Sigorta sektöründe yazdığı Değer Kaybı kitabı ile tanınan Sigorta Eksperi Kayhan Anaral da ‘değer kaybı’ ile ilgili yaşanan tartışmalara katıldı. Anaral, bu konuda sigorta sektöründe yaşanan feryatları ‘bir bardak suda kopartılan fırtına’ya benzetti. Anaral, konu ile ilgili değerlendirmesini aşağıdaki yazısında yaptı.
ACILARIN SEKTÖRÜ
Sürekli “zarar ettik” “bittik” feryatları ile gözyaşları içinde bir sektör “Sigorta Sektörü”.
Bu sektörde hep kötüler vardır. Kötü kalpli avukatlar, eksperler, hakemler, bilirkişiler, acenteler… sektörün baş aktörü Hazine ise o kadar feryada rağmen yeterince lehe kararlar alamaz filan… Bu ağlama ve feryatlara zaman zaman eksperlerin meslek örgütleri, sigorta medyası da iştirak eder. Çaresizlik içinde kıvranan pir-ü pak sigorta şirketlerinin ise hiçbir eksikliği, kabahati yoktur.
Oysa mutlu insanların sektörü olması gerekmez miydi bu sektörün? Öyle ya, az bir bilgiyle yetinilip, çokça fikir sahibi olunan bir alanda mutluluk bir sonuç değil midir?
Son dönemde zorunlu olmasına rağmen üzüntüden trafik poliçesi kesemeyen, sistemleri arıza yapan sigorta şirketlerimiz bin bir rica ile değer kaybı tazminatında %15 sınırı getirtmiş idiler. Hukuk diye bir şeyi öne süren Danıştay bu konuyu iptal etmiş.
Aslında sigorta şirketleri için “hukuk diye bir şey” meğerse iyi bir şeymiş. Çünkü %15 sınırlaması ile %15’lik kısmı trafik sigortasına müracaat edilirken, kalanı İMM’ye müracaat ediliyor masraflar iki katına çıkabiliyormuş… öpülsün diye yanağını uzatan sektörün bunu fark etmemesini normal karşılamak lazım.
Demek ki “sabah erken kalktım, aklıma bir şey geldi” tarzı olmuyormuş.
Yukarıda da söyledim, bu sektörün aslında çok “mutlu” olması gerektiğini düşünüyorum. Bütün kötülüklerin başkalarından kaynaklandığını düşünüp, hiç kendine bakmamak, çalışma şeklimde, işleyişimde bir hata olabilir mi? diye düşünmemek bir mutluluk kaynağı değil mi?
Tahkim komisyonuna intikal eden ihtilaflarda, cevap dilekçesi dahi yazılmaması, savunmaların sadece plaka değiştirilerek kopyala yapıştır yöntemi ile yapılması, çoğu zaman cevabın başvuru ile bağlantısız olması (ödenmeyen su hasarı ile ilgili bir ihtilafa, sigorta şirketince değer kaybı yönünden standart cevap dilekçesi yazılması beni benden alan bir savunma idi. Çok yaratıcı), bariz hatalı bilirkişi raporlarına dahi itiraz edilmemesi… hep iyi niyetten olan şeyler. Maddi hata içeren kararlarda sigorta şirketince karar düzeltme istendiği de benim bildiğim pek vaki değil.
Olsun. Ağlamak daha kolay. Hem ne kadar ağlarsan o kadar haklısın. İllaki birileri teselli eder.
Değer kaybı tespiti için konuyu bilen bir eksper görevlendirmeye de gerek yok. Eski hasar sorgulaması Allah’a emanet. Üç’ken bir, bir’ken üç ödeyelim. İhtilaf olursa tahkimin sonuçlanması nasıl olsa altı ayı bulur (coşup, kusurlu araca ödeme yapandan da var, başvuru sahibi de coşmuş az diye itiraz etmiş!).
Genel şartlar 1 no’lu ekinin üst tarafında değer kaybı eksper tarafından hesaplanır diyormuş, ama hiç ortalığı bulandırmaya gerek yok. Ben sordum, o metin sayfanın üst tarafı boş kalmasın diye konmuş.
Zaten alınan eksper raporu da savunma ekine konmuyor nasıl olsa değil mi? Bilmiyorum belki de Tahkimde taranıp dosyaya eklenmiyordur. Halbuki işe de yarardı… ama neyse, fazla üzmemek lazım. Yeri gelmişken, Tahkim komisyonuna renkli bir tarayıcı şart, fotoğraflar kahve falı gibi geliyor.
Böyle zor durumlarda her dostun fikri gelecektir. Konuyu iyi bilip bilmemesi mühim değil. Fikir bu gelince yerinde durmuyor. Bir yerden illaki, alayına ödeyelim fikri de gelecektir. Uyandırayım, hasar sonucu başvuru yapanlar %25’ler civarında hatta daha da az. Hani alayına ödeyelim deyince bugünkü feryat arşı aşar. Yani geçiniz.
Bu işin kitabını yazdığıma göre (hakikaten yazdım), benim de fikrim geldi. Genel şartlar 1 nolu ekinin üst tarafında yukarıda bahsettiğim bir metin vardı ya.. değer kaybını eksperler hesaplar diyor idi. Buna göre Tahkimde kısmi dava, yahut belirsiz alacak davası açmak acaba mümkün mü? Öyle ya eksper hesaplayınca tutar belirli hale gelmiyor mu? İşte buna biraz çalışmak lazım. Bu olduğunda sigorta şirketi maliyetleri %30-40 civarında düşecek. Nasıl mı olacak? Yazmayacağım, yazmaktan sıkıldım. Arayana, sorana anlatırım nasıl olacağını. Zaten herkes çok iyi biliyordur. Onun için kimse de sormaz.
Aslında bence hiçbir şeye gerek yok. Her şey bir bardak suda kopartılan fırtınadan ibaret.
Önceki TSB başkanı Sn. Ramazan Ülger açıklamıştı, değer kaybı hasarının poliçe maliyetine etkisi %7. Evet, sadece %7. Hepsi bu.
Bu kadar sektör gündemi, öldük, bittik hepsi %7.
Eh, eksperlerin de bir derdi kederi olmadığına göre, mevcut ağlamaya iştirak daha tatlış oluyor. Nasıl olsa bilmeye de gerek yok. Fikrin gelsin yeter.
Dost acı söyler.
Sayın Meslektaşım, kalemine sağlık.