CAN KANTAR
Sigorta Acenteleri İcra Komitesi (SAİK) Başkanı Hüseyin Kasap ile sektöre girdiğimden bu yana bir dostluğumuz var. Çok yemiş içmişliğimiz de var. Hakikaten iletişime açık birisidir. Lafı evirip çevirmez, direkt iletişime geçer,kendisinin doğru bildiklerini anlatır, gerisini sana bırakır. Levent Ergun ile sorun yaşamasında ve sonrasında da dostluğumuz sürdü. Sonrasında herkes ile sorun yaşamaya başladı. Baktım Sayın Kasap’ta bir sorun var. Zaten milletvekilliği aday adaylığına atlayıp sonra kürkçü dükkanına geri dönmesi sonrası kafamda soru işaretleri oluşmaya başlamıştı. Gizli ajandalar, mevkileri menfaatlerine kullanmalar, arkadan dolanmalar, kaçak güreşmeler, sorun olduğunda ortalıkta gözükmemeler. Sonrasında Sayın Kasap’ın toplantılarda konuşmalarını dinledim arka arkaya, hep aynı konular. ‘Ne yapmış acenteler için?‘ diye sorgulamaya başladım bir gazeteci olarak. Bir araştırma yaptırdı, konuşuldu rafa kalktı bitti. İyi bir şey olarak ‘taban komisyon’ getirilmesini sağladı. İyi mi etti tartışılır. Artık fiyatlar serbest kalsa da acenteler yüzde 11 komisyonu göremeyecekler. Bırak serbest kalmasını beklemeyi şimdi bile acenteler komisyonlarından vazgeçmiş durumdalar, yeter ki poliçe kesebilelim müşterimizi elimizden kaçırmayalım derdinde. Anlayacağınız bir meslek grubu dip yapmış durumda. Burada suçlu ben değilim herhalde.
İnternetten poliçe cepte… Kimin sayesinde?
Ama bu süreçte SAİK Başkanı Hüseyin Kasap SBM trafik ekranlarının tüm acentelere açılması fikrini ortaya attı. Hazine vatandaşa da açtı. Sigorta şirketlerinin kulağına kar suyu kaçırdı. Bütün şirketler IT altyapılarını internetten direkt tüketiciye satmak için hazır hale getirdiler. Bu iş için kıvılcım bekleniyor. Arkadan dolanarak internetten kesen şirket var, biri açık açık başlattığında diğer şirketler de satmaya başlayacaklar, yüzde 10 komisyon şirket cebinde! Acenteler için ilk etapta iyi görünen iş, acentelerin aleyhine dönmüş durumda. Sonra gitti bir sigorta şirketi genel müdürü ile polemiğe girdi. Gizli konuşmaları ortalığa döküldü, karizma çizildi. Gitti bir mail grubunda bir acente meslektaşına hakarette bulundu. Sigorta şirketleri fiyat indirmedi diye Rekabet Kurumu‘na ekmek yediği sigorta şirketlerini ispiyon etti. Trafik sigortalarında fiyatlar çok yüksek tavan fiyat getirilmesini destekledi. Sonra fiyatlara tavan getirdiği için TOBB antetli kağıda yazılmış teşekkür mektubunu Hazine’ye gönderdi. Tavan fiyat için Başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere bütün emeği geçenlere teşekkür yazısı yazıp bunu meslektaşları ile paylaştı. Şimdi meslektaşlarının hali ortada. Çok da teşekkür edilecek bir durum yokmuş. Kendisine sorulduğunda “beni ilgilendiren bir durum yok, benim portföyümde trafik çok az zaten. Bu sayede acenteler çapraz satışı öğrenir” dediği iddiaları var. Bunları yazdığım için beni suçlayıcı birçok ifadeyi toplantılarda yaptığı konuşmalarda dile getirmiş Sayın Başkan.
Kasap’ın kimyası bozuldu!
Tekrar başa dönüyorum. Sayın Kasap ile iletişimimiz hala açık, haklı söyleyecek bir şeyi olduğunda mutlaka arar. Aramadığına göre söyleyecek bir şeyi yok demek. Kendisine son hakaret olayı sonrası, “Çok yıprandın, kimyan bozuldu. Şansını zorlama abi, seçimle gelmişsin sana git ben diyemem, ama bence tadında bırak. Seçime kadar yardımcın Süleyman Özer yerine vekalet etsin” dedim. Çünkü acentelerin, düştüğü bu durumdan çıkaracak Hazine ve şirketler nezdinde saygınlığını yitirmemiş bir isme ihtiyacı var demiştim. Ama o koltuk başka bir şey herhalde. Oturanın kısa sürede kimyasını bozuyor, yoldan çıkarıyor. Ben olmazsam olmaz. En büyük benim havası oluyor herhalde. Çünkü özünde Hüseyin Kasap’ın kişiliğine diyecek lafım yok. İyi insan ama artık ben de tanımaz oldum. Bu nedenle artık kimseye hayrı yok.
