Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde dün meydana gelen depremin çok büyük çaplı ve etkisi yüksek olan bir deprem olduğunu söyleyen Allianz Türkiye Risk Mühendisliği ve Allianz Teknik Direktörü Dr. Ceyhun Eren, “Son yüzyılda yaşadığımız depremlere bakarsak Kocaeli Depremi’nden daha büyük bir enerji yarattığını söyleyebiliriz. Depremin yarattığı en yüksek ivme 0,62 g’lerin üzerinde. 1999 Kocaeli Depremi’nde bu 0,42 g idi. Yani neredeyse onun 1,5 katına çıkmış diyebiliriz.” dedi.
SİGORTAMEDYA
Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde önceki gün meydana gelen ve çok sayıda ilde yıkıcı etkiye sahip olan 7,7 büyüklüğündeki depremin bilançosu giderek ağırlaşıyor. Bölgede arama kurtarma çalışmaları hızla sürerken uzmanlar da depremin teknik detaylarına ilişkin açıklamalarda bulunuyor.
Sigorta Medya’dan Damla Özafşar’a konuşan Allianz Türkiye Risk Mühendisliği ve Allianz Teknik Direktörü Dr. Ceyhun Eren de depremin etkilerine ilişkin açıklamalarda bulundu. Allianz Türkiye’nin deprem sonrası aksiyonlarına da değinen Eren, devreye aldıkları çalışmalarla ilgili de bilgiler verdi.
Depremin etki alanı çok büyük
Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde dün meydana gelen depremin çok büyük çaplı ve etkisi yüksek olan bir deprem olduğuna dikkat çeken Eren, “Son yüzyılda yaşadığımız depremlere bakarsak Kocaeli Depremi’nden daha büyük bir enerji yarattığını söyleyebiliriz. Zaten etki alanı da çok daha büyük. Bunun Doğu Anadolu fay hattı üzerinde aslında 3 tane fay hattının kesiştiği bölgede meydana geldiğini söyleyebiliriz. Biz deprem mühendisliğinde daha çok ivme değeriyle ölçüm yapıyoruz. Depremin yarattığı ivme 0.65 g’lerin üzerinde. 1999 Kocaeli Depremi’nde bu 0.42 g idi. Yani neredeyse onun 1,5 katına çıkmış diyebiliriz.” açıklamalarında bulundu.
Her bina depremi farklı hissediyor
Eren, sahada birçok istasyondan ivme ölçüldüğünü aktararak “Deprem aslında üzerinde durduğumuz halının birdenbire çekilmesi gibi bir olaydır. Hayali bir kuvvet aslında binaları iter. Bu binaları iten kuvvet de binanın ağırlığı ile bu yaratılan en yüksek ivme çarpımı ile bulunur. 1 g’lik bir yer çekimi ivmesi kadar bir kuvvet etki etmiş olsa, neredeyse binanın ağırlığı kadar bir kuvvetin onu ittiğini düşünebiliriz. Bu gerçekten çok büyük bir kuvvet. Tabii şunu da söylemek lazım, bu depremin yarattığı en yüksek ivme ama 5 katlı bina ile 10 katlı bina aynı depremi çok daha farklı hissediyor. 10 katlı bina için bunun 2G’lere kadar çıktığını söyleyebiliriz. Yani binanın ağırlığının 2 katı bir hayali kuvvetin onu ittiğini söyleyebiliriz. Bu da çok büyük bir güç. Örneğin 8 kattan sonra 8-15 katlı binalar bu deprem yüküne çok daha fazla maruz kalıyor. Bina kat sayısı bu değerlerin üzerine çıktığında ise bu kez deprem yükü talebi biraz düşüyor. Bölgedeki yapı stoğuna baktığımızda bu kat seviyelerindeki binalarla karşılaşıyoruz ve binaların deprem performansını etkileyen birçok kriter var. İnşaat tarihi, kullanılan malzeme kalitesi, belirli yapısal ve mimari kusurlar da eklenince binaların deprem performansı birbirinden çok farklı olabiliyor. Örneğin giriş katları, mağaza ve dükkân olarak kullanılan ve görece üst katlara göre yüksekliğinin fazla olması, buna ek olarak çıkma yapı tarzına sahip olması, binaların yıkılmasının temel sebeplerinin başında geliyor maalesef. 2011 Van Depremi’nde de gözlemlediğimiz gibi betonarme binaların kolonları içindeki demir donatılarının nervürlü olmaması ve onları birbirine bağlayan, etriye dediğimiz özel enine donatı eksikliği de yıkıma götüren en büyük faktörler.” şeklinde konuştu.