Hafızalardan silinmeyen 17 Ağustos depreminin ardından 2000 yılında kurulan DASK, bugün 10 milyon 300 bin konut poliçesine, yaklaşık yüzde 60 sigortalılık oranına ulaştı.
Hafızalardan silinmeyen 17 Ağustos depreminin ardından 2000 yılında kurulan DASK, bugün 10 milyon 300 bin konut poliçesine, yaklaşık yüzde 60 sigortalılık oranına ulaştı. Hedeflerinin yüzde 100 sigortalılık olduğunu açıklayan DASK Koordinatörü Erdal Turgut, “İnşallah olmaz ama İstanbul’da olası büyük bir depremde beklenen hasar 40 milyar TL civarında. Biz 40 milyar TL’yi ödeyebilecek güçteyiz, hatta hasarı 2 kere ödeyebilecek durumdayız” dedi
Binlerce vatandaşımızın hayatını kaybettiği, yüzbinlerce evin yıkıldığı 17 Ağustos depreminin üzerinden 22 yıl geçti. Depremin hemen adından kurulan Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) o günden beri Türkiye’deki her konutu depreme karşı sigortalatmak, deprem hasarlarını azaltmak için çalışıyor.
Zorunlu bir sigorta olan DASK’da yaklaşık yüzde 60 sigortalılık oranlarına ulaşıldı. 17 Ağustosun yıldönümünde bir kez daha DASK’ın önemine dikkat çekmek istediğimiz Sigorta Ekranı programında Sigorta Medya Genel Yayın Yönetmeni Can Kantar’a konuk olan DASK Koordinatörü Erdal Turgut, hedeflerinin yüzde 100 sigortalılık olduğunu ifade etti. Turgut, aradan yıllar geçmesine rağmen acısı hale taze olan 17 Ağustos depremi için “Bu acılar bir daha yaşanmasın. Yaşanırsa da daha küçük yaşansın. Tüm vatandaşlarımız bu konuda sigortasız kalmasın. Sadece sigorta yaptırmak yetmiyor, tüm tedbirleri alın ama sigortasız olmak da hiçbir şeye yetmiyor” dedi.
Geçtiğimiz günlerde Batı Karadeniz’de meydana gelen ve hala arama kurtarma çalışmalarına devam edilen sel ve su baskınlarına ilişkin görüşlerini de dile getiren Turgut, sel ve yangın gibi afetlerin sigortalanmasının mümkün olduğunu, bu alanda çalışmalar yaptıklarını söyledi.
DASK 10 MİLYON 300 BİN KONUT POLİÇESİNE ULAŞTI
17 Ağustos 1999 yılında yaşanan depremin çok vahim bir afet olarak tanımlayan Erdal Turgut, “17 binin üzerinde vatandaşımızı kaybettik. 25 bin üzerinden kişi yaralandı, yüz binlerce konut yıkıldı. Kamu iradesiyle 2000 yılında kurulan DASK, o günden bugüne kadar hız kesmeden büyümeye devam ediyor. DASK, sıfırdan noktasında başladı ve bugün 10 milyon 300 bin konut poliçesine ulaştı. Türkiye’de sigortalılık oranı yüzde 58-59’lara ulaştı. Dünya çapında çok güzel bir örnek ama yetmez” dedi.
DASK’ın kurulduğu günden bugüne gelişimini anlatan Turgut, şöyle devam etti:
“Fonumuzu büyüttük, genişlettik. Bugüne kadar depremlerde 1 milyar liraya yakın tazminat ödedik. Yaptığımız en büyük ödemeleri son 1,5 yılda İzmir ve Elazığ’da yaptık. Can kayıpları sakatlanmalar pek çok şey insanımızın başına geliyor ama bir de maddi imkansızlıklarla hayatlarını devam etmeleri durumu çok daha zorlaştırıyor. Dolayısıyla orada devreye biz giriyoruz. Vatandaşlarımız kaldıkları yerden hayatlarına devam etmelerine imkân sağlıyoruz.”
DASK’DA HEDEF YÜZDE 100 SİGORTALILIK
DASK sigortası zorunlu olarak yapılıyor. Sigortalanma oranlarında oldukça yüksek rakamlara ulaşılmış olsa da hala gidecek çok yol var. “Hedefi %100’e koyduk” diyen Turgut, bu çerçevede acentelerden, sigorta şirketlerine, bankalara kadar tüm paydaşları iş düştüğüne dikkat çekti.
