Dövizdeki iniş-çıkışlar sigorta sektörüne de etki ediyor. Güneş Sigorta Genel Müdürü Serhat Süreyya Çetin, “Sektör olarak her zaman bu dalgalanmalara hazır olmalıyız. İşimizin önemli bir bölümü fon yönetmek olduğu için, bu dalgalanmalara hazırlıklıyız, bizler için yönetilebilir risklerdir” diyor.
HAYATIMIZ SİGORTALI / SİGORTAMEDYA
Dövizdeki çalkantılı süreç sigorta sektörünü de yakından ilgilendiriyor. Hayatımız Sigortalı Dergisine özel açıklamalarda bulunan Güneş Sigorta Genel Müdürü Serhat Süreyya Çetin, sigorta şirketlerinin büyük fonları yöneten şirketler olduğuna dikkat çekerek, “İşimizin hasar ve fiyatlandırma tarafını bir tarafa bıraktığınızda fon yönetmek misyonlarımızdan bir tanesi. Onun için sektör olarak her zaman bu dalgalanmalara hazır olmalıyız. İşimizin reasürans tarafı da olduğu için alınan ve verilenlerin döviz üstünden fiyatlandığı bir durum var. Bu nedenle, pozisyon açığı yaşamıyoruz. Türev ürünler kullanarak bilançomuzun bu durumdan çok fazla etkilenmemesini sağlıyoruz. Sektördeki tüm şirketlerin de buna benzer uygulamalar yaptığını düşünüyorum” dedi.
Yüksek faizin morfin etkisini bırakmalıyız
Faizlerde yaşanan artışla birlikte mali kârların arttığını belirten Çetin, bundan olumlu anlamda faydalansalar da asıl işlerinin sigortacılık olduğuna dikkat çekiyor. Bu noktada, “Bizim asıl işimiz sigortacılık ve teknik kârın peşindeyiz” diyen Çetin, daha önceki yıllarda da sigorta sektörünün istenen seviyede gelişmemesinde enflasyon ve yüksek faiz döneminin etkisi olduğunu belirtti. Çetin, konuyla ilgili şu değerlendirmeleri yaptı: “Sigorta sektörü yüksek faiz döneminde insan kaynağı ve teknolojiye maalesef yeterli yatırım yapmadı. Son 10 yılda ise düşük faizle birlikte teknik kârlılık şirketler için önemli oldu. Bu dönemde, teknolojik gelişim ve yeterli insan kaynağını beraberinde getirdi. O yüzden yüksek faizin morfin etkisine kendimizi bırakmayıp, teknik kârın peşinde koşmaya devam etmeliyiz.”
VakıfBank ile sinerji yüzde 50 büyüme getirdi
Güneş Sigorta’nın 2018 yılında atak yaptığı alanlardan birisi de banka sigortacılığı oldu. Çünkü şirket ilk dört ay içinde bu alanda yüzde 50 büyüme sağladı. Çetin, özellikle 2017 yılında yakaladıkları kârlılık ivmesini daha da ileriye taşımak için var güçleri ile çalıştıklarına dikkat çekerek, “Bunun için kârlılığı yüksek banka sigortacılığında yüksek performans ve VakıfBank’ın desteği ile çalışıyoruz. 2018 yılı iştiraki olduğumuz VakıfBank ile yakaladığımız sinerji ve entegrasyon çalışmalarıyla kârlılığı yüksek banka kanalında büyüyeceğimiz bir yıl olacak. Nitekim bunun ilk emarelerini de 4 aylık periyotta görmeye başladık. Bu süreçte prim üretimimiz yüzde 50 oranında büyüdü. Bu büyümenin devam edeceğini öngörüyoruz. Tabii ki diğer kanallarımızla da hiçbir politika değişikliği yapmıyoruz ama banka sigortacılığında hak ettiğimiz payı alacağız” ifadelerini kullandı.
