MUSTAFA NAZLIER
Gördüğümüz ve bildiklerimizi yeniden gözden geçireceğimiz, parametrelerin , anlayışın, uygulamaların değişeceği, yeniden düzenleneceği bir DEPREM FIRTINASI yaşıyoruz.
Değerlendirirken ve karar alırken dikkate alınacak bazı konular var. Bunları yok sayamayız. Ağır bedel ödetebilir. Yaşadıklarımızdan çıkardığımız sonuçları deneyimleri paylaşıyorum. Dilerseniz yeni bir bakış açısı ile tekrar düşünün.. Acaba ne yaşanıyor ve ne anlamalıyız… ?
DEPREM SIDDETLERI
SIDDET 1, 2, 3, 4
Sallantılar çok zor hissedilir, binalar hasar görmez.
SIDDET 5
Mutfak eşyaları ve pencere camları kırılabilir.
SIDDET 6
Herkes tarafından hissedilir. Pencere camları ve cam eşyalar kırılır. Ağır eşyalardan bir bölümü yerinden oynar. Sıvalarda çatlaklar oluşur.
SIDDET 7
Ayakta durmak zorlaşır. Asili cisimler düşer. Eşyalar hasar görür. D türü (ker***, tas gibi zayıf malzeme, kötü harç, standart dışı işçilik) yapılarda çatlaklar ve hasarlar oluşur. C türü (alelade isçilik ve harç) yapılarda çatlaklar oluşur.
SIDDET 8
Araba kullanmak zorlaşır. C türü yapılarda kısmen yıkılma, B türü (iyi isçilik ve harç) yapılarda az hasar oluşur, A türü (iyi isçilik, harç ve tasarım) yapılarda hasar olmaz. Zayıf duvarlar ve heykeller, kuleler ve bacalar yıkılır. Ağaç dallarıkırılır. Ağır eşyalar ters döner. Kayalar düşer ve heyelanlar olabilir.
SIDDET 9
D türü yapıların tümü yıkılır. C türü yapılarda ağır hasar oluşur. B türü yapılar önemli hasarlar görür. Yeryüzünde büyük yarık ve çatlaklar oluşur. Yeraltında borular kopar.
SIDDET 10
B, C ve D türü yapıların büyük bölümü yıkılır. Baraj ve bentlerde önemli hasarlar oluşur. Yeryüzünde büyük çatlaklar ortaya çıkar. Raylar bükülür. Heyelanlar olur.
SIDDET 11
Pek az yapı ayakta kalır. Köprüler yıkılır. Yeryüzünde büyük çatlaklar oluşur. Yumuşak zeminde yer kaymaları olur. Raylar çok fazla eğilir.
SIDDET 12
Her şeyin sonu. Tüm yapılar yıkılır. Deprem bölgesindeki yeryüzü biçimi değişir. Cisimler havaya fırlar. Yeryüzünde deprem dalgalarının ilerleyişi izlenebilir. Ufuk ve yataylık kavramı yok olur.
Depremin İNSANLAR üzerindeki olumsuz etkileri..
Depremin çocuk ve gençlerin yaşamlarına ve kişiliklerine getirdiği değişiklikler:
1. Suçluluk Duygusu: Ölenleri kurtaramadığı, sevdikleri öldüğü ve kendisi hayatta kaldığı için suçluluk. (“Dua etseydim belki olmazdı”, “Ne suç işledim de bu geldi başıma”, “Deprem benim yüzümden olmuş” gibi düşünceler)
2. İnsanları kendine daha yakın bulmak: Özellikle yalnız kalmak istemeyenlerde sık görülen duygu, daha insan sever olmak, eskiden ilgilenmediği insanları bile kendilerine yakın hissetmek, insanlara karşı daha anlayışlı ve yakın olmak.
3. İnsanlardan uzaklaşmak: Depresyon veya travma sonrası stres bozukluğu gibi runsal problemleri olanlar, eskiden daha insancıl olduğu, insanlarla beraberlikten hoşlandığı halde, artık kendilerini diğer insanlara karşı uzak ve ilgisiz bulmaları.
4. Bağımlılıkta artış: Çocukların hatta gençlerin çoğu özellikle annelerine bağımlı hale geldiler; anneden ayrılamamakta, küçük bir çocuk gibi anneleriyle ya da diğer yetişkinlerle birlikte yatmaya başladılar.