“Başımıza gelmeden hiç bir şey yapmıyoruz” diyen Turgut, “Deprem olan bölgelerde çok ciddi sigortalılık oranları var. Yalova, Düzce gibi depremin yaşandığı yerlerde sigortalılık oranları yüzde 90’lara yakın. Bu farkındalığı kazanıp deprem başımıza gelmeden vatandaşlarımızı kendi bilinciyle sigortalı yapsak daha iyi olacak” şeklinde sözlerine devam etti.
PANDEMİDE SİGORTA PRİMLERİNE ZAM YAPMADIK
Türk Reasürans AŞ’nin bir yıl önce DASK’ın teknik işleticisi olduğunu belirten Turgut, yönetime gedikten sonra yaptıkları çalışmaları şöyle özetledi: “Teknik işletici olmamızın ardından Aralık ayında pandemi şartlarının zorlaştırdığı durumları daha aza indirmek, sigortalılarımızın işlerini de biraz daha kolaylaştırmak adına biz sigortalarımıza hiç zam yapmadık ama teminatları enflasyon oranında arttırdık. Sigortalılarımıza destek olma amacımız vardı. İkinci olarak da, önemsediğimiz birlikte yol yürüyeceğimize inandığımız acentelerimizle 4 ay süren bir destek kampanyası yaptık. Oldukça güzel sonuçlar alıyoruz. Basında bilinçlendirme çalışmaları yaptık, okullarda müfredata girdik. Hiç boş bir alan bırakamamak için elimizden geleni yapıyoruz.”
KURUM OLARAK TEK BİR POLİÇE KESMİYORUZ
DASK’in bilinenin aksine bir sigorta şirketi değil reasürans şirketi olduğuna dikkat çeken Turgut, “Çok rahatlıkla söyleyebilirim. Bir tane bile poliçe kesmiyoruz” dedi.
Daha eski dönemlerde hatıra binaen call center’dan yılda 500- 1000 ile sınırlı poliçe kesildiğini anlatan Turgut, bu işleyişin tamamen son bulduğunu ifade etti. “Bizim herhangi bir şekilde poliçe kesmemiz mümkün değil, acentelerimiz müsterih olsunlar” ifadelerini kullanan Turgut, sözlerine şöyle devam etti:
“Biz kendilerini, çok önemsiyoruz. Biz üretimimizin büyük bir bölümünü acenteler gerçekleşiyor. Onların mağdur olacağı, hoşuna gitmeyecek, istemeyecekleri hiçbir çözümün içinde değiliz. Hatta teşvik olsun diye güzel bir kampanya yaptık, Temmuz sonu itibariye bitti. Muhtemelen yeni bir kampanya yapacağız ve sonuçlarıyla ilgili kendileri de mutlu olacaklar. Bu ay içinde ödemeleri de bitecek.”
12.8 MİLYAR DEPREM KUMBARAMIZ VAR
DASK’ın kurulduğu günden bugüne yaşadığı büyüme sürecini anlatan Turgut, “DASK’ın bütçesinin İstanbul depreminde yeterli olmayacağı söylentilerine de şöyle cevap verdi: “Biz tamamen kendi içinde bir kurumuz ve 2000 yılından beri biriktirdiğimiz bir kumbaramız var ve sapasağlam duruyor. Nakden biriktirdiğimiz 12.8 milyar TL tutarında bir deprem kumbaramız bulunuyor.”
DASK’ın sahip olduğu varlıkların da güvence altına alındığına dikkat çeken Turgut, şunları söyledi:
“Sigortacı olanlar ya da sigorta ile ilgilenenler bilirler ki; reasürans anlaşmaları ile bu fonlar büyütülür ve garantiye alınırlar. Biz uluslararası çok sağlam şirketlerle yaptığımız reasürans anlaşmaları ile DASK’ın ödeme kapasitesini daha da büyüttük. Eski dönemde 25 milyar lira olan kapasitesini 40 milyar liraya çıkarttık. Hocalarımızla birlikte bütün deprem modellemeleriyle yapılan sonuçlara göre; büyük bir İstanbul depreminde beklenen hasar 40 milyar TL civarında. Biz 40 milyar TL’yi ödeyebilecek güçteyiz, hatta hasarı 2 kere ödeyebilecek durumdayız. O yüzden sigortalılarımız müsterih olsunlar. DASK’tan dolayı bir mağduriyet yaşanmayacaktır. En büyüğüne hazırız. Zaten İstanbul dışındaki depremler, bu kadar büyük hasar üretecek depremler değildir.”
DASK ÜZERİNDE BİR SİGORTA DAHA YAPTIRSINLAR
DASK ile birlikte yaptırılabilen konut sigortalarına da değinen Turgut, DASK sigortasının bir ev için tek bir kere yaptırılabildiğini, DASK’ın üstünde kalan değerin isteğe bağlı olarak yapılan konut sigortasıyla karşılanabildiğini ifade etti. DASK’ın ödediği rakamın, Türkiye’nin her yerinden eşik miktarda olan birim fiyat üzerinden hesapladığına dikkat çeken Turgut, yayında açıklamalarına şöyle devam etti:
“Bizden 268 bin TL teminat alabiliyorsunuz. Ancak yalınızın, dairenizin daha değerli olduğunu düşünüyorsanız bunu üzerini ihtiyari olarak sigorta şirketinden temin edebiliyorsunuz. Genellikle insanlar ‘benim evim 700 bin TL niye bana DASK 250 bin TL ödüyor’ diyorlar. Biz DASK olarak konutun yeniden yapım maliyetini ödüyoruz. Arsa payı ya da piyasa rayici bizim konumuzun dışında.”
DASK ile konut sigortası ile arasındaki farklara da dikkat çeken Turgut, “Unutmayalım ki, bir tanesi sadece depremi teminat altına alıyor, diğeri yangın, hırsızlık ve su baskını gibi birçok olumsuzluğu teminat altına alıyor. Dolayısıyla birbirini tamamlayan şeyler… DASK, konut sigortasının küçük bir parçası. Hatta komşunuza verdiğiniz zararları da teminat altına alan sigortalar var. Allah korusun eviniz yandı ve komşunuza da zarar verdiniz. Komşunuza da ödeme yapmak zorundasınız. Komşunuzun zararını ödeyen sigorta şirketleri de var. “şeklinde konuştu.
YILLIK 163 TL PRİM BÜYÜK KAYIPLARI ÖNLÜYOR
İnsanların çoğu zaman zorunlu olan DASK sigortasını bile yaptırmaktan kaçındıklarını söyleyen Turgut, vatandaşların DASK sigortası yaptırıp hatta ikinci bir sigortayı yaptırma gayretinde olmaları gerektiğini ifade etti. DASK primlerinin ortalama 163 TL olduğunu vurgulayan Turgut, “Ödenen paralar verilemeyecek rakamlar değil. Karşılığında çok ciddi teminat alıyorsunuz. Sigorta hep başa geldikten sonra faydalanılan bir şey. İlk başka külfet gibi görünebilir ama düşünsenize eviniz kredi ve deprem oldu. Ev gidiyor borç kalıyor, sigortada yok… İzmir’de bir kaç kişinin başına geldi. İnsanın hayatı bir anda öyle zor bir hale geliyor ki. 163 TL yıllık prim günlük hesaplandığında kuruşlara kadar iniyor. Türkiye’de deprem bölgeleri 7 bölgeye ayrılmış durumda. En pahalısı Marmara Bölgesi ve İstanbul Bölgesi. Diğer yerlerde primler 35- 40 TL’lere kadar düşüyor” dedi.
“SİGORTA YAPILMADAN BEN O EVE GİRMEM” DEYİN!
DASK’ın elektrik, su faturalarını vatandaşlar üzerine alınırken ibraz edilen bir belge olması nedeniyle zorunlu olmaktan çıkarılıp bilinçli olarak yapılır bir hale getirmek istediklerini anlatan Turgut, vatandaşların “Sigorta yapılmadan ben o eve girmem” demeleri gerektiğinin altını çizdi. Araba alanların kasko yaptırmadan caddeye çıkmadıklarını ifade eden Turgut, yayında “ 200 bin liralık arabanız için yaptırıyorsunuz da 500 bin TL’lik eviniz için neden sigorta yaptırmıyorsunuz” diye sordu.
10 TL EKSİK PRİM ÖDEMEK 20-30 BİN TL TEMİNAT KAYBINA YOL AÇABİLİYOR
Sigorta yapılırken eksik ya da yanıltıcı bilginin ciddi mağduriyetlere yol açtığını da ifade eden Turgut, acenteleri bu konuda dikkatli olmaya çağırdı. Yaşanan mağduriyetleri örnekle anlatan Turgut, şöyle devam etti:
“163 TL’lik primin yüzde 10’unu olan sadece 16 lira düşürmek için metrekareyi yüzde 10 düşürüyorlar. Ancak bir deprem durumunda 268 bin lira teminatın yüzde 10’u yaklaşık 26 bin TL sigortalımızın cebine girmiyor. Primlerdeki küçük rakamların karşılığı inanılmaz rakamlar olabiliyor. 10 TL eksik prim ödemek 20 bin 30 bin teminat kaybına yol açabiliyor. Vatandaşın bundan bilgisi de yok” dedi. Turgut, bu tür mağduriyetler yaşanmaması için vatandaşların evlerinin tam metrekare ölçülerini vermelerini gerekirse ellerine bir metre alıp ölçüm yapmalarını tavsiye etti.
KASTAMONU’DAKİ SEL ADETA NUH TUFANI GİBİYDİ
Sigortalıların deprem riski yüksek İstanbul’da alacağı tazminat ile deprem riski düşük Konya’daki kişinin alacağı tazminatın aynı olduğunu ifade eden Turgut, riski düşük bölgelerde primlerin ok daha düşük olduğunu söyledi. insanların “Burada olamaz diye düşünerek riski düşük bölgelerde prim ödemekten kaçındığına dikkat çeken Turgut,
“Deprem her yerde olabilir. Burada olmaz demenin garantisi yok. Son zamanlarda ne kadar vahim doğa olaylarının gerçekleştiğini hepimizi görüyoruz. Kastamonu’daki sel adeta Nuh tufanı gibiydi. Ben bugüne kadar böyle orman yangını görmedim. Dolayısıyla artık olmayan oluyor diyebiliriz. Bu nedenle deprem riski olmayan yerlerde de deprem olmayacak diyemiyoruz” şeklinde konuştu
BİZ HİÇBİR DEPREMDE ÜRETİMİ DURDURMADIK
İklim değişiklikleriyle birlikte son dönemde artan doğa değişimleri sonucu meydana gelen afetler devam ederken vatandaşların sigorta yaptırmak istediğini ancak bazı sigorta şirketlerinin bu süreçte sigortalama işlemlerini dondurduğu eleştirileni yanıtlayan Turgut, “Biz hiçbir depremde üretimi durdurmadık. Depremden sonra hasarlı yerlerin yaptırma riskini alarak sigortalamaya devam ettik” dedi. Bu durumun zaman zaman suiistimal edildiğini de ifade eden Turgut, “Biz sigortalılarımızın bugünden yarına mağdur olmamasını istiyoruz. Sonuçta sigorta şirketlerini de anlıyoruz. Onlar da ticari kuruluşlar. Kişiler küçük bütçelerle küçük akçelerle sigortalarını yaptırabilirler. Çünkü sonundaki mağduriyet çok büyük oluyor. Çarpan etkisi o kadar büyük ki” şeklinde konuştu.
İZMİR’DE 380 MİLYON TL HASAR ÖDEDİK
Hasar inceleme süreçlerini dijitalleştirip çok pratik bir hale getirmeye çalıştıklarına değinen Turgut, AFAD ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile birlikte yaptıkları ortak bir çalışma olduğunu söyledi.
“Hasar tespit metodolojisini teke indireceğiz. Bundan önce depremlerde yaşanan hasar tespitlerde yaşanan farklılıkları tamamen gidereceğiz. İzmir depreminde bunu çok büyük oranda giderdik ve çok hızlı bir şekilde hasar ödemeleri yaptık. İzmir’de 380 milyon TL hasar ödedik. DASK tarihinin en büyük hasar ödemesini çok kısa bir şekilde yaptık.” diyen Turgut şöyle devam etti:
“Uzaktan ekspertiz çalışmalarımız var. Başımıza gelecek bir depremde saatlerle sayılan sürelerde hasar ödemeleri yapmak için çok ciddi bilgi işlem teknolojik çalışmalarımız var. Bunları hayata geçireceğiz. DASK’ın sistemlerini Ankara’ya götürme planlarımız var. Çünkü Ankara’nın deprem riski daha az. Depremden sonra vatandaşı mağdur etmemek adına tüm planlarımızı yapıyoruz.”
