2 Kasım 2024, Cumartesi
spot_img

CAN KANTAR: Sektörün “Kara Aralık”ına hoş geldiniz!

Öncelikle şunu söyleyeyim… Bu sektörü takip ettiğim son 15 yılda gördüğüm en önemli şey, şirketin şirkete, acentenin acenteye, eksperin ekspere yaptığını kimse kimseye yapmıyor. Sektör, kendine dışarıda düşman aramasın boşuna. Ne yapıyorsak kendi kendimize yapıyoruz. Pastayı büyüteyim,yeni müşteri bulayım yerine, “Bir başka acentenin müşterisini nasıl kendi müşterim yaparım?” stratejisi; yani işin kolaycılığı… Bunu acente de şirket de böyle yapıyor. Hiç biri pastayı genişletmenin derdinde değil. “İstisnalar kaideyi bozmaz” kuralı bizim sektörde o kadar az ki…

Bunun adı rekabet olamaz

Bu giriş bölümünden sonra 15 yıllık sektör gözlemime göre, Kasım-Aralık ayları, sektörün en kanlı ayları olarak nitelendirilebilir. Rekabet her yerde olur, olmalı da… Ama bu yapılanları görünce içimden “Bunun neresi rekabet, bu besbelli, belden aşağı vuran, şuursuzca bir yaşam kavgası”diye düşünüyorum.  Ortada bir emek varmış, bu işe daha çok yatırım yapılmış, üzerinde çok çalışılmış; kimin umurunda. Umurunda olan şu “Bu yılı bir kapatayım, hedefi tutturayım, sonrası Allah kerim” Hesap kitap… “Bunu yapabilir miyim, altından kalkabilir miyim?” Böyle bir kaygı tabii ki yok. Çak geç… Yıllık ikramiyeyi, primi kurtar yeter. Gerisine bakarız… Bunun adı kıyasıya rekabet falan olamaz… 

Örnek olarak geçmiş senelerde grup sağlık sigortalarında çok duyardık bu gibi şeyleri. Grup sağlık yapmış bir şirket diyelim, yıl sonu gelmeden her türlü cezai şartı bile göze alarak sözleşmeyi fesih edeni duydum mesela.. Ama işin ilginç tarafı bu sağlık sigortası alan grubu bir önceki sene sigorta şirketine zarar ettiren teklifin bile altında teklif vererek işi alanları, daha doğrusu primi kapanları ve o seneyi kârlı kapatanları duyduk hep. Sonrası mı?.. Bir sene sonrası “Yandım Allah.” Şirket duruyor mu “Evet”; yönetici duruyor mu “Hayır.” 

Sigortacının sigortacıdan başka dostu yok

Sigortacının sigortacıdan başka düşman aramasına gerek yok… Bu kadar kendi ayağına sıkan bir başka sektör bilmiyorum… Türkiye ekonomisinin tüm sektörlerini 40 senedir takip eden bir ekonomi gazetecisi olarak söylüyorum bunları. Burada tek sevindiğim şey; bunlar tepişirken, hiç olmazsa sektörden birileri kazandığını düşünüyor olabilir.Ama gerçek kazanan tüketici… Buna bir tüketici olarak seviniyorum elbet. 

Sektörün son hali

Şimdi Aralık ayına girdik, sektörde iş kapmalar başladı. Ben buna “Zorlu viraj” veya “En önemli ay” falan demiyorum…Bu ay bence “Kara Aralık!” Geçtiğimiz gün bir sektör yöneticisi bana paylaşılmış bir yazı gönderdi… “Bak Can Bey, sektörün hali” dedi. Aslında bugüne kadar bunu çok duymuştum. “O ne veriyorsa bir altına aynı poliçeyi keserim”söylemini çok duyuyordum. Ama böyle ‘seçmecesini’ hiç duymamıştım. Özeti şu; 

