray’ın kendini Fenerbahçe üzerinden tanımlaması gibi… Eee? Fenerbahçe yoksa sen de yok
musun? diye içten sorular gelir insanın zihninde… (GS öyle yapıyor demiyorum; örnek olarak
veriyorum) Var oluşun bir başka markaya bağlıysa vay senin haline!…
Genelde pazarlamacıların düştüğü bir yanlıştır… Sahada rakip firmaları kötülerler. Belki bir miktar
etkili de olabilir ancak şunu akıldan çıkarmamak lazım. Bu etki, rakip firmanın da sizi kötülemesine
kadardır. Sonra ikiniz birden müşteri zihninde değinilen olumsuzluklarla anılırsınız. İyi olan hiçbir
yanınız kalmaz. Kısaca kimse kazanmaz.
2. Bakın burası çok ama çok önemli;
- Bir marka yöneticisi ışıltılı bir eğitim geçmişine sahip olabilir.
- Bir marka yöneticisi çok karizmatik, çekici ve prezentabl olabilir.
- İnsan ilişkileri çok iyi olabilir.
- Hatta dünyayı çok iyi takip ediyor olabilir. Sorsan, dünyanın öbür ucundaki trendlerden haberi olabilir. (Bakın bu değindiğimi bile bulmak bugünlerde nedense çok zor… Markacılar, “Azıcık gözlem yapayım, yerkürenin öbür ucunda neler oluyor?” diye merak etmiyor. Ancak seminerlerde kendilerine akademisyenler tarafından sunulanı not alıyorlar. O da genellikle Amerikan uygulamaları oluyor.
- Bu marka yöneticisi tesadüfen parlak başarılara da imza atmış olabilir
AMA “ZAMANIN RUHUNU” YERELDE İYİ SÜZEMİYORSA;
Aha da aynen böyle olur!..
Hâlâ medya…
“Hadsiz Markanın Atatürk Saygısızlığı!…” diye manşetler atıyor ve ben çok gülüyorum.