23 Kasım 2024, Cumartesi
spot_img

CAN KANTAR | YORUM: TÜSAF’a kim başkan olmamalı!

Şimdi diyeceksiniz ki “Acentelerin bu kadar derdi sorunu varken, kim başkan olsa fark etmez. Bize ne faydası var ki?” Belki de haklısınız, ama hiçbir meslek grubu sivil toplum kuruluşları olmadan güçlü olamazlar. Şimdi bakın TESK Başkanı Bendevi Palandöken son iki yıldır meslektaşlarının haklarını korumak için sigorta sektörüne tabiri abartmayayım ama ‘kök söktürüyor’. Şimdi iddia ediyorum, Sayın Palandöken şayet acentelerin başkanı olsaydı, durum böyle olur muydu? 

Hak arama derken yanlış anlaşılmasın, bir kavgadan söz etmiyorum. Çünkü acenteler sigorta şirketlerine sözleşme ile bağlı çalışan kuruluşlar. Ortada bir ticaret söz konusu, beğenmezsen çalışmazsın olur biter. Ticaret bu. Yani acenteler şirketlerin dağıtım kanalı. Her iki taraf için de birbirleriyle çalışmamak bir tercih. Madem bir ticaret ilişkisi var, burada karşılıklı menfaatlerin korunması  zorlanmalı o kadar. Bunu da boykot, vurdu kırdı ile halletmek mümkün değil. Bir sorun varsa iki taraf arasında mutlaka bir uzlaşma ile soruna çözüm bulunmalı. Uzlaşma ise tarafların güçleri oranında taraflara menfaat sağlayabilir. Bu nedenle öncelikle taraflar birbirlerini düşman görmemeli, her konu masada müzakere edilmeli. Asarız, keseriz ile bu işlerin olmayacağını her iki taraf da bilmeli. Her iki tarafın da birbirine ihtiyacı olduğu unutulmamalı. 

Türkiye Sigorta Acenteleri Federasyonu (TÜSAF) acenteler için önemli bir sivil toplum kuruluşu. Acentelerin en üst resmi kurumu olan Sigorta Acenteleri İcra Komitesi’nin (SAİK) arka bahçesidir. TÜSAF’ın Başkanı olmak önemli gerçekten. Son başkan Murat Büyükçelebi, aynı zamanda SAİK üyesi. Fakat Türkiye’de özellikle seçimle gelinen yerlerden gitmemek için büyük organizasyonlar yaparlar. Gelinen yerlere adamlarını veya kendilerine her daim biat edecek kişileri yerleştirip, yerlerini garanti altına almaya çalışırlar. Siyasette çok örneği olmuştur, acente organizasyonlarına da bakarsak bu fotoğrafı görebiliriz. Ama genelde en üst tepe kurum ile yerine kendisinin yerleştirip biat etmesini beklediği kişiler arasında çatışma çıkmıştır. SAİK Başkanı Hüseyin Kasap da belki geçmişte Büyükçelebi’yi biat edeceğini düşündüğü için desteklemiş olabilir. Ama görünen o ki kısa süre sonra yolları ayrıldı. Bunun neden olduğunu gelecek zamanlarda taraflar bizlere açıklar umarım. 

Bir de bu en tepe noktalara gelenler genelde “en iyi ben bilirim”ciler olur. Koltuk sıcaktır. “BAŞKANIM” sözü çok etkilidir. Sihirli bir sözdür o. Ondan vazgeçmemek için ne yapılsa azdır. Seçimden seçime meslektaşlarına kol kanat gerilir, öncesinde kulağının üzerine yatılır. Şimdi size soruyorum, acentelerin komisyonları sıfırlandığında, şirketlerle sorun yaşandığında, SBM ile sorunlar yaşandığında, poliçe satılamazken ya da şimdi aklıma gelmeyen, acentelerin yaşadığı birçok sorun sırasında acentelere kol kanat gerecek en üst resmi kurum olan SAİK’in Başkanı Hüseyin Kasap’ın bir açıklamasını, desteğini hatırlıyor musunuz? Ben hatırlamıyorum. Ama ne hatırlıyoruz, bir sigorta şirketinin CEO’sunun SAİK Başkanının ipliğini pazara çıkardığını, asistans işinde kendi meslektaşlarına kendisi ‘ağır eleştiri’ olarak nitelendirse de küfür ettiğini… Rekabet Kurumuna ekmeğini yediği sektörünü şikayet ederken yakalandığını da hatırlıyoruz. Ve tabii ki bir de en önemlisi gizli ajandası ortaya çıktığında. Seçimlerde milletvekili aday adayı olduğunda nasıl bütün meslektaşlarını yüzüstü bırakıp TBMM’ye sıçrama hevesinde olduğunu ve gizli hesaplarını o koltukta oturmasını, sırtını TOBB’a yaslayarak hesap peşinde olduğunu tüm sektör gördü. Sonra boynunu eğip tekrar geri döndüğünü de herkes gördü. Önümüzdeki ilk seçimde benzer bir olayla karşılaşmayacağımızın bir garantisi var mı? Yok. 

Şimdi taban komisyon belirlendi, fakat sektörde yaşanan kaosta etkilenen en büyük kesim acenteler. Poliçe kesecek şirket bulamıyorlar. Evlerine ekmek götüremiyorlar. Olan müşterilerini ellerinden kaçırmamak için komisyonlarını almak istemeyen acenteler biliyorum. SAİK Başkanı nerede? Ortalarda yok. Ben merak ettim, aradım, sordum. Meğerse işi gücü bırakmış gelecekte SAİK Başkanlığım tehlikeye girebilir endişesiyle çatıştığı TÜSAF Başkanı Murat Büyükçelebi’yi tekrar seçtirmemeye çalışıyormuş. Hem de bütün SAİK üyeleri ile birlikte her gün oy verecek derneklerin başkanlarını arıyormuş telefonla. Anadolu’yu karış karış geziyorlarmış tüm SAİK üyeleri. TÜSAF Başkanlığı için halen başkanlığı yürüten Murat Büyükçelebi var. Rakip mutlaka çıkmalı, ben rakipsiz tek girilen seçimleri sevmem. Onun adı seçim olmaz o zaman. O yüzden ANSAD seçimlerine de ilgi göstermiştim. Murat Bey’in karşısına kim çıkacak diye araştırdım. Hüseyin Kasap’ın adayı Emin Gemici ve kimin adayı olduğu belli olmayan İSAD Başkanı Turusan Bağcı. Yok “birlik” adı altında girilecekmiş sonra biri başkan olacakmış falan filan… Ben pek anlamadım. Bildiğim bir şey var, Emin Gemici’nin kendi ilinden destek alıp alamayacağı bile şüpheli. Turusan Bağcı ise müzmin mağlup zaten. Ya son anda adaylıktan çekilir ya da saf dışı bırakılır. Ama işin ilginç tarafı, Mapfre CEO’su Serdar Gül’ün Hüseyin Kasap’ı refüze ettiği toplantının videosunu çekip basına verdiği iddia edilen Turusan Bağcı’nın Hüseyin Kasap tarafından desteklenmesine ne denir? “Denize düşen yılana sarılır”. Bu arada Emin Gemici’yi çok tanımamakla birlikte tecrübeli bir sigortacı olarak biliyorum. Ama kendisini hiç ön planda düşünemedim açık söyleyeyim. 

