Can Kantar: “Sigorta şirketlerinin sorumluluk alanı geniştir ama!”

Sigorta şirketleri milyar dolarla ifade edilebilecek bir teminat sunuyor. Yani elini taşın altına koyan bir sektör. Sigorta yapılmadığında bir ülkenin tüm işleyen çarkları bir anda durur, uçaklar uçamaz, araçlar trafiğe çıkamaz, fabrikalar çalışmaz. Bütün dünyada bu böyle…

Sigorta şirketleri, “Taşın altına elini koyuyor” diyorsak her taşın altından da sigorta şirketi çıkar anlamı çıkmamalı. Zorunlu sigortalar var burada; sigorta şirketleri poliçe hazırlanmasından hasara kadar sorumlu tutulabilir. Örnek vermek gerekilirse “Bina Tamamlama Sigortası.” Bu poliçede sigorta şirketinin sorumluluğu var elbet. Bina teslim edilemedi, yapım sırasında yangın çıktı, çöktü…Tamam da İsteğe bağlı bir sigorta poliçesinde sigorta şirketinin sorumluluğu en son konuşulacak bir konu diye düşünüyorum.

DERS ÇIKARIRSAK İYİ

Bolu’da bir otelde çıkan yangın sonrası 79 yurttaşımız hayatını kaybetti. Acımız büyük, buradan da tüm hayatını kaybedenlere Allah rahmet eylesin, yakınlarına ise baş sağlığı ve sabır diliyorum. İhmaller üst üste gelmiş; ne yazık ki bu feci olay gerçekleşti. Şimdi yapılacak şey sorumluların cezalandırılması ve bir daha olmaması için tüm bu tür işletmelerin bundan ders çıkarmasıdır.

Tüm taraflar ihmal suçlarını üzerlerine almayınca kamuoyunda suçlamalar son günlerde sigorta şirketinin de sorumlu olduğu yönüne evrildi. Öncelikle sigorta şirketinden bir açıklama gelmedi; daha otelin sigortalı olup olmadığı, sigortalı ise hangi şartlarda poliçe hazırlandığı ve teminatlarında neler var bilmiyoruz.

SİGORTA BANKA KANALIYLA YAPILMIŞ İDDİASI!

İddialar ise sigortanın bankadan yapıldığı, işletme sahibinin bölgedeki tüm sigortalarının bir paket şeklinde sigortalandığı şeklinde. Paket işi olduğu için tahminim detaylı bir riziko teftişin yapılmadığı şeklinde. Bazı dostlarım bana; “Bak Can Bey burayı sigorta acentesi veya bir broker sigortalamış olsaydı, detaylı risk araştırması hazırlar sigorta şirketine sunardı” denildi. Buna da katılmamak mümkün değil; ama sonunda buna son kararı verecek olan sigorta şirketiyse bankadan da gelmiş olsa iş kendi ekibine bu risk ölçümlemesini yaptırmış olmalıydı.

HİBRİD BİNA, KİBRİT BİNADIR!

Belki işletme yöneticileri; “Risk araştırmanıza gerek yok, elimizdeki hazır raporları size verelim” demiş bile olabilirler. Bu arada bir eksper dostum, bu tesise yıllardır sigorta yapıldığı ve daha önce sigorta şirketleri tarafından riziko teftişinin yapıldığı iddiasını söyledi. Burada eksikler görülmüş, rapor edilmiş. Hâtta söylenen beton ve ahşap karışımı bir yapı olduğundan her türlü alınan önlemin (alındıysa da) doğru olmadığı şeklinde. Bu tür yapılar için “Hibrid bina, kibrit bina” tabiri de kullanılıyormuş. Beton yapıya alınan önlemler ahşap kısmına uymuyor, ahşap kısmı için alınan önlemler beton kısmı için sıkıntıymış.

Özetle böyle bir facia yaşandı. Sigorta sistemi neden var? Maddi hasarları tazmin etmek için. Ve tabii ki son günlerde çok konuşulan, “önleyici sigortacılık”. Bir kaza olmaması için, bir bina yıkılmaması için, yanmaması için önlemin sigorta şirketlerince, sigorta yaptıracak işletmelere dayatılması. Bu sağlık sigortaları için de geçerli. Mesela bir aşı, sigortalısının sonraki bir sağlık riskinin önüne geçecekse bunu sigorta şirketi sigortalısının bu aşıyı yaptırmasına teşvik etmeli.

ÖNLEYİCİ Mİ? O ZAMAN NEDEN BU KADAR PARA ÖDEYELİM?

Sosyal medya da bizim bir paylaşımımıza; “Bu kadar önlem alacaksak, neden bu kadar sigorta parası ödeyelim” demiş. Sigorta güvencesi, göz göre göre gelen bir riskin tazminatını ödemek değil elbet. “Siz tüm önlemlerinizi alın, yine de başınıza beklenmedik bir sorun gelirse; biz buradayız” demektir sigortacılık. Gelişmiş toplumlarda böyle çünkü.

Özetle acımız çok büyük, içimiz, yüreğimiz yanıyor. Kaybedilen ve geri getirilemeyecek hayatları düşünüyorum ben. Sigorta şirketinin ödeyecekse tazminat umurumda bile değil. Fakat böyle durumlarda özellikle sosyal medyadan eskiden sigorta sistemi ile ilgili bir kötü anısı olan kişilerin, fırsat bu fırsattır diyerek sigorta şirketlerini, sistemi kötülemelerine de izin vermemeliyiz. Ülkemizin başı sağ olsun, bir daha yaşanmaması dileğiyle.