5. Olgunlaşma, sorumlulukları yüklenme: Daha az sayıda olmakla beraber bazı gençler depremden sonra hızla olgunlaştı, kendilerini daha yeterli, daha güçlü hissettiler, sorumluluklarını üstlendiler. Ancak bazıları hazır olmadıkları sorumluluklara kendilerini çok zorladıkları için ayrıca sorunlar ortaya çıktı.
6. Kendini dine verme: Dinde çare arama eğilimi bazı çevrelerde ağır bastı. Çok sayıda genç kız tesettüre girdi. Namaz kılanların ve dini görevleri yerine getirmekte ısrarlı olanların sayısı hızla arttı.
7. Agresyon (Kızgınlık, öfke): Bazı gençlerde kendine yönelik ortaya çıktı. Zaten zayıf ve yetersiz kişilik yapısında olan bazı gençler suçluluk duygusu, kimseye yardım edemediği için kendinden nefret etme gibi duygularla intiharı düşündü. Bazı gençlerde ise Agresyon dışa dönük ortaya çıktı. Herkese karşı eskiden olmadığı kadar öfkeli, her an küfreden ve problem çıkaran bir ruh hali sergiliyorlar.
Depremlerin insan yaşantısına doğrudan ve dolaylı etkileri vardır. İnsanların ölümlerine sakat kalmalarına, kaybolmalarına, yaşadıkları mekânların yıkılması ve hasar görmeleri, mal kayıpları, yakınlarını kaybetme, psikolojik sorunlar vb.
1 Şiddetinde deprem: Sadece aletlerle ölçülebilir.
2 Şiddetinde deprem: Sadece dinlenenler veya binanın üst katındaki kişiler fark eder.
3 Şiddetinde deprem: Bina içindeki insanlar tarafından fark edilir. Bunlar titreşimi hafif bir kamyon geçiyormuş gibi fark ederler. Avize gibi asılı duran objeler sallanır.
4 Şiddetinde deprem: Yüklü bir kamyon geçiyormuş gibi hissedilir. Camlar ve kapılar tıngırdar, bardaklar şıngırdar tabaklar çarpışır. Dışarıda duran arabalar sallanmaya başlar.
5 Şiddetinde deprem: Dışarıda da hissedilir. Uyuyan birisi uyanabilir, kapılar açılıp kapanır, sıvılar dökülebilir.
6 Şiddetinde deprem: Herkes depremi hisseder. Mobilyalar devrilir, duvardaki resimler düşer. Pek çok insan korkudan dışarı fırlar. Ağaçlar ve çalılar hışırdar.
7 Şiddetinde deprem: Ayakta durmak çok zordur. Araba kullanan kişilerce de fark edilir. Sıvalar, tuğlalar ve duvarlar dökülür, bacalar yıkılır. Dalgalar görülür, sular bulanıklaşır.
8 Şiddetinde deprem: Motorlu araçları düzgün bir çizgi üzerinde kullanabilmek çok zordur. Duvarlar zarar görür. Bitişiğinde ev bulunmayan binalar kısmen zarar görür. Evlerin ve fabrikaların bacaları yıkılır. Dallar ağaçlardan ayrılır, çatlaklar ıslak zeminde ve yamaçlarda fark edilmeye başlar.
9 Şiddetinde deprem: Genel bir panik yaşanır. Duvarlar ciddi biçimde hasar görür, yerlerde büyük çatlaklar belirir. Su depoları, doğalgaz boruları gibi yer altından geçen borularda ciddi hasarlar oluşur. Bunun sonucunda yangınlar başlar.
10 Şiddetinde deprem: Binaların pek çoğu zarar görür.heyalanlar oluşur. Sular kanallardan, nehir ve göllerden taşar. Barajlarda ciddi hasarlar oluşur. Demiryolları eğilir.
11 Şiddetinde deprem: demiryollarında raylar ciddi şekilde eğilir. Yer altındaki bütün borular artık hizmet dışıdır.
12 Şiddetinde deprem: Hasar her yerde ve her şeyde mevcuttur. Büyük kaya yığınları yerlerini değiştirir, eşyalar havaya fırlar.
Kaynak: deprem ve etkilerihttp://www.webhatti.com/ansiklopedi/623399-deprem-ve-etkileri.html#ixzz28L4BDwJZ
whkaynak
Bu hafta ilettiğim diğer yazıları da dikkate alarak bir bakış bir anlayış ve yaklaşım geliştirilebilir mi ?
Bazı konuları doğrudan iletmek gerekiyor. Karar alıcıların saha gerçeklerini göz ardı etmesi hata olur. Makro bakış açısına ihtiyaç var. Farklı kurum ve kuruluşların yaptığı çalışmalar sektörün özellikle DASK tarafının aksiyon almasını fazlasıyla kolaylaştırıyor. Mesela neler ?