Başkanın taşımaması gereken özellikler

  • Bence öncelikle biat edecek, kendisini oraya getiren kişi ve kurumlara her gün ‘sen bizim yüz akımızsın’ diyen biri olmamalı. 
  • Düşük profilli, konuşurken sesi titreyen, göz temasından kaçan biri olmamalı. 
  • Gizli hesapları olan birisi olmamalı. Açık net, dürüst olmalı. 
  • Her şeyi ben bilirim, diyerek en ufak bir eleştiride meslektaşına küfür edecek, “sana şirketi en iyi y….. n acente ödülü” vereceğim diyecek biri olmamalı. 
  • Gizli telefon konuşmaları ifşa edilince kuyruğunu kıstırıp sünecek biri olmamalı. 
  • Mesleğini, meslektaşlarını ve ekmek yediği kurumları kendi gizli hesabı uğruna oraya buraya ispiyon edecek biri olmamalı. 
  • Meslektaşlarının zor gününde basından kaçan biri olmamalı. 
  • Unvanını sürekli sosyal medyada kullanıp, kendi işinde çıkar sağlamaya çalışan biri olmamalı.
  • Televizyonlara çıkıp yalan yanlış bilgiler verip tüketicileri yanıltan ve sektörünü küçük düşüren biri olmamalı. 
  • Televizyonlara, gazetelere demeç verilmesi eleştirildiğinde “Ne olacak abi, bir iki yerde görünüyoruz. Yeni müşteri bizi tanıyor iki DASK kesiyoruz” diyerek küçük hesap peşinde koşan birileri olmamalı. 
  • Görev yaptığı dernek, ticaret ve sanayi odalarında iş takipçiliği yaparak hasar üzerinden komisyon alanlar olmamalı.
  • Ticaret odalarında olmayı hedefleyerek yeni kurulmuş şirketlerin işlerine musluğun başında oturma avantajından faydalanarak kendine menfaat sağlamayı düşünen biri olmamalı. 
  • Toplantılarda birbirlerinin yüzüne gülüp sonra videoları basına sızdırıp sonrasında da salondan kol kola çıkacak yüzsüzlükte biri olmamalı. 
  • Ve öncelikle güvenilir, ciddiye alınacak birileri acentelerin temsilcisi olmalı. 

TÜSAF’ın da SAİK’in de başkanları nasıl birisi olmalı biliyor musunuz? 

  • Kendi için bir hesap peşinde olmayan,
  • Meslektaşlarının her zaman yanında olan,
  • Meslektaşlarının sorunlarına her zaman çözüm arayışında olan,
  • Güvenilir, genç ve sektörde ciddiye alınan, 
  • Duruşuyla, konuşma tarzıyla karşısındakileri etkileyebilen,
  • Çevresinde saygı uyandıran, müzakereci, uzlaşmacı,
  • Yıpranmamış, en iyisini ben bilirimden ziyade çevresinin fikrini alan,
  • Herkesi kucaklayabilen biri olmalı.

TÜSAF seçimi bunun ilk adımı. Acenteler hiç bu kadar haklıyken, basiretsiz yöneticileri nedeniyle haksız duruma düşmemişti. Çok daha fazlasını hak ediyorlar. Seçtikleri doğru kişilerle öncelikle mesleklerine saygı duyulacağını unutmamalı. Bu seçim bir dönüm noktası olmalı, artık 16 bin acente bir yol ayırımda. Daha organize, daha demokratik, daha katılımcı bir STK, acentelerin hakkı diye düşünüyorum. 

Not: SAİK üyesi Bülent Yalçın bana ulaşarak ‘SAİK üyeleri TÜSAF seçimleri ile uğraşıyor demişsiniz, ben bir SAİK üyesiyim bu işlerle hiç ilgilenmiyorum’ dedi.

2 YORUMLAR

  1. Murat Bey’i seviyoruz.Konya’dan bir Delege olarak oyumu başkasına vermem düşünülemez.Hele Hüseyin Kasap Destekli bir Adaya asla.

  2. Sektörün kalemi olan Can Kantar durumu nekadar doğru br şeklde dile getirmiş. Bu yazıyı okuyan Murat Büyükçelebi ye karşı olanlar umarım yaptıkları hatalarını görürler.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER