CAN KANTAR / POSTA GAZETESİ
‘Son pişmanlık fayda etmez’ diye şarkımız var. Yılların şarkısı sigortası olmayanlar için yazılmış sanki. “Keşke” ise yaşanan bir felaket sonrası en çok duyulan sözcük. İş işten geçtikten sonra yapılacak bir şey de kalmıyor. Şunu unutmamak gerek, ihtiyacın olduğunda satın alamayacağın tek şey ‘sigorta’dır. Çok duyuyoruz hasta olduğunu anladığında, hatta hastanede sigorta yaptırmaya çalışanları. Ya da otomobili kaza yaptıktan sonra veya çalındıktan sonra sigorta yaptırmayı deneyenler ne yazık ki genelde yakayı ele veriyorlar. Bu tür suistimallere başvurmadan olası felaketlere karşı bütçemiz oranında riskleri sigorta güvencesine devretmek gerekiyor. Çünkü kimse kazayı, felaketi, hastalığı ve ölümü kendine yakıştırmaz. Fakat ne yazık ki bunlar da hayatımızın gerçekliklerinden.
İLK İŞ ‘KASKO’ YAPTIRMAK OLACAK
Geçtiğimiz günlerde yıllardır birlikte çalıştığım arkadaşım Güngör Yılmaz‘ın hastanenin önünden otomobili çalınmış. Emniyet aracı arıyor, inşallah da bulunacak. Birlikte işler yaptığımız için kendisi de sigorta konulu içeriklere hakim. Bilinçli de bir tüketici. Fakat kasko yaptırmayı atlamış. Bu konuda ben de kendimi suçluyorum şimdi. ‘Keşke’ zorlayıp kaskosunu yaptırtsaydım diyorum şimdi. Mutlaka arkadaşımın yaptırmamasında bir sebep var. Ama ne oldu, gece gündüz çalışarak birikimleri ile aldığı araç şimdi yok. Belki kendisi de ‘kim ne yapacak benim bu arabayı, etrafta bu kadar lüks araç varken’ demiş ve sigorta yaptırmamış olabilir. Ama şimdi mağdur. Belki de 35 bin TL’lik araç için 1000-1250 liraya kasko yaptıracak ve şimdi düşünmeyecekti bile aracının çalındığını. Olan olmuş, son pişmanlık faydasız. Sigorta asıl dar geliri olan kişiler için gerekli. Güngör kardeşimin de yeni bir araç alabildiğinde ilk işinin “Kasko” yaptırtmak olduğuna adım gibi eminim.