Geçtiğimiz gün yayımlanan “Hazine’de FETÖ’cü avı” başlıklı kulis haber sonrası çok geri dönüş aldım. ‘Vallahi bravo gerçekleri gözler önüne sermişsin’ diyenler olduğu gibi, yorumları bu ortamda uygun bulmayan, eleştiren, hatta ‘Can bey bu işlere alet olmasaydın’ diyenler de oldu tabi ki. Evet Ankara’da Hazine içerisinde bir kavga var. Ve bugüne kadar kavganın bir tarafının görüşleri yazılıp çizilmişti. Ben de diğer tarafın görüşlerini dile getirdim. Cevap hakkı niteliğindeydi hatta. Oldukça da uygun bir dille, eleştiri sınırları içerisinde yaptım bunu. Şimdi yazacaklarım ise tam olarak olaya benim bakış açım olacak.
Bürokrat karar vermeli ‘ya Hazine, ya Tahkim’
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki yazıda anektodları verirken elimizde belge olmadan bir suçlama yapmamaya gayret ettim. İsim vermekten kaçındım. Oradaki görüşler bir tarafın konuştuğu ve kulağıma gelen iddialarıdır. Bunlar gerçektir, değildir ben bilemem. Ama insanlara hak etmedikleri yaftaları yapıştırmayı da kendini savunmak için yapılmasına da karşıyım. Bu arada Hazine içerisinde de gizlenmiş FETÖ’cü de varsa bulunsun isterim. Hazine içerisinde Sigortacılık Denetleme Kurulu (SDK) ve Sigortacılık Genel Müdürlüğü (SGM) içerinde Sigorta Tahkim’de hakemlik yapıp buradan bir gelir sağlayanlar eminim bana çok kızmışlardır. Hiç umurumda değil. Benim fikrim şu; ya SDK’da görev yap, ya da istifa et. Çık dışarıda büro kur, Tahkim’de dosya bak. Hazine’de aldığı maaş yetmiyormuş. Bana ne arkadaş, o zaman bu kurumda görev yapmayacaksın. O görevden istifa edip dışarıda şirketlerde çalışan yığınla değerli eski bürokrat var. Bir diğer saçmalık, hem bir sigorta şirketini denetleyeceksin, sonra Ankara’ya Hazine’deki masana oturup o sigorta şirketinden şikayetçi olan sigortalının dosyasına bakacaksın. Böyle saçma şey olur mu?
SGM Tahkim’deki sorunu neden çözsün ?
Bir diğer saçmalık ise; hem SGM’de çalışacaksın, hem de bu mesela Değer Kaybı Tazminatı örneğinde olduğu gibi limitleri ya da dosya bakılması ile ilgili düzenleme yapacaksın, dosya başına ücreti belirleyeceksin. Sigorta Tahkim’de bir sorun olduğu apaçık ortada. Son iki yıldır söylentiler ayyuka çıkmış vaziyette. Sigorta Tahkim’de sigorta şirketleri resmen soyuluyor. SGM bu sorunu çözmek için neden bir şey yapmıyor? Ben daha ilginç bir iddia atayım ortaya.
“Değer Kaybı Tazminatı” uygulaması Hazine kökenli Sigorta Hakemleri’ne iş ve gelir sağlamak için çıkarıldı. Ortadaki tablo benim aklıma bunu getirmiyor değil. Organize bir soygun var ortada. Ve kimse buna dur demiyor. TSB yetkilileri bu soruna çözüm arayışında, Hazine yetkililerine sorduğunuzda topu başka yere atıyor. İş İbrahim Taşbaşı’nda bağlanıyor. Bu işte İbrahim Taşbaşı’nın bir ihmali varsa tespit edersin. Yanlış bulunursa o zaman kim atamışsa görevden alır gerekirse. Eski tanırım, saygın bir kişidir, emekliliğine daha varsa atama yaparsın bir yere. ‘Sen bu işi idare edemedin, emeklerin için teşekkür ederiz’ dersin olur biter. Ama biliyoruz ki geçmişte SDK kökenli bir kişinin görevden alınması sırasında, kimin TSB Yönetim Kurulu üyelerini arayıp üstü kapalı uyardığını da duymayan kalmamıştı.