 ‘Kaskoda,  AXA, AK, AnadoluAllianz, ve Sompo‘nun hasarsız poliçelerinin yenilemelerine aynı primi biz de veriyoruz. Hatta size ekstra bölge indirimi de sağlarız. Sana primi de yüksek tutarız. Poliçeyi bizden kes.. Sana mail de atacağım, bu şirket isimlerini orada yazamayacağım ama…” 

Benim anladığım “Arkadaş bu 5 şirket işini iyi yapıyor, tarifesi iyi, yani portföy sağlam. Belli ki kaza falan da yapmıyor bu araçlar. Ben de onların altında bir fiyat vermemde bir sakınca yok. Yani benim tarife yapmama, hasarı iyi yönetmek için yatırım yapmama, yazılım üretmeme, işi takip etmeme gerek yok. Onlar yapıyorsa ben de hiç olmazsa bir yıl yaparım. Yılı ve primimi, hatta yıllık ikramiyemi kaparım, gerisi beni ilgilendirmez.” Olay bu mudur? Evet, görünen budur! 

Hangi şirket olduğunun bir önemi yok

Şimdi diyeceksiniz ki kim bu şirket? Bilmiyorum, bilmek de istemiyorum. Belli ki bu whatsapp mesajını da korka korka yazmış. Bu yazışmanın mailini gönderen kişinin mailinde şirket ismi de vardır mutlaka. Ama beni gerçekten orası hiç ilgilendirmiyor. Bu yakalananı, eminim ki birkaç şirket dahabunu yapıyordur. Ama bu mu kıyasıya rekabet? Asla… Bunu geçmişte yapan olmuş mudur? Elbette çok olmuştur! Amaböyle şirket ismi vererek seçme rekabet üslubu, bana etik gelmedi. 

Şimdi bu yazıyı okuyup “Can bey bu da ne ki sen şunların yaptığını da bilsen” dediğinizi duyar gibiyim. Biz sektör olarak böyle etik dışı rekabet ettikten sonra “Tüketicilerin nezdinde itibarımız düşüyor” diye neden hayıflanıyoruz ki?

SigortaMedya taklit eden değil taklit edilen olmuştur

Kendimden örnek vereyim.. Bu sektörün medya tarafına girdiğimde bana “Girme bu işlere, bu işi yapan var. Sana burada ekmek yedirmezler” diyenler olmuştu. Ben diğerlerini taklit edeceğime farklı bir şey yaptım. Sektör tüm yeniliklerle medya tarafında SigortaMedya sayesinde tanıştı. “İlk tüketiciye yönelik dergi ve TV programları, ilk ulusal dergi dağıtımı,  ilk web TV, ilk canlı yayın, ilk dijital dergi, ilk ve en çok takip edilen sosyal medya hesapları, ilk e-gazete, ilk İngilizce gazete, ilk acentelerin sesini duyurulacağı yayınlar-haberler…” Bunların hepsi bizim gerçekleştirdiklerimiz. 

Biz de rakibimizin yaptıklarını yapıp, altında fiyat verip iki masa bir muhabir ile şirketlerden gelen hazırlanmış yazıları ve bültenleri kullanarak yayıncılık yapabilirdik. Ama doğru yapmışız ki şu anda sektörün en çok takip edilen ve en çok iş ortağı bulunan sektörün lider yayın grubu olduk. Biz kolayı seçmedik. Bazen hevesimizin kaçtığı, motivasyonumuzun azaldığı anlar olmuştur elbet. Ama hiç bir zaman küsmedik. 

Bu arada yeni sürprizlerimizi de bekleyin… Biz “Nasıl sigortalılık oranını artırırız?” diye ulusal anlamda projeler peşinde koşuyorsak; pastayı büyütmek için, sigorta şirketlerinin de acentelerin de müşteri kaparak değil; sektöre yeni sigortalılar kazandırmak için çaba sarf etmesini bekliyoruz. 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER