Dünyamızda iklim değişikliklerini hızla hisseder olduk. Sıcaklar daha sıcak, soğuklar daha soğuk olmaya başladı. Yağışlar için de bunları söylemek mümkün. İklim bir risk oldu demek yanlış olmaz.
Konuyu tarıma getirmek istiyorum. Çünkü nüfusumuzun çoğunluğu gelirini tarım ve hayvancılıktan elde ediyor. Geçmişte çiftçilerimiz böyle doğal afetlerle karşılaştıklarında devletimiz bunu sübvanse ediyordu. Hatta bu durum çoğu zaman iktidara gelecek partileri de belirlemiştir diyebiliriz. Birçok siyasi, çiftçilerimize propagandalarını böyle yapmıştır. 2000’li yılların ortasında ise Tarım Sigortaları Havuzu (TARSİM) kuruldu. Çiftçilerimize denildi ki “Sigortanı yaptır, yarısını ben vereyim. Başına bir şey geldiğinde git TARSİM’den zararını karşıla”. TARSİM’in hayata geçtiği yıllarda tanıtım kampanyalarına katıldım. Çiftçilerimiz o kadar zor durumdaydı ve yetkililere diyordu ki “Tarım sigortaları için devletin payını önce bize verin sonra biz sigorta yaptırırız”. Bunu kulaklarımla duydum. Neyse TRT’de program hazırladığım dönemde Trakya’da çekim yaparken gördüm ki her iki yılda bir, iki tarladan sadece birine dolu zarar veriyor. Ve yine şaşırarak gördüm ki zarar gören sigorta yaptırıyor diğeri yaptırmıyor!
“Sigorta yaptırmayana para yok”
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik bir basın toplantısı ile tarım sigortalarına dikkat çekmeye çalışmış. Bakan düzeyinde bu tip bilgilendirmeler çok faydalı oluyor. Edindiğim bilgi, bugüne kadar 5 milyar TL prim toplanmış, bunun 2.3 milyar TL’sini çiftçilerimiz, 2.7 milyar TL’sini ise devletimiz katkı yapmış. Ödenen 3.1 milyar TL de hasar var. Ödenen hasar ve üreticilerin ödediği primlere bakıldığında, devletin kasasından 800 milyon TL para çıkmış. TARSİM olmasaymış 3.1 milyarın tümü devlet kasasından ödenecekti. Sayın Bakan Çelik şuna birkaç kez vurgu yapmış ki en doğru mesaj da oydu: “Biz çiftçilerin önüne TARSİM gibi bir sistem koyduk, sigortalarını yaptırsınlar. Başlarına bir afet geldiğinde devletin bir başka kurumu çiftçilerin mağduriyetini karşılamayacak, haberiniz olsun.” En can alıcı nokta bu. Şimdi bir afet anında popülist yaklaşımla sigorta yaptırmayanın tazminatını ödersen, sigorta yaptıran çiftçi neden bir daha sigorta yaptırsın ki? Bu tip bir beklentinin önünü kapayan Sayın Bakanı kutluyorum. Darısı deprem sigortaları ile ilgili bu tip mesajlara diyorum. Bu arada tarım sigortalarının kapsamına buğday ürününde kuraklığın da eklendiğinin altını çiziyorum.