CAN KANTAR | POSTA GAZETESİ
Geçtiğimiz yıllarda trafik sigortasının bilinen bazı sorunlar nedeniyle yüksek fiyatlara satıldığı bir gerçek. Bu duruma kamu otoritesinin müdahalesiyle bilindiği gibi fiyatlarda belirgin bir düşüş gerçekleşti. Devletimiz bu müdahaleyi tüketiciyi korumak için yaptığını her defasında ifade ediyor. Hatta siyaset düzleminde sigorta şirketlerini vatandaşı soymakla itham edenler bile oldu. Ve “biz tüketicilerimizi vahşi kapitalizme teslim etmeyeceğiz” denildi. Sonrasında fiyatlar düşürüldü, bu düşürülen fiyatlardan ise yeni jenerasyon sigorta şirketleri poliçe kesebildi. Büyük şirketlerin ise geçmiş yıllardan gelen yükümlülüklerinin fazla olması bu fiyatlardan poliçe kesmelerin önünde güçlü bir neden olarak gösterildi.
Sigorta pahalıysa, ya zamlar?
Evet ne tüketici, ne sigorta şirketleri ne de acenteler bu durumdan mağdur olmamalıydı. Ama şimdi geriye dönülüp bakıldığında her kesimin mağdur olduğu açıkça görülebilir. Belki trafik sigortası ucuzladı ama, o poliçeyi bulmakta hem acente, hem tüketici çok büyük çaba sarf etti. Bu arada tüketiciyi korumak için trafik sigortalarına müdahale eden siyasi otoritenin MTV‘ni yüzde 40 artırmasını da sizlerin yorumunuza bırakıyorum.
Sigorta acenteden alınır
Trafik tescilinin noterlerde yapılması nedeniyle, poliçelerin de noterler tarafından kesilebileceği söylentilerine ‘yok artık’ diyorum. Trafik sigortaları da tüm sigorta ürünleri gibi aynı zamanda bir hizmet de içerir. Bu nedenle poliçe satışı öncesi verilen danışmanlğı ve hasar sonrasındaki hizmetleri düşününce, bu hizmetin acente ve brokerler gibi bu konuda uzman aracı kurumlardan alınması gerektiğini de belirtmem gerekir. Sigorta poliçesinin bu kadar hizmet içerdiği ve öncelikle 1000 TL’ye yaptırılan bir poliçenin 3 milyonluk bir mağduriyeti önlediği düşünülürse, sigorta güvencesinin oldukça ucuz olduğunu söyleyebiliriz. Ama ne yazık ki, vatandaş nezdinde sigorta hala bir masraf olarak görülüyor.