Bunda sevinilecek ne var?
Gelelim TOBB Yüksek Disiplin Kurulu işine. Hüseyin Kasap özel yazışmalarımızda SAİK Delegesi ile tartışmasında söylediği lafları burada tekrar etmek istemiyorum “ağır eleştiri” olarak nitelese de bal gibi hakaret. Bunun bir haber değeri var mıydı? Vardı ve yayınladım. Terbiyem elverdiği kadarıyla. Bu sektör kamuoyuna yansıyınca hakarete maruz kalan kişi haklı olarak birlikte mensubu olduğu TOBB’a şikayette bulunmuş. Sonuç olarak Yüksek Disiplin Kurulu’na sevk edilmiş. Bunun bir haber değeri var mıdır? Vardır. Sevindim mi?... Tabii ki hayır. Ama ben haberciyim, haberimi okutmak için her türlü varyasyonu yaparım. Bunu sevincimden yapmadım. Düşülen bu durumu hem Hüseyin Kasap için hem temsil ettiği TOBB için hem de 17 bin meslektaşı için üzüntüyle karşıladım. Biz bu haberleri de ölüm haberlerini de istemesek de vermek zorundayız. Ben burada gazetecilik yapıyorum. O bir haberdi, belgeye dayanıyordu ve içinde yorum yoktu. Bu yazım bir köşe yazısı ve burada yorum yapabilirim.
Kalemşorlar sahnede... Kayıtsız biat!
SAİK Başkanı’nın TOBB Yüksek Disiplin Kuruluna sevk edilmiş olmasını doğru değerlendirmek gerekiyor. Bir soruşturma açılmıştır ve yorumlarımı dikkatli yapacağım. Ortada bir söz var bu hakaret midir, değil midir? “Sana sigorta şirketini en iyi y…….n ödülü vereceğim” demek Düpedüz hakarettir. Öyle “ağır eleştiri” falan denilecek bir şey değil. “Sen bir b...tan anlamıyorsun” dese içinde küfürlü kelime olsa belki o da “ağır eleştiri” olarak nitelendirilebilir. Burayı geçelim. TOBB’u ne ilgilendiriyor diyen ‘BAZILARI’ var…Ben bazıları demem Sayın Bekir Özerdem derim... Hani bana gazeteciliği öğretecek olan abim. Sizin için ayrı bir paragraf yazacağım merak etmeyin. Bu kadar mı size verilen sözler gözünüzü kör etmiş Sayın Özerdem. Size biri o sözü söylese affeder misiniz? Ben affetmem. Size SAİK Başkanını en iyi …… ödülü vereceğini söylese biri ne yapardınız.
Bu soruşturmada savunulacak ne var?
Olay SAİK il delegelerinin olduğu mail grubunda geçmiş. Hüseyin Kasap SAİK Başkanı olarak o grupta yazışıyor. Ve ödül vereceğini söylüyor. Hangi sıfatla verecek bu ödülü TOBB’a bağlı SAİK Başkanı olarak. Yani TOBB antetli. Durum afaki de olsa gerçeği bu. Arkadaşlar bu yanlışın hesabının TOBB’da sorulması kadar doğru bir şey olamaz. Buradaki neticeye göre mağdur delege dostum tabii ki yargıda maddi manevi tazminat davası da açacaktır tahminime göre.
Bence düğmeye basıldı!
TOBB böyle bir disiplin soruşturması açmışsa bu, TOBB Başkanı Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu ve Başkan Yardımcısı Ender Yorgancılar‘ın bilgisi dışında olmamıştır. Yani birileri düğmeye bastı anlamı çıkıyor. Bu soruşturma sonucunda “bu hakaret değildir” denilebilir mi denilebilir. Ya da uyarı, kınama cezası verilebilir. O da Hüseyin Kasap’ın TOBB macerasının sonu demektir. Raportörün yetkilendirdiği kişi soruşturmayı yapacak. Sonucu Yüksek Disiplin Kurulu’nun Başkanı Sayın Nafi Güral‘ın Sayın Kasap’ın Kütahya’dan hemşerisi olması sonucu değiştirebilir mi? Tabii ki hayır. Çünkü TOBB çok büyük bir kuruluş, saygınlığı milyonları temsil etmesi söz konusu. Böyle bir olayın üstünü örtmek istemeyecektir ki, istemediği ortada.