Hazine’de ‘Tuz koktu’, kokusu İstanbul’a geliyor
Hazine içerisinde sigortacılık tarafında tuz kokmuş durumda. Hazine içerisinde sürekli bir yerlere adam yerleştirmeye çalışan, hakimiyet kurmak isteyen bir ekip var. Her taşın altından bu çıkıyor. Sigortacılık Genel Müdürü atanacak, Müsteşar fikrini soruyor, ‘o mu, bu mu?’ Abi diyor ki ‘her ikisi de olmaz benim şu adamım olsun’. İddia bu. Şimdi diyeceksiniz ki kim bunlar. Murakabe kökenli, isimleri de ’91 promosyonu’ ekibi. Yani devre arkadaşı . Hani şu mezunlar derneği ya da Rotary Kulüp’leri gibi. Başında da tabii ki Başkan var. Birbirlerine iş paslayan kollayan hemşehri yapılanmaları gibi. Bu arada bu FETÖ’cü yaftasını kimseye yapıştırmak istemiyorum. Çünkü bu işte masum çok kişinin mağdur olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu konuda çok hassasım. Ama ortada bir yapılanma var ki kendine özgü aynı geçmişte yaşanılanları çok andırıyor. O tarafta da kavga rant paylaşımından çıkmıştı, Hazine’de de benzer durum var. SDK ve SGM arasındaki kavganın sebebi Tahkim’de ki tatlı para. Bir taraf karşı tarafa hükmetmeye çalışıyor. Fırsat buldukça da köşeye sıkıştırıp yerinden etsem de yerine bizden biri geçer mi noktasında ucuz bir savaş. Geçmişte benzerleri daha önceki Sigortacılık Genel Müdürlerine de yapılmak istenip kısmen başarılı oldukları açık. Bu “91 promosyonu” murakıp ekibi içinden en üst düzeyde sektörde yöneticiler çıkmadı mı? Hem de en üst düzeyde. Şimdi ufak ufak mevzi kaybetmeye başlayınca işin rant tarafı seçilmişe benziyor. Şirketlere genel müdür yerleştirmek yerine, olmayan murakıp varsa hemen ‘Hakem’ yapalım derdine düşmüşler. Burası çok açık. Çünkü sigorta şirketlerinde öyle 30-40 bin TL gelir pek de mümkün görünmüyor bu kişiler için. Ama yeter artık çekilin bir kenara.
Bu riski almaya değer miydi ?
Diğer taraftan bu hakimiyet kurma çabasına SGM bürokratlarının da karşılık vermesine ibreyi kendi lehine çevirme çabasını anlıyorum. Anlıyorum anlamasına da ortada bir ihmal, atlanmış bir şey varsa da bu on SGM bürokratının hakem olması için alınacak bir risk değildir. Bu bilerek yapılmış bir ihmal ise bunun da bir sonucu olmalı veya uygun bir çözüm bulunabilir. Ama karşında hata için bekleyen ve yerine şunu getiririz diye düşünene bir güruh varsa, daha dikkatli olacak hata yapmayacaksın arkadaş. Suçlama yaparken de dikkatli olacaksın.
Artık ‘kim ne der’ diye bakılmamalı
Bu işin içerisinden nasıl çıkılabilir diyorsanız? Öncelikle mevzuatta ‘Değer Kaybı Tazminatı’ ile ilgili bir düzenleme yapılıp bunun önüne geçilebilir. Yok SDK, SGM çalışanları ne der? Yok Türkiye Barolar Birliği üzerimize gelir mi? Demeden bu uygulamayı askıya alıp sonra evimizin evini ve içini süpürmeliyiz. Eskiden Değer Kaybı Tazminatı mı vardı ? Tüketici açısından bakarsan da sıkıntı. Tabi ki bir kere çıkarmışsın artık geri dönülmesi zor ama standart bir tazminatı direkt sigortalıya ödemek için bir çalışma yapılabilir. Atıyorum bunları. Ama ortalama 1.500 TL olacak ödemeler bu ‘Hasar aracıları’nın devreye girmesiyle 4000-5000 TL’lere şirketlere mal oluyorsa, standart bir ödeme veya bir başka çözüm bulunabilir. Dosya bakma peşine düşeceklerine bunu araştırsın bürokrat dostlarım diyeceğim komik olacak. Ekmeği kesilsin kim ister?
