Sigorta sektörünün en büyük sorunu “iletişim eksikliği” diye bilmem kaç kere yazı yazmışımdır. Bu iletişimsizlik, sektör ile tüketici arasında olduğu gibi sektör endüstrisinin tarafları ile de sık sık yaşanabiliyor. Sektörde samimiyetsizlikten de sıkça söz etmişimdir. Acente şirketi hakkında, şirket acentesi hakkında ileri geri söylemlerde bulunuyor, ama bir araya geldiklerinde sarmaş dolaş olabiliyorlar. Bu, sektörü yakından takip ettiğimde bana çok garip gelmişti. O dönemki Birlik Başkanı Mustafa Su, Sigorta Eksperleri Derneği’ni binasında ziyarete gitmiş ve bu olay olmuştu. Çünkü ilk kez bir Birlik Başkanı, eksper derneğini ziyarete gitmişti. Sonrasında Türkiye Sigorta Birliği (TSB) Başkanı Ramazan Ülger çeşitli vesilelerle hem Sigorta Acenteleri İcra Komitesi (SAİK) hem de Sigorta Eksperleri İcra Komitesi (SEİK) Başkanları ile bir araya geldi. Ama sorun devam ediyor.
“Şirketler batacak, genel müdürler gidecek”
Yıllardır sigorta şirketlerinin acenteler toplantısına davet edilirim. Toplantıyı izlerim, bir gazeteci gözü ile bakarım. Fakat genelde bu toplantılarda acentelere gaz verilir ve bol bol eğlenilir. Artık son yıllarda şirketler acente toplantısı yapmaz oldular. Yapanların çok azı da biz gazetecileri davet ediyor. Mapfre Genel Sigorta, düzenli olarak beni acente toplantılarına davet ediyor. Mapfre Genel Sigorta CEO’su Serdar Gül, çok da iletişime açık bir yönetici değil. Gazetecilerle karşı karşıya gelmeyi sevmiyor sanırım. Göreve geldiğinden bu yana kendisiyle röportaj yapamadık. Ancak acente toplantılarında öyle konuşmalar yapıyor ki 10 röportaja bedel (Belki birkaç ay sonra sektöre veda edeceği son röportajını benimle yapmayı kabul eder ve sizlerin merak ettiği her şeyi sorarım kendisine). Acente toplantılarında da genelde tam karşısında oturuyorum. Lafını esirgemiyor; hatalarını söylüyor, başarıları ile de övünüyor. Doğru bildiklerini dile getiriyor. Geçtiğimiz sene de “Şirketler batacak, genel müdürler gidecek” dedi ve bunu yazdık. Dedikleri oldu.
“Sözlerimin arkasındayım”
Bu sene acenteler toplantısında da etkili bir konuşma yaptı. Birçok tespitte bulundu, vasiyetini açıkladı (!) ve veda konuşması yaptı. Hazine, sigorta şirketleri, acenteler ve eksperlere eleştiriler getirdi. Üslubu biraz ağırdı. Toplantı sonunda yanına gittim hem kendisine yeni yaşamında şimdiden mutluluklar diledim hem de konuşmasının ağır olduğunu, bunları yazıp yazamayacağımı sordum. Kendisi bana açık yüreklilikle “Hepsini yazabilirsin, sadece şirket isimleri vermezsen sevinirim, söylediklerimin arkasındayım” dedi. Ben de yazdım, çünkü SigortaMedya‘yı sektörün diğer ‘katalog&broşür’ dergilerinden farklı kılan özelliğimiz gazetecilik yanımız.
“Haber 10 binlerce kez okundu”
Haber büyük ses getirdi, okunma oranları 10 binlere vardı ve ortalık karıştı. Bu kadarını ben de tahmin etmiyordum. Çünkü sektör her konuya o kadar kayıtsız kalıyor ki neye tepki vereceğini, vermeyeceğini artık kestiremiyorum bile.
Onlarca kutlama maili aldım, telefon ile arayanlar da çoktu. Ben buna da anlam veremedim, biz sadece işimizi yaptık. Ama en azından sektörde işini yapmayan birçok yayın olduğu ortaya çıktı. Bu haberi derlerken “Aman bir haber yapalım da Mapfre Genel Sigorta’ya kötülük yapalım” gibi bir yaklaşımımız asla olmadı. Beni arayanlar tebrik ederken, diğer taraftan “Yandınız, şimdi reklamlar kesilir, bir daha seni acenteler toplantılarına çağırmazlar” falan diyenler bile oldu. Açık söyleyeyim, Mapfre Genel Sigorta üst yönetiminden kimse beni aramadı. Özgür basına saygı duyulması da ayrıca önemli. En küçük olumsuz bir haber sonrası telefonlara sarılan yöneticilere ithaf olunur. Bir konu bu vesileyle farklı boyutu ile tartışılmaya başlandı.
“Genel müdürler altına imzasını atar”
Gelelim Mapfre Genel Sigorta CEO’su Serdar Gül‘ün konuşmasına. Öncelikle şunu söyleyeyim, bu durumu yargı mensuplarının emekliye ayrılırken hükümet üyelerine yaptığı eleştirilere benzettim. Serdar Bey’in konuşması büyük bir cesaret örneği, en büyük dağıtım kanalı acentelerken bunu yapması önemli. Toplantıda Mapfre Genel Sigorta’nın dördüncülüğünü kutluyorlardı. Bu başarıyı da acenteleri ile paylaşıyorlardı. Serdar Gül’ün konuşmasının altına elementer şirket yöneticilerinin yüzde 95’inin imza atacağını düşünüyorum. Sayın Gül’e kızmamak gerekir, kendi doğru bildiklerini söyledi. Bunu açık yüreklilikle söyleyemeyen birçok genel müdür varken üstelik. Şu konuya da açıklık getirmek gerekir, bu konuşmayı yaparken Serdar Gül acenteleri ikiye ayırdı; ‘acenteler ve trafik satıcıları’. Salondakiler ise ona göre acenteydi.