İnovatif ürünler peşindeyiz
Bu yıl 61’inci yılını kutlayan Güneş Sigorta, birçok inovasyona imza atmış, birçok üründe ilk poliçeyi kesmiş bir şirket. İnovatif ürünlerin peşinde olduklarına vurgu yapan Çetin, insana dokunan ürünleri ön plana çıkartmaya çalıştıklarını söyledi. Çetin, sözlerine şöyle devam etti: “2012 yılında oluşturduğumuz elektrikli araçlarla ilgili yeşil kasko ürünümüze geçtiğimiz yıl, elektrikli araçlara ek olarak hibrit araçları da dâhil ettik. Bu araçlar için her zaman bataryalar önemli bir sorundu. Ürünümüze bataryaları da dâhil ettik ve satın alınabilir bir fiyatla topluma sunduk. Dünyada çevreye daha az zarar veren elektrikli araçlara doğru bir gidiş var. Biz de bu alanda farkındalık oluşturmak amacıyla ürünümüze yönelik bir relansman gerçekleştirdik.”
Tamamlayıcı sağlık nefes aldırdı
Sağlık sigortası Güneş Sigorta’nın en iyi bildiği ve uzun yıllardır uğraştığı bir alan. Bu konuda her zaman en iyi hizmeti vermek için uğraştıklarını kaydeden Çetin, iki yıl önce ‘Tamamlayıcı Sağlık’ alanına girdiklerini söyledi ve ekledi: “TSS ürününde iyi bir gelişme yakaladık. Bu yılları bilinçlendirme yılları olarak görüyoruz. Eğer iyi değerlendirirsek Türk sigorta sektörü olarak sürdürülebilir bir sağlık sigortası yapısına da kavuşabiliriz. Artan maliyetler nedeniyle özel sağlık sigortaları gittikçe sürdürülemez hale geliyor. Bu anlamda tamamlayıcı sağlık sigortası sektörün bir nefes almasını sağladı. Bu ürünün sigorta şirketleri tarafından çok iyi anlatılması lazım ki Tamamlayıcı Sağlık Sigortası poliçe sayısı artsın.”
İşini geleceğe uygun hale getiren acente ayakta kalır
Sigorta sektörünün en önemli parçasının acenteler olduğunu belirten Çetin, “Geçen yıl trafik sigortasını azaltmadan artırarak devam eden birkaç şirketten biriyiz. Bu anlamda hem sigortalılarımızın hem acentelerimizin hem de toplumumuzu yarı yolda bırakmadık. Bu dönüşümden biz nasıl etkileneceksek, sigortalılar nasıl etkilenecekse, acenteler de öyle etkilenecek. Yüksek trafik üretimleriyle, yüksek komisyonlarla onlarda kendilerini kandırmasınlar. Böyle bir dönem tekrar yaşanabilir. Dijitale yatırım yapacaklarsa onlar için bir fırsat olsun. İnsan kaynağına yatırım yapacaklarsa ona bir fırsat olsun. Ben daha uzun yıllar Türk sigorta sektöründe acentelerin ağırlığının devam edeceğini düşünüyorum. Ama hangi acente derseniz? Mevcut yapı değil. Dijitalde yer alan, satış pazarlamayı yapan, müşterisini sahip olmadığı poliçeler hakkında bilgilendiren, ihtiyacı doğuran acenteler ayakta kalacak” dedi.
Trafik her zaman gündemimizde olmayı sürüdürüyor
Trafik sigortalarının sektörün öncelikli gündem maddesi olmaması gerektiğine dikkat çeken Çetin, şöyle devam etti: “Bir bakıyorsunuz sektör bu alanda 100 milyon TL zarar etmiş. Bu çok can yakan, mali yapıyı bozan ve diğer işlere odaklanmamızı zorlaştıran bir konu… Bu anlamda birçok düzenleme yapılacağı söylendi. Özellikle Hazine Müsteşar Yardımcısı Ahmet Genç Trabzon’da ‘havuz’ tarafında fiyat artışları ile ilgili bir açıklama yaptı. Çünkü veriler havuz tarafında da zarar olduğunu gösteriyor.
Yine trafik sigortalarında Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) aktarılan yüzde 10’luk payın düşürülmesi konusunda TSB’nin yoğun bir çaba gösterdiğini biliyoruz. Ama henüz netleşen bir durum maalesef yok. Mevcut uygulamada sigorta şirketleri olarak düzenlediğimiz her trafik poliçesinden aldığımız primin yüzde 10’unu SGK’ya trafik kazalarında tedavi giderlerini ödemeleri için iletiyoruz. Sigorta sektörü kârlılık sorunu yaşadığı trafik sigortalarında, bu pay oranlarının yüksekliği dolayısıyla zaman zaman sıkıntıya düşebiliyor. Bu payın yüzde 7’ye ya da 8’e düşürülmesi için sektör olarak çalışıyoruz.”
Sel ‘zorunlu’ sigorta olmalı
Dünyada ve Türkiye’de yaşanan iklim değişiklikleri sigorta sektörünü de yakından ilgilendiriyor. Çetin, sel olayları sonucunda sektörde sel sigortasının da zorunlu poliçeler haline gelmesini tartışmaya açmak gerektiğine dikkat çekti. Çetin, “Doğal afetlere karşı konutlarda ve işyerlerinde sigortalanma oranı çok düşük. Hemen her gün memleketimizin bir bölgesinde sel dolayısıyla hasarlar meydana geliyor. Deprem sigortası gibi başta sel olmak üzere doğal afetlerin de konutlarda yaygınlaştırılmasının, KOBİ’lerde zorunlu hale getirilmesinin tartışılması lazım” dedi.
Trafikte serbest tarifeye inanıyoruz
“Trafik sigortalarında serbest fiyata inanıyoruz” diyen Çetin, sektörde fiyatların ani yükselmesi ve ani düşüşünün tüm sektöre zarar verdiğini söyledi. Çetin, “Bu çalkantılar tabii sigorta sektörüne zarar veriyor. Fiyatların ani yükselmesi sonra ani düşüşü, tüketicinin nezdinde kafa karışıklığına yol açıyor. Sistem olgunlaşana kadar havuz sistemini tercih ediyorum. Tabii sonunda mutlaka serbest tarifeye geçilmesi şartıyla… Çünkü son bir yıl içinde biz havuz sistemine geçmeseydik, belki de fiyatlar bundan daha da aşağıya inecekti. Bunu da itiraf etmek gerek.” ifadelerini kullandı.
Değer kaybı tazminatı hesaplaması netleştirilmeli
Sektörün bir başka tartışmalı konusu ise kaza yapan araçlarda oluşan değer kaybı. Bu noktada ortada net bir hesaplama yöntemi olmadığı için sigorta şirketlerinin ve yargının hesapladığı tutar farklı olabiliyor. Konuyla ilgili Türk Sigorta Şirketleri Birliği’nin tazminat hesabının kesin olarak netleştirilmesi için çalışmaları sürüyor. Çetin, konuyla ilgili şu değerlendirmeyi yaptı: “Bu noktada 1 Haziran 2015 yılında yapılan ‘Trafik Sigortası Genel Şart Değişikliği’ ile zararın tespiti için bir takım metotlar getirilmiş olmakla birlikte, Danıştay’da açılan davalar sonucu bu düzenlemelerin bir kısmı hakkında yürütmeyi durdurma kararı verilmiş olup davalar halen devam ediyor. Dolayısı ile bu konuda da sigorta şirketleri sıkıntılar yaşıyor. Değer kaybı hesabında da tartışmalı hususların da giderilip tazminat hesabının kesin olarak netleştirilmesi için Sigorta Şirketleri Birliği nezdinde çalışmalar devam ediyor. Eğer tazminat hesabında hem sigorta şirketlerinin hem de yargının uzlaşacağı tek bir hesaplama yöntemi ortaya konulur ve bu da yasal bir zemine oturtulursa, bu sayede ne mağdurlar ne de sigorta şirketleri daha fazla mağdur olmayacak, tazminat almak için başvuruda bulunan kişiler alacağını tam olarak alacağını bileceği için artık yargı yoluna da gitmek zorunda kalmayacak.”