Sayın Kasap’tan umutlar tükenince!
Son olarak gelelim bizim abilere. Özellikle AFSAD Başkanı Bekir Özerdem abime... Benim hakkımda orada burada ileri geri konuşsa da adımı söylemeden BAZILARI dese de biz de bazıları yok. Bekir Özerdem var. Ve hala ona saygı duyuyorum. Düzgün insan fakat son günlerde onunda kimyası bozuldu sanırım. Acentelerin çok mutlu olduğunu, isteyen herkesin her poliçeyi kesebildiğini, öyle endişe edilecek bir durumun olmadığını söylese de acente meslektaşları kendisiyle aynı fikirde değil. TÜSAF seçimlerinde kendisine söz hakkı verilmesine karşın adaylığını bile açıklamadan Turusan Bağcı‘nın kürsüden konuşturulmamasını eleştirecek kadar gözüne perde inmiş bir dostum. Ben şöyle düşünüyorum: SAİK Başkanı Hüseyin Kasap‘ı eleştiren herkesi hemen bir yazı yazarak eleştiren Bekir abime sanırım gelecek SAİK Yönetimi için bir sözler verilmişti. Çünkü kayıtsız şartsız destek başka ne türlü olabilir ki? Sayın Kasap cevap vermiyor eleştirilere Sayın Özerdem cevap veriyor.Sanırsınız SAİK Sözcüsü, pardon “KASAP Sözcüsü”. Şimdi TÜSAF seçimleriyle gelecek ile ilgili umutları azalan Murat Büyükçelebi karşıtları, (Sanırım Sayın Özerdem de bu tarafta) son TOBB Yüksek Disiplin Soruşturma haberi ile umutları tamamen tükenmişe benziyor. Bir dostum aradı, “AFSAD Başkanı Bekir Özerdem bir yazı yazmış evlere şenlik“ dedi. Merak ettim okudum, hakikaten evlere şenlik. Koşulsuz biat, ama biraz umutsuzluk katılmış içine. Nafile bir çırpınış, oraya buraya dokundurma. Ben de nasibimi almışım. Neymiş, habere bakmış, neden normal mahkeme değil de TOBB’a şikayet edilmiş de falan filan. İlla yazacak bir şey de, Sayın Kasap’a bağlılığını bildirecek. Sevgili Dostum Sayın Özerdem abim ben size neden trafik satmıyorsunuz, neden ferdi kazaya yüklenmiyorsunuz, neden deprem primine yangın poliçesi kesiyorsunuz, neden şubeleşmeye gitmiyorsunuz falan diyor muyum? Ben anlamam bu işlerden. Bu yazdıklarımı bildiğimden yazmıyorum. Abi bana işimi öğretmeyin, gidin kendi işinizi yapın lütfen. Benimle ilgili bir şey yazacaksanız da BAZILARI falan demeyin direkt Can Kantar derseniz sevinirim. Bir de çevrenizdeki talimatlarla iki yazı yazmaya çalışıp onu bile beceremeyen kendini medya mensubu sayanlarla karıştırmazsanız sevinirim.
Haberimizi beğendiremedik abimize!
Bir de “Hele basında; ŞOK ŞOK ŞOK Kasap yüksek yargıda diyerek, benim tepe kuruluş başkanıma saldırıp karalayıp yuvarlak kelimeler yaparak, yüksek disipline neden sevk edildiğini üstü kapalı geçemezsin“ demişsin ya, abi ama o bir haberdi o kadarını yazabildik, TOBB’un adı geçiyor. Bilmiyorum anlatabildim mi? SigortaMedya ciddi bir yayın kuruluşudur.
Sen iste yeter hocam!
Ama sen çok istedin yazayım… SAİK Başkanı Hüseyin Kasap bir meslektaşına “sana sigorta şirketini en iyi y…..n acente ödülü vereceğim” dediği için TOBB Yüksek Disiplin Kurulu‘nda soruşturma açılmasına karar verildi. Bunun yazılmasını da AFSAD Başkanı Sayın Bekir Özerdem‘in ricasıyla yazdım. Oldu mu abi iste sen yeter!