TSB Başkanı Ramazan Ülger, acente temsilcilerinin de bulunduğu birçok ortamda Serdar Bey’in söylediklerinin büyük bir kısmını acente STK üyelerinin yüzüne karşı söyledi. Bu kadar tepki almadı. Herkes Serdar Gül’ü bekliyormuş meğer!..
Protesto edilen şirketlere rekor acentelik başvurusu!
Acenteler hataları kendilerinde de aramalı. Son yıllarda, şirketlerin sponsor olduğu STK’larla etkinlik düzenlerken acentelerin komisyonları düşürülmesine rağmen bu etkinliklere devam edildiğini herkes görmüştü. Son yılların stratejisi en çok eleştirilen şirketinin acente sayısının iki katına çıktığını, bir kısım protesto ederken diğer taraftan bu şirkete yapılan acentelik başvurularında rekorların kırıldığını herkes biliyor. Hele hele bazı şirketlerin özellikle trafik poliçelerinde komisyon düşürdükçe üretim rekoru kırdıkları da ortada. Ve en acısı acente tepkilerinin özellikle STK başkanlarının çalışmadıkları şirketlere çok daha yoğun yapıldığına tanık oluyorum. Fakat haklı da görüyorum. Diğer taraftan bu işlere koşturabilmek için gelirin garanti olması gerekir. Bir eleştirim de “Facebook acenteleri”ne. Bunlar bir STK’da görev almak yerine Facebook’ta görevliler. Bütün gün işi gücü bırakıp ona buna laf yetiştirme ile vakit dolduruyorlar. Bu enerjilerini yine aynı sosyal medyada kendi şirketinin tanıtımı için harcasalar hiç sıkıntı kalmayacak.
Şimdi ne yapılmalı?
Öncelikle sakin olunmalı. Bu açıklamaların Serdar Gül’ün şahsi görüşleri olduğu unutulmamalı. Kendisi toplantıda birçok konuda kendi kariyerini tehlikeye atarak Hazine nezdinde çeşitli girişimlerde bulunduğunu da belirtmişti. Ben Serdar Gül’ü savunacak, koruyacak değilim. Bir tek şunu eleştirebilirim; bu konuşmayı veda ettiği gün değil, önceki günlerde de yüksek sesle dile getirmeliydi. Ama kendisi pek röportaj vermediği için ancak bugüne denk gelmiş olabilir. Acente STK yöneticilerinin buna tepki göstermesi de en az Serdar Bey’in görüşleri kadar normaldir. Bir kez daha, iletişim sorunu olduğu ortaya çıktı. Haberimiz dijital mecralarımızda 10 binlerce kez okundu. Onlarca yorum geldi. Serdar Gül’ün açık sözlülükle görüşlerini dile getirmesine karşın sahte hesaplarla Serdar Gül’e saldırılmasını korkaklık olarak değerlendirdiğimiz için bu tarz yorumların bazılarını sitemize koyamadık. Ülkemizin bulunduğu ortam nedeniyle de biraz gerginiz bu aralar. Bu nedenle biraz sakin olup, tüm tarafların iletişim kanallarını açık tutarak, sorunları tartışarak çözme yoluna gitmeleri gerekliliğine inanıyorum. Bu kadar tepki gelince haberimizin eksperlerle ile ilgili bölümünü ayrıca haberleştirmedik. Bu kadar gerginlik yeter bence.
İletişim her derde deva…
SAİK, SEİK, TÜSAF ve SED Yönetim Kurulu, Sayın Serdar Gül’den bir randevu almalı ve nezaketen ziyaretine gitmeli. Orada sorunlar karşılıklı masaya yatırılarak iş tatlıya bağlanmalı. Tarafların iyi niyetlerinden hiç kuşkum yok. Serdar Gül’ün “4 milyar dolarlık zararımızı giderelim, isterseniz size yüzde 30 komisyon verelim” demesi bu iyi niyetli yaklaşımın bir parçası. Acente şirketsiz, şirket acentesiz yapamayacağına göre iş tatlıya bağlanmalı. Hazır sektörün kanunlar ile önü açılmışken, enerjimizi boşa harcamayalım.
Salon alkışladı
Bir diğer eleştiriye de değinerek bitirmek istiyorum yazımı. Eleştiri, o sırada salonda bulunan acente STK temsilcilerinin buna neden karşılık vermediği yönündeydi. Saygıdeğer okurlarım, eğri oturalım, doğru konuşalım. Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın emekliye ayrılırken bütün eleştirilerini Cumhurbaşkanı, Başbakan sadece dinlemekle yetiniyorlarsa, salondaki Başkanlardan bu nezaketsizliği beklememek gerekir. Öncelikle bu arkadaşlar orada misafir konumundalar, ikinci olarak ise Sayın Serdar Gül’ün bu sözleri neredeyse salonun yarısı tarafından alkışlanmışken, STK başkanının çıkıp ev sahibine cevap vermesi doğru olmazdı. Bu arada üsluplara da dikkat edilmeli, çünkü yüz yüze gelinecek birçok ortam olabilir. Acilen “iletişim” diyorum o kadar.
Tüm zararın sorumluları sigorta şirketleridir Fiyat belirlemede acentelerin hiç bir dahli olmadığı halde acente paylarının düşürülmesi ahlaki değildir Acente olarak işin içinde boğulduğumuz için enerjimizi başka işlere harcayamıyoruz ve kıvranıp duruyoruz.