‘SDDK formülü raftan indirilmeli’
Şimdi ülkemiz savaşta. Bizim bu sorunları tartışıyor olmamız çok saçma belki. Zaten bu konjonktür ile bunun hayata geçmesi zor. Ama daha önce de gündeme gelip rafa kaldırılan Sigorta Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SDDK) için kollar sıvanmalı. Bu şekilde burada ki çift başlılık ortadan kaldırılabilir. Bu tekrar gündeme gelmeli. BDDK’da sistem nasıl tıkır tıkır işliyorsa burada da olabilir. Sigorta sektörü 50 milyar TL’lık büyüklüğü ile kendi kendini idare edebilir bence. Ama bu sefer başına kim gelecek kavgası başlar ki olsun hiç olmazsa bir kere bu kavga olur. Sonra herkes işine bakar. Çünkü Hazine’de tuz kokmuş artık bu durumdan çıkış zor görünüyor. Ama Hazine Müsteşarı Sayın Osman Çelik’in bu işe bir neşter vurması şart. Sigorta sektörü zaten çok patinaj yaptı bir de Hazine’deki bu tür iç çatışmalarla kaybedecek vakti yok. Ben eminim ki şu an da Hazine’de sektör ile ilgili bir çalışma yapılmıyordur. Biri kendini savunmaya çalışıyor, diğeri onu nasıl yerinden ederim diye düşünüyor. Geriye kalanlar ise Sigorta Hakemi ise gelirimi nasıl artırırım, Hakem değilse de “sınav yenilense de girip Hakem olma derdindedir. Emin olun.
İşi biraz abartsam da şunun da altını çizmekte fayda var. Bu genellemeleri tüm SDK ya da SGM’lerde görev alan bürokratlar için yapmıyorum. Bu işlere koşuşturanlar belli, diğer tarafta pırıl pırıl bürokratlarında bu kurumlarda görev yaptıklarını biliyorum. Bu laflarımdan alınmasınlar lütfen.
Ya da bir formül bulup, yeni bir beyaz sayfa açın herkes işini yapsın.
Sigorta Medya grubu Genel Yayın Yönetmeni Can Kantar’ın iki gündür yayınlanan “Hazine’de FETÖ’cü avı” ve “Hazine’deki rant kavgasına farklı bakış” adlı makalelerine Hazine Müsteşarlığı Basın ve Halkla ilişkiler Müşavirliği’nden cevap geldi. Sigorta Medya olarak yayınlanan makalelerde; amacımızın hiçbir kurum ve kişileri töhmet altında bırakmak olmadığını, bu şekilde yazıları yer vermediğimizi özellikle belirtmek isteriz.
Saygılarımızla, Sigorta Medya Yayıncılık A.Ş.
Hazine Müsteşarlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği’nden gelen ilgili yazı:
Sayın Kantar,
Son zamanlarda bazı basın-yayın kuruluşları ve internet siteleri ile sizin de sorumlusu bulunduğunuz haber sitesinde, sigorta hakemliği sınavı ile ilgili spekülatif haberlere yer verildiği görülmüştür. Bu çerçevede aşağıdaki açıklamanın yapılması uygun görülmüştür.
Sigorta hakemliği sınavı ile ilgili iddialar çerçevesinde öncelikle bir denetim yaptırılmış, ardından da konu ile ilgili soruşturma başlatılmıştır. Soruşturma sonucuna göre işlem yürütülecektir. Bu çerçevede, soruşturma bitmeden herhangi bir kişinin itham edilmesi etik değildir.