DEPREME HAZIRLIK SADECE DASK YAPTIRMAK DEĞİL
Can kaybının depremlerde ya da doğal afetlerde en büyük kayıt olduğu görüşünü dile getiren Turgut, “Biz olası bir depremde maddi hasarlarınızı karşılamak için varız. Depremden sonraki hayatınızın maddi olarak daha kolaylaştırılmasını sağlamak için varız. Depreme hazırlık sadece DASK yaptırmak değil; farkındalığın da en üst seviyede olması gerekiyor” dedi. Depremin hiçbir afete benzemediğini söyleyen Turgut, “1999 depreminde 3-5 saniye içinde 17 bin 500 can gitti. Biz de DASK olarak toplam tedbirin maddi tarafında olmaktan mutluyuz gururluyuz. İnşallah yüzde 100 sigortalılık hedefine ulaşırız da olası bir deprem de parasal tarafı düşünmeyiz inşallah” şeklinde konuştu.
Hasar tespitinde artık çok daha teknoloji yöntemlere de başvuruluyor, drone kullanan eksperler var. Olası büyük bir deprem için eksperlerin de hazırlandığını anlatan Turgut “Eksperlerimiz inanılmaz destekçiler ve inanılmaz yardımseverler. Biz İzmir depreminde de bunu yaşadık. Hemen çok hızlıca bölgeye intikal ettiler. Biz de onların hayatını kolaylaştırmak adına özellikle terminaller, bölgede kullanacakları özel yazılımlar geliştirip, bunların kendi içinde eğitimini de veriyoruz, cihazlarla desteklemek istiyoruz. Yine uzaktan ekspertizm dediğimiz konuda kendilerinin de kullanabilecekleri, bir dünya yaratmaya çalışıyoruz. Sayıca olası büyük İstanbul depreminde eksperlerimizin yetişmesi mümkün değil ama İzmir ölçeğinde bir şehirde kesinlikle destek oluyorlar” ifadelerini kullandı.
İZMİR’DE DASK TARİHİNİN EN BÜYÜK ÖDEMESİNİ YAPTIK
İzmir depremi sonrası DASK tarihinin en büyük ödemesinin yapıldığına dikkat çeken Turgut, zaman zaman eleştiriler yöneltilse bu eleştirilerin çok yerinde olmadığına dikkat çekti. “DASK ödemekten çekiniyor kanısı asla olmasın” diyen Turgut şöyle devam etti:
“DASK hiçbir zaman ödemekten çekinmiyor. DASK tamamen bunun için var zaten. İzmir’de 380 milyon TL ödemeyi bu yüzden yaptı. Biz bölgeye birkaç saat içinde Cuma günü intikal ettik ve Pazartesi günü sigortalılara ödeme yapmaya başladık. Bu anlamda vatandaşımızın tamamen yanındayız. Hiç onları mağdur etmemek adına saatler ve dakikalarla savaştık.”
DASK DEPREM DIŞINDAKİ BİNA HASARLARINI ÖDEMİYOR
Yaşanan sıkıntıların kentsel dönüşümden kaynakladığını ifade eden Turgut, “DASK bir sigorta havuzu, dolayısıyla ödemelerini tamamen sigorta tekniği açısından yapabiliyor. Yani herhangi bir konutta depremden dolayı bir hasar meydana gelmişse; o hasarın yeniden tazminini gerçekleştiriyoruz. Yani bir evin başka bir sebepten yıkılması veya hasar görmesi ve yıkım kararı alınması DASK’ın kapsamına girmiyor. Bazı binalarda güçlendirme yapılması gerekiyormuş, bunlar bizim kapsamımıza girmiyor. Çünkü DASK, depremin sonucunda gerçekleşen hasar varsa, o hasarı gideriyor. O ev depremden dolayı tamamen yıkılmışsa DASK ödemeyi yapıyor” dedi.
Yazının tamamı GAZETE SİGORTA’da. Gazete Sigorta Turkcell Dergilik, Türk Telekom e-dergi ve http://dijitalbasin.com‘da.
Yayının tamamı Sigorta Ekranı YouTube Kanalı‘nda:
[…] için zorunlu hâle getirilmiş bulunan deprem sigortalarını yürütmek üzere tesis edilen Doğal Afet Sigortaları Kurumu (kısaca DASK) havuzu tesis edilerek yönetimi beş yıllık bir süre ile bu konuda […]