• 12 ayrı özel şirket ve kurumun ortak çalışmalarıyla İHA ve Dronlar kullanılarak saha taraması yapıldı. LİDAR teknolojisi
LİDAR Nedir : (Light Detection and Ranging; veya Laser Imaging Detection and Ranging), lazer darbeleri kullanılarak bir nesne veya bir yüzeyin uzaklığını anlamaya yarayan teknoloji. Radar teknolojisiyle benzerdir. Radarda kullanılan radyo dalgaları yerine ışık, yani lazer darbeleri kullanılır. Uzaklığı ölçülecek nesne ya da yüzeye gönderilen lazer darbesinin gönderiliş zamanı ile nesneye çarpıp gelen yansımanın tekrar kaynağa ulaşma vakti arasındaki fark sayesinde uzaklık ölçülebilir.
Bu çalışmalarda otomatik bina çıkarımı, aynı platform üzerine yerleştirilen çoklu algılama sistem verileri olan LiDAR ve hava fotoğrafları ile nesne tabanlı görüntü analiz yöntemi kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Segmentasyon ve sınıflandırma adımları sonrasında elde edilen bina sınıfı referans veri ile karşılaştırılarak doğruluk analizi yapılır, izlenen yaklaşımın doğruluğu test edilir.
Dolayısıyla deprem bölgesindeki tarama çalışmaları tamamlandığından adres tanımlama sistemi ve kamuya ait diğer doğrulama kaynaklarının kullanımıyla bu gün itibarıyla TAM ZİYA OLAN BİNALARI kesin olarak tespit etmek olanaklı hale geldi.
• Teknoloji ve bilim bölgedeki tam ziya binaları belirleyebiliyor ise , adresi de otomatik tespit edilen bu binalardaki tam ziya hasarları SAHADA ÇALIŞMA YAPMANDAN DEĞERLENDİRMEK OLANAKLI.
• Az ve orta hasarlı binalar ASLA VE KESİNLİKLE İNCELENEBİLİR DURUMDA DEĞİL. Sabah az hasarlı gördüğümüz bina öğleden sonra yıkılıyor. Artçı depremlerin sayısı 1000 i geçti. Artçı deprem şiddeti 6 yı bulabiliyor. Aylarca sürecek sarsıntılar sebebiyle binalara girmek güvenli değil.
• Kamu adına önceki depremlerde olduğu gibi “Türkiye Cumhuriyeti Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı” sahada inceleme yaparak makro kararlar alacak. Kamu otorite olarak Afet Bölgesinde riskli gördüğü yapıların yıkımına karar verecek. Bu aşama geçilmeden kamudan önce karar alarak hasar tespiti ve tazminat tespiti asla doğru ve olanaklı olmaz.
• Sahada görev alan veya alacak olan eksperlerin hangi binanın girilebilir olduğunu bilmesi olanaklı mı ? Bu denli riskli bir konuda bilim ve hukuk odaklı , tecrübe ve deneyimin bile yetmediği bir konuda kısa eğitimler ile insan göndermek doğru mu ? Can kaybı sorumluluğunu kim alacak ? DEĞER Mİ.?
• Ailesi veya kendisi hayatını kaybetmiş sigortalı sıfatıtaşıyan kişiyle görüşülemeyeceği açık. Yazının üstündeki İnsan davranışları bölümünü tekrar okuyun. Kısa süre sonra sahada isyan başlayacak. İnsani hiç bir ihtiyacını giderememiş birisine nasıl yaklaşmalı , ne demeli ? sırası mı şimdi denilen şey nedir ? neyin sırası yaşanıyor biliyor musunuz ?
• Van depreminde bir sigortalı çok sayıda kişinin 2. Depremde ölümüne sebep odluğu için tutuklandığında savcılık ifadesi verirken “ bizim binayı inceleyen eksper izin verdiği için içeri girdik” dediği için sigorta şirketi CEO su ve eksper olarak yargılandık. Sahada DASK veya diğer sigorta türleri için görev alan , alacak olan eksper arkadaşlarım verilen hizmetin hukuki son uçlarını önemle dikkate alın.
• Öncelik insani dokunuş olacak ise tüm sigorta sektörünün şirket çalışanları dahil koşullar oluştuğunda departman ayrımı da yapılmaksızın sahaya ziyarette bulunmalarını tavsiye ederim. Sigortacılığın göreceği en değerli laboratuvar. Bir daha bunu deneyimleyemeyeceksiniz. Doktora ve Master tezi olabilir.
Japonlar, Çocuklarına Hiroşima’yı ve Nagazaki’yi Niçin Gezdirir?
Papatya Yayınlarından “Destanlaşan Çanakkale” kitabının rivayetine göre; bundan 30 yıl kadar önce eğitim sistemini incelemek için Türkiye’ye bir Japon heyeti gelir. Dönemin başbakanını da ziyaret eden heyet ile Türk yetkililer arasında ilginç bir diyalog geçer. Japon heyeti, Türk eğitim sistemi ile ilgili düşüncelerini anlatmaya soğuk bir cümle ile başlar.
İlk cümlelerden biri şu olur: “Sizin eğitim sisteminizde milli ruh yok!” Türk yetkililerde şok etkisi yapan bu cümleden sonra, karşılıklı soru ve cevaplar devam eder. Heyet, daha sonra kendi eğitim sistemini anlatmaya başlar.
Japon heyeti der ki; “Biz, eğitime şok testler uygulayarak başlarız. Önce çocukları uçak kadar hızlı giden trenlere bindirir ve çok katlı yollardan geçiririz. En üstün teknolojiyi gösterir, robotlarla çalışan dev fabrikalarımızı gezdiririz.
Bu baş döndürücü teknoloji karşısında sarsılan ve şoke olan çocuklarımıza deriz ki: -İşte gördüğünüz bu hızlı trenleri ve üstün teknolojiyi sizin atalarınız yaptı. Eğer siz daha çok çalışırsanız daha hızlı giden ulaşım araçları yapar, daha üstün teknoloji meydana getirir, daha modern fabrikalar kurarsınız…
Sonra çocuklarımızı Hiroşima ve Nagazaki’ye götürüp düşmanın harap ettiği bölgelerimizi gezdirir ve bu defa da deriz ki: Bakın, eğer siz birlik beraberlik içinde çalışmazsanız, işte düşmanlar sizin ülkenizi yakar, yıkar, bu hale getirirler. Ama birlik beraberlik içinde çalışırsanız, güçlü olursunuz, düşmanlarınız size saldırmaya cesaret edemezler. Artık birlik beraberlik içinde çalışmak ve çalışmamak konusunda kararınızı siz verin…
Bu örneklerle çocuklarımız kendilerine gelerek iyi ve çalışan bir Japon genci olma yolunda milli bir şuur ve heyecanla okumalarını sürdürür” Sonra, Japon heyetine bir soru yöneltilir: “İyi de bizim Hiroşimamız, Nagazakimiz yok ki?” Verilen cevap nettir? “Sizin Çanakkaleniz var!” Sadece Çanakkale mi? Unutuldu mu, yoksa anlaşılması için örnek yeterli mi görüldü, bilemiyorum. Fakat, liste Sarıkamışlar, Dumlupınarlar, Kocatepeler şeklinde de uzatılabilir. Belki bu anlatılanları, hamaset, mübalağa veya boş laflar gibi değerlendirenler olabilir. Türkiye’de bundan önce yapılması gereken çok şey var, diyecekler de olabilir. İtiraz edeceklerin kendilerine göre haklı tarafı da olabilir. Ancak unutmayalım ki, milletlerin güç unsurlarının nelerden oluştuğu şöyle sıralanıyor: -Askeri güç -Ekonomik güç -Politik güç -Coğrafya gücü -Teknolojik güç -Nüfus gücü… Bu unsurların her biri veya toplamı, milletlerin uluslararası alanda güçlü olmasında etkilidir.
Peki başka unsurlar var mı? Var tabi ki. Bir de sayılanların her biri kadar önemli, belki daha da öne çıkabilecek; elle tutulamayan, gözle görülemeyen başka bir güç daha var: -Milletlerin sahip olduğu milli moral gücü var. Normal şartlarda ölçülmesi zor olan milli moral gücü, milletlerin kaos ve bunalımlı dönemlerinde ölçülebiliyor. Yani milli moral gücünün mihenk taşı kaos ve bunalımlı dönemlerdir. Eğer, milli moral gücü yeterli değilse, diğer güçler çok da bekleneni veremeyebilir. Herhalde, Japonlar çocuklarının morali altüst olsun diye Hiroşima ve Nagazaki’yi gezdirmiyor. Sanıyorum ki, milli moral güç yüksek olsun diye gezdiriyor.
www.fibhaber.comhttps://www.fibhaber.com/japonlar-cocuklarina-hirosima-ve-nagazakiyi-nicin-gezdirir-makale,490.html
• Değerli meslektaşlarım ; yıllardır mesleğimizin ihmal edilmesini önleyemiyoruz. Diğer meslekler gibi farklı düşünce etkilerinin enkazı altındayız. Sahada sektör adına yapabileceğimiz çok şey var. Sigortacılık adı altında ama sigortacı olmadan topluma yol gösterme ve destek olma, milli serveti koruma ve kurtarma, insani değerleri sunma konusunda önemli fırsatlarımız var. İş olarak ve bir karşılığı olduğu için değil. Kimselere anlatamadığımız meslek misyonu gereği sahada olacağız.
Son olarak ; depremin karakteristiği çok farklı. Doğrudan yaşam alanlarını etkileyen ve can kaybına yol açan bir deprem. Yapı stokları çok eski ve kötü. Coğrafya iklim etkileri binalar üzerinde yıpratıcı. Binaların ortalama ömrü 50 yıldır. Olumsuz etkiler bina dayanımını eksiltir. Bölge bu durumdaki bir çok yapıdan oluşuyor. Bu sebeple yapı stoğu olumsuz olan bölgede en şok insani yaşam alanları hasar gördü. Yüz binlerce olarak ifade edilen kayıplar var. Kış koşulları, enkaz kaldırma ve diğer öncelikli çalışmalar şehir şehir merkezlerinde çalışmaya engel . Bu alandaki çalışmalar DASK konusu. DASK saha koşulları izin verene kadar TAM ZİYA hasarları yukarıda açıkladığım şekilde yönetebilir. Sonrasında hala saha da işler olacak. Bu süre 1 yıl olabilir.
Gaziantep ev Adana dışında sigortalılık düşük . Verilen toplam teminatlar ve sigortalılık oranının tahminime göre % 60 ı Gaziantep ve Adana illerinde. Bu illerde hasar nispeten çok daha düşük. Şehir merkezleri ve sivil rizikolar bakımından nispeten avantajlı. Ticari Rizikolarda da bu 2 şehirde çok fazla kayıp yok. Bu durumda zamana yayılan bir iş planı önemli. Sivil rizikolar için yöntem belli. Ticari rizikolarda hasar yoğunluğu şehir merkezlerinde ise KOBİ klasmanında yer alan küçük ve orta büyüklükteki işletme hasarları çıkacak.
Endüstriyel tesislerde hasar nispeten düşük. OSB lerin yapı tarzı ve yeni yapılanları hasarı azaltıcı faktör. Tekstil sektörü hasarı biraz daha fazla olabilir. İş kolu olarak bölgedeki en eski faaliyet türü olması sebebiyle bina ve yapılarının durumu hasara yol açıyor.
Enerji santrallerinde hasar var. Çatı GES ler etkilendi. Saha GES lerin de hasarlar artarak devam ediyor. Hiç birine müdahale etmek olanaklı değil. Çünki depremler devam ediyor. Başlayan risk son bulmadı. Artçılar yeni hasarlar veya hasarı artıran senaryolar yaratıyor.
HES ler de santral binaları , yükleme havuzları ve regülatörler sağlam mühendislik yapıları olarak hasar görmeyebilirler. Ancak ileti kanalları heyelanlar sebebiyle koptuğundan santraller işletilemez durumda. Bazı santral binalarında sel hasarı oluştu. Enerji tesis çalışanlarının kendileri ve aileleri de depremde zarar gördüklerinden henüz saha analizi yapılamadı. Zamana ihtiyaç var.
Hiçbir hasara koruma ve kurtarma ve/veya onarım olanağı bulmak kolay olmayacak. Sahada herkesin her şeye ihtiyacı var bu sebeple onarım zor.
Dün bir sigortalı telefon ile aradı. Mağaza ve depoların yağmalandığını ve kendisinin şu an seyrettiğini söyleyerek ne yapması gerektiğini sordu. Müdahale edemeyeceğinden sadece izlemesini ve video kaydı alamsını söyleyebildim.
Maalesef öncekiler sarsıntı bu yaşanan gerçek depremmiş. Bilimden uzaklaştıkça olumsuz etkiler çeşitleniyor ve artıyor. Yapacak çok şey var. Eleştirmek ve durmak yok. Bu günler için varız. En azından iş dünyasının büyük bölümünden ayrı olarak ve ayrıcalık olarak bizlere manevi tatmin sağlayacak bir konumumuz var. Sahaya doğrudan müdahale ve etki edecek bir roldeyiz. İyi ki sigortacıyız ….