Yine iddia edildiği üzere, haberi veren muhabir ya da yayın kuruluşunun şahit olduğu bir suç söz konusu ise bunun yargı mercilerine intikal ettirilmesi öncelikli olarak o yayın kuruluşu ya da muhabire aittir. Suç yok ise bu defa konu haberde ismi geçen şahıslara iftira edilmiş olunacaktır ki bu da TCK bakımından ayrı bir suç oluşturmaktadır.
Yapılan haberlerde her ne kadar muhtelif kişilerin ismi geçmekte ise de Hazine Müsteşarlığının kurumsal yapısının hedef alındığı anlaşılmaktadır. Kamu kurumlarının spekülatif haberlerle itibarının zedelenmesi karşısında bu kurumların ve elbette Hazine Müsteşarlığının yasal haklarını saklı tutacakları tabiidir.
Öte yandan şunun bir kez daha bilinmesi gerekir ki her türlü iddia, Müsteşarlığımızca hassasiyetle değerlendirilmektedir. Yapılan işlemlerde mevzuata aykırı bir durum tespit edildiğinde gerekli yasal süreçler başlatılacaktır.
Haberde öne sürülen iddiaların kamuoyu nezdinde düzeltilmesi ve sorumlu yayıncılık anlayışı çerçevesinde yukarıdaki kısa açıklamamızın ivedilikle, “sigortamedya.com” adlı internet sitenizde yayımlanması hususunda, bilgileri ile gereğini rica ederiz.
Saygılarımızla.
SDK ya da SGM’lerde görev alan bürokratlar ne sınavını bekleyecekler ki ?
Onlar sınavsız hakem olabiliyor.
” Eskiden Değer Kaybı Tazminatı mı vardı ?”
evet;vardı.Sen bilmiyordun,ben bilmiyordum ama bilen biliyordu.
Tüm dünya biliyordu da bizden mi saklandı ? Sen soruyu böyle sor..
Gelelim memurun hakem olmasına Devlet personel müdürlüğünün yazısını okumadın galiba ;Okusan anlarsın “yapamazsın ” diyor.
İstersen göndereyim.
Yazacak ,denecek çok şey varda .
Başka bahara,kal sağlıcakla.
Hocam üslubun kötü. Tanışıyormuyuz bilemedim ama ben sana “siz”diye hitap edeyim. Eleştirileriniz için teşekkürler. Daha çok yazacaklarını ne için sakladığınıda yazsaydın. Syg can kantar
Bu haberi okuyunca şunu anladım. Bir önceki haber ısmarlama idi. Parayı verdiler, düdüğü çaldılar, öyle mi? Bunun adı da gazetecilik.
Sevgili dostum her meslek grubunda böyle satılık insanlar olabilir. Ama senin gibi korkak kendi ismiyle yazamayıp ‘komiser’ lakabı arkasına gizlenmiş birinin bu suçlamasını ciddiye bile almıyorum. Ayrıca Hazine yetkililerinden haber yapmak için para istemeyi hiç düşünmemiştim. Çok kazanıyorlar bu ara. Saçmada olsa eleştirin için teşekkürler. Bende senin gibileri herkes bilsin diye bu yorumunu onaylayıp yayımlıyorm. Syg Can Kantar
Bu konulara ilaveten, mevcut hakemlerin yeterliliği de tartışmalı bir konu. Bu hakemlerin kaç tanesi 2 yıldır yapılan sınavlara girseydi kazanabilirdi acaba?
Bu konu tüm boyutlarıyla ele alınmalı. Yanlış yapan mevzuata aykırı hareket eden sonuçlarına katlansın. Kim olursa olsun hukuk işlesin. Yazılarda birilerinin korunmaya çalışıldığı çok açık. Fırtınalı havada gemiyi karaya çıkarmak! önemli ama durgun suda gemiyi batıran kaptanın da ehliyetine el konulur. Genel müdürlük makamı hata yapınca beni yerimden etmek isteyenler var deyince kalınacak bir makam değildir. Hukuk işlesin hatası ihmali kastı olan kim varsa gereği yapılsın.