SON NOT:
SAİK Başkanı Hüseyin Kasap‘ın mail grubunda tartıştığı Sayın Yüksel Kebecioğlu da facebookta bir paylaşımda şu açıklamayı yapmış “Bekir Bey’in birilerinin beni yönlendirdiğini düşündüğü sonucuna vardım. Kimse merak etmesin, yüksek disiplin kuruluna şikayet ederken, Sayın Rıfat Hisarcıklıoğlu‘nun şahsına da mektup yazdım, Cumhuriyet Savcılığına da şikayet ettim. Tazminat alırsam da ÇYDD‘ye bağışlayacağım.
Sevgili Özerdem iyi çocuktur. Severim kendisini hatta bayaa severim. Geçmişte bi hayli yazıştık söyleştik. Mesleki bilgi ve tecrübesine şapka çıkartırım. Ama şu gazetecilerin işine karışması, ayar vermeye çalışması yok mu (!),
O da haklı kardeşim. TV de çıkıp program yapıyor, İnternette imla kuralları zayıf da olsa, kırık dökük cümlelerle de olsa durum değerlendirmesi yapıyor. Bu durumda biraz havaya girdi sanırım.
Valla ben de Hüseyin Kasap’ın disiplin kuruluna sevkine hiç sevinmedim. Keşke böyle bir şey olmasaydı. Keşke SAİK itibar kaybetmeseydi.
Ben ayrıca Hüseyin Bey’e üzüldüğümü de itiraf etmeliyim. Acemilere, gazeteci geçinenlere, arkanı dayarsan, halk tabiri ile “dolduruşa gelirsen” olacağı bu işte.
Ne demiş büyüklerimiz “Başını acemi berbere teslim eden, cebinden pamuk eksik etmesin”
Yazık…
Ayrıca Hüseyin Kasap’ın yerinde olsam Bekir Özerdem ve diğerlerine “beni müdafaa etmekten vazgeçin kardeşim” der sustururum.
Baksanıza adam bu tür yazışmalar nedeniyle iyice dip yaptı. Yeniden seçilmek için bir parça ümidi varsa onu da yok edecekler..
Başlatmayın Kasap’ına da, Tobb’una da…
Trafik sigortasında 150TL komisyon aldığımız poliçeden 40TL komisyona düşmüş acenteler.
Yani, komisyon geliri %70 azalmış acentenin…
Yok kasapmış, yok bekirmiş…
Acente kan ağlıyor birader, çözüm var mı onu tartışsın bu kendini bir halt sanan z…
Yetti artık, yetti yani…
Geldiklerinden beri bir halt ettikleri yok, lafazanlıkla gün geçiriyorlar.
Kral çıplak diyene de hakaret ediyorlar…
Defolun gidin birader, acenteler fakirleşti sayenizde.
Vazgeçtik hepsinden, satmaya poliçe yok…
Devlet nerde, SAİK nerde, STK’lar nerde???
Yazdığınız teşekkür yazısını alın da tuvalet kağıdı yapın kendinize….
BAŞIMIZA GELENLER
Bizim başımıza gelenler pişmiş tavuğun başına da gelmemiştir. Bi sektör düşünün ki , 17.000 bağlı kuruluşu var ve 3-5 kişinin elinde inim inim inliyor.
Hakarımızı savunsun diye seçtiğimiz dernekler , meslek örgütleri yeme içme toplantılarında bir araya gelip, koltuk, mevkii ve makam savaşları yaşıyor. Konuştuğum her acente arkadaşım ” oturduk kara kara düşünüyoruz, ne yapacağımızı bilemiyoruz ” diyor.
Haklarımızı savunması gerekenler, devletin kendiiğinden verdiği hakları bile elimizden aldırıyor (Sektördeki Mevcut Lise mezunlarına Müdürlük Hakkı) Hazine yetkililerine ulaşıyoruz, konu hakkındaki mağduriyetimizi bildiriyoruz ve kendilerini bu konuda oylama yapmaya iknaa ediyoruz, onu bile sabote ediyorlar ve bütün sabotajlara rağmen oran %65 e %45 çıkıyor.
Hangi birini sayayım Allah aşkına, tabanın sesini duyan yok.
İlk 5 aylık üretim raporunu çekip de geçen senenin ilk 5 ayındaki karlılık oranını yakalayan bi acente varsa Vallahi hangi şehirde olursa olsun gidip elini öpeceğim.
SÖYLESEK FAYDASI YOK, SUSSAK GÖNÜL RAZI